Oscar 2012

Oscar Sohbetleri: DGA’e doğru

Yayınlandı

on

Rooney Mara, The Girl with the Dragon Tattoo

Oscar Sohbetleri  yazı serisinde sanki sürekli aynı şeyleri söylüyormuşum gibi oluyor ben o “belirsizlik”ten konuşmaya devam edeceğim. Aralık ayının sonuna gelmemize rağmen hala devam eden, eleştirmen ödüllerinin bitip birlik ödüllerine geçeceğimiz dönemde hala kaybolmayan o belirsizlikten bahsediyorum, evet.

Oscar yarışıyla ilgili yazdığım dördüncü yılımda ve tabi daha önceki yıllarda blog haricindeki takibimi de göz önüne alarak uzun zamandır rastlamadığımız renkli bir yarışın içerisindeyiz. Ben hiç bir Oscar döneminden bu kadar zevk aldığımı hatırlamıyorum. Bu zevkin yılların geçip, işin içerisine daha fazla girmemle alakası olduğu sanılmasın. Mesela The King’s Speech‘in En İyi Film seçildiği geçen yıl açık ara son 10 senenin en sıkıcı yarışıydı. Çok kolay tahmin edilebilen, rekabetin olmadığı bir yıl. Üstüne üstlük tören de tam bir fiyaskoydu, onu da unutmayalım. Anne Hathaway & James Franco belki de bugüne kadar Akademi’nin gördüğü en kötü sunuculardandı.

Bu yıla geldiğimizde ise bambaşka bir şeyle karşılaşıyoruz. Kimsenin net cümleler kuramadığı, bir sürü eleştirmen ödülü dağıtılmasına rağmen hala herhangi bir dalda fikir birliğine varılamadığı, muhteşem bir yıl. Ben size söyleyeyim, bu yıl için tahmin yapmak epey zor olacak. Eğer çok sevdiğiniz eleştirmenlerin ya da Oscar tahmincilerinin tahmin olarak oldukça düşük yüzdeleri tutturduğunu görürseniz şaşırmayın.

Acaba ben mi abartıyorum, geçen sene de durum böyle miydi diye oturup eski yazılarıma bakındım. Hayır! Hiç de böyle değilmiş. Hatta Aralık 2010’un Oscar tahminlerinde çoğu dalda kesin bir kararım bulunduğu gibi, kesinlik cümleleri kuramadığım dallarda da ihtimali ikiye düşürmüşüm. Şimdi öyle mi? En İyi Kadın Oyuncu ödülü için Viola Davis, Meryl Streep, Michelle Williams var. Erkek oyuncu yarışı için de yine 3 isim birden: George Clooney, Brad Pitt ve Jean Dujardin. Yardımcı kadın oyuncu dalına gittiğinizde aday olan herkes kazanabilir diyoruz hala. En ilginci de En İyi Film dalı. The Artist, The Descendants, The Help, Hugo… Ve liste inanın ki daha da uzatılabilir.

Hazır En İyi Film dalı demişken gösterim tarihi için Aralık sonunu seçen iki filmden bahsetmekte yarar var. Extremely Loud & Incredibly Close biliyorsunuz ki Critics’ Choice haricinde herkes tarafından görmezden gelindi. Stephen Daldry‘ye ne HFPA yüz verdi, ne de SAG. Yalnız film karışık tepkiler almaya devam ediyor. Çok beğenenler olduğu gibi, filmi pek umursamayanlar da var. Aralık gösterimi yapan filmlerden bir diğerine, The Girl with the Dragon Tattoo‘ya gittiğinizde ise Fincher‘ın sessiz sessiz yarışa dahil olduğunu söyleyebilirim. Film neredeyse herkesden mükemmele yakın tepkiler aldı. İzleyip de beğenmeyen çok az eleştirmen var. En İyi Film ödülünü almaktan tabiki de çok uzak. Yalnız Kadın Oyuncu, Senaryo, Kurgu, Müzik dallarında filmin adını görebiliriz. Özellikle Rooney Mara‘nın ilk beşe girebileceğini düşünüyorum ben.

Son bir hafta içerisinde göze çarpan olaylardan biri de özgün şarkı aday adaylarının açıklanması tabi. Chico & Rita‘nın o 39 şarkı arasına girememesi beni şaşırttı. Galiba özgünlük kısmından kaybetti şarkı. Bu arada soranlar oluyor Moneyball‘dan “The Show” ve Martha Marcy May Marlene‘den “Marcy’s Song” neden yok diye. Ne yazık ki bu iki şarkı da özgün değiller. Daha önceden kaydedilmiş, bu filmler için yapılmamış şarkılar. Tekrar listeye dönersek… Şu an için beni heyecanlandıran tek bir şarkı dahi yok. Geçen seneki Randy Newman felaketinden sonra bu sene nelerle karşı karşıya kalacağımızı merak ediyorum. Sinead O’Connor‘ın 10 yıl evvel bitmiş olan kariyerini Albert Nobbs ile canlandırma çabası bana göre tam bir rezalet. Ben bu kategoride hakikaten aklımızda kalan, beyazperdeye damgasını vurmuş şarkıların kazanmasından yanayım. Sırf ödül almak için yazılmış ve filmin bütünüyle hiç alakası olmayan Lay Your Head Down Oscar alırsa çok üzülürüm.

Sandra Bullock ve Thomas Horn; Extremely Loud & Incredibly Close

Asıl konuşmak istediğim mevzu ise 9 Ocak’da açıklanacak DGA adayları. Çok büyük bir heyecan yaşadığım gibi, aynı zamanda korkuyorum da. Bu yıl hala çalışıp en çok Oscar’a aday olan 3 yönetmen var yarışta: Woody Allen, Martin Scorsese ve Steven Spielberg. Bu dev isimlerin yanında Terrence Malick gibi bir efsane ve kendi neslinin kuşkusuz en iyi yönetmeni David Fincher da mevcut. Bu kadar mı? Asla. Alexander Payne ve Stephen Daldry azımsanamayacak bir hayran kitlesi olan ve iyi filmler yapan yönetmenler kontenjanından yarıştalar. Yılın yenileri olarak da Michel Hazanavicius, Tate Taylor ve Nicolas Winding Refn‘i saymak gerek. Tabi Bennett Miller ile George Clooney‘yi de eklemeyi unutmayalım. DGA (Amerikalı Yönetmenler Birliği) Ödülleri için adım adım ilerlersek…

İLK 5
Michel Hazanavicius (The Artist) –
Ben kendisini şu an için Oscar’ın sahibi olarak görüyorum. Sebebi tabiki de yılın en iyilerinden biri olması. Yalnız Akademi’nin “Film-Yönetmen” ödüllerini aynı adrese verme takıntısı olduğundan rakipleri güçlü olsa dahi kazanabilir.
Martin Scorsese (Hugo) – Hugo‘nun En İyi Film seçileceğine kesinlikle inanmıyorum. Yalnız çok da fazla destekçisi var. NBR, Boston ve Southeastern’de En İyi Yönetmen seçildi.
Alexander Payne (The Descendants) – Film yılın şu an en çok En İyi Film seçilen ilk üç filminden biri. Ama ne gariptir ki Payne tek bir ödül dahi almadı! Yalnız her yere aday oluyor, orası ayrı. Tabi filmin bir yönetmen filmi olmaktan çok bir senaryo filmi olması Payne‘e puan kaybettiriyor.
Terrence Malick (The Tree of Life) The Tree of Life için öyle ikiye bölünmüş durumda ki hem eleştirmenler, hem de izleyiciler o yüzden Malick‘in adaylığı konusunda korkuyorum. Yalnız aday olmama ihtimaline de inanmak istemiyorum. En az Christopher Nolan‘ın görmezden gelinmesi kadar saçma bir karar olur.
Woody Allen (Midnight in Paris) – Allen uzun yıllardır ne Akademi’den ne de DGA’den adaylık alabildi. Oscar’ın En İyi Yönetmen dalıyla ilişkisi 94’de kesildi. DGA’e ise en son 1990’da aday oldu ama sonrasında onur ödülü almışlığı var. Şu an listenin en riskli ismi. Yeri her an biri tarafından kapılabilir.

YÜKSEK İHTİMALLER
Steven Spielberg (War Horse) – Bir nedene ihtiyacımız yok sanırım. Çünkü onun adı “Spielberg“. War Horse pek eleştirmen sevgilisi bir film olmasa da Critics Choice’a aday oldu kendileri.
Tate Taylor (The Help) – İşte bu ihtimalden ölesiye korkuyorum. Çünkü The Help çaktırmadan zirveye oynuyor. Taylor tabiki de bırakın ilk beşi, ilk onda olmayı bile hak etmiyor. Ama filmi gerçekten sevdilerse, önlerinde kim durabilir ki? (Bkz. Tom Hooper)
David Fincher (The Girl with the Dragon Tattoo) – Bu biraz benim gelin güvey olma durumum lakin Fincher‘ın filmi çok sevildi. Ve yukarıda da belirttiğim gibi kendi neslinin en iyisi Fincher. Elbet The Social Network‘le olan borçlarını ödemek zorunda kalacaklar. Sadece film yarışa çok geç kaldı ve o film bu film mi bilemiyorum.

BELKİ…
Stephen Daldry (Extremely Loud & Incredibly Close) –
Daldry‘yi özellikle Akademi çok seviyor. Bugüne kadar çektiği üç filmle de Oscar’a aday oldu. Ama DGA kendisine biraz daha mesafeli. Sadece The Hours ile bir adaylık aldı DGA’den. Yani pek ihtimal vermiyorum ama adını anmakta yarar varar.
Nicolas Winding Refn (Drive) – Bu yılın “yönetmen” filmlerinden biriydi Drive. Ben de filmin bazı izleyiciler tarafından abartıldığını düşünüyorum, ki filme A gibi yüksek bir puan verdim. Ama Nicolas Winding Refn gerçekten de yılın en iyi yönetmenlerinden biri. Keşke DGA güzel bir sürpriz yapsa.
George Clooney (The Ides of March) – Hayalden kim ölmüş?
Bennett Miller (Moneyball) – Eğer bu sene En İyi Film dalı 5 aday olsaydı Moneyball ilk beşe girer derdim. Ama Miller için kesin bir şey söyleyemiyorum. Yalnız DGA de Akademi de kendisini Capote ile aday etmişti unutmayın.

Sizin DGA ve Oscar için En İyi Yönetmen tahminleriniz nasıl? Tate Taylor kötü bir sürpriz yapacak mı, yoksa Fincher beklenen atağı yapıp ilk beşe mi girecek? Daldry‘nin filmini sevecekler mi, yoksa ilk beş Woody Allen tarafından mı tamamlanacak? Yorumlarınızı bekliyorum.

8 Comments

  1. Müge Dörtok

    22 Aralık 2011 at 14:14

    DGA öDÜLLERİ İLK 5 :
    * Michel Hazanavicius (The Artist)
    * Martin Scorsese (Hugo)
    * Alexander Payne (The Descendants)
    * Woody Allen (Midnight In Paris)
    * Steven Spielberg (War Horse)

  2. onur

    22 Aralık 2011 at 16:34

    Bende seninle aynı görüşteyim
    1-Michel Hazanavicius
    2-Martin Scorsese
    3-Alexander Payne
    4-Terrence Malick
    5-Woody Allen
    Yalnız bu listeyi yaptım ama 4. ve 5. adaylar pamuk ipliğine bağlı gibi.Daha çok Woody Allen.Onun yerini ise Nicholas Winding Refn alabilir.Ben Spielberg,Daldry ve Fincher’ın aday olacağını düşünmüyorum.Ama herşey olabilir bu yıl.

  3. yaxley

    22 Aralık 2011 at 16:53

    Michel Hazanivicus
    Martin Scorses
    Alexander Payne
    Terrence Mallick
    David Fincher

    Tate Taylor hakkında pek bir endişem yok.O kadar uçuk bir karar vereceklerini zannetmiyorum.
    Ve nedense Spielberg-Allen görmezden gelinecek gibi geliyor.War Horse’u görmedim ancak Midnight in Paris’i düşününce Allen’ın adaylığı hakettiğini düşünmüyorum.
    Stephen Daldry ise çoktan havlu atmış durumda.Artık o film adına hiçbir şey beklememeliyiz bence.
    Nicholas Winding Refn ve Drive çok abartıldı bu sene.Bir iki sahne dışında da yönetmenlik anlamında özel bir şey olduğunu düşünmüyorum.Kendini fazlaca ciddiye alan ve sinefil filmi olmak için kendini oldukça kasan bir filmdi bana göre.Hala daha Cannes nasıl ödül verdi anlamış değilim.DGA’nın da pek ilgileneceğini zannetmiyorum.

  4. Müjdat Çetin

    22 Aralık 2011 at 17:21

    1-Martin Scorsese
    2-Bennett Miller
    3-Alexander Payne
    4-Michel Hazanavicius
    5-Nicolas Winding Refn

    Belki
    6-Woody Allen
    7-David Fincher
    8-Steven Spielberg

    Ödülün Scorsese’nin hakkı ama Hugo’nun en iyi film olması gerekecek.Ki bu da zor(Çünkü Akademi aile filmlerini seçmiyor artık.)

  5. shifty

    22 Aralık 2011 at 18:32

    Bu sene gerçekten çok kötü filmler izledik. Şu dönemde ise güzel filmler gelmeye başladı ve bu sene senin de söylediğin gibi sayıları bir hayli fazla. O yüzden bu seneki adaylıklardan sonra kim kazanırsa kazansın büyük eleştiriler geleceğini zannetmiyorum. Tercih farklılığına gidilecek pek çok dalda. David Fincher’a ise nedense hiç şans tanımıyorum bu sene. 2 sene üst üste adaylık pek görülmüş birşey değil.

    Son olarak özgün şarkı dalında Randy Newman’ı felaket olarak göstermen hoşuma gitmedi. Toy Story şu dünyada en sevdiğim animasyon serisidir. Özellikle beraber büyüdüğümüz bir seri olduğu için daha çok etkiliyor haliyle. Randy Newman’ın şarkısını ise seriye oldukça yakıştırıp beğenmiştim. Akademi üyeleri de benzer duygulara sahip olmuş olsalar gerek diye düşünüyorum. Sinead O’Connor’ın şarkısı hakkında da filmi izlemediğim için ne katmıştır bilemiyorum ama kötü olduğunu düşünmüyorum.

  6. cemertem

    23 Aralık 2011 at 18:38

    drive filminin ben en iyi yönetmen adayı olarak gösterilmesini herkesten çok istiyorum. söylediğin gibi tam bir yönetmen filmiydi. sahnelerin işlenişinden tutun karakterlere kadar tam manada yönetmenin profesyonelliği ortaya çıkıyor. herkes bayıla bayıla izlemez ama bende çok hoş bir etki bıraktı. film günümüzde geçmesine rağmen bir 80’ler sonu havası yakalanmış sanki. kullanılan müzikler ve kostümlerde bunun kanıtı bence. izlemeyenler varsa buradan da öneriyorum.

  7. Sonat

    24 Aralık 2011 at 20:37

    Michel Hazanavicius
    Alexander Payne
    Martin Scorsese
    Terrence Malick
    Steven Spielberg
    ——————–
    Woody Allen
    Nicolas Winding Refn
    Stephen Daldry

    Steven Spielberg’ün Oscar’a doğru tek şansı kaldı. O da DGA. Eğer aday olmazsa onu Oscar’da göremeyeceğiz demektir. Belirttiğim liste dışındaki yönetmenlerin bana göre hiç şansı yok. Eğer DGA George Clooney yada Bennett Miller’ı aday yaparsa valla isyan ederim 🙂

  8. Pingback: Oscar Sohbetleri: PGA’e doğru « Oscar Boy

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version