Dizi Eleştirisi
Please Like Me – 2. Sezon
Oscar Boy sayfalarında televizyon dizilerine epey zaman ayırdığım için okuyuculardan şikayetler alsam da henüz dizikolikliğimi bırakabilmiş değilim. Artık televizyonun altın çağına girmiş olmamız ve dizilerin daha uzun sürelere sahip olduğu için filmlerden çok daha iyi temellere atılmış hikayeler, karakterler oluşturabilmesi ilgimi çekmeye devam ediyor. Bugün sizlere tıpkı Bad Education, The Job Lot, Broadchurch gibi daha evvel adını andığım keşiflerimin yanına eklenebilecek bir Avustralya dizisinden, Please Like Me’den bahsedeceğim. 2012/13 televizyon sezonunda ilk kez ekrana gelen yapım uzunca bir süredir ikinci sezonu için bekletmekteydi. 10 haftalık serüven yaz sonunda başladı ve geçtiğimiz Salı günü sona erdi. Hem de üçüncü sezon onayının da haberiyle… Şimdi sıra Sezon Günlükleri başlığı altında bu harika “dramedy”den konuşmakta.
87 doğumlu Josh Thomas uzunca yıllardır sahnede ve radyoda hayatına devam etmekte olan bir komedyen. Hatta Melbourne’da düzenlenmekte olan önemli bir Komedi Festivali’nde de ödül alarak tarihte bu ödülle buluşmuş en genç isim olma özelliğine sahip. Lakin Please Like Me sırtını tamamen mizaha dayayan bir yapım değil. Josh Thomas’ın alter egosunun ana karakter olduğu yapım cinselliğini yeni keşfetmiş olan ve hayata yavaş yavaş atılan bir eşcinselin sıradan yaşamını konu alıyor. Gerçi sıradan demek ne kadar doğru bilmiyorum. Çünkü Josh’ın psikolojik problemleri olan bir annesi, oldukça geç yaşta tekrardan çocuk sahibi olan bir babası, depresyonun kıyısında bir ev arkadaşı ve bir türlü doğru yolu bulamayan bir aşk hayatı var. Yalnız tüm bu sıradışılıklara rağmen Josh Thomas kalemiyle her şeyi normalleştirip bizim dünyamıza asimile ediyor.
Bu yıl odağı biraz kendinden alıp yan karakterlere de önemli hikayeler yazmayı tercih eden Josh Thomas’a dizide Tom’u canlandırmakta olan Thomas Ward epey yardım etmiş. Ve ilk sezonun önemli vedalarının (Judi Farr ve Wade Briggs) ardından da Josh’ın hayatına yepyeni yüzler katılmış. Mesela annesi Rose’un (Debra Lawrance) hastaneye yatırılmasıyla birlikte Ginger (Denis Drysdale), Hannah (Hannah Gadsby) ve Arnold (Keegan Joyce) girdi Please Like Me dünyasına. Hepsi de bir şekilde ana karakterlerde iz bırakmayı başardı. Ginger tatsız bir şekilde kaçtı, Hannah büyük ailenin içerisine girdi, Arnold ise Josh’ın yolunda gitmeyen hayatına yeni bir renk getirdi. Evde de sular durulmadı denebilir. Özellikle ikinci sezonun ilk yarısında Patrick (Charles Cottier) ve esas oğlanımız arasında garip bir çekim yaratılmaya çalışıldı. Hatta son bölümlerde de bu ilişki Josh’a pahalıya patladı.
Peki Please Like Me’yi oldukça sıradan bir öyküye sahip olmasına rağmen farklı kılan şey ne? Bir kere Josh Thomas’ın anlatım biçimi hakikaten takdire şayan. Lokomotif gibi işleyen belli belirsiz bir mizah var her bölümün tekstinde. Karakterler o kadar oturmuş bir halde ki beklenmedik hamleleri yüksek sesle söylenmesine ihtiyaç duyulmadan görebiliyor, kaçırmıyorsunuz. Bunun yanı sıra Josh, 20’li yaşlarına gelen herkesin sahip olduğu sorunlarla boğuşuyor ve bunlarla da bizim akranımız olan herkes gibi baş etmeye çalışıyor. Bir yanda para kazanma mecburiyeti, bir yanda ailesine sahip çıkma arzusu, bir yanda da düzgün bir ilişki arayışı var. Üstelik bu tanıdık problemler sadece Josh’ta değil, “Ben ne yapıyorum?” diye artık kendine de sormaya başlayan Tom karakterinde de görülüyor. Bu samimiyet de doğal olarak diziye bir adım ileriye taşıyor.
Yazıyı bitirmeden bir önemli detay daha eklemek istiyorum: Please Like Me bölümleri adını yemek isimlerinden alıyor. Josh Thomas yemek yapmaya en az komedi kadar tutkuyla bağlı olduğu için böyle bir planla start almış Please Like Me’ye. Her bölüme ad veren yemeği bir sahnede Josh Thomas’ın elinde ya da yaparken görebiliyorsunuz. Avustralya sahalarından başka bir dizi izlemediğim için sektöre pek hakim değilim. Fakat içlerinde Please Like Me kadar parlak işler varsa izlemeye hazırım. Verdiğim notla da umuyorum sizleri bir şekilde diziyi izlemeye teşvik etmiş olurum. Şimdilik bir sonraki Sezon Günlükleri‘nde görüşmek üzere diyelim.
En İyi Bölüm: Scroggin (Bölüm 7)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Debra Lawrance (Rose)
Sezon Notu: A
lazyotter
29 Ekim 2014 at 17:38
Ben yayında olan komediler arasında en sevdiğim Please Like Me ve de en iyi yazılmış iş olduğunu düşünüyorum açıkçası.