Uluslararası film yarışında Polonya’yı temsil etmeye hazırlanan Never Gonna Snow Again, orta sınıfa has suçlululuk duygusunun iklim kriziyle de muhattap olduğu, ölümün bütün formlarındaki sağır eden...
Danimarka sinemasının taçsız prensi Thomas Vinterberg bir anlatıcı olarak sınırsız yeteneklerinin kuş bakışı manzarasını gösterdiği The Hunt sonrası, benim varlığından pek de şikayetçi olmadığım kostüm draması...
Keşif yapmak için üstün çaba sarf ettiğim ilk haftanın hatıralarından Farewell Amor, The Chi isimli HBO projesinde tanıma fırsatı yakaladığım Ntare Guma Mbaho Mwine’nin de yer...
İlk kez 2015’te Brooklyn, The End of the Tour ve Anomalisa (hatta sürpriz gösterimdi unutamıyorum) ile katılma şansına eriştiğim BFI Londra Film Festivali hayatımla ilgili aldığım...
Varlığından haberimiz olmadığı için fragmanı geldiği andan itibaren en merak ettiğimiz 2020 filmleri listesinin zirvesine oturan Supernova’ya erkenden kavuşabildim. Colin Firth ve Stanley Tucci’nin hayatlarının son...
Hiçbir beklentim olmadan başına oturduğum filmler tarafından çarpılmayı o kadar çok seviyorum ki… Aklıma hemen Filmekimi’nde seans arası boşluğum dolsun diye gidip methiyeler düzdüğüm Kreuzweg (Stations...
Asrın en kötü müzikali Mamma Mia ve Meryl Streep’e yersiz bir Oscar ödülü getirmiş The Iron Lady’nin yönetmeni olarak tanıdığımız Phyllida Lloyd, prömiyerini Sundance’te yapmış yeni...
Mira Nair’in Monsoon Wedding’inden beri üç büyük Avrupa festivalinde (Cannes, Berlin, Venedik) ana seçkiye alınmış ilk Hindistan filmi The Disciple. İlgi çekici bir yolculuğu var esasında....
Sosyal medyada bolca reklamını yaptım; ama burada bahsini edemedim sanırım. 11 yıllık kaşarlanmış bloggerınız Londra Film Festivali’ne basın akreditasyonu kaptı ve dolayısıyla önümüzdeki on beş gün...
Pandemi var, ne sineması ne festivali ne filmi dedik ama ağır aksak da olsa sezon bir şekilde ilerlemeye devam ediyor. Venedik’ten çıkan sonuçlar, Toronto’da izlenen filmler,...