Oscar 2012

Oscar Sohbetleri: Son 115 gün

Yayınlandı

on

Öncelikle yeni yazı serimizin daha ilk haftasında gösterdiğiniz ilgi ve alakadan ötürü teşekkür ederim. Bir blogger olarak en büyük şikayetim okuyucuların görüşlerini paylaşmak için birkaç dakikasını ayırmayıp yazılara yorum yapmaması. Ama neyse ki ilk yazı ile güzel bir başlangıç yapmış olduk. Buradan gelen yorumların haricinde de tanıdığım okuyucularımdan güzel şeyler duydum. Bu da demek oluyor ki doğru yoldayız. Oscar Sohbetleri kaldığı yerden devam ediyor.

In the Land of Blood and Honey

Geçtiğimiz hafta En İyi Film kategorisinde hala belirli bir favori olmadığından bahsetmiştik. Bu bir hafta içerisinde de bir şey değişmedi. İki filme dikkat çekmek istiyorum ben sadece. Bunlardan birincisi Angelina Jolie‘nin yönetmenliğini yaptığı In the Land of Blood and Honey. Budapeşte’de geçen ve içerisinde hiç ünlü oyuncu barındırmayan, senaryosu da Sırplar üzerine olan bu yeni filmin fragmanı çıktığından beri film için beklentilerin arttığını gördüm. Hem eleştirmenler hem de izleyici Angelina‘nın, A Place in Time isimli belgeselinden sonra, ikinci yönetmenlik denemesiyle ilgili güzel şeyler söylemekte. Henüz görücüye çıkmadı tabi film. Aralık ayında gösterime girecek Amerika’da. Ama gözünüzü üzerinden ayırmayın derim.

Bir diğeri ise daha yeni izlediğim Margin Call. Başlangıçta Up in the Air havası veren sonrasında 24 saatlik bir kriz hikayesine dönüşen filmin birşeyler yapabileceği kanaatindeyim. Bence zorlanırsa büyük kategorilerde bile boy gösterebilir. O kadar da büyük konuşuyorum. Tabi bu iş kampanya işi. Bir yerde de sezon öncesi yapılan tahminlerin önemi var ve Margin Call‘un adı bu tahminlerde hiç geçmedi. Bir ara Kevin Spacey‘den bahsediliyordu ama şimdi onun da esamesi okunmuyor. Belki SAG’den gelebilecek bir toplu adaylık ya da PGA’in yapacağı bir sürprizle filmin grafiği yükselişe geçebilir.

Michelle Williams, My Week with Marilyn

Yalnız bugün asıl değinmek istediğim konu bu filmler değil, En İyi Kadın Oyuncu kategorisi. Bu yıl çok ilginç bir yarışa tanık olacağız gibi gözüküyor. Öncelikle Meryl Streep ve Glenn Close gibi iki dev var masada. Streep‘in her sene her sene sıradışı karakterleri canlandırarak üçüncü Oscar’ını alması için çabalamasından bıkmış usanmış biri olarak The Iron Lady‘yi henüz izlememiş olmama rağmen taraftarı değilim. Zaten The Iron Lady‘yi dünya üzerinde izlemiş tek bir kişi bile yok, çünkü bıraktım festivali eleştirmenler için bir ön gösterim bile yapılmadı. Ama adaylığı kesin gibi gözüküyor. Peki kazanacağına inanıyor muyum? Kesinlikle hayır!

Streep‘in bundan 2 sene önce Oscar’ını Sandra Bullock‘a kaptırdığında inanın hiç üzülmedim. Bullock‘un kazanmış olması düpedüz saçmalık olsa da ben Julie & Julia‘yı hiç iyi bulmamıştım. Film çok sıradandı, Streep çok abartılıydı ve ben Akademi gibi abartılı performansları pek de takdir etmiyorum (bkz. Melissa Leo – The Fighter). Yalnız buradan kendisini beğenmediğim de çıkarılmasın. Aksine çok severek izlediğim Meryl Streep filmleri var. Kendisinin yaşayan en iyi oyunculardan biri olduğunu ben de gayet iyi biliyorum.

Başlarda kendisinin en büyük rakibi gibi gözüken ama Albert Nobbs‘un fragmanı çıkınca “Yoksa bu klişe bir film mi?” düşüncesi yaratan Glenn Close neler yapacak hala belirsiz. Öncelikle Close‘un yıllardır Albert Nobbs‘u beyazperdeye aktarmak istemesi sebebiyle filmin fazlasıyla pazarlamasını yapacağı kesin. Üstelik Meryl‘a karşılık Glenn Close‘un beş Oscar adaylığı da adaylık olarak kaldı. Bu biraz oy toplayabilir. Daha önceki zaferlere baktığınızda Hollywood Yabancı Basın Birliği (Altın Küre’yi dağıtan grup) tarafından da Close‘un sevildiğini göreceksiniz. Aman dikkat!

Peki benim yorumum ne? Ben ödülü Michelle Williams ya da Viola Davis‘e vereceklerini düşünmekteyim. Michelle Williams‘ın filmi My Week with Marilyn ne yazık ki pek sevilmedi. Filmi beğenmeyenler çoğunlukta. Ama oyunculuk kategorilerinde filmin ne olduğu pek de önemli olmuyor. En İyi Film kategorisine aday olmamasına rağmen ödül alan pek çok oyuncu gördük. Son iki senedir 10 aday vardı diye yanılmayın. Ne yani şimdi Crazy Heart çok mu mükemmel bir filmdi? Aksine çok sıkıcı ve izlenmesi zor bir filmdi. Crazy Heart‘a dair iki güzel şey vardı. Biri Jeff Bridges, diğeri de The Weary Kind adındaki şarkı ki ikisi de Oscar aldı. O yüzden Williams üçüncü adaylığıyla Oscar’a kavuşabilir.

Emma Stone ve Viola Davis, The Help

Gel gelelim Viola Davis şu an olası galip gibi gözüküyor. The Help konusundan fragmanına kadar sıradan bir filmmiş izlenimi yaratsa da ilginç bir şekilde eleştirmenlerin desteğini aldı. Sadece En İyi Kadın Oyuncu kategorisinin uzun yıllardır tanınmış, çok ünlü yıldızların ödüllendirildiği bir dal olması gerçeği Davis‘in şansını düşürüyor. Ben bile şimdilik Viola Davis‘in alacağını düşünsem de Michelle Williams‘ın atak yapması durumunda şaşırmayacağımı söyleyebilirim.Yıldız mevzusunu açıklık getirmek gerekirse…

2000: Julia Roberts (Erin Brockovich)
2001: Halle Berry (Monster’s Ball)
2002: Nicole Kidman (The Hours)
2003: Charlize Theron (Monster)
2004: Hilary Swank (Million Dollar Baby)
2005: Reese Witherspoon (Walk the Line)
2006: Helen Mirren (The Queen)
2007: Marion Cotillard (La Vie en Rose)
2008: Kate Winslet (The Reader)
2009: Sandra Bullock (The Blind Side)
2010: Natalie Portman (Black Swan)
2011: ???

Bu listede insanı düşündüren isimler Charlize Theron ve Halle Berry. Theron Oscar alana kadar çok yıldızlaşmış bir oyuncu değildi. The Cider House Rules ve The Italian Job‘da oynamıştı ama çok tanınmıyordu. Monster sayesinde North Country, Aeon Flux, The Burning Plain gibi pek çok filmde başrolü kaptı. Gerçi hala Theron‘u o çok yıldız isimlerden biri olarak görmemek lazım. Kendisi farklı bir yön vermeyi seviyor kariyerine. Halle Berry ise Oscar’ı aldığında kendi çapında fenomen olmuş Swordfish yeni gösterime girmişti. Ama bir sene öncesinde X-Men‘in Storm’unu canlandırarak Hollywood’un aranan aktrisleri arasına adını yazdırdı. Ardından da önce Bond kızı oldu sonra Catwoman, Gothika gibi filmlerde başroller geldi.

Yine de bu iki aktris Oscar’ı aldıklarında çok ünlü olmamasına rağmen bir “yıldız” etkeni var. Marion Cotillard da çok tanınmıyordu ama bu tanınmama durumu sadece Amerika sınırları içerisinde geçerliydi. Zaten Helen Mirren haricinde listede yaşlı bir oyuncu yok! Olmadı da. Akademi En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde ödülü verirken hep veteranları seçiyor. En İyi Kadın Oyuncu dalında ise bunun tam tersi bir durum söz konusu. İstatistikler özellikle 28-29 yaşlarındaki kadınların seçildiğini göstermekte. Tabi ortalamaya kadar alınması biraz aşırı bir durum ama gençlerin tercih edildiği apaçık ortada. Ve bilin bakalım Michelle Williams kaç yaşında? 31. Alın size kazanması için bir konu daha.

Bu dört bayan içerisinden rollerin içeriğine gittiğinizde ise Glenn Close‘un ismini de anmak gerekiyor. Evet Michelle Williams‘ın efsanevi aktris Marilyn Monroe‘yu canlandırıyor olması yeteri kadar cezbedici ama Glenn Close‘un cinsiyet karmaşası yaşayan Albert Nobbs karakteri de pek ala Akademi’nin ilgisini çekebilir. Gay karakterleri ne kadar çok sevdiklerini hep gördük. Hilary Swank, Sean Penn, Charlize Theron, Tom Hanks, William Hurt

Peki sizin yorumunuz ne? Glenn Close, Meryl Streep, Michelle Williams ya da Viola Davis mi diyeceksiniz yoksa Tilda Swinton, Charlize Theron, Elizabeth Olsen, Rooney Mara ya da Keira Knightley mi?

5 Comments

  1. Müge Dörtok

    2 Kasım 2011 at 10:28

    84. Oscar Ödüllerini kim kazanır onu tam olarak 26 Şubat gecesi öğrenebileceğiz. Benim tahminime göre En İyi Kadın Oyuncu Ödülü Michelle Williams, My Week With Marilyn. Nedene ise genç bir kadın oyuncunun, gerçek bir yıldızı canlandırması Marilynê olan benzerliği de ona bu ödülü kazandırır tahminimce.

  2. Muhammed Ali

    2 Kasım 2011 at 17:28

    Bu sene erkek ve kadın oyuncu dalları ciddi anlamda zorluyor beni..İki kategoride de inanılmaz bir yarış var..Ama bu yarışın verdiği haz da bambaşka..

    Elizabeth Olsen: Filmi izlemedim.Ama herkes performansını övüyor.Belli ki ortada iyi bir iş var.Bu senenin Jennifer Lawrence’ı olabilir diye düşünüyorum.Hatta Streep’ı şutlayacak kişi de olabilir.Ama en fazla adaylık alır.O kadar..

    Glenn Close: Fragman kötü.Film gayet bayağı gözüküyor.Ama buna rağmen adaylığını kesin görüyorum.Sonuçta Glenn Close gibi bir isimden bahsediyoruz.Ki ismi bu kadar zikrediliyorken ve son adaylığının üzerinden yıllar geçmişken aday olmaması çok olası değil.Kazanabilir mi?Bilinmez ama Streep’ten daha iddialı..

    Keira Knightley: Senin de yaptığın gibi kendisini yerden yere vuranlar var.Ama tam tersini savunanlar da.Akademinin Knightley’i sevmesi gibi bir durum olsa da bu denli bir zıtlık içerisinde aday olması çok çok zor.

    • Muhammed Ali

      2 Kasım 2011 at 17:30

      Meryl Streep: Kazanamayacak.Adım gibi eminim.Hatta ben aday olamayacağını da düşünüyorum.Sadece biz değil akademide de samimiyetsiz bulanlar olacaktır.Eğer olağanüstü bir iş çıkarmazsa -neticede Streep’ten bahsediyoruz- adaylık alamayabilir.

      Michelle Williams: 3.adaylığı.Yaşı 31.Ve performansı oldukça iyiymiş.En iddialı o gözüküyor.Ama bir de Marilyn Monroe gibi birini canlandırdığını ele alırsak biraz durmak lazım.Monroe tutkunları beğenmeyebilir.Üstelik Williams’ın Monroe olamadığına dair yorumlar da var.İşi tehlikeye atıyor maalesef.Bir de kendisini bağımsız filmlerde izleyip hayran olanlar için biraz ters gelebilir diye düşünüyorum.

    • Muhammed Ali

      2 Kasım 2011 at 17:32

      Viola Davis: The Help hiç beklemediğim şekilde aldı başını gitti.Ama ben Aralık ayı gibi filmin bu yarıştan düşeceğini düşünüyorum.Dolayısıyla oyuncuların popülaritesi de.İzlemedim.Ama Davis’in performansı iyi olmalı ki bu kadar övgü alıyor.Adaylığına kesin gözüyle baksam da ben kazanacağını zannetmiyorum.Ki zaten Viola Davis’ten bahsediyoruz.Yani yıldız olmayan bir isimden.Olağanüstü bir oyun çıkarmamışsa şansının olacağını sanmıyorum.

      1-Michelle Williams
      2-Charlize Theron
      3-Glenn Close
      4-Viola Davis
      5-Meryl Streep
      6-Elizabeth Olsen
      7-Rooney Mara
      8-Keira Knightley
      9-Tilda Swinton

  3. shifty

    2 Kasım 2011 at 18:56

    margin call’u izledikten sonra aklıma direk in the loop filmi geldi. (içerik olarak değil de hedef kitlesi bakımından) belki onun gibi bir orjinal senaryo adaylığı olabilir ancak kazanması çok zor görünüyor. Bunun dışında fragman izlemeyi sevmeyen hatta filmleri izlemeden konusu hakkında pek okumayı sevmeyen birisiyim o yüzden imdb’de Albert Nobbs’un fotoğraflarına baktığımda çok şaşırdım ve başarılı buldum. Gleen Close rolüne çok oturmuş görünüyor bence. Şu an için bu filmin belki kostüm ve makyaj dallarında da aday olabileceğini düşünüyorum.

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version