Christopher Nolan da tıpkı Nuri Bilge Ceylan ve Zeki Demirkubuz gibi filmleri hakkında yazmayı sevmediğim yönetmenlerden birine dönüştü. Çok sevdikleri ve hatta işin dozunu kaçırarak taptıkları...
DGA’de (Yönetmenler Birliği) Sam Elliott’a ağzının payını vermesinin hemen ardından Critics’ Choice sayesinde saçmalayıp Williams Kardeşler’in başarılarına gölge düşüren anlamsız teşekkür konuşması eğer ki tepki toplamadıysa...
Argo’dan Spotlight’a, The Trial of the Chicago 7’dan 1917’e, The Shape of Water’dan Boyhood’a… Oscar’ın yakın tarihinin erken favoriler mezarlığında tanıştığımız anda şaşkınlığımızı gizleyemediğimiz yapımların sayısı...
Öncelikle çok rahat bir itirafta bulunup bugüne kadar Poirot serisinden herhangi bir kitabı okumadığımı ve hatta kimin eli kimin cebindeye varan dedektif öyküleriyle geçmişimin Fox Kids’de...
Christopher Nolan’ın yabancı eleştirmenlerden tam puan alan ve bu sebeple de önümüzdeki sezonun Oscar yarışı için iddialı bir aday adayı olarak kabul gören yeni filmi Dunkirk...
Bu sene izlediğim filmleri kısa kısa yazıp geçiştirmeyeceğime söz vermiştim; ama o kadar çok vasat filmi seyredip bir kenara attım ki hiçbiri hakkında uzun uzun gevezelik...
Oscar Boy’da senede bir yaptığımız tema değişikliği haricinde uzun zamandır yazıların şablonlarıyla oynamamıştım. Posterlerin boyutundan yazma düzenime, kategorilerin dağılımından resimlerin yerleşimine kadar her şey planlıydı. Ama artık...