Oscar 2013

85. Akademi Ödülleri – Oscar 2013 Tahminleri

Yayınlandı

on

Haftalardır önümüzdeki yılın Oscar Ödülleri için bir yazı hazırladığımdan bahsedip durdum. Sonunda da beklediğimiz gün geldi. Siz ne kadar ilgilenirsiniz bilmiyorum ama ben her yeni başlangıçta bu derlemeleri yazarken fazlasıyla heyecanlanıyorum. Tabi internet üzerinden Oscar konuştuğum beşinci tören olacak bu. Onun getirdiği bir mutluluk da mevcut.

Ben yine beş aşamada önümüzdeki Akademi Ödülleri için olası aday filmleri toplarım. Başlığa bakıp yanılmayın. 85. Akademi Ödülleri, 2012 yapımı filmleri içeren ama 2013’de düzenlenen tören oluyor. Bu arada tabiki de 6 ana dalda tahminlerimi de şuraya kondurdum. Yazıyı okuduktan sonra göz atmayı unutmayın. Eğer 2013’de gösterime gireceği bilinen filmler tarihlerini öne kaydırırlarsa onları da duyuracağımı ekleyeyim. Bakalım hangi filmler ilginizi çekecek… İşte önümüzdeki yılın olası Oscar adayları:

A’DAN Z’YE EN İDDİALILAR

ANNA KARENINA
Yönetmen: 
Joe Wright
Oyuncular: Keira Knightley, Aaron Johnson, Jude Law, Michelle Dockery, Kelly Macdonald, Emily Watson, Matthew Macfadyen, Olivia Williams, Ruth Wilson, Alicia Vikander

Anna Karenina, Lev Tolstoy tarafından yazılmış çok ünlü bir roman bildiğiniz üzere. Dünya edebiyatının en önemli isimlerinden Tolstoy‘un bu eserini beyazperdeye aktaracak isim ise edebiyat uyarlamalarında başarılı olan Joe WrightPride & Prejudice ve Atonement ile Akademi’den tam not alan ama sonrasında The Soloist ve hak ettiği değeri gördüğüne inanmadığım Hanna ile düşüşe geçen Wright, tekrardan Akademi sahalarına geri dönecek gibi gözüküyor. Bugüne kadar Greta Garbo, Viven Leigh, Jacqueline Bisset, Sophie Marceau gibi pek çok aktris tarafından canlandırılan Anna Karenina‘ya yönetmenin gözde oyuncusu Keira Knightley can verecek. Okumamış olanlar için konuya gelirsek… Anna Karenina monoton bir evlilik hayatı olan bir kadındır. Sevgisizlikten dolayı mutluluğu ararken karısını aldatmış olan ağabeyinin evine gittiğinde Vronsky adında bir kontla tanışır ve kendini bir başka karmaşaya doğru sürükler.

Dediğim gibi Keira Knightley, Anna Karenina’yı canlandırıyor. Kocası rolünde Jude Law‘ı, aşık olduğu genç kont olarak Aaron Johnson‘ı izleyeceğiz. Heyecanlanmamak elde değil. Lakin Knightley‘nin yetenekleri de artık tartışmaya açık olduğu için bir yandan da korkuyorum. Dönem filmlerine alışkın olan aktrisin A Dangerous Method ile yarattığı hayal kırıklığını unutmadık. Joe Wright‘a güvenmek istiyorum bu yüzden. Filmin bana kalırsa beğenilmesi takdirinde Oscar şansı çok yüksek. Teknik kategorilerin hepsinde boy göstermeye müsait bir yapısı var. Bugüne kadar tek bir Anna Karenina filmi dahi Akademi’den adaylık alamadı ama bence tarihi yeniden yazması mümkün. Wright‘ın Atonement‘da beraber çalıştığı Seamus McGarvey (görüntü yönetmeni), Dario Marianelli (bestekar), Sarah Greenwood (prodüksiyon tasarımcısı), Jacqueline Durran (kostüm tasarımcısı) gibi isimler de beklentileri yükseltiyor. Hep beraber göreceğiz. Bu arada eklemeden geçemeyeceğim. Downton Abbey‘nin Lady Mary Crawley’si Michelle Dockery de filmin kadrosunda. Kendisini bir başka Joe Wright filmi olan Hanna‘da da kısa bir rolle izlemiştik.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu (Keira Knightley), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Jude Law), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Olivia Williams), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Özgün Müzik 

***

ARGO
Yönetmen: 
Ben Affleck
Oyuncular: Ben Affleck, Bryan Cranston, Clea DuVall, John Goodman, Michael Parks, Taylor Schilling, Kyle Chandler, Tate Donovan, Alan Arkin, Chris Messina, Richard Kind

Ben Affleck bugüne kadar yönettiği iki uzun metrajlı filmle de (The Town ve Gone Baby Gone) Akademi’nin radarına girmeyi başardı. İki filmi de yardımcı oyuncularına adaylık getirdi. Hatta The Town, En İyi Film adayı olmaya da epey yaklaşmıştı. George Clooney‘nin yapımcılığını üstlendiği, hatta bazı sahnelerinin İstanbul’da çekildiği bir film Argo. Filmin İran’da geçen kısmının İstanbul’da çekildiği gerçeğine şimdilik değinmek istemiyorum. Joshuah Bearman‘in makalesinden senaryolaştırılan Argo, 1979’da İran’da gerçekleşen bir rehine krizine odaklanıyor. Altı Amerikan diplomatın ABD ve Kanada işbirliğiyle serbest bırakılması çalışmaları Affleck‘in yeni filminin konusu. Argo ismi ise filmde diplomatları kurtarmak için söylenen bir yalandan, rehinelerin bu isimle bir film çektiği bahanesinden geliyor.

Affleck dediğim gibi Akademi tarafından bir yönetmen olarak iyi muamele gördü. Ki kendisinin Good Will Hunting ile En İyi Özgün Senaryo dalında bir Oscar’ı da mevcut. Ben bu sefer diğer yapımları kadar iddialı görmüyorum yeni filmini ama tabi belli olmaz. Henüz kimin başrolde, kimin yardımcı olduğuna dair bir bilgi yok elimizde. Lakin Breking Bad fanlarının adeta taptığı Cranston eğer yardımcı oyunculardan biriyse pek ala kategoriye sızabilir. Ben Affleck hem Amy Ryan‘a hem de Jeremy Renner‘a adaylık getirmişti unutmayın. Ki Amy Ryan‘ın bir dönem Oscar’ı alacağı dedikoduları bile vardı. Eğer yine ustaca bir atmosfer oluşturduysa filmde aradığı adaylıklara kavuşacaktır. Ama dediğim gibi şimdilik inanmıyorum. Filmin sanat yönetmenlerinden birinin de Deniz Göktürk olduğunu unutmadan söyleyeyim. Kendisi Tinker Tailor Soldier Spy‘da da çalışmıştı.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Bryan Cranston), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Alan Arkin), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi

***

CLOUD ATLAS
Yönetmen: 
Tom Tykwer, Andy & Lana Wachowski
Oyuncular: Tom Hanks, Hugh Grant, Halle Berry, Jim Broadbent, Hugo Weaving, Jim Sturgess, James D’Arcy, Ben McKeen, Susan Sarandon, Keith David, David Gyasi, Zhou Xun, Doona Bae, Ben Whishaw

Matrix‘den sonra Speed Racer ile hayal kırıklığı yaratan Wachowski Kardeşler yepyeni bir filmle dönüyor. David Mitchell‘ın aynı adlı romanından uyarlanan film birbiriyle alakalı altı hikayeyi anlatmakta. Bu altı farklı hikayenin 19. yüzyıldan post-apokaliptik geleceğe kadar geniş bir aralıkta dağıldığını da ekleyelim. Yalnız işin ilginci Wachowskiler bu sefer Run Lola Run, Perfume: The Story of a Murderer ile kendine bir hayran kitlesi edinmiş olan Tom Tykwer‘la yönetiyor filmi. Önümüzdeki senenin en çok konuşulacak filmlerinden biri gibi gözüküyor. Aslında altı farklı hikaye ve bilimkurgu kelimeleri bile Akademi’nin burun kıvırmasına yeter ama teknik dalların dışında da görmemiz bence olası.

Filmin kadrosu oldukça geniş ve bu yüzden birilerinin aday olmasını kestirmek güç. Ama gönül Susan Sarandon‘ın adaylık aldığını görmek istiyor. Ben yine de hakkında daha fazla bilgi edinmeden ihtimaller arasına yerleştirmek istemiyorum kendisini. Bunun haricinde görsel efekt ve her türlü ses kategorisinde aday olabileceğini söylemek yanlış olmaz zannediyorum. Bir James Cameron ya da Peter Jackson kadar tanınmasalar da Cloud Atlas‘ın En İyi Film kategorisine dalması beklenebilir. Yalnız aynı umutları yönetmenleri için beslediğimi söylemeyeceğim. O kısım biraz zor gözüküyor. Sonuç olarak film ya batacak ya da çıkacak. Beklemekten başka çare yok.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Ses Miksajı / Kurgusu, En İyi Görsel Efekt

***

COGAN’S TRADE
Yönetmen: 
Andrew Dominik
Oyuncular: Brad Pitt, James Gandolfini, Richard Jenkins, Slaine, Ray Liotta, Garret Dillahunt, Sam Shepard, Ben Mendelsohn

The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford ile aklımızı başımızdan alan Andrew Dominik zaten Eric Bana‘nın fiziksel evrim geçirdiği Chopper ile az çok tanınıyordu. Yeni Zelandalı yönetmenin yeni filmi Cogan’s Trade‘de bir önceki filminde de beraber çalıştığı Brad Pitt başrolde. Filmle ilgili pek bir bilgi yok elimizde. Pitt‘in bir kiralık katil olduğu söyleniyordu ama okuduklarımdan anladığım kadarıyla kiralık katile kimi öldüreceğini gösteren “point man” olacakmış kendisi. Bunun haricinde bildiğimiz tek şey ise Cogan’s Trade‘in arkasında Weinsteinlar‘ın olduğu. Bu ne demek oluyor? Harika bir Oscar kampanyası ve filme gelecek Oscarlar…

Brad Pitt sırf şu son yıllardaki eforu için Oscar’ı hak ettiği düşüncesindeyim. Her filmiyle kendini aşıyor, her filmiyle kendine hayran bıraktırıyor. Eğer Hollywood bu adamın fiziksel özelliklerini bir kenara bırakıp gerçekten izlemeyi akıl ederse ödül sezonunun altını üstüne getireceği kesin. Bir de Dominik‘in çalıştığı aktörlerin en üstün performanslarını sunmasına yönelik yönetiminin yüzümüzü güldürebileceği düşüncesindeyim. Umarım yanılmıyorumdur. Bunların haricinde tek korkum var, o da Akademi’nin filmi sert bulması. Lakin Inglourious Basterds‘ı Akademi’ye sevdiren Weinsteinlar, pek ala Cogan’s Trade‘i de bir yerlere getirir.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Brad Pitt), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Ses Miksajı / Kurgusu, En İyi Makyaj

***

COSMOPOLIS
Yönetmen: 
David Cronenberg
Oyuncular: Robert Pattinson, Paul Giamatti, Samantha Morton, Sarah Gadon, Mathieu Amalric, Juliette Binoche, Jay Baruchel, Kevin Durand

Usta yönetmen David Cronenberg‘ün uzun zaman sonra Viggo Mortensen ve Vincent Cassel olmadan çektiği ilk film Cosmopolis. Ve ne ilginçtir ki başrolde genç kızların yeni gözdesi Robert Pattinson var. Don DeLillo‘nun aynı adlı romanından uyarlanan film bir multimilyonerin Manhattan’da geçirdiği 24 saati anlatıyor. Öncesinde Colin Farrell‘a verilen multimilyoner Eric Packer rolünü ise Pattinson canlandırmakta. Bu arada Marion Cotillard‘ın da son anda tarih uyuşmazlığından projeden çekildiğini belirtelim.

Evet, Robert Pattinson ismi beni de korkutuyor ama David Cronenberg onu seçtiyse bir sebebi vardır diye de düşünmeden edemiyorum. Bakarsınız yönetmenin 80ler’deki hallerini özleyenler Cosmopolis ile tekrardan hayat bulurlar. Ne olacağını kestirmek çok güç. Belki de Oscar heyecanında adını dahi anmayacağız filmin, ki şimdilik pek de iddialı olduğunu söyleyemem. Bakarsınız Binoche seneler sonra üçüncü adaylığına kavuşur. Ya da Pattinson hepimizi şaşırtıp Edward Cullen haricinde de var olduğunu kanıtlar.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Robert Pattinson), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Paul Giamatti), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Juliette Binoche), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu

***

THE DARK KNIGHT RISES
Yönetmen: 
Christopher Nolan
Oyuncular: Christian Bale, Tom Hardy, Anne Hathaway, Michael Caine, Gary Oldman, Morgan Freeman, Marion Cotillard, Joseph Gordon-Levitt, Josh Pence, Liam Neeson

Christopher Nolan‘ın çektiği Batman serisinin son ayağı The Dark Knight Rises bu yaz gösterime girmeye hazırlanıyor. 250 milyon dolarlık bütçesiyle yılın en pahalı filmlerinden biri olmaya aday son Nolan filminde çizgiromanlarından tanıdığımız Bane ve Catwoman karakterleriyle tanışacağız. Tom Hardy, Marion Cotillard, Anne Hathaway ve  Joseph Gordon-Levitt‘in katılımıyla da heyecanımız ikiye katlanmış durumda. Bazıları Tim Burton‘ın gotik atmosferini özleyedursun, ben Nolan‘ın realist bir noktaya getirdiği Batman karakteriyle gayet mutluyum. The Dark Knight‘ın yarattığı etkiyi hala unutmadık.

The Dark Knight Rises‘ın pek çok kategoride boy göstereceğine adım gibi eminim. Sadece bu birincilik oyları mevzusu beni geriyor. Eski onluk sisteme dönmeleri için herşeyi yapabilirim. Çünkü bu yeni kurallar pek çok iyi filmin dışarıda kalmasına sebep olacakmış gibi duruyor. En azından ilk senesinde Oscarlık filmlerin listeye girerken kaliteli yapımların aday olamadığını gördük. Tabi Nolan‘a olan inancımız tam. Serinin son filmiyle  artık şu yönetmen adaylığını verirler diye umut ediyorum. Kadrodan yeni bir Heath Ledger çıkar mı? Pek zannetmiyorum. Çıkacak olursa da Tom Hardy olur herhalde bu isim. Beklemekten başka yapacağımız bir şey yok. Biz Batman hayranları olarak sinemalara koşturacağız kesin de, Akademi yine Christopher Nolan‘ı aday etmezse de çok şaşmamak gerek.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Özgün Müzik, En İyi Ses Miksajı / Kurgusu, En İyi Görsel Efekt, En İyi Makyaj

***

DARK SHADOWS
Yönetmen: 
Tim Burton
Oyuncular: Johnny Depp, Michelle Pfeiffer, Eva Green, Jonny Lee Miller, Chloe Moretz, Guliver McGrath, Helena Bonham Carter, Jackie Earle Haley, Bella Heathcote, Ivan Kaye, Christopher Lee, Alice Cooper

1752 yılında vampir olup mezara hapsedilen ve kazara 200 yıl sonra serbest kalan Barnabas Collins’i Johnny Depp‘in canlandıracağını ve yönetmen koltuğunda da Tim Burtonın oturacağını düşünmek çok zor değil sanırım. İçerisinde bol miktarda canavar, cadı ve kurtadam barındıran kült TV dizisi Depp‘in de içerisinde bulunduğu bir prodüktör grubunun desteğiyle beyazperdeye uyarlanıyor. Asıl olarak 60’lı yıllarda gotik bir soap opera olan Dark Shadows‘un Alice in Wonderland krizinden sonra sadece teknik dallarda takılıp kalmayacağı merak konusu.

Evet Tim Burton Akademi’nin pek de sevdiği bir yönetmen değil. Bugüne kadar hiç En İyi Yönetmen adaylığı almamasından da bunu anlamak mümkün. Ama filmleri her daim teknik kategorilerde kendine yer bulmuştur. Dark Shadows da yine teknik dallarda gezinecekmiş gibi dursa da Michelle Pfeiffer‘ın hiç alamadığı Oscar’a bel bağlayanlar var. Johnny Depp için ise aynı şeyi söylemeyeceğim. Kariyeri sıradışı adamlarla dolu olan Depp‘in Akademi tarafından fark edilmesi için çizgisinin dışında bir filmde yer alması gerekiyor ki Tim Burton‘la işbirliği devam ettiği sürece biraz zor.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Johnny Depp), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Michelle Pfeiffer), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Özgün Müzik, En İyi Makyaj, En İyi Görsel Efekt

***

DJANGO UNCHAINED
Yönetmen: 
Quentin Tarantino
Oyuncular: Jamie Foxx, Christoph Waltz, Leonardo DiCaprio, Kerry Washington, Samuel L. Jackson, Kurt Russell, Sacha Baron Cohen, Joseph Gordon-Levitt, Misty Upham, Walton Goggins

Leonardo DiCaprio ve Quentin Tarantino… Sizce de burada bir Oscar kokusu yok mu? Akademi’nin gönlünü Titanic zamanında kıran DiCaprio için tek şikayetim hiç risk almamasıydı. Zaten ödül sezonlarında aradığı ilgiyi görememesini de hep buna bağlamışımdır. Bir Tarantino filminde oynaması ise bence tam da aradığımız şey oldu. Unutmayın ki ünlü yönetmen, daha 2 yıl evvel Christoph Waltz‘a çılgınca ödül yağmasını sağlayan Inglourious Basterds‘ı çekti. Django Unchained‘in konusuna gelirsek…  Django (Jamie Foxx) adında bir kölenin, Alman ödül avcısıyla (Christoph Waltz) karısını sadist toprak sahibinin (Leonardo DiCaprio) elinden kurtulma çabaları anlatılacak.

Bir western olan Django Unchained‘in kadrosu Tarantino filmlerinde alışık olduğumuz üzere ünlülerle dolu. Üstelik dağıtımcı firma yine Weinsteinlar. ABD’de Noel zamanı vizyona girecek yapımın Tarantino‘yu yıllardır beklediği En İyi Yönetmen ödülünü getirmesi bile olası. Sonuçta Akademi’nin westernlere olan tutkusu malum. Sadece şiddetten hiç kaçınmayan Tarantino‘nun bu sefer kendini ne kadar sevdireceği meçhul. Inglourious Basterds‘daki kafa yüzme sahnelerini kabul edip filme pek çok adaylık veren Akademi bu kez de problem çıkarmayıp filmi aday ederse DiCaprio için güzel bir yıl olabilir.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Jamie Foxx), En İyi Erkek Oyuncu (Christoph Waltz), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Leonardo DiCaprio), En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Makyaj

***

GRAVITY
Yönetmen: 
Alfonso Cuaron
Oyuncular: Sandra Bullock, George Clooney

Dünya’nın yörüngesinde bir uydu, uzay istasyonuna çarpar ve sadece iki astronot sağ kalırsa ne olur? Şimdiden 3 kere Oscar’a aday olan ve Children of Men ile bir sonraki filmi için yerini hazırlayan Alfonso Cuaron yeni bir kült yaratmaya geliyor. Harry Potter serisinin hala unutulmazları arasında yer alan üçüncü filmindeki dokunuşu hala unutulmadı. Cuaron‘u kendi jenerasyonunun en başarılılarından biri olarak lanse etmek yanlış olmaz sanırım. Yeni filminde de Oscarlı iki yıldızın da yardımlarıyla yine Oscar Töreni’nin yolunu tutacak gibi gözüküyor.

Yukarıda da belirttiğim gibi Cuaron, Children of Men gibi Akademi’nin kolay kolay beğenmeyeceği bir filmle adaylık aldı. O yüzden Gravity‘nin bir bilimkurgu olması çok sorun yaratmıyor. Konusu itibariyle de acaba sıradan bir yapım mı olacak diye düşünmedim değil. Lakin senaryonun altındaki Cuaron ve Rodrigo Garcia imzalarını görmek içimi rahatlatıyor. The Tree of Life‘da harikalar yaratan Emmanuel Lubezki‘nin görüntü  yönetmenliğini yaptığı filmden Sandra Bullock‘un varlığına rağmen beklentilerim yüksek. Peki Clooney iki sene üst üste aday olarak bir kez daha Hollywood’un altın çocuğu olduğunu kanıtlar mı dersiniz?

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (George Clooney), En İyi Kadın Oyuncu (Sandra Bullock), En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Görsel Efekt

***

GREAT EXPECTATIONS
Yönetmen: Mike Newell
Oyuncular: Jeremy Irvine, Holliday Grainger, Helena Bonham Carter, Ralph Fiennes, Ewen Bremmer, Jason Flemyng, Robbie Coltrane, Sally Hawkins

Sanki her sene yeni bir versiyonunu izliyormuşuz gibi hissettiğim Charles Dickens‘ın ünlü romanı Great Expectations bu kez de Four Weddings and a Funeral ve Donnie Brasco‘nun yönetmeni tarafından beyazperdeye uyarlanıyor. Gwyneth Paltrow ve Ethan Hawke‘ın oynadığı versiyonunu ben hala unutamadım. Ama bu sefer War Horse‘la oyunculuğu başlayan Jeremy Irvine ve pek de tanımadığımız Holliday Grainger‘ı başrollerde izleyeceğiz. Kitabın unutulmaz karakteri Bayan Havisham’ı ise Helena Bonham Carter canlandıracak.

Türkiye’deki yayınlandığı ismiyle Büyük Umutlar 19. yüzyıl İngiltere’sinde geçen bir aşk hikayesi. Lakin basit bir aşk hikayesi diye de yorumlandıramayız. Çünkü Dickens‘ın romanı dönemin köylü – kentli farklılığını pek çok ince detayla çok güzel anlatıyor. Great Expectations‘ı benim için bu kadar çekici kılan şey ise Estelle’in nadanlığı sanırım. Neyse. Eğer dönemine göre çekilecekse filmi pek çok teknik kategoride göreceğimiz kesin. Hatta yaşlandırılması gerektiği için Helena Bonham Carter‘a yapılacak makyaj da pek ala adaylık alabilir. Kadroda tek beklentim ise Ralph Fiennes tabiki. Lütfen artık hak ettiği Oscar’ı alsın! Lütfen.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Ralph Fiennes), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Helena Bonham Carter), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Makyaj

***

THE GREAT GATSBY
Yönetmen: 
Baz Luhrmann
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Carey Mulligan, Tobey Maguire, Amitabh Bachchan, Joel Edgerton, Isla Fisher

Revolutionary Road‘dan sonra bir kez daha Leonardo DiCaprio‘yu Amerikan rüyasının yıkılışıyla ilgili bir hikayede izleyeceğiz. Romeo + Juliet ve Moulin Rouge! ile hayranlığımı kazanan, ardından gelen Australia ile de hayal kırıklığı yaratan Baz Luhrmann 1974 tarihli Robert Redford ve Mia Farrow‘un başrollerinde yer aldığı The Great Gatsby‘nin yeniden çevrimiyle karşımızda. Bu arada orijinal filmi izleyenler de bilir The Great Gatsby de aslında Australia gibi bir kavuşma öyküsüne sahip. Savaşa giderken fakir bir çocuk olan Jay (Leonardo DiCaprio) güzel ve zengin kız Daisy’yi (Carey Mulligan) hiç unutmaz. Savaştan sonra büyük bir servete konunca da tek düşünü gerçekleştirmek için Daisy’ye ulaşmaya çalışır. Ama ne yazık ki Jay savaştayken Daisy bir başkasıyla evlenmiştir.

Biraz kimin eli kimin cebinde, biraz entrika, biraz da trajediyle The Great Gatsby tam da 70ler’in film profiline uygun aslında. Ama ne ilginçtir ki asıl roman 1925’de F. Scott Fitzgerald tarafından yazılmış. The Great Gatsby kesinlikle çok şey beklediğimiz filmlerden biri. DiCaprio, Mulligan ve Luhrmann isimleri heyecanlandırmaya yetiyor. Ama… Film 3 boyutlu çekiliyor ve ne yazık ki Luhrmann‘ın adı Martin Scorsese değil. Köpek kovalama sahneleriyle ünlenmiş 3 boyutlu sinemadan nasıl bir zevk alındığını hala çözemediğim gibi The Great Gatsby gibi bir aşk hikayesinde neden kullanıldığını da anlayabilmiş değilim. Belki de The Great Gatsby yılın filmidir, belli mi olur? Umarım yanılırım. Hemen hatırlatalım 74’deki uyarlama 2 dalda (kostüm tasarımı ve müzik) aday olmuş ve 2’sini de kazanmıştı.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Leonardo DiCaprio), En İyi Kadın Oyuncu (Carey Mulligan), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Tobey Maguire), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Özgün Müzik

***

THE HOBBIT: AN UNEXPECTED JOURNEY
Yönetmen: 
Peter Jackson
Oyuncular: 
Martin Freeman, Ian McKellen, Elijah Wood, Evangeline Lilly, Hugo Weaving, Cate Blanchett, Orlando Bloom, Luke Evans, Christopher Lee, Andy Serkis, Richard Armitage, Ian Holm, Lee Pace, Aidan Turner, Bret McKenzie, Benedict Cumberbatch

The Lord of the Rings serisinin son filmiyle Oscar tarihine adını altın harflerle yazdıran yönetmen Peter Jackson özlediğimiz efsanenin öncesini anlatmak için geri dönüyor. J.R.R. Tolkien imzalı The Hobbit kitabını iki parça olarak çeken Jackson bu sefer Bilbo Baggins merkezli bir macera anlatacak. LOTR serisinden Ian McKellen, Elijah Wood, Hugo Weaving, Cate Blanchett, Orlando Bloom, Christopher Lee gibi isimler bu filmde de yer alacaklar. Bunlara ek olarak Lost‘un Evangeline Lilly‘si, Pushing Daisies‘in Lee Pace‘i ve Sherlock‘dan tanıdığımız Martin Freeman‘ı da izleyeceğiz The Hobbit‘de.

İlk bakışta ticari bir kaygıyla çekildiğinden şüphe edilse de The Hobbit zaten hep var olan ve çekilmesi beklenen bir projeydi. Peter Jackson‘ın yönetmen koltuğuna oturup oturmayacağıyla ilgili pek çok söylenti dolaştı. Hatta Jackson‘ın Guillermo del Toro‘yu filmi çekmesini teklif ettiği bile biliniyor. Biliyorum şimdiden Tolkien hayranları büyük bir beklenti içerisine girmiştir Oscar adına ama beklentilerinizi olabildiğince düşük tutmanızı önereceğim ben. Çünkü ortada çok riskli bir durum var. The Lord of the Rings: The Return of the King 11 Oscar’ı toplayalı daha 10 yıl bile olmadı. Ki zaten ikinci bir film olduğunu bilen Akademi üyelerinin birinciyi aday etse bile çok ödül vermeyeceği kanısındayım.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Ses Kurgusu / Miksajı, En İyi Özgün Müzik, En İyi Görsel Efekt, En İyi Makyaj

***

HYDE PARK ON HUDSON
Yönetmen: 
Roger Michell
Oyuncular: Bill Murray, Laura Linney, Olivia Williams, Olivia Colman, Samuel West, Elizabeth Wilson

Önümüzdeki yıl gösterime girecek filmler içerisinde ABD başkanlarından bir diğerini anlatıyor Hyde Park on HudsonSpielberg‘in filmi Lincoln kadar ağır olmayacağını düşündüğüm filmin konusu Franklin D. Roosevelt (Bill Murray) ve kuzeni Margaret Stuckley’nin (Laura Linney) 1939’da Birleşik Kralık kral ve kraliçesi New York’u ziyaret ettiği sıradaki yasak aşkı üzerine. Şimdiden heyecan uyandıran ve internette dolanan yazıların çoğunda gelecek senenin Oscarlar’ında adını bolca duyacağımız filmin tek falsosu yönetmeni Roger Michell.

Michell sektörde çok da önemsenmeyen Güney Afrika kökenli bir yönetmen. Changing Lanes, Morning Glory, Enduring Love gibi sayısız filmi var ama onu daha çok Julia Roberts ve Hugh Grant‘in başrollerinde yer aldığı Notting Hill ile tanıyoruz. Tabi bir de Peter O’Toole‘a adaylık getirmiş olan Venus var. Yönetmen haricinde senaryonun da bugüne kadar hiç tanınmamış bir isim tarafından, Richard Nelson, yazılmış olması problem yaratacak gibi gözüküyor. Tüm olumsuzluklara rağmen bir dönem filmiyle karşı karşıyayız ve bu da en basitinden kostüm tasarımı – sanat yönetimi dallarında adaylık demek. Kısacası dikkat edin ama şimdilik beklentileri aşağıda tutmak da yarar var diye düşünüyorum. Sadece Bill Murray‘in Lost in Translation ile kaptırdığı Oscar’ın telafisi olabilirmiş gibi geliyor.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu (Bill Murray), En İyi Kadın Oyuncu (Laura Linney), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Olivia Williams), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Olivia Colman), En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Sanat Yönetimi

***

LIFE OF PI
Yönetmen: 
Ang Lee
Oyuncular: Suraj Sharma, Shravanthi Sainath, Tabu, Adil Hussain, Irrfan Khan, Gerard Depardieu, Tobey Maguire

Yann Martel‘in Man Booker ödüllü aynı adlı romanından uyarlanan Life of Pi, Taking Woodstock sonrası inzivaya çekilen Ang Lee‘nin yeni projesi. Yaklaşık 10 senedir gündemde olan film için bugüne kadar Jean-Pierre Jeunet, Alfonso Cuaron, hatta M. Night Shyamalan gibi yönetmenler düşünüldü. Ama en sonunda filmi Ang Lee ve Finding Neverland‘ın Oscar adayı yazarı David Magee‘nin ellerine bıraktılar. Bir hayvanat bahçesi sahibinin oğlu olan Pi kendini bir sırtlan, bir zebra, bir organutan ve bir bengal kaplanı ile Pasifik’i geçmeye çalışan bir filikada bulur. Pi’nin mücadeleci tavrı ve romanın yazarının ilginç kurgusuyla bilinen Life of Pi‘nin The Hobbit‘in varlığı sebebiyle ertelenen gösterim tarihinden ötürü yıl sonuna gelmesi Oscar için adının geçebileceğinin habercisi adeta.

Barack Obama’nın “Tanrı’nın varlığının mükemmel bir kanıtı” olarak yorumladığı kitabın beyazperdeye uyarlandığını duyunca sevinen hayranı çok. Brokeback Mountaindan sonra yönettiği iki filmle de Oscar radarına giremedi. Ama Life of Pi sanki bu makus talihini yenmesine yardımcı olabilir gibi duruyor. Hikayeye bakınca teknik dallardan en azından görsel efektte filmin şansı varmış gibi. Hikayenin başkahramanı Pi’yi canlandıracak Suraj Sharma‘da Dev Patel gibi yeni bir Hollywood gözdesine dönüşebilir. Gerçi Patel‘in Slumdog Millionaire sonrası yaptığı The Last Airbender pek ses getirmedi, hatta çok kötü eleştiriler aldı ama o sene yarattığı etkiyi unutmadık. Bakalım görelim diyorum.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Suraj Sharma), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Irrfan Khan), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Özgün Müzik, En İyi Görsel Efekt

***

LINCOLN
Yönetmen: 
Steven Spielberg
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Sally Field, Joseph Gordon-Levitt, Gulliver McGrath, Tommy Lee Jones, David Strathairn, Lee Pace, Jackie Earle Haley, Gregory Itzin, Brıce McGill, Walton Goggins, James Spader, John Hawkes, Jared Harris, Hal Holbrook

War Horse ile adeta hayal kırıklığı yaratan ama En İyi Film adaylığını sessizce alan yönetmen Spielberg büyük bir projeyle yoluna devam edecek bu yıl. Yönetmeni tanıyanlar iyi bilir, Spielberg‘ün seçimleri genelde çok tanınmayan aktörlerden yanadır. Evet Tom Cruise ve Tom Hanks gibi yıldız isimlerle de çalışmışlığı var ama zannediyorum Lincoln gibi bu kadar ünlü oyuncusu olan başka bir film yapmadı hiç. En azından yapıldığı zamanda filmin oyuncuları ünlü değildi. Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. başkanı olan Abraham Lincoln anlatılacak filmde. Geçtiğimiz yılın filmlerinden The Conspirator‘da da Lincoln’ın suikastını izlemiştik. Steven Spielberg ise filmde İç Savaş dönemindeki durumu resmedecek.

İki Oscarlı aktör Daniel-Day Lewis filmde Abraham Lincoln’ı canlandırıyor. Kendisinin oynadığı rollerin etkisine nasıl kapıldığını izleyici iyi bilir. Burada da muhteşem bir performans sergileyeceğine hiç şüphemiz yok. Bir dönem filmi olması sebebiyle teknik kategorilerin çoğundan da en azından adaylık anlamında nasibini alacağı kesin. Ama benim altını çizmek istediğim isim Joseph Gordon-Levitt. Son yıllarda çok başarılı işler çıkaran, sadece bir türlü güzel kampanyalara denk gelemeyen aktörün artık aradığı desteği bulacağını düşünmekteyim. Onun da ilk Oscar adaylığını alma zamanı geldi de geçiyor bile. Filmde Lincoln’ın en büyük oğlunu canlandıracağını da ekleyelim. Bu arada hemen bir wikipedia bilgisi sizlere: Joseph Gordon-Levitt‘in canlandırdığı Robert Todd Lincoln’ın Beyaz Saray’a döndüğü gece babası suikaste uğramış.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Daniel-Day Lewis), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Joseph Gordon-Levitt), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Sally Field), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı, En İyi Özgün Müzik, En İyi Makyaj

***

THE MASTER
Yönetmen: 
Paul Thomas Anderson
Oyuncular: Philip Seymour Hoffman, Joaquin Phoenix, Amy Adams, Laura Dern, Jesse Plemons, Ambyr Childers

Eski dostlar Paul Thomas Anderson vTom Cruise‘u birbirine düşüren film The Master önümüzdeki yılın en iddialılarından biri. 1950’li yıllarda kendi kendine bir din yaratan Lancaster Dodd’u izleyeceğiz filmde. Scientology’nin Anderson‘ın kaleminden nasibini alacağı da kesin. Öyle ki filmdeki Dodd karakterinin tıpkı Scientology’nin kurucusu L. Ron Hubbard gibi İkinci Dünya Savaşı sırasında orduya hizmet etmiş ve o tarihlerde Scientology denilen inancı ortaya çıkarmış olması neyle karşılaşacağımızın haberini veriyor adeta. Tabi burada büyük bir risk de söz konusu. Film hem Hollywood’un oldukça içerisinde olan bir inanç sistemini eleştiriyor, hem de birkaç sene evvel hip-hop söylemek istediğine karar veren Joaquin Phoenix‘in er meydanına geri dönüş işi.

Dediğim gibi The Master yılın en iddialılarından ama bir o kadar da riskli geliyor kulağa. Bugüne kadar yaptığı her işle Akademi tarafından genelde takdir edilen Paul Thomas Anderson, The Master‘ı da tıpkı There Will Be Blood gibi pazarlayabilirse kimse onu durduramaz. Weinsteinlar’ın da filmin arkasında olduğunu düşünürsek kim bu filmi durdurabilirki? Oyunculardan en şanslı olarak ise Amy Adams‘ı görüyorum. Şimdiden üç adaylığı olan Adams bakarsınız sonunda peşinde koştuğu ödülüne kavuşur. Ki The Fighter ile kazanmayı ne kadar çok istediğini kendi gözlerimizle gördük. Bu sefer önüne geçebilecek bir rol arkadaşı da yok. Gerçi Laura Dern‘ü de küçümsememek lazım. Hiç belli olmaz.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Philip Seymour Hoffman), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Joaquin Phoenix), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Amy Adams), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Laura Dern), En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı

***

LES MISERABLES
Yönetmen: 
Tom Hooper
Oyuncular: Hugh Jackman, Russell Crowe, Anne Hathaway, Eddie Redmayne, Amanda Seyfried, Samantha Barks, Helena Bonham Carter, Sacha Baron Cohen, Aaron Tveit

The King’s Speech ile David Fincher‘ın Oscar’ını çalan yeni yetme yönetmen Tom Hooper‘ın yeni filmine hazır mısınız? Evet diyorsanız Victor Hugo‘nun ünlü romanı Sefiller’den uyarlanacak olan Les Miserables bu yıl aradığınız film olabilir. Ama ben hemen ekleyeyim, film bir müzikal olacak. Nine‘dan beri Oscar sahnesine pek uğramayan müzikallerin Tom Hooper eşliğinde geri dönüşüne şahit olacakmışız gibi gözüküyor. Tabi ortada çok büyük bir edebiyat uyarlaması olması sebebiyle batması da mümkün. Lakin The King’s Speech gibi teknik anlamda (sanat yönetimi ve kostüm tasarımı) iyi göz boyayan, oyunculuklar haricinde hikaye olarak çok da büyük bir özgünlük sunmayan filmi sevildiyse Akademi tarafından pek ala Les Miserables da ilgi görebilir.

Hugh Jackman zaten Broadway çıkışlı bir adam ve bir müzikalde oynaması çok da şaşırtıcı değil. Amanda Seyfried‘i Mamma Mia!‘da, Helena Bonham Carter‘ı Sweeney Todd‘da, Anne Hathaway‘i ise Oscar sahnesinde şarkı söylerken izlemiştik. Benim merakla oradan oraya zıplayarak müzikal şarkıları söylemesini beklediğim ise Russell Crowe. Yalnız bu kadrodan kimlerin aday olabileceğini kestirmek çok güç. Hugh Jackman ilk adaylığını alabilirAnne Hathaway ilk kez aday olduğunda Shirley MacLaine ona bunun ilk olmayacağını bildiğini ve sesinin çok güzel olduğunu söylemişti. Bilmem anlatabildim mi? Tabi bir de Helena Bonham Carter var ki onun da tez zamanda Oscar aldığını görsek hiç fena olmaz. The King’s Speechde de birlikte çalıştığı yönetmeni bakarsınız bu sefer ona adaylık haricidne ödül de getirir.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Hugh Jackman), En İyi Kadın Oyuncu (Anne Hathaway), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Russell Crowe), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Helena Bonham Carter), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı

***

NERO FIDDLED
Yönetmen: 
Woody Allen
Oyuncular: Woody Allen, Penelope Cruz, Jesse Eisenberg, Ellen Page, Alec Baldwin, Roberto Benigni, Alessandra Mastronardi, Riccardo Scamarcio, Judy Davis, Greta Gerwig, Alison Pill

Daha Midnight in Paris yeni gösterime girdiği zamanlarda varlığından haberdar olduğumuz Nero FiddledWoody Allen‘ın Avrupa üzerindeki seyehatinin yeni durağı. Bu sefer arka fonda Roma’yı göreceğiz. Ayrıca Scoop‘dan beri kamera önüne çıkmayan yönetmen filmin başrolünde yer alıyor. Konusu hakkında ise hala bir fikrimiz yok. Başlarda The Decameron‘un modern bir yorumu olacağı söylendi ama daha sonra yönetmen böyle bir şey olmadığını açıkladı. Tek bildiğimiz filmin dört ayrı skeçden oluşacağı.

Eğer Woody Allen, Midnight in Paris‘le Oscar sahalarına böylesine bir geri dönüş yapmamış olsaydı Nero Fiddled‘ı dosyamızın alttaki kısmında değerlendirirdim. Ama Midnight in Paris sevildi, hatta Woody 25 sene sonra dördüncü Oscar’ını aldı. Üstelik filmin erken gösterim tarihi bile dert olmadı ki Nero Fiddled da tıpkı Midnight in Paris gibi yazın gösterime giriyor. Film hakkında tahmin yapmak oldukça güç. Yeniden alabileceği bir özgün senaryo adaylığı haricinde neler olabilir bilemiyorum. Ama kadrodan birileri için konuşacak olursak ben Penelope Cruz, Judy Davis ve Alison Pill‘in isimlerini saymayı tercih ederim. Keşke 30 Rock ile aradığını bulan Alec Baldwin de bizleri şaşırtsa ve The Cooler‘dan sonra ikinci Oscar adaylığını alsa.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu (Penelope Cruz), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Alec Baldwin), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Alison Pill), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Judy Davis), En İyi Özgün Senaryo

 ***

THE PLACE BEYOND THE PINES
Yönetmen: 
Derek Cianfrance
Oyuncular: Ryan Gosling, Bradley Cooper, Rose Byrne, Eva Mendes, Ray Liotta

Bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl da birden fazla filmle vizyonu meşgul edecek olan Ryan Gosling, Drive‘dan sonra şimdi de profesyonel bir motorsiklet sürücüsünün suç dünyasına girişini konu alan bir filmde oynayacak. Yeni doğmuş çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamak için adam öldüren motorsikletçimizi Ryan Gosling, onun bu çatışmada karşısında yer alacak eski polis-yeni politikacıyı da Bradley Cooper canlandırıyor. Bradley Cooper‘ın bu sene devler ligine girmek için kendini zorlayacağı kesin, çünkü o da birkaç filmle gündemi meşgul etme konusunda Ryan Gosling‘e eşlik edecek gibi gözüküyor. Ayrıca The Place Beyond the Pines filminin kamera arkasında Blue Valentine ile büyük çıkış yakalayan Derek Cianfrance‘in olduğunu düşünürsek umutlanmamak elde değil.

Blue Valentine hiç kuşkusuz 2010 yılının bize armağan ettiği en iyi filmlerden biriydi ve ilerleyen yıllarda tıpkı Eternal Sunshine of the Spotless Mind gibi modern bir klasik olarak anılacağından da kuşkum yok (garip bir benzetme oldu ama önemli değil). The Place Beyond the Pines‘a gelirsek… Konusu itibariyle sıradan bir film mi olacak diye düşündürse de Ryan Gosling‘in son yıllarda kötü işlerde yer almamasına güveniyorum ben. Öyle ki Half Nelson‘dan beri berbat diyebileceğimiz bir rol seçimine rastlamadık. Yalnız tüm bunlara rağmen filmin şiddet oranının Akademi’nin gözüne çarpabileceğini de unutmayın. Blue Valentine da eğer filmin arkasında Harvey Weinstein olmasaydı yaş sınırından kolay kurtulamazdı. Ve bu sefer ortada bir Weinstein ismi de yok. Ben zamana bırakalım diyeceğim ama ne yalan söyleyeyim Derek Cianfrance ismi umutlanmama sebep oluyor.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Ryan Gosling), En İyi Erkek Oyuncu (Bradley Cooper), En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kurgu

***

QUARTET
Yönetmen: 
Dustin Hoffman
Oyuncular: Maggie Smith, Tom Courtenay, Pauline Collins, Billy Connoly, Michael Gambon, Luke Newberry

Akademi’nin sevdiği aktörlerin yönetmenlik yaptıkları çalışmalara bir zaafı olduğunu gayet iyi biliyoruz. Buna örnek olarak George Clooney, Kevin Costner ve Mel Gibson‘ı vermek mümkün. Şimdi bahsedeceğimiz film ise çok daha sevdikleri bir veteran tarafından yönetilmekte. Rain Man ve Kramer vs. Kramer ile kariyerine 2 Oscar konduran Hoffman ilk yönetmenlik denemesinde Oscar radarına yakalanmış The Diving Bell and the Butterfly, The Pianist ve Being Julia gibi filmlerin senaristi Ronald Harwood‘la çalışıyor. Üstüne üstlük senaryo Harwood‘un bir oyunundan bizzat kendisi tarafından uyarlanacak. Filmin konusu ise adından da anlaşılacağı üzere bir dörtlü üzerine. Emekli olmuş üç opera sanatçısı her yıl Verdi’nin doğumgününde bir araya gelip sahneye çıkmaktadır. İçlerinden birisinin aynı zamanda eski karısı olan Jean’ın (Maggie Smith) katılımı ve kaprisleriyle denge bozulur. Ardından da komedi başlar…

Yaşayan en büyük oyuncu diyebileceğim Maggie Smith zaten her işiyle Oscar’ı hak eden bir kadın. Keşke o da Meryl Streep gibi Amerikalı olsaydı da pek çok adaylık alabilseydi. Ama önemli değil. 6 adaylık ve 2 Oscar’la da zaten en iyi olduğunun farkındayız. Quartet, Gosford Park‘dan beri Oscar’a aday olamayan Maggie Smith‘in yıldızını parlatabilir. Üstelik Downton Abbey için özellikle 60 yaş üstü kesimin her hafta PBS’e kilitlendiğini düşünürsek Maggie Smith zaten hatırlarında olan simasını bu filmle tazeleyebilir. 60 yaş üstü dememin sebebi ise Akademi’nin büyük bir çoğunlunu bu yaş kesiminin oluşturması. Quartet yukarıda da belirttiğim gibi sevdikleri bir aktörün ilk yönetmenlik denemesi. Ortada Downton Abbey faktörü var. Üstüne üstlük bahsettiğimiz kadın Maggie Smith! Film de güzel olursa adaylıklara kim dur diyebilirki?

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu (Maggie Smith), En İyi Uyarlama Senaryo

***

TROUBLE WITH THE CURVE
Yönetmen:
Robert Lorenz
Oyuncular: Clint Eastwood, Amy Adams, Justin Timberlake, John Goodman, Matthew Lillard

Gran Torino‘dan sonra bir daha oyunculuk yapmayacağını açıklayan Clint Eastwood yeminini bozmuş olacak ki, son filmlerinde prodüktörlüğünü yapan Robert Lorenz ‘in ilk yönetmenlik denemesinde başrolde izleyeceğiz onu. Görme yetisini kaybetmekte olan eski bir beyzbolcunun kızıyla çıktığı yolculuk anlatılacak filmde. İster misiniz bir türlü oyunculuğuyla Oscar alamayan Clint Eastwood 82 yaşında bu düzeni bozsun? Aynı zamanda The Social Network‘de hepimizi iyi oyunculuğuyla şaşırtan Justin Timberlake ve maksimum beş yıl içerisinde Oscar almasını beklediğim Amy Adams da tüm bu rüzgardan yararlanırsa Trouble with the Curve‘in önüne kimse geçemez.

Yine işin beyzbol tarafı eminim birilerini sıkmış ve spor filmi izlemek istemeyen izleyiciyi germiştir. Ama Akademi’nin bu tür filmlere bir zaafı var. Ve artık çok yaşlanmış oyuncuları aday edip ödüllendirmekten de çok çekinmiyorlar. Clint Eastwood ödül alacak gibi cümleler kurmak çok iddialı tabi şimdilik. Yalnız gerçekten iyi bir performans sergilemesi durumunda Akademi’nin filme sırtını döneceğini de zannetmiyorum. Gerçi şu da bir gerçek ki Letters from Iwo Jima‘dan beri bir türlü radara giremedi Eastwood. Şimdi başka bir yönetmenin elinde ne olur, ne biter hep beraber göreceğiz.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Clint Eastwood), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Justin Timberlake), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Amy Adams), En İyi Özgün Senaryo

***

WETTEST COUNTY
Yönetmen: 
John Hillcoat
Oyuncular: Shia LaBeouf, Tom Hardy, Jason Clarke, Guy Pearce, Gary Oldman, Mia Wasikowska, Jessica Chastain

The Road ile Akademi tarafından görmezden gelinmesine hala anlam veremediğim yönetmen John Hillcoat, Matt Bondurant‘in “The Wettest County in the World” adlı romanını Nick Cave‘in kalemiş eşliğiyle beyazperdeye uyarlıyor. Evet, yanlış duymadınız bildiğiniz Nick Cave‘den bahsediyorum. Bunun haricinde kadrosu sebebiyle de adını sıkça duyacağımızı düşündüğüm filmin konusu Büyük Buhran döneminde içki kaçakçılığı yapan üç kardeşin etrafında dönmekte. Kardeşleri Shia LaBeouf, Tom Hardy ve Jason Clarke canlandırmakta. Bu arada hemen ekleyeyim projenin adı bir zamanlar The Promised Land idi ama daha sonra değişime uğradı. Ayrıca büyük finansal problemler yüzünden kesintiye uğramış çekimler ve Ryan Gosling de Tom Hardy‘nin oynadığı karakteri canlandırmaktaymış bu para sıkıntısı çekilmeden önce.

Wettest County‘den umutlanmamak için hiç bir sebebimiz yok. Kadro, yönetmen, senarist ve bir dönem hikayesi olmasının getirisi olarak teknik ekip de adaylıklar alacaktır. Umuyorum The Road kadar iyi olması durumunda yine Hillcoat‘u bir kenara atıp başka filmlere yönelmezler. Yalnız Paul Thomas Anderson‘ın filmiyle beraber beni bu listede en çok heyecanlandıran işlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Yönetmenin bundan önceki iki farklı filminde de (Ghosts… of the Civil Dead ve The Proposition) senaristlik yapan Nick Cave için de bakarsınız Oscar yolları açılır. Trent Reznor‘dan sonra ünlü bir müzisyeni daha Oscar sahnesinde görmüş oluruz.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Tom Hardy), En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Gary Oldman), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Mia Wasikowska), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Jessica Chastain), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Kostüm Tasarımı

***

WORLD WAR Z
Yönetmen: 
Marc Forster
Oyuncular: Brad Pitt, Mireille Enos, James Badge Dale, Lucy Ayarish, Matthew Fox, Bryan Cranston

Monster’s Ball, Finding Neverland, Stranger Than Fiction ve The Kite Runner gibi ödül sezonunda isimlerini çokça duyduğumuz filmlerin yönetmeni Marc Forster, Max Brooks‘un zombi temalı romanından uyarlanmış bir senaryoyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Savaş sonrası zombiye dönüşen bir grup askere karşı tüm dünyanın mücadelesini izleyeceğimiz için bayağı bir dünyanın sonu varyasyonu mu diye korkmuyor değiliz. Lakin filmin uyarlandığı roman zombi mitini en iyi anlatanlardan biri olarak görülüyor. Üstelik World War Z‘in arkasındaki teknik ekibe de güvenmemek çok güç. Robert Richardson‘dan tutun Marco Beltrami‘ye kadar pek çok tanıdık isim var.

World War Z, Brad Pitt‘e ödülden geçtim, bir adaylık getir mi bilemem. Belki de karşımızda yeni bir War of the Worlds duruyordur. Yalnız Bond serisine yeni bir soluk kazandıran Marc Forster‘ın bu işten de alnının akıyla çıkacağını düşünüyorum. Hatta gelecek senenin The Dark Knight Rises ile beraber en çok konuşulan filmlerden biri olması mümkün. Akademi’nin ne kadar tutucu olduğunu dillendirip dursak da geçmişlerinde District 9‘a En İyi Film adaylığı vermiş insanlar var karşımızda. O kadar da yerin dibine sokmayalım. Tabi film vasat çıkarsa da diyecek bir şey yok. Yalnız 21 Aralık gibi bir vizyon tarihine sahipse bu yapım emin olun bir şekilde ödül sezonunda adını duyuracaktır. En azından teknik dalların meslek birliklerinden destek alır.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Görüntü Yönetimi, En İyi Özgün Müzik, En İyi Görsel Efekt, En İyi Makyaj, En İyi Ses Miksajı, En İyi Ses Kurgusu

***

ZERO DARK THIRTY
Yönetmen: 
Kathryn Bigelow
Oyuncular: Joel Edgerton, Jessica Chastain, Mark Strong, Edgar Ramirez, Jennifer Ehle, Chris Pratt, Kyle Chandler, Harold Perrineau, Nina Arianda

The Hurt Locker ile kimilerince haksız bir zafer elde eden Kathryn Bigelow anlaşılan halkın tepkisini çekmeye devam edecek çünkü şimdi de Usame bin Ladin’in öldürülüş operasyonunu anlatmak için karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Oyuncu ekibi de son dönemin yükselen pek çok yıldızını içermekte. The Hurt Locker‘ın Jeremy Renner‘ı nerelere getirdiğini unutmayalım. İki sene içerisinde iki adaylık almasında Bigelow‘un payı büyük. Bu sefer Joel Edgerton‘a da uğurlu gelir mi, onu hep beraber göreceğiz.

Kathryn Bigelow‘un projesinin adı önce Kill Bin Laden olarak açıklandı. Daha sonra isimsiz olduğu söylendi. Şimdi de Zero Dark Thirty adıyla anılmakta. Dediğim gibi The Hurt Locker ile çok tepki çekti yönetmen. En İyi Yönetmen ödülünü alan ilk kadın olmasına rağmen teşekkür konuşması sebebiyle eleştirilere maruz kaldı. Şu an omuzlarındaki yük çok büyük çünkü 6 Oscar alan bir işten sonra batırmak gibi bir lüksü yok. Yalnız yine takdir edilmesi durumunda pek çok dalda terör estirebilir. Hiç olmazsa eleştirmenlerin desteğini alarak sezonu kapatır, fena mı?

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Joel Edgerton), En İyi Kadın Oyuncu (Jessica Chastain), En İyi Özgün Senaryo, En İyi Kurgu, En İyi Ses Miksajı, En İyi Ses Kurgusu

***

İSİMSİZ YENİ TERRENCE MALICK FİLMİ
Yönetmen: 
Terrence Malick
Oyuncular: Rachel McAdams, Ben Affleck, Jessica Chastain, Rachel Weisz, Michael Sheen, Javier Bardem, Olga Kurylenko, Amanda Peet, Barry Pepper

İsmi ilk olarak The Burial olarak açıklandı Terrence Malick‘in yeni filminin ama şu an tekrardan isimsizliğe geri döndü. Genelde yaptığı filmler arasına upuzun aralar koyan yönetmen The Tree of Life‘dan sadece bir sene sonra yeni filmiyle geliyor. Hatta 2012 içerisinde Voyage of Time adında bir yapımı daha gösterime girecek imdb’deki bilgiye göre de ben hem bu filmin, hem de Voyage of Time‘ın gösterim tarihinden şüpheliyim. The Tree of Life için 3 sene beklediğimizi unutmayalım. Oldukça göz dolduran bir kadroyla karşımıza çıkmaya hazırlanan usta yönetmen bu sefer evliliği biten bir adamın geçmişinde kalmış bir kadınla tekrar iletişime geçmesini konu alan romantik bir film çekmekte.

The Tree of Life‘ın yeni oylama sisteminden pozitif olarak yararlanan tek film olduğunu söyleyebiliriz. Belki eskisi gibi birincilik oyları sistemi olmasaydı, çoğu üye The Tree of Life‘ı birinciliğe koymayacak ve bir şekilde oylamada kaybolacaktı. Terrence Malick‘in çoğu filmi zaten vizyona girmeden başyapıt ilan ediliyor. Şüphesiz bu yeni filmde de koyu hayranlarla, ölesiye nefret edenler yine tartışacak ve Malick bir şekilde sinema tartışmalarına yeni bir boyut kazandıracak. Lakin bu kadar kısa bir aradan sonra Akademi kollarını tekrar Terrence Malick‘in tarifi zor dünyasına açar mı orasından emin değilim. Yalnız işlerini hayranlıkla seyreden biri olarak ben bu filmi de merakla bekleyeceğim, orası kesin.

İhtimaller: En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu (Ben Affleck), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Jessica Chastain), En İyi Özgün Senaryo, En İyi Görüntü Yönetimi

OLASI ADAY ADAYLARI

GAMBIT
Yönetmen: 
Michael Hoffman
Oyuncular: Colin Firth, Cameron Diaz, Alan Rickman, Tom Courtenay, Stanley Tucci, Cloris Leachman

Daha önce Oscar için yarışan ve John Wayne‘e altın heykelciği getiren True Grit‘in uyarlamasını yaparak 10 dalda aday gösterilen Coen Kardeşler şimdi de 1966 yapımı bir filmin yeniden yapımı için kolları sıvamışlar. The Last Station‘ın yönetmeni Michael Hoffman‘ın başında yer aldığı projede Coen Kardeşler işin senaryo kısmıyla ilgilenmekte sadece. Orijinal filmde Shirley MacLaine ve Michael Caine‘in canlandırdığı karakterler bu filmde Colin Firth ile Cameron Diaz‘a emanet. Bir soygun planının beklenmedik değişimlere uğrayışını komik bir dille anlatan orijinal film üç dalda Oscar’a aday olmuş ama hiç ödül alamamış. Bakalım True Grit‘de 10 dalda birden kaybeden Coen Kardeşler bu sefer sihirli değnekleriyle Gambit‘e bekledikleri ilgiyi toplayabilecekler mi?

***

THE GANGSTER SQUAD
Yönetmen: 
Ruben Fleischer
Oyuncular: Sean Penn, Ryan Gosling, Emma Stone, Josh Brolin, Anthony Mackie, Giovanni Ribisi, Josh Pence, Mireille Enos, Michael Pena, Nick Nolte

2012’de üç filmle birden karşımıza çıkacak olan Ryan Gosling‘in projelerinden bir diğeri The Gangster Squad. Los Angeles Times gazetesindeki makalelerden esinlenip senaryolaştırılan hikaye Yahudi mafyasının önde gelen adamlarından Mickey Cohen üzerine. Cohen’i ise sanıldığının aksine Ryan Gosling değil, Sean Penn canlandırıyor. Film kadrosu sebebiyle çok konuşulacak gibi dursa da ne yazık ki ortada bir Ruben Fleischer gerçeği var. Kendisinin bundan önce yönettiği iki komedi Zombieland ve 30 Minutes or Less. Bilmem anlatabildim mi? Ekim ayında gösterime girmesi beklenen film 1940 ve 50’li yıllardaki Los Angeles’a şöyle bir göz atmamızı sağlayacak. Bu da kostüm ve sanat yönetimi açısından iyi bir şeylerle karşılaşabileceğimizi düşündürüyor. Kadro haricinde teknik ekipte de Akademi’nin aşina olduğu Dion Beebee (görüntü yönetmeni), Mary Zophres (kostüm tasarımcısı) gibi isimler var.

***

GREAT HOPE SPRINGS
Yönetmen: David Frankel
Oyuncular: Meryl Streep, Tommy Lee Jones, Steve Carell, Jean Smart

Meryl Streep üçüncü Oscar’ını almış olsa da önümüzdeki beş yıl içerisinde adaylık sayısını 20’ye tamamlayacağının hepimiz farkındayız. Great Hope Springs 18. adaylığı için uygun bir film gibi gözükmüyor. Yalnız The Devil Wears Prada ile Meryl‘a Oscar adaylığı getiren yönetmen David Frankel var işin başında. 30 yıllık evliliklerinden sonra bir evlilik danışmanı ile görüşme kararı alan çift rolünde Meryl Streep ve Tommy Lee Jones‘u izleyeceğiz. Steve Carell ise doktoru canlandıracak. Dediğim gibi filmden çok büyük bir beklentim yok. Belki Meryl‘a Altın Küre adaylığı getirebilir. Tabi şaşırtması da pek ala mümkün. Çok bir şey beklemeyip gözünüzün önünden de ayırmayın derim. Meryl için kariyerinde yeni bir It’s Complicated örneği olacak sanırım.

***

LOVELACE
Yönetmen: 
Rob Epstein & Jeffrey Friedman
Oyuncular: Amanda Seyfried, Peter Sarsgaard, Sarah Jessica Parker, James Franco, Chloe Sevigny, Sharon Stone, Wes Bentley, Juno Temple, Adam Brody, Hank Azaria, Chris Noth

Efsane porno yıldızlarından, Deep Throat ile ünlü Linda Lovelace’ın hayatı önümüzdeki sezon vizyonu meşgul edecek filmlerden bir diğeri. Her filminde biraz daha iyiye doğru giden ve hissettirmeden yıldızlaşan Amanda Seyfried de bu ünlü porno yıldızını canlandıracak aktris olarak seçilmiş. Belgesel kökenli Rob Epstein & Jeffrey Friedman, başrolünde James Franco‘nun yer aldığı Howl ile oldukça iyi eleştiriler almıştı. Lovelace bu ikilinin Oscar sahnesinde adlarını duyurmasına yardımcı olabilirmiş gibi gözüküyor. Üstelik filmin kadrosu da oldukça geniş. Eğer Boogie Nights gibi iyi tepkiler alırsa filmin senaryosu haricinde özellikle Amanda Seyfried‘e gün doğabilir diye düşünmekteyim. Yer aldığı vasat projelerde bile dikkatleri üzerine çekmeyi başaran aktrisin yıldızlaşma zamanı geldi de geçiyor.

*** 

MOONRISE KINGDOM
Yönetmen: Wes Anderson
Oyuncular: Jared Gilman, Kara Hayward, Bruce Willis, Edward Norton, Bill Murray, Frances McDormand, Tilda Swinton, Jason Schwartzman, Bob Balaban, Harvey Keitel

Favori yönetmenim olduğunu her fırsatta belirttiğim Wes Anderson olağanüstü hayal gücünün yeni ürünü olan Moonrise Kingdom‘la sonunda geri dönüyor. Aradaki Fantastic Mr. Fox‘u saymazsak, bir önceki live action filminin (The Darjeeling Limited) üzerinden tam beş sene geçti. Favori oyuncuları Bill Murray ve Jason Schwartzman‘la yine beraber çalışacak yönetmen oldukça heyecan verici bir kadroyla yine aklımızı başımızdan almaya geliyor. Moonrise Kingdom iki genç aşığın kasabadan kaçışını ve ardında bıraktıkları insanların onların kurturulması gerektiği fikrine olan saplantıları sebebiyle gerçekleşen olayları anlatıyor. Coppola ailesinin yetenekli üyelerinden Roman Coppola‘yla yazdığı senaryo için benim umudum var. Şimdiden beğenmeye hazır ve nazır bir şekilde beklesem de Oscar konusunda nasıl bir seyir alırlar bilemiyorum. Umarım Wes Anderson artık hak ettiği ödüle kavuşur.

***

ON THE ROAD
Yönetmen: 
Walter Salles
Oyuncular: Garrett Hedlund, Sam Riley, Kristen Stewart, Kirsten Dunst, Viggo Mortensen, Amy Adams, Tom Sturridge, Steve Buscemi, Elisabeth Moss, Alice Braga, Terrence Howard

Jack Kerouac‘ın aynı adı romanından sinemaya uyarlanan On the Road geçtiğimiz seneden beri merakla beklenen yapımlar arasında. Aslında 84. Akademi Ödülleri için hazırlık yaparken de filmden bahsediyorduk lakin bir anda gösterim tarihi ertelendi ve filmin Oscar umutları da önümüzdeki sezona kaldı. Sal ve Dean adındaki iki arkadaşın yol hikayesi olarak kabaca tanımlayabiliriz filmin öyküsünü. Yapımcıları arasında Francis Ford Coppola‘nın yer aldığı yapım kalabalık oyuncu kadrosuyla da epey dikkat çekiyor. Ve çok da ilginç bir detaydan bahsetmek istiyorum, filmin görüntü yönetmeni Eric Gauiter önceki yıllarda izlediğimiz iki farklı yol hikayesinde de çalışmış: Into the Wild ve The Motorcycle Diaries. Acaba umutlanmalı mıyız? Yine de ben hala On the Road‘un Oscar yolunu çok parlak görmüyorum. Bir sürpriz yapıp çok beğenilirse belki adı duyulur. Yalnız The Motorcycle Diaries‘den sonra Letters to Juliet‘i huzurlarımıza sunan Jose Rivera kaleme almış senaryoyu. Bilmem anlatabildim mi? Umarım yanılırım.

***

ONLY GOD FORGIVES
Yönetmen: Nicolas Winding Refn
Oyuncular: Ryan Gosling, Kristin Scott Thomas, Yayaying

Drive ile Cannes’dan ödülle dönen Nicolas Winding Refn‘in yüzü ne yazık ki Oscar’dan yana pek gülmedi. Akademi The Tree of Life‘a bile kollarını açmışken (ki bunu kötü bir film olduğu için değil onlardan bu denli bir sevgi beklemediğim için söylüyorum) Drive‘ı sadece ses kategorisinde aday etti. Yönetmen hiç ara vermeden yeni bir filmle tekrardan geliyor. Başrolde yine Ryan Gosling var. Ona eşlik eden isim ise The English Patient‘dan beri hiç adaylık almayan Kristin Scott Thomas. Filmin konusu hakkında bildiğimiz tek şey bir Bangkok polis teğmeni ile bir gangsterin Tay-bok maçı sırasında kendi farklılıklarını belirlediği, ki bu cümleden bir şey anlamak bile mümkün değil. İlerleyen aylarda detaylar belli oldukça ben zaten sizlere Oscar Boy sayfalarından yazarım. Filmin Oscar umudu ne yönde olur onu bilmiyorum. Ama sırf Ryan Gosling‘in çoktan hak ettiği ikinci adaylığı için bile umutluyuz.

***

SEVEN PSYCHOPATS
Yönetmen: Martin McDonagh
Oyuncular: Colin Farrell, Woody Harrelson, Abbie Cornish, Sam Rockwell, Christopher Walken, Olga Kurylenko, Tom Waits, Gabourey Sidibe, Kevin Corrigan

In Bruges ile beklenmedik bir Oscar adaylığı alan Martin McDonagh, kardeşininBirleşik Krallık’da oldukça iyi eleştiriler alan filmi The Guard‘dan bir sene sonra bu sefer kendi projesiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Seven Psychopats yine In Bruges gibi kara mizah türünde bir film. Bu sefer ilham konusunda sıkıntılar yaşayan bir yazarın arkadaşlarıyla birlikte bir gangsterin köpeğini kaçırma planlarını izleyeceğiz. Colin Farrell burada da başrolde ve oyun yazarı Marty’yi canlandırıyor. Karakterin ismi sebebiyle pek ala filmi aynı zamanda kaleme alan Martin McDonagh olduğu düşünülebilir. Yine bir özgün senaryo adaylığından bahsetmek mümkün. Yalnız In Bruges ile Altın Küre alan Colin Farrell için de umut yok değil. Sevmeyeni bol olsa da kariyerinde kayda değer pek çok iş var. Belki onun da Oscar adayı olma zamanı gelmiştir. Woody Harrelson‘ın adını anmayı da unutmayalım.

***

THE SILVER LININGS PLAYBOOK
Yönetmen: 
David O. Russell
Oyuncular: Bradley Cooper, Jennifer Lawrence, Robert De Niro, Anupam Kher, Chris Tucker, Julia Stiles, Jacki Weaver

Anne Hathaway‘den Angelina Jolie‘ye kadar pek çok ünlünün isminin anıldığı yeni David O. Russell filmi dört yıl boyunca akıl hastanesinde tedavi gören bir öğretmenin annesinin yanına geri taşınışını ve karısıyla oğlan ilişkisini düzeltmeye çalışmasını konu alıyor. Bir roman uyarlaması olan filmin arkasında Weinsteinlar’ın olduğunu hemen hatırlatalım. Tabi her Harvey Weinstein işi illa ki Oscar alacak diye bir kaide yok ama filmin iyi destekleneceği konusunda şüphemiz yok. Yalnız başrolde henüz sınıf atlayamamış Bradley Cooper‘un olması işi bozuyor. Tabi bir de The Fighter ile bitmiş kariyerini zar zor toparlayan David O. Russell‘ın tekrardan başarılı bir işe atıp atmayacağı soru işareti var. Yine de en azından Altın Küre için yarışır gibime geliyor The Silver Linings Playbook. Bir komedi filmi olmasının Oscar yolunda götürüleri illa ki olacaktır, bunu da unutmayın.

***

SMASHED
Yönetmen:
 James Ponsoldt
Oyuncular: Mary Elizabeth Winstead, Aaron Paul, Octavia Spencer, Nick Offerman, Megan Mullally, Mary Kay Place

Smashed kelime olarak kendini kaybedecek kadar içmiş kişi anlamına geliyor. James Ponsoldt‘un filmi de alkolik bir çifti anlatmakta. Sundance kontenjanından yarışa sızması mümkün olan yapım Jüri Özel Ödülü’nü almıştı. Pek çok televizyon yıldızını kadrosunda barındıran bu komedi / drama karışımı yapımda daha yeni Oscar alan Octavia Spencer da rol almakta. Smashed için en büyük ihtimaller özgün senaryo ve Mary Elizabeth Winstead‘e gelebilecek bir adaymış gibi gözüküyor. Winsted‘i hatırlamayanlar için Scott Pilgrim vs. The World‘deki esas kız demem yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Bu arada Breaking Bad fanlarının da Aaron Paul ismini görünce heyecanlanacaklarından eminim. Yalnız şimdilik kendisi hakkında pek bir tahmin bulunmuyor. İlerleyen aylarda hep beraber göreceğiz.

***

THE SURROGATE
Yönetmen: Ben Lewin
Oyuncular: John Hawkes, Helen Hunt, William H. Macy, Moon Bloodgood, Alan Arkin, Rhea Perlman

84. Akademi Ödülleri son yılların düzenini bozup ilk kez Sundance’de yıldızlaşan bir filmi aday etmeyen ilk yıl oldu. Ama biz yine de Sundance kontenjanından yararlanabilecek filmlerden konuşmaya devam edelim. Precious ve Winter’s Bone‘un aldığı adaylıkları hala unutmadık. Neyse… Bu yıl Sundance’den En İyi Toplu Performans ve Seyirci Ödülü’nü alan The Surrogate, göğsünden aşağısı felç olan bir şairin bekaretini kaybetmek için terapisti ve rahibi yardımıyla bir kadınla anlaşmasını konu alıyor. Film Sundance’den hakikaten güzel tepkiler aldı. Eleştirilerin büyük bir çoğunluğu olumlu. John Hawkes‘ın performansı da öve öve bitirilemiyor. Helen Hunt‘ı da eli yüzü düzgün bir filmde izlemeyi özlemiştik zaten. The Surrogate yılın aradığımız bağımsızı olabilir. Bir de şunu unutmamak lazım, bu seneki filmlerin çoğu büyük prodüksiyonlar. Yani küçük bağımsızların öne çıkma olasılığı çok yüksek.

***

THANKS FOR SHARING
Yönetmen:
 Stuart Blumberg
Oyuncular: Gwyneth Paltrow, Mark Ruffalo, Tim Robbins, Joely Richardson, Pink, Carol Kane

12 adımda seks bağımlılığından kurtulma programına katılan üç insanı izleyeceğimiz Thanks for Sharing, The Kids Are All Right‘ın Oscar adayı senaryosunu kaleme alan Stuart Blumberg‘in hem yazıp hem de yönettiği bir yapım. Neredeyse hiçbir yerde adı gelecek yılın Oscarları için geçmiyor ama ben bu kadroya karşı koyamadım. Yine senaryosu için umutlanabileceğimiz filmden bakarsınız uzun zamandır Oscar meydanına çıkmayan Gwyneth Paltrow ve Tim Robbins için bir şeyler çıkar. Üstelik henüz iki sene önce ilk adaylığını alan Mark Ruffalo‘nun da ilerleyen yıllarda ödül alabilmesi için iyi filmlere ihtiyacı var. Tabi Shame gibi aşırı çıplaklık içerirse Thanks for Sharing de Akademi tarafından görmezden gelinen filmler arasında yerini alır, orası ayrı.

UZAK İHTİMALLER

ARBITRAGE: Richard Gere’ın bugüne kadar hiç Oscar’a aday olmadığını biliyor muydunuz? Gerçi pek şaşıracak bir durum yok da Akademi Ödülleri’ne yabancı insanlar genelde Gere‘ın hiç adaylığı olmamasına şaşırıyorlar. Neyse ki bu sene Sundance’ten güzel eleştirilerle dönen Arbitrage, aktörün makus talihini tersini döndürebilirmiş gibi gözüküyor. 
BEASTS OF SOUTHERN WILD:
Sundance’te Büyük Jüri Ödülü alan bu Amerikan bağımsızı içerisinde sıfı ünlü barındırması sebebiyle, eğer iyi bir kampanya yapılmazsa unutulup gidecek gibi gözüküyor. Yalnız çocuk oyunculara bir şekilde sempati besleyen ve bu tür başarılı debut performansları görmezden gelmeyen Akademi oldukça iyi eleştiriler alan Quevenzhane Wallis için bir şeyler yapabilir, demedi demeyin.
BEING FLYNN:
About a Boy‘dan sonra tam anlamıyla çuvallayan (aslında American Pie ile kariyerinin nasıl bir şeye benzeyeceğinin sinyallerini vermişti) Paul Weitz, Little Fockers‘da beraber çalıştığı Robert De Niro ile geliyor. 1991’den beri tek bir adaylık alamayan De Niro‘nun tekrardan devler liginde gözükmesini kim istemez? Yalnız Being Flynn‘in erken vizyon tarihi düşündürücü. Filmin unutulup gitmesine sebep olabilir bu.
THE COMPANY YOU KEEP:
Robert Redford‘un iyice “kendini aşırı ciddiye alan filmler” görünümüne bürünen kariyerinde yeni bir yapımla karşı karşıyayız. Kadrosu oldukça kalabalık… Shia LaBeouf, Julie Christie, Brendan Gleeson, Terrence Howard, Richard Jenkins, Anna Kendrick, Brit Marling, Stanley Tucci, Chris Cooper, Susan Sarandon. Ama Redford‘la Akademi’nin arası bozulalı yıllar oluyor. Çok da ümitlenmeyin.
THE DOOR: Istvan Szabo‘nun yeni filmi için sanıyorum internette Oscar bloggerlığı yapmaya başladığımdan beri konuşuyorum. Film ertelene ertelene bir hal oldu ama sonunda bir vizyon tarihine kavuştu. Being Julia‘daki performansıyla Oscar’a aday olan Annette Bening‘i göz önüne alarak bakarsınız bu sefer de Szabo başrol oyuncusu Helen Mirren‘a yardımcı olur diyorum.
IMOGENE: Geçtiğimiz yılın en çok konuşulan filmlerinden Bridesmaids’in yıldızı Kristen Wiig, yine geçen senenin çok konuşulan TV filmlerinden Cinema Verite‘nin yazarı Michelle Morgan‘ın filminde başrolü canlandıracak. Belki bir Bridesmaids beklemek yanlış olur ama Matt Dillon, Annette Bening gibi isimlerin de bulunduğu bu güçlü komedi bakarsınız Altın Küre’nin Müzikal / Komedi dalının iddialılarından biri olur.
MAGIC MIKE: Channing Tatum, Matt Bomer, Alex Pettyfer, Matthew McConaughey ve Joe Manganiello‘yu striptizci olara izleyeceğimiz yeni Steven Soderbergh filmi yazın gösterime giriyor. Başarılı yönetmen Oscar aldığından beri ödül sezonunda adını hiç duyuramadı. Muhtemelen Magic Mike da o filmlerden biri değil. Ama kadrosu ve konusu itibariyle epey dikkat çekeceğe benziyor.
OF MEN AND MAVERICKS: Konusunda spor barındıran filmlerin ne kadar kötü olursa olsun Akademi tarafından kucaklandığını The Blind Side ile öğrendik. Of Men and Mavericks de vasat oyuncular liginden kurtulamayan Gerard Butler‘ın başrolünde yer aldığı spor içerikli bir yapım. L.A Confidential haricinde kariyerinde çok büyük bir başarısı bulunmayan Curtis Hanson‘ın yönettiği filmden ne adaylığı beklemeli bilemiyorum.
THE PAPERBOY: Precious‘ın yönetmeni Lee Daniels‘dan başrollerinde John Cusack, Nicole Kidman (bu yarısı Oscar), Zac Efron ve Matthew McConaughey‘nin (bu yarısı Razzie) yer aldığı bir film geliyor. Konumuz Florida’ya geri dönüş yapan bir gazetecinin bir idam mahkumunun hikayesini araştırmaya başlaması. Filmi Oscarlık işler arasına yerleştirenler var ama benim pek bir beklentim yok.
SAVAGES: Bazı eleştirmenlerin epey umutlu olduğu ama benim pek de ilgilenmediğim yeni Oliver Stone filmi kızarkadaşları Meksikalı uyuşturucu kartelleri tarafından kaçırılan iki arkadaşın hikayesini anlatacak. John Travolta ile Uma Thurman‘ın yıllar sonra bir araya gelişi sebebiyle de (Be Cool‘u filmden saymıyorum) ayrı bir önem taşıyor. Uzak ihtimaller listesinde atak yapması en olası yapım.
SONG FOR MARION: Karısı kanser olan yaşlı ve huysuz bir adamın koroya katılışını konu alıyor film. Başrollerde Vanessa Redgrave ve Terence Stamp var. Ki filmin tüm ihtimalleri de bu iki duayenden oluşmakta. Belki yeni bir Away from Her vakasıyla karşı karşıyayızdır, belli mi olur?
THIS IS 40: Knocked Up‘ın devam filmi olarak lanse edilen This Is 40, yine Judd Apatow‘un yazıp yönettiği bir iş. Kadroda da komedide oldukça başarılı olan oyuncular mevcut. Yalnız benim filmden tek beklentim özgün senaryo adaylığı. Gerçi Akademi’nin Apatow‘a ayak uydurması da bir hayli zor.
WHAT MAISIE KNEW: Hala Oscar’ı olmamasına anlam veremediğimiz aktrisler arasında zirvede yer alan Julianne Moore da uzun zamandır Oscar radarına girmedi. Ailesi boşanmakta olan küçük bir kızın anlatılacağı filmden bakarsınız Moore için güzel birşeyler çıkar ve onu tekrardan kırmızı halı üzerinde arz-ı endam ederken izleriz.
WON’T BACK DOWN: Meryl Streep‘e Oscar’ı kaptıran Viola Davis, The Help‘den daha klişe bir filmle geri dönüşünü yapmaya hazırlanıyor. Yeni oylama sistemi sebebiyle artık bu tarz seyirciye oynayan filmleri En İyi Film listesinde görmeye hazır olmamız gerek. Won’t Back Down da klasik bir öğretmen hikayesi olduğu için tarihi tekrarlatmaya hazır. Üstelik Crazy Heart ile sürpriz bir adaylık alan Maggie Gyllenhaal ve Oscarlı aktris Holly Hunter da mevcut kadroda.
THE WORDS: Yine Sundance’den çıkan bir film ama bu sefer oldukça yıldız dolu bir kadro var karşımızda. Önümüzdeki yılın en çok karşımıza çıkacak oyuncuları arasında yer alan Olivia Wilde ve Bradley Cooper‘ın da yer edindiği film hakkında çok harika eleştiriler duymadık ama adı birkaç yerde geçip duruyor. Listeye almakta yarar var.

ANİMASYONLAR

İçlerinden hangisi nasıl bir atak yapar bilemiyorum ama önümüzdeki yılın en çok dikkat çeken animasyonları şöyle:

  • BRAVE
  • DOROTHY OF OZ
  • DR. SEUSS’ THE LORAX
  • FRANKENWEENIE
  • HENRY & ME
  • HOTEL TRANSLYVANIA
  • ICE AGE: CONTINENTAL DRIFT
  • MADAGASCAR 3: EUROPE’S MOST WANTED
  • PARANORMAN
  • THE PIRATES! BAND OF MISFITS
  • RISE OF THE GUARDIANS

TEKNİK KATEGORİLER

Ve ses miksajı, ses kurgusu, görsel efekt, makyaj gibi dallarda boy göstermesi muhtemel yapımlar:

  • THE AMAZING SPIDER-MAN
  • THE AVENGERS
  • THE BOURNE LEGACY
  • THE HUNGER GAMES
  • LOOPER
  • MEN IN BLACK III
  • MIRROR MIRROR
  • PROMETHEUS
  • SKYFALL
  • SNOW WHITE AND THE HUNTSMAN
  • THE TWILIGHT SAGA: BREAKING DAWN – PART 2

46 Comments

  1. kimbuadam

    12 Mart 2012 at 12:18

    bu kadar uzun bi yazıyı kaleme almak kolay değil.. o yüzden tebrik ederim.. sonunu getiremediğim bi post oldu ama ben de uzun bi yorum yazaım dedim. oscar falan hikaye beni en çok heyecanlandıran oscarlardan sonra önümüzü görmemizi sağlayan bu yazıların. bence asıl önemli olan da bunlar. alacakları ödüllerden çok perdede göreceğimiz yanılsamalar, muhteşem yönetmenlik becerileri, grift, entelektüel senaryolar, hayal gibi görüntüler ve insanı hikayenin içine çeken aşık olunası oyunculuk gösterileri.. yazın gösteriyor ki önümüzdeki dönem bunların hepsini vaad ediyor. öncelikle bir anna karenina hayranı olarak joe wright’ın filmi ve jude law’ın varlığı knightley’e rağmen oldukça ümitliyim.. james mcavoy gibi bi adamı bana sevdirdiği düşünülürse law gibi bir oyuncuyla neler yapabilir diye düşünmeden edemiyorum. ben affleck’in argosunu gördüğümde şaşırdım. filmin hikayesi uluslararası ilişkiler disiplininde ve abd-iran ilişkilerinde çok önemli bir yeri olan rehine krizi üzerine. büyük bir politik konu o nedenle eğer affleck aksiyonun dozunu kısar ve politik gerilimi yüksek u. ilişkilerde ders olarak gösterilebilecek bir film çıkarırsa alır başını yürür diye düşünüyorum. andrew dominik ve brad pitt jesse james’de muhteşem bir ikili olmuşlardı. gandolfini ve chopper tarzı bir modern suç filmi tadından yenmez diye düşünüyorum. cronenberg’i severim ama pattison kim ki filmin başrolünü veriyorsun. dark knight’tan bahsetmiyorum bile. ama filmde tom hardy’den çok gordon-lewitt’in iş yapacağını düşünüyorum. woody allen, tim burtun ve baz luhrrman… ıgghhh.. dicaprio’ya yazık olmasa bari bu filmde ama olsun belki tarantinonun filmiyle kurtarır. umut dünyası.. FDR rolünde Bill Murray . yine beklentilerimi yüksek tutuyorum. daniel day lewis’i de unutmamak lazım tabi. bir de p.t anderson filmi var yakında diyosun ki zevklendim. onda da joaqin phonix diyorum. son olarak en ama en çok heyecanlandığım martin mcdonagh’ın bayıldığım beş isimle yaptığı film. onda da sam rockwell ve woody herrelson’ın varlığı benim için kült olan ve 2008’in en iyi filmi olarak gördüğüm in bruges’e kardeş geliyor dedirtiyor. hayal kırıklıkları bizden uzak olsun diyelim.

  2. Yavuz EKİN

    12 Mart 2012 at 13:47

    Ellerine ve emeğine saglık diyorum.( Her ne kadar readers chooice de yaptıgın kısısel listeye kızmama ragmen. umarım telafısını yaparsın da affederim seni). Kısa kısa birseyler paylasmak isterim.

    – Daniel Day Lewis in 3.oscarını alması cok zor bu kadar kısa bir zamanda. Ne adaylıklar gördük vermediler daniel e de vermezler.
    – Keira Knightley bana göre kötü bir oyuncu değil. Umarım Anna Karenina gibi dönem filminde de basarılı olur.
    -Ben Affleck in filmlerini nedense çok samimi ve akıcı buluyorum. Umarım bu sene yıldızı parlar.
    – Christopher Nolan konusunda birsey diyemem. Akademi inception a yaptıgı haksızlıktan sonra, ödülü verse de vermese de bana göre Nolan her daim iyi bir yönetmen olarak ilk 5 imde zaten.
    -Hala yasına göre güzel olan Michelle Pfeiffer ın ödül alamamıs olması ne kadar kötü. Dilenci gibi bu filmdeki rolüyle ödül verselerde buruk olurum ki bilmiyorum erkenden konusmak istemem.
    -Radara gırmesını ıstedıgım ısımlerden biri de amy adams özellikle clint eastwoodla oynadıgı fılmdekı rolunu cok merak ettim.Clint in de oynadıgı role bakarsak bızı aglatacagı kesin gibi görünüyor.

    Simdilik bu kadar.( Kızgın Blogger takipcisi)

  3. shifty

    12 Mart 2012 at 14:46

    abi hayatta oscardan başka şeyler de var. biraz sakin olsun bi nefes alın yahu. hele daha oscar töreninden 2 hafta sonra bahsedilen hiçbir filmi izlememiş olmamıza rağmen şu ödül alır diye yorum yapmak ne denli doğru? umur artık senin oscara bakış açının tutkudan çok takıntıya kaydığını seziyorum. çık dışarı güneş falan var bugünlerde abi azcık rahatlayın

    • Umur Çağın Taş

      12 Mart 2012 at 18:34

      Ben zaten her sene adaylar açıklandığında bir sonraki yılın yarışı için yazıyı yazmaya başlıyorum. Şu ödül alır yorumu yok zaten dikkat edersen. İhtimaller diye yazıyorum. Önümüzdeki yıla göz atmak için iyi alıyor. Kaldı ki sitenin adı Oscar Boy. Oscar’dan konuşmaktan daha doğal ne var?

    • shifty

      12 Mart 2012 at 18:38

      sene içinde heyecanlandığın filmler adı altında paylaş bence. aday olabileceği dalları yazman garip oluyor

    • Umur Çağın Taş

      12 Mart 2012 at 18:40

      Sene içerisinde biliyorsun ki uzun uzun konuşuyoruz zaten de özellikle oyuncular için böyle nokta atışı yapmak heyecanlı oluyor, kabul et. Mesela Brad Pitt, Leonardo DiCaprio, Laura Linney ve Amy Adams’ın aynı sene içerisinde Oscar alacağına şimdiden inanmak bile mutluluk verici 🙂

  4. TigerBlood

    12 Mart 2012 at 16:07

    Umur bunu yazman kaç gün sürdü merak ediyorum 🙂
    Valla çok güzel olmuş,okumaya başlıyorum ben de

    • Umur Çağın Taş

      12 Mart 2012 at 18:35

      Adaylar açıklandığında başladım bilgileri toparlamaya. Yani toplamda kaç saat sürmüştür bilmiyorum ama bir aylık bir ürün var karşınızda 🙂

  5. TigerBlood

    12 Mart 2012 at 16:41

    Nerdeyse hepsini okudum,oscarlardan sonra kendime geldim desem yeridir.
    Dopdolu bir yıl geçireceğimiz yine belli oldu.Listede bekleyeceğim o kadar çok film var ki.
    Yalnız ben de daha şimdiden oscar adaylarını konuşmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
    Yani şimdilik filmlerin isimlerini,yönetmenlerini,oyuncuları biliyoruz.Her film beklendiği gibi sonuç vermiyor,ya da beklemediğimiz sürpriz yapıyor.
    Çünkü çoğu filmin yorumlarında ön yargı var.Yani şimdi filmlerle ilgili görüşlerimi buraya yazsam bir iki ay sonra baktığımda niye böyle ön yargılı davranmışım diye pişmanlık duyarım.
    Biraz daha beklemek en iyisi,bekleyebilirsek tabi

  6. Onur

    12 Mart 2012 at 20:08

    Cogan’s Trade filminin de ismi değişmiş sanırım IMDB “Killing Them Softly” olarak gösteriyor. Andrew Dominik isim konusunda kararsız kalmış sanırım, Jesse James gibi uzun bir cümle yazmasından iyidir yinede…Benim de uzun zamandır beklediğim bir film
    Bu senenin filmleri kendi adıma konuşmak gerekirse kötü geçen 2011 filmlerine göre çok daha iyi olacak. Bi de Brad Pitt oscar alırsa tadından yenmez gerçekten.

  7. yaxley

    12 Mart 2012 at 20:26

    okudum ve yerimde duramıyorum..bir an önce hepsini izlemek için deliriyor gibi bir durumdayım..heyecan verici bir yazı olmuş gerçekten..emeğine sağlık..

  8. onur

    12 Mart 2012 at 23:28

    Çok çok iyi bir yazı olmuş önce emeğine sağlık.Beni bu sene en çok heyecanlandıran film Prometheus.Yani Oscar’da en iyi film,yönetmen kategorilerinde çok zor belki ama Ridley Scott özüne dönüyor.Ve bence film çok iyi olacak.Yazın vizyona girmese şansı biraz daha olurdu sanırım.

  9. Müjdat Çetin

    13 Mart 2012 at 15:46

    güzel bir yazı olmuş.bu yıl en dolu yıllardan biri olmaya aday.the dark knight rises,the master,django unchained,anna karenina,lincoln,les miserables,the great gatsby,the hobbit,nero fiddled,trouble with the curve gibi filmler bekleneni verirse 1994’ten daha dolu bir yıl görebiliriz.

    • Müjdat Çetin

      13 Mart 2012 at 15:49

      1994:forrest gump,pulp fiction,quiz show,the shawsank redemption,ed wood,bullets over broadway,

  10. farklı dünya

    13 Mart 2012 at 19:53

    Dikkat ettim de Ryan Gosling yine 3 projeyle karşımıza gelecek gibi.Heyecanlandım doğrusu 🙂

    Woody Allen’nın filmi ve Hobbit filmini merakla bekliyorum.Kafamı kurcayan bir soru var Hobbit filmi de Yüzüklerin Efendisi gibi oscarları süpürür mü ??

    • Umur Çağın Taş

      13 Mart 2012 at 23:40

      Yani belli olmaz tabi de son LOTR filminin üzerinden çok zaman geçmedi. Filme tutulmazlarsa ve tabi Hobbit’i tehdit edecek kadar iyi bir yapım çıkmazsa neden olmasın? Ama yine devam filmini bekleyip son filmle de ödüllendirebilirler pek ala.

    • farklı dünya

      14 Mart 2012 at 04:36

      Aynı düşüncedeyim 🙂

  11. sedart

    14 Mart 2012 at 01:26

    Ellerine sağlık! Ayıptır söylemesi, iş için Amerikanyadayım ve hatta 3 gün önce Kodak Theatre binasını görme şansına eriştim. Bizim Cevahir, hadi bilemedin Kanyon’dan pek bir farkı yok gündüz gözüyle, aklımca bir hac yolculuğu olacaktı, heveslerim kırıldı. Öte yandan senin bu meseledeki hevesini çok takdir ediyorum, bana gençliğimi hatırlatıyorsun (diyorum Miss Havisham sesimle). Dahası şimdiden önümüzdeki seneye bakmak, hem Mart – Mayıs arasındaki nispeten boş zamanı dolduruyor, hem de bu senenin töreninden geri kalan hayal kırıklığını temizlemeye yarıyor. Aynı şeyleri sevmeyebiliyoruz seninle, ama sanki sevdiklerimi aynı şekilde seviyoruz. Neyse,böyle işte, sevdiğimiz, özlediğimiz Oscar Boy 2013 Oscar sezonunu açmış, kalemine kuvvet demek istedim.
    Bir de, PTA & Brad Pitt for the win! lütfen.
    Ryan Gosling’e de itirazım olmaz tabii.

  12. Müge Dörtok

    14 Mart 2012 at 10:36

    Yazıyı okumayı yeni bitirdim ve kafamda şimdiden gitmek istediğim 10 film belirledim. Harika.

    • Yavuz EKİN

      14 Mart 2012 at 11:50

      Müge bu sene de terrence malick in yeni filmleri var. Tree of life ı iteleyeyim derken adam 2 filmle birden geliyor. Tree of life sinematografi dısında genelınde cok begenemedigi bir filmdi. Yeni filmlerine önyargısız gitmeyi düsünüyor musun ? 🙂

  13. Müge Dörtok

    14 Mart 2012 at 12:17

    10 film arasında Terrence Malick in filmi de var, konusunu beğendim. Brad Pitt’n yeni filmi ve tabi ki Woody Allen filmi var…

    • Yavuz EKİN

      14 Mart 2012 at 12:20

      şimdiden konusmak için erken yaza denk gelen festivaller olsaydı beraber gitseydik. Fena olmazdı. Umuru kesin bogardım ama 🙂

  14. Müge Dörtok

    14 Mart 2012 at 14:05

    10 film beni şimdiden heyecanlandırdı: 1- Cogan’s Trade 2- Django Unchained 3- Gravity 4 – Great Expectations 5- The Great Gatsby 6- Lincoln 7- The Master 8- Les Miserables 9- Nero fiddled 10 – Yeni Terrence Malick filmi.

  15. Emel

    14 Mart 2012 at 14:53

    Uzun ve keyifli bir yazı olmuş…Bir çok yapımı kadroları açıklandığından beri merakla bekliyorum…The Dark Knight Rises, Only God Forgives, Anna Karenina, Cogan’s Trade, The Great Gatsby, The Gangster Squad, On the Road, The Hobbit, Lincoln, Les Miserables, The Place Beyond the Pines, The Burial, Brave, Ice Age…Tabi ismini pek fazla telaffuz etmediğimiz isimlerde yeri gelecek sıyrılacak ama bu grubun liderliğinde iyi bir sezon geçireceğimizi düşünüyorum…

    Önümüzdeki ödül sezonu için Christopher Nolan, Nicolas Winding Refn, Brad Pitt, Ryan Gosling, Leonardo DiCaprio, Keira Knightley, Carey Mulligan, Jessica Chastain isimlerini bol bol duyup ödül aldıklarını görürüm umarım 😀

    Ayrıca Only God Forgives filminin konusu açıklandı. Konusunu okumak bile filmi ve Ryan’ı izlemek için merakımın artmasına neden oluyor…Drive’ı bile unutturabilecek güzellikte bir iş çıkacak gibi…Merak edenler için http://www.wildbunch.biz/films/only_god_forgives

  16. Yavuz EKİN

    14 Mart 2012 at 15:07

    Aslında heyecanlanmıyorum bırcok dal ıcın. Bu seneki Artist gecen yılki kings speech rezaletinden sonra çoğunlukla hak edene gitmiyor. Nette sans eseri rastladıgım bir yazının lınkını paylasarak konuya bir süreligine ara veriyorum. Analizlerin coguna katıldım..

    http://www.bakiniz.com/akademinin-gunahlari-oscari-hak-eden-ama-alamayan-filmler/

  17. Müge Dörtok

    14 Mart 2012 at 16:14

    Only God Forgives filmi de ilgimi çekti. Teşekkürler paylaşım için.

  18. yaxley

    14 Mart 2012 at 18:39

    Anna Karenina beni en çok heyecanlandıran filmlerin başında geliyor.Evet Keira Knightley A Dangerous Method’da çok kötüydü.Ancak o filmin neresi iyiydi ki.Yetenek abidesi Fassbender’ın bile çok kötü sahnelerini izledik.Knightley’nin rolü çok zor bir roldü ve orda Cronenberg’in hiç yardımı olmamış gibi gözüküyor.O sahneleri kabul etmesi gerçekten ilginç..Ki zaten Knightley’nin Pride & Prejudice ve Atonement’da nasıl üstün performanslar sergileyebildiğini gördük.O yüzden Joe Wright’a güvenebiliriz.Öte yandan da Jude Law’a dikkat etmek gerek..Başrol olsa belki zor olabilirdi çünkü kitap genel olarak Anna üzerine ancak yardımcıda olması onun şansını artırıyor..Yardımcı dalının iddialılarından diye düşünüyorum..

    Onun dışında tabi Jessica Chastain’ın ne yapacağı merak konusu..Ancak ben bu sene Maggie Smith’i destekliyorum.Umarım Oscar’a kadar ilerleyebilir..Joel Edgerton’a da dikkat..Ama ama Winter’s Bone ve Martha Marcy May Marlene’de aşık olduğum John Hawkes..Eğer yeterli desteği alırsa Oscar’ı dahi alabileceğini düşünüyorum.Eğer beklediğimiz gibi üstün bir performans sergilemişse.Ki ben fazlasıyla güveniyorum..Umarım yanılmam..

    Bu arada Helena Bonham Carter, Ralph Fiennes, Tobey Maguire, Brad Pitt de öne çıkmasını istediklerim..

    Bu listede beni heyecanlandıran 10 film:

    Anna Karenina
    The Great Gastby
    The Burial
    On the Road
    The Dark Knight Rises
    Great Expectations
    Les Miserables
    Cosmopolis
    Wettest County
    Life of Pi

    • farklı dünya

      14 Mart 2012 at 19:40

      Keira Kinghtley bence sıradan bir oyuncu.Aşk ve Gurur filminde çok kötüydü.Sadece Kefaret filminde güzel bir performansı var ama onu da James McAvoy’un uyumlu performansına bağlı.Ben öyle düşünüyorum..

    • yaxley

      14 Mart 2012 at 21:49

      Keira Knightley sıradan bir oyuncu değil.İlginç bir oyuncu.Sevenler aşık oluyor.Sevmeyenler nefret ediyor ya da bu fanatizmi anlayamıyor.İlginç bir aurası var.Aşk ve Gurur’da çok kötü olduğunu düşünüyorsun sen mesela.Ancak bana göre hem kendisinin hem de o yılın en iyi performanslarından biriydi..Anna Karenina’da da iyi bir iş çıkartacağına eminim..

    • TigerBlood

      14 Mart 2012 at 23:26

      yaxley’ye katılıyorum Keira konusunda.Keira benim en sevdiğim kadın oyuncudur.Sırf onun için ne kadar sıkıcı filmleri izlediğimi bilirim,ama onun sayesinde o filmlerden sıkılmayı başaramadım bile.Örnek verecek olursam Silk,The Duchess, Pride & Prejudice,hatta Atonoment.Tarz olarak çoğu insana sıkıcı gelebilecek dönem filmleri bunlar.Ama Keira sayesinde filmlerin ne kadar sıkıcı olduğunun bir önemi kalmıyor.

    • farklı dünya

      15 Mart 2012 at 19:50

      Kefaret filmi dışında beğenemedim.Son filmi özellikle..Kendini bu kadar tarihi filmlere vermese daha iyi olabilir sanki.

  19. TigerBlood

    14 Mart 2012 at 19:22

    Gerçekten Anna Karenina yılın en iyi yapımlarından biri olacak gibi görünüyor.Joe Wright güzel bir dönem filmi izletecek gibi bize.

    Keira konusuna gelirsek,onun hakkındaki ön yargıları bir türlü anlayamıyorum.Tamam son filmiyle beklentileri karşılayamadı.Ama dikkat çekmek gerekiyor ki bazıları performansını çok abartılı bulurken,bazıları da gayet güzel buldu.Ben de abartılı bulanlardanım ama kötü oyunculuk ile abartılı oyunculuk arasındaki ince çizgiye dikkat edilmesini tavsiye ediyorum.

    Demek ki David Cronenberg öyle bir performans istemiş ki,müdahele etmemiş,yoksa öyle büyük bir yönetmen o sahneleri filmine neden koysun..

    Keira yıllardır çektiği harika filmlerle kendine hayran bırakıyor; Pride & Prejudice,The Duchess,Atonoment,benim çok beğendiğim Last Night mesela.Anna Karenina’da da harika bir performans gösterecektir.
    Hak ettiği 2.inci oscar adaylığını alması gerektiğini düşünüyorum.

  20. sedart

    14 Mart 2012 at 21:57

    Knightley’nin çok cesur bir oyuncu olduğunu düşünüyorum ben. Güzel, sevimli olmak gibi bir derdi yok, role ne gerekiyorsa onu veriyor. Never Let me go’da da harikaydı bu sene, hiç de ışık çalmadan, olduğu sahneleri taşıyıp gitmiş, Mulligan’ı pek güzel desteklemiş. A Dangerous Method’u da, filmdeki Knightley’i de beğendim. Anna Karenina’dan da çok umutluyum, ama anladığım kadarıyla deneysel bir çalışma olacakmış, biraz Dogville tadında, o yüzden o kadar da dikkat çekmeyebilir Akademi nezdinde.

    • yaxley

      15 Mart 2012 at 00:50

      evet kimsenin dikkatini çekmedi ama bana göre Never Let Me Go Keira’nın zirve işlerinden biriydi.Bana göre 2010’un en iyi yardımcı performanslarındandı..

    • Yavuz EKİN

      15 Mart 2012 at 11:24

      Benim gibi düsünenlerın oldugunu görmek güzel. Never let me go da keiranın performansı,carey mulligan dan daha iyiydi. A dangerous method u da dün izledim. Yönetmen o kadar yük bindirmiş ki oyuncuya, deli rolü gercekten zor ve abartılı geldi bana da.Filmin ilerleyen dakikalarında biraz toparlamaya çalışmış.

      Anlayamadıgım su carey mulligan ın su suratındakı genel bir sırıtımsı ifade var. Drive da da görüyoruz bunu. Ezik gibi resmen. Bu kızı nedense hiç sevemedim..

    • yaxley

      15 Mart 2012 at 18:04

      Carey Mulligan An Education’da gerçekten iyiydi.Ancak ondan sonra oynadığı rollerde üzerine pek bir şey koyabildiği zannetmiyorum.Bir tek Shame’de biraz daha farklıydı.Onun dışında aynı surat ifadesi ile devam ediyor.Never Let Me Go’da da filme çok iyi adapte olmuştu ancak bence asıl yıldız Keira’ydı orda.Pride & Prejudice daki performansı ile karşılaştırdığımızda nasıl farklı şekillere bürünebildiğini rahalıkla görebiliriz..Ancak dediğiniz gibi A Dangerous Method’da bütün yükü Keira’ya yüklemek hata..Crononberg’i çok fazla yük bindirdiğini ve tahminimce hiç de müdahele etmediğini düşünüyorum.Ona rağmen kimi sahnelerde çok iyiydi.Çamurlu göldeki sahne gibi..

    • Yavuz EKİN

      15 Mart 2012 at 21:24

      Yaxley, sanki tercüman oldun düsüncelerime. Tesekkür ediyorum 🙂
      Sende farketmissin ki, carey mulligan ın sürekli aynı surat ifadesiyle oynadığını ve kendini tekrarladıgını. Keira da değişik rollerde performanslar görüyorum. Her ne kadar dönem filmlerinde sık sık oynasa da (ki orda basarılı buluyorum)değişik rollere bürünerek kendini tekrarlamamaya çalıştığını görmek güzel. Umarım bu Anne karenina rolünde güzel bir iş çıkarır da umur başta olmak üzere, sevmeyenlerinin yüzünü kızartır. 🙂

    • yaxley

      15 Mart 2012 at 23:43

      Sürekli dönem filmlerinde oynuyor ncak Atonement ve Pride & Prejudice daki karakterleri çok zıt insanlar..Her zaman farklı rollere bürünmesini biliyor..A Dangerous Method dışında kötü bir performansını görmedim hiç.Ki dediğim gibi orda da tüm suç onun değil kesinlikle..Anna Karenina’da yoldaşı Joe Wright ile harikalar yaratacağına eminim.2. adaylığına hazır olsun..

    • Erşah

      16 Mart 2012 at 16:07

      Keira iyi bir oyuncu, ama A Dangerous Method’daki gibi abartı oyunlarına devam ederse ilk başta kendi ülkesi “yeteneksizin daniskası” deyip tekmeyi vuracaktır. Anna Karenina uyarlama yapma açısından zor bir roman, iyi uyarlanamadıysa Keira için Oscar’lar başka bahara kalabilir.

  21. abdullah

    16 Mart 2012 at 15:44

    umur ellerine sağlık bu kadar uzun bir çalışma için epeyi emek vermişsin seni bu çabandan dolayı tebrik ederim osacrların üzerinden pek bir zaman geçmeden bu kadar uzun bir listeyi hazırlamak beceri işi. törende bu filmleri görürsek (umarım görürüz) epeyi eğlenceli bir yıl olacak demektir. akademi her geçen gün prestijini kaybederken izlenme oranlarını artırmak için sevilen filmleri de aday yapması gerekecek gibi. benim bu yıl ki favori filmim “the hobbit” peter jackson’un bu film için çok büyük bir emek harcadığı kesin. filmin teknik dallardaki oscarları neredeyse yüzde yüz kesinleşmiş gibi. bu zamana kadar çekilen bütün filmler 24 kare tekniğiyle çekilmişti. bu film ise 48 kare tekniğiyle çekiliyor karşımızda avatardan bile iki kat daha gerçekçi bir üçboyut teknolojisi olacak. filmin bu haliyle bile eleştirmenleri ve akademi üyelerini mest edeceğine nerdeyse eminim. filmin yapım bloglarını internet üzerinden yayınlaması da yapacağı etkiyi gösterir nitelikte. filmin;en iyi kostüm, makyaj,görüntü yönetimi ve sanat yönetimi ödülleri kesin howard shorun eşsiz müziklerini bu filmde de göreceğimizden şüphem yok. fragmandan çalan müziği dinlemeniz yeterli. senaryo ekibinde oscarlı bir ekibin dışında(peter jackson,fran walsh,phillipa boyens) ekibe guilermo del toro’da katkı yapıyor ki kaleminin ne kadar güçlü olduguna pan’ın labirenti filminde şahit olmuşduk.bana göre “the hobbit” yılın en büyük favorilerinden. en iyi film,yönetmen,uyarlama senaryo,ses,ses miksajı,müzik,şarkı,görüntü yönetimi,sanat yönetimi,kurgu,görsel efekt,kostüm,makyaj dallarında aday olacağı yönünde. filmde oyunculuk dalında biri çıkarsa işte bu da filmin sürprizi olur. gandalf rolünde lan mckellen aday olabilir.

  22. Erşah

    16 Mart 2012 at 16:05

    Muhteşem bir liste olmuş ellerine sağlık. Ne kadar çok yapım izleyeceğimizi göstermen de çok iyi, 2012 kesinlikle boş bir yıl olmayacak.

    Hobbit ve Dark Knight Rises’ın seyirci tarafından yılı olabilir, ama geri kafalı Akademi nasıl bakacak işe orasını bilmiyorum.

    • Yavuz EKİN

      19 Mart 2012 at 12:51

      Ağzıyla kuş tutsa bile dark knight rises in ben en iyi film gibi en temel ödülleri alabileceğini sanmıyorum. Bakınız inception 🙂 O yüzden akademi ancak artist gibi poposunu öven filmleri seçer, hugo gibi sinema endüstrisine saygı niteligindeki filmler yerine.

  23. gizem

    10 Nisan 2012 at 23:22

    The Hunger Games kesinlikle girmeli 🙂

  24. Uygar

    6 Temmuz 2012 at 14:18

    Bence şu an herkesi şaşırtıp adaylıkları üst üste alıp en önemli ödüllerden en az birini toplayabilecek iki joker var.Bunlar Hyde Park on Hudson ve Trouble with the Curve

  25. rıfat

    1 Ocak 2013 at 00:22

    the hunger games in adının hiç bir yerde geçmemesi beni çok şaşırttı. bence 2012 yılının en iyi filmi. 3 kitaplık serisini bir solukta okudum. serinin devamını sabırsızlıkla bekliyorum. bu sayfayı hazırlayıp emek sarfeden arkadaşa teşekkürler. saygılar.

  26. Pingback: 11 Ay Sonra | Oscar Boy

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version