Hadi boş boş filmler izleyip onu geçiştiriyorsun anlıyoruz da toplam sezon süresi 8-9 saati bulunan dizileri insan izleyip de niye kısa kesmek ister diye soruyor olabilirsiniz....
Ed Wood, The Aviator ve The Disaster Artist’in bıraktığı yerden bayrağı teslim alan Dolemite Is My Name, bu sene kalabalık bir film takvimi ile karşımıza çıkmış...
Uslanmaz bir Paul Rudd hayranı olarak sevmelere doyamadığım aktör Netflix’i 8 bölümle de olsa ziyaret ettiği için öncelikle ne kadar mutlu olduğumu belirtmem gerekiyor sanırım. Ellili...
Streaming servisi adını verdiğimiz birbirinden şahane platformların orijinal içerik üretme hevesinin en başına giderseniz ilk olarak Netflix çatısı altında seyirci karşısına çıkmış Orange Is the New...
Sırf çocukluklarının bir kısmını Steven Spielberg’ün anlattığı masallara ayırarak geçirdikleri için bu janjanlı paketin büyüsüne kapılıyorsunuz diye eleştirdiklerimin bedduası tuttu: Yaşlandım! Stranger Things’i izlemeye otuza el...
Esasen Tales of the City, 1993 yılında startını vermiş ve dönemin at gözlüklü ikliminde “aşırı” bulunduğu için hemen yayından kaldırılmış bir proje. Daha sonra 1998 ve...
Nihayet televizyon kanadında da 1 Haziran 2019 itibariyle başlayan yeni sezonun startını verebildim. İlk durak olarak da vakti zamanında topluca övgülere boğduğumuz ama Netflix ortaklığı ile...
Her sene dizileri bittiği gibi yazacağım, biriktirmeyeceğim diye ısrar ediyorum ama olmuyor, olamıyor. Umarım önümüzdeki sezonda sözümü tutmayı başarırım. Yavaştan yaz aylarında başlayan televizyon projelerini yazmak...
Aktivistliği sözünde değil özünde yaşayan, ama bunu yaşarken de ne kadar ihtiyatlı bir insan evladı olduğunu defalarca tekrarlayan Ava DuVernay hanımefendiden sosyal medya sağolsun, çok çabuk...
Blogun varlığının esas sebebi ödül dağıtmak olduğu ve Haziran’a girdiğimizden vadesini tamamlayan geçmiş televizyon sezonu için kollarını sıvamak istediğimden elimdeki birikmiş, ama hakkında bir şeyler karalamadığım...
Neredeyse Mayıs ortasındayız ve benim yine bitirip de yazmadığım diziler yüzünden başım ağrımakta. Bir avazda dokuzunu aradan çıkarmak için (şaka değil, 9!) Tembelin Günlüğü formatını sandıktan...
Grace & Frankie’ye burun kıvırıp The Kominsky Method beğenmek derinde bir yerlerde benim de cinsiyetçi olduğumu mu ispat ediyor bilmiyorum; fakat The Big Bang Theory sebebiyle...
Siz ne hissediyorsunuz bilemeyeceğim ama ben Sezon Günlükleri’ni çok özledim ve hazır Oscar dönemi de bitmişken ara verdiğim dizilere geri dönme zamanı diye düşünüyorum. Bu filmlere...
Inside Llewyn Davis’ten sonra dişe gelir bir filmle karşımıza çıkamayan Coen Kardeşler’in Netflix’te görücüye çıkan yeni projesi The Ballad of Buster Scruggs, altı parçadan oluşan bir...
Formdan düştüğü senelerde bile anlatımda hem cinsiyetler, hem de ırklar arası bir denge sağlayan Orange Is the New Black’i henüz bu tutum moda olmamışken hikâyesini pek...
#MeToo ve #TimesUp hareketleri dünyanın dört bir yanında farkındalığı artırmış, doğduğu endüstriye fırsat eşitliği anlamında istenilen habitatı armağan etmiş olsa da bu süreç içerisinde alınan ilhamla...
Rötarlı Sezon Günlükleri’nde 2017/18 sezonuna vedamızı yapıyoruz artık bugün. Bundan sonra eski, nispeten daha uzun Sezon Günlükleri yazıma 2018 yazında yeni bölümleri yayımlanmış dizilerle geri dönüş...
Rötarlı yazının da böylesi görülmemiştir herhâlde. Ama ahdım olsun, tamamladığım her dizi sezonu hakkında bir şeyler karalayacağım. Hem hazır Vanessa Kirby de BAFTA’dan ödül almış, bundan...
TV, filmlerden öte bir şey olmaya evrilirken göbek hoplatmalı komediler de hayatın tam içinden sorunları alıp trajikomik anlarıyla katarsisler yaratma mücadelesinde yoğun duygu sellerine dönüştü. Eğip...
Dört büyükler haricinde her kanalın farkındalıklarını hissettirmek adına tüm kutucukları işaretleme gayreti tam gaz devam ediyor. Bu konuda rakiplerine tur bindirmeye ant içmiş Netflix, çoğu beyaz ama...