Londra Film Festivali macerası Cumartesi günü bitti ve ben tadı damağımda kalan 15 günlük serüvenin ardından yazmadığım bir düzine filme bunları kim eritecek şimdi diye bakınarak...
Belgesel ile kurgusal arasındaki sınırları ihlal eden bir önceki filmi The Rider sonrası Chloé Zhao’nun yeni projesiyle ilgili dedikodularda Oscar adını görmek hepimizi şaşırtmıştı sanıyorum. Frances...
Oscar’ın tarihi ve dolayısıyla tüm sezon 2-3 ay kaydığı için Ekim’de Netflix kitaplığındaki yerini almasına karşın bir yaz filmi muamelesi yapabileceğimiz The Trial of the Chicago...
Evlerimize kapanmış olsak da gündemi yalnızca pandemiyle dolu olmayan 2020, yaz başında polis şiddetinin doruğa çıktığı Amerika’da #BlackLivesMatter hareketinin ne acıdır ki 21. yüzyılda bile ihtiyaç...
Bağıra çağıra kuir olmanın tadına vardıktan sonra artık benliğinizle birlikte yazıya döktüğünüz düşünceleriniz de herhangi bir dolap kapağının arkasında saklanıp kalmadığından oto sansür uygulamak zorunda kalmıyorsunuz,...
Uluslararası film yarışında Polonya’yı temsil etmeye hazırlanan Never Gonna Snow Again, orta sınıfa has suçlululuk duygusunun iklim kriziyle de muhattap olduğu, ölümün bütün formlarındaki sağır eden...
Danimarka sinemasının taçsız prensi Thomas Vinterberg bir anlatıcı olarak sınırsız yeteneklerinin kuş bakışı manzarasını gösterdiği The Hunt sonrası, benim varlığından pek de şikayetçi olmadığım kostüm draması...
Keşif yapmak için üstün çaba sarf ettiğim ilk haftanın hatıralarından Farewell Amor, The Chi isimli HBO projesinde tanıma fırsatı yakaladığım Ntare Guma Mbaho Mwine’nin de yer...
İlk kez 2015’te Brooklyn, The End of the Tour ve Anomalisa (hatta sürpriz gösterimdi unutamıyorum) ile katılma şansına eriştiğim BFI Londra Film Festivali hayatımla ilgili aldığım...
Varlığından haberimiz olmadığı için fragmanı geldiği andan itibaren en merak ettiğimiz 2020 filmleri listesinin zirvesine oturan Supernova’ya erkenden kavuşabildim. Colin Firth ve Stanley Tucci’nin hayatlarının son...