Oscar 2012

Oscar Sohbetleri: Fırtına öncesi sessizlik

Yayınlandı

on

The Help

Dün güncellenen Tahminler sayfamızda görsel değişikliğin yanı sıra, oyuncu kategorilerinde de göze çarpan bir değişim olduğunu görmüşsünüzdür. Brad Pitt yerine artık zirveye George Clooney‘yi koydum. Hatta alternatif olarak Jean Dujardin‘i ikinciliğe yerleştim. Sebebi ise yabancı basında bitmek tükenmek bilmeyen “Clooney‘nin en iyisi performansı.” içerikli yazılar. Dujardin‘in ise tıpkı Roberto Benigni gibi yoktan var ederek, bir anda ödülleri toparlayabilmek gibi bir ihtimali var. Tabi hala emin değiliz ama belli olmaz.

Kadın oyuncu kategorisinde ise Michelle Williams‘ı seçtim. The Help‘i izledikten sonra Viola Davis‘in En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alacağına pek inanmak istemediğimi söylemem lazım. Davis‘in bu ödülü kazanması Sandra Bullock‘un The Blind Side ile Oscar alması kadar saçma bir şey olur. Ama kimi ne kadar seveceklerini hala kestiremediğim için Viola Davis‘i çok da uzağa göndermeyip, ikinci sırada bıraktım. Ki hala tahminci sitelerin hepsi ödülü Davis‘in kazanacağından emin.

Bu hafta gösterim yapan filmler arasında Hugo ve The Iron Lady vardı. Hugo için genel olarak bir başyapıt olduğuna yönelik yorumlar okuyoruz. Çoğu eleştirmen Oscar’a aday olacağından adı gibi emin gözüküyor. Scorsese‘nin Thelma Schoonmaker, Dante Ferretti,  Sandy Powell gibi sağlam bir ekibi arkasına almış olmasının da büyük katkısı var tabi. The Iron Lady için de yorumların çoğu Streep‘in çok iyi bir performans sergilediği ama filmin iyi olmadığı yönünde. Tabi oyunculuk dallarında film kötü olsa dahi öne çıkan isimler olduğu için Streep‘in yarışa tekrar döndüğünü söyleyebiliriz.

Benim bu hafta asıl olarak değinmek istediğim kategori ise En İyi Film. Bilmeyenler için tekrar söyleyelim bu yıl En İyi Film dalında 5’den 10’a kadar değişen bir rakamda aday olabilir. Akademi’nin yeni kuralı gereği 2011’de 7 ya da 8 En İyi Film adayıyla karşılaşabiliriz. Başlarda çok desteklediğim bu kuralın artık pek taraftarı değilim ama diyecek bir şey yok. Tahminlerimizi bu şekilde yapacağız. Lakin tahmin yapmaya kalkıştığımızda hala ortada belli bir favorinin olmaması ve takvimlerin Aralık’a doğru yaklaşması endişe verici. Gerçi benim için bu bir endişe değil, daha çok heyecan.

War Horse

The Artist ile The Descendants şu an kesin olarak aday olacak gibi gözüken iki film. Yarış da ikisi arasında geçiyor. Gösterim yapmayan filmlerden War Horse, Extremely Loud and Incredibly Close ve The Girl with the Dragon Tattoo‘nun da epey bir şansı var. Araştırmalarıma göre War Horse bu ayın başında Kanada’da ufak bir gösterim yapmış. İzleyenlerden biri bugüne kadar izlediği en iyi ikinci Spielberg filmi olduğunu iddia ediyor. Tepkilerin büyük bir kısmı umut verici ve hayranlık uyandırıyor. Yarışın bir anda rotayı değiştirmesine hazır olun derim.

The Girl with the Dragon Tattoo ise tam bir karmaşa. Normalde bu sene 28 Kasım’da ödüllerini açıklayacak olan New York Film Eleştirmenleri Birliği (NYFCC), sırf Fincher‘ın yeni filmi 28 Kasım’da gösterilecek diye ödüllerini açıklamayı 29 Kasım’a bıraktı. Extremely Loud and Incredibly Close için ise ne yazıkki bir şey yapamayacaklar çünkü yapımcı firma hala filmin bitirilmediğini söylüyor. Bu da beni acaba bu seneye yetişemeyecek mi düşüncesine sevk etti, ama Stephen Daldry‘nin daha önce The Reader ile The Hours‘da da aynı problemi yaşadığını düşünürsek korkmaya gerek yok.

Midnight in Paris ve The Help yaz sonunda vizyona girmiş olmasına rağmen hala tazeliğini koruyan filmler. Film Experience’ın yazarı Nathaniel Rogers, Midnight in Paris‘in kesin aday olacağından emin. The Help için ise özellikle Akademi’den ben büyük bir aşk bekliyorum. Bana göre filmin senaryosu sıfırdan yazılmalı. Problem olan pek çok nokta var. Ama The Help‘in Forrest Gump – Driving Miss Daisy arasında ilerleyen ince çizgisi Akademi’nin hoşuna gidebilir. Daha önce bu iki filmi de En İyi Film seçtiklerini unutmamak gerek. Tabi 90lar’da değiliz artık, bir de bu var. 2011 yılınde The Help gibi bir filme En İyi Film ödülünü vermek ne kadar mantıklı olabilir?

Terrence Malick‘in yarış kalabalıklaştıkça unutulmaya başlanan filmi The Tree of Life‘ın ise En İyi Film kategorisindeki ihtimalleri günden güne düşüyor. Filmin eleştirmenleri tam anlamıyla ikiye bölmüş olması oylarına zarar verebilir. Büyük umutlar beslenen Moneyball için ise hala net bir cümle kuramıyorum. Film çok beğenilse de nedense belirli bir kesim tarafından Oscar tahminlerinde pek anılmıyor. Ben Aralık ayında Türkiye’deki gösteriminden sonra Moneyball hakkında tekrar konuşmayı düşünüyorum. O yüzden şimdilik bir kenara bırakalım Moneyball‘u.

Son olarak da Tinker Tailor Soldier Spy var tabi. Akıbeti belirsiz. Doğru düzgün pek eleştirisini okumadım ama anladığım kadarıyla çok izleyen olmamış. Yalnız Rotten Tomatoes’daki %97’lik notu filmi unutmamamız için adeta yalvarıyor. 9 Aralık’da tüm Amerika’da gösterime girecek olan filmle ilgili tahminlerimizi de tıpkı Moneyball gibi ileri bir tarihe sarkıtıyorum.

Midnight in Paris

Sonuç? Sonuç yok ne yazıkki. Bu sene kaç aday olacağını tahmin etmekten geçtim, hangi filmlerin kesin olarak aday olacağını bile kestiremiyorum. The Artist, The Descendants, War Horse, Midnight in Paris ve The Help diğerlerine göre daha emin olduğum filmler. Moneyball şaşırtabilir. Hugo dendiği kadar iyiyse pek ala listeye girebilir. Extremely Loud and Incredibly Close için çok iyi tahminler yapılıyor ama ben fragmanı izlediğimden beri pek inanmak istemiyorum bir 11 Eylül filminin daha taçlandırılacağına.

Kafamızı En İyi Film yarışından kaldırıp yönetmenlere döndüğümüzde ise durum daha da acı bir hal alıyor. Yalnız yukarıda da belirttiğim gibi bu endişe veren belirsizlik beni heyecanlandırıyor. Düşünsenize, SAG adaylarının açıklanmasına sadece 3 hafta kaldı ve biz hala yardımcı oyuncu kategorilerinde ne olacağını kestiremiyoruz. Mesela En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalı o kadar favorisizki eğer yaptığım tahminlerden hiçbiri aday olmazsa şaşırmayacağım.

Güzel günler bizi bekliyor, ona eminim. Haftaya Oscar Sohbetleri‘ni yazarken NYFCC Ödülleri açıklanmış, Independent Spirit adaylarını duyurmuş olacak. Aynı hafta içerisinde NBR ve BIFA dağıtılacak. Ödül sezonunun başlamasına bir haftadan az bir zaman kaldı. Oscar Boy’un çılgınca yoğun olacağı aylar bizi bekliyor. O zaman sezon açılmadan son sorum gelsin sizlere. Size göre En İyi Film kategorisinde kaç aday olacak?

5 Comments

  1. Müge Dörtok

    23 Kasım 2011 at 12:48

    En İyi Film kategorisinde Midnight In Paris, The Artist, The Descendants, Moneyball, The Tree of Life, War Horse, The Girl With The Dragon Tatoo olmak üzere 8 film aday olur ve gönlüm Midnight In Paris filminin ödül almasında ama herhalde The Artist ödülü bu dalda kazanır.

  2. ferah

    23 Kasım 2011 at 13:19

    yalnız benim anlamadığım viola davisi ikinci sıraya gönderdim dediğine göre sıralama önemli,karışık biçimde yazmadın,bu durumda kadınlarda keira knightlyi izlemene rağmen rooney mara nasıl onun önündeki,rolüne ve filme dayalı bir tahmin mi yani sonuçta ortada henüz bir performans yok

    • umurtas

      23 Kasım 2011 at 17:42

      Sıralama tabiki de önemli. Ödülü kazanması en muhtemel insanlara göre yapıyorum sırayı. İlk 5 tahmini adaylarım oluyor yani. Zaten tahminlerimin çoğunu adaylar daha çekim aşamasındayken yapıyorum. Sadece filmleri izledikten sonra şekilleniyorlar. Belki de bakarsınız Michelle Williams’ın filmini izleyince Oscar’ı tekrardan Viola’nın alacağını düşünürüm.

      Aslına bakarsan tahminlerimin çoğu yabancı basındaki tepkilere dayalı. Keira Knightley’den evet nefret ettim ama burada kendi kişisel isteklerimi yazsam zaten zirvede Elizabeth Olsen ya da Tilda Swinton’ın olması gerekiyor şu an. Knightley’nin orada yer almasının sebebi tam bir aşk / nefret performansı olması. Belli bir grup bayıldı, geri kalanı kelimenin tam anlamıyla nefret etti. O sevenler belki Knightley’yi yukarıya taşıyabilir. Rooney Mara’yı ise henüz dünyada izleyen yok ama yukarıda da belirttiğim gibi daha yapım aşamasındayken başlıyor tahminlerim. Bir öngörü olarak düşünebilirsiniz.

  3. yavuz ekin

    23 Kasım 2011 at 18:24

    Zaten problem de şu, biri kuyuya taş atıyor, akıllılar cıkaramıyor misali. Birileri help gibi filmleri şişiriyor şişiriyor. Reklam, dayatma, gözüne sokula sokula gecen yıl kıngs speech e verdılkleri gibi ödül veriyorlar. Herkes bence kalbinin sesini dinleyip ona göre oy verse bu kadar tuhaflıklar çıkmaz. Neymis viola davis müthişmiş. Ceplerine para mı aldı bu elestirmenler ? Filmi izlemedim ama merly streep in yıllar önce dediği gibi olay artık kim daha fazla reklam yaparsa ona gidiyor ödüller. Yabancı elestırmenleri bırakıp kendı öznel tercihlerinizi paylasmakta yarar var. Ordan burdan alıp mix yapıp ben bildim demek pek marifet olmuyor arkadaslar..

    • umurtas

      23 Kasım 2011 at 18:31

      Kendi beğenime göre liste yaparsam işin adı “tahmin”den çıkar. Ben de The King’s Speech’in taraftarı değildim. Hala film En İyi Film ödülü almasına inanamıyorum. Ama açıkçası öznel olduktan sonra sitenin adının Oscar Boy olması ironik bir hale dönüşür. Ordan burdan mix yapıp ben bildim demek… İşte orasına katılmıyorum. Evet işin başında mix yaparak tahmin edildiği doğru. Daha doğrusu sezon filmlerine bakıyoruz, hangilerinin ihtimali diye ayıklıyoruz. Ardından birer ikişer yurt dışında gösterime giriyorlar. Genel beğeniye bakıp tahmin ediyoruz. Eğer yabancı eleştirmenlere bakacak olsanız geçen sene The Social Network alacak derdik, ki demedik. Lakin sezon sonunda tüm filmleri izlemiş olduğumuz için haftalar geçtikçe tahmin listeleri de “mix” olmaktan çıkıyor. Bana göre The Help çok sıradan bir yapım, Viola Davis için yapılan muhteşem yorumları ben filmde aradım bulamadım. Ama bir yandan da The Help’in Akademi tarafından beğenileceğini düşünüyorum. Yani ne oluyor? Kendi kişisel listemi yapsam The Help ilk 10’a giremez, ama “tahmin” başlığı altındaki listemde The Help üst sıralarda olmaya devam edecek.

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version