Drive sonrası The Neon Demon ile tek sıkımlık bir kurşun olmadığını hatırlamamıza yardımcı olsa da Nicolas Winding Refn’in izlemeye değer bir şeyler çıkarması için en az...
Her film yılına geç başlamak artık bir Oscar Boy âdetine dönüştü. Bu sene hayatım köklü değişikliklere sahne olduğundan belki bir fırsat veririm dediğim İstanbul Film Festivali’ne...
Sırf çocukluklarının bir kısmını Steven Spielberg’ün anlattığı masallara ayırarak geçirdikleri için bu janjanlı paketin büyüsüne kapılıyorsunuz diye eleştirdiklerimin bedduası tuttu: Yaşlandım! Stranger Things’i izlemeye otuza el...
Esasen Tales of the City, 1993 yılında startını vermiş ve dönemin at gözlüklü ikliminde “aşırı” bulunduğu için hemen yayından kaldırılmış bir proje. Daha sonra 1998 ve...
Nihayet televizyon kanadında da 1 Haziran 2019 itibariyle başlayan yeni sezonun startını verebildim. İlk durak olarak da vakti zamanında topluca övgülere boğduğumuz ama Netflix ortaklığı ile...
2019 vizyonu, çalma listelerimizin dekatını değiştirme amaçlı çalışmalarına devam ediyor. Elton John sevdamızı perçinleyen Rocketman sonrası şimdi de tamamı The Beatles’ın bıraktığı mirasa saygı duruşu olarak...
Rüyalara öykünen ürkütücü masallarını hep bir bilinmezlik üzerine kurmuş David Lynch için nirvana mertebesinde Mulholland Drive’ın adının anılması çok garip düşünürseniz. Bir televizyon dizisi olarak pilot...
Yeterli şana şöhrete sahip olmayışını her daim şaşkınlıkla karşıladığım Sunday Bloody Sunday, yetmişlerde yeni bir zirveyle tanışmış Britanya sinemasının taşyapıtı desem yeridir. Yan Odadan Filmler dahilinde...
Tabulaşmış her kavramın, her alışkanlığın canını okumayı seven, Kuzey Avrupa’nın deli çocuğu Lukas Moodysson da seçkideki kariyerini zevkle takip ettiğim yönetmenlerden bir diğeri. Orijinal adı Fucking...
Girlhood ile sinema dilinin etkisine kapıldığım Céline Sciamma, geçmişine dönünce hayal kırıklığına uğratmayan yönetmenlerden biri oldu hep benim için. Henüz erginliğe yaklaşmamış yaşların öykülerini anlatmaktaki ustalığı...