Dizi Eleştirisi
Shameless – 3. Sezon
(Okuduğunuz yazı yüksek dozda SPOILER içermektedir.)
Rötarlı da olsa Sezon Günlükleri’nde geçtiğimiz hafta sezon finali yapmış dizilerini inceleme zamanı şimdi. Festival rehavetini bir kenara bırakıp Emmy için hazırlanmaya başlama zamanımız geldi. Söze ilk olarak ekranların en arsız dizisi Shameless ile başlıyoruz. İngiltere çıkışlı, aynı adlı yapımın Amerika uyarlaması olan Shameless için hakikaten arsız kelimesinden daha uygun bir ifade yok. Cinsel tansiyonun bir an olsun düşmediği, oyuncuları en uygunsuz yerlerindeki kırışıklıklarına kadar tanıdığınız ve bir an olsun temposunu düşürmeyen bir yapım Shameless. İlk sezonu hepimizi fazlasıyla etkilemişti. Geçtiğimiz sene yayınlanan ikinci sezonda ise sanıyorum hep beraber ufak bir hayal kırıklığına uğradık. Yine de Frank (William H. Macy) ve çocukların biyolojik annesi Monica (Chloe Webb) etrafında dönen mevzular ilgiyi ayakta tutmayı başardı. Üçüncü sezon ise en az ikincisi kadar vasat bana kalırsa. En azından ben izlerken eskisi kadar keyif almayı başaramadım.
Shameless’ın ahlaksız tutumunu sevmiyor değilim. Bundan rahatsız olsam zaten en başından diziye başlamazdım. Ama Spartacus ve türevlerini izlememe sebebimi düşününce neden hala Shameless’a devam ettiğimi sorgular bir hale geldim. Bu yıl eskisinden daha zorlayıcı hikayelerle yoluna devam etti çünkü dizi. Eşcinsel olmaktan kurtulmak için lezbiyen kadınla beraber olmak zorunda kalan Frank’den tutun, dizinin biçimsiz Jody’sinin (Zach McGowan) garip fantazilerine kadar incelenmesi gereken tonla olay var. Veronica (Shanola Hampton) ve Kevin (Steve Howey) çiftinin çocuk sahibi olmak için yaptıklarını da hala atlatabilmiş değilim. İş eğlence sınırlarını aşıp zıvanadan çıkmış gibi geliyor. Peki diziyi bırakacak mıyım? Hayır. Sadece bugüne kadar olan ödül umutları ve diziye yaptığımız “kaliteli” muamelesine son vermemizin zamanı geldi bence. Çünkü Shameless karakterlerinin çıkmazlarını güzel ifade ettiğini öne sürerken sürekli aynı şeylerle meşgul ediyor bizi aslında.
Debbie (Emma Kenney) hala karakteri oturmamış, ama olgunmuş gibi davranan bir genç kız. Ian (Cameron Monaghan) hala başı sıkıştığında askere yazılıp tüm gerçeklerden uzaklaşacağını düşünebilecek kadar saf. Lip’in (Jeremy Allen White), Karen’a (Laura Wiggins) olan sorunlu takıntısı daimi bir şekilde tekerrür ediyor. Karen’ın sorun yaratma potansiyeli de bir an olsun düşmüş değil. Fiona (Emmy Rossum) ve Steve’in (Justin Chatwin) ilişkisi ise hiç olmadığı kadar yapay. Eğer dördüncü sezonda da Steve’e kızgın Fiona’nın, adam aylar sonra çıkıp geldiğinde kendini sorguladığına rastlarsak Shameless’a Gossip Girl muamelesi yapmaya başlayabiliriz. Nitekim bu gelgitler bir CW dizisiyle yarışabilecek kadar fazla olmaya başladı.
Üçüncü sezonda gerçekten severek izlediğim ve memnun kaldığım şeyleri de saymak istiyorum aslında, ama nedense düşününce bir türlü bir şey yakalayamadım. Ne gariptir ki başlarda hiç haz etmediğim Mickey Milkovich (Noel Fisher) artık Shameless’da görmekten zevk aldığım tek karakter. En sonunda hırsından Gallagherlar’ı toptan kurşuna dizerse mutlu olacakmışız gibi hissediyorum. Fiona’nın çocukların sorumluluğunu yasal olarak üstüne aldığı bölüm haricinde elle tutulabilir başka bir şey gelmiyor aklıma. Sezon finalinden memnun kalabilmiş olmayı da çok isterdim açıkçası. Ne yazık ki onu da başaramadım. Belki de tıpkı Game of Thrones’a yaptığım gibi ani bir kararla Shameless’ı izlemeyi de bırakmam gerekiyordur. Bu arada şunu da ekleyeyim, üçüncü sezon benim fikirlerimin aksine bugüne kadarki en iyi tepkileri aldı seyirciden ve eleştirmenlerden. Yani bu hikayenin çirkin ördek yavrusu benim.
Geçtiğimiz seneki sitemlerimi dile getireceğim yine. Shameless kendini tekrar ediyor. Artık senaristlerin yazdıkları uçuk şeyler bile sorunların önüne geçebilecek kadar orijinal değil. Zaten şu saatten sonra iki kardeşi aynı yatağa sokmazlarsa bizi kolay kolay şoka sokabileceklerini de düşünmüyorum. Kayınvalide ile damadın, gelinin isteğiyle çocuk sahibi olmaya çalıştığını gördüysek diyecek söz kalmamış. Çok muhafazakarmışım gibi tınlasa da, bence her şeyin bir sınırı var. Shameless’a olan tahammülüm de o sınıra epey yaklaştı. Dolayısıyla dizinin hayranlarından özür dileyerek Oscar Boy tarihinin en düşük dizi notlarından birini vereceğim.
En İyi Bölüm: Cascading Failures (Bölüm 6)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Shanola Hampton (Veronica Fisher)
Sezon Notu: C+