Oscar 2015
10 Olası Sürpriz
10 Olası Sürpriz yazılarımın 2015 sürümünde ilk kez gerçekten de listelediğim sürpriz tahminlerinden birden fazlasının gerçekleşebileceğini hissediyorum. O yüzden 87. Akademi Ödülleri öncesi şöyle iyice başlıklara göz gezdirin derim. Doğru çıkarsa artık arkadaş toplantılarında, sosyal medyada “Oscar Boy bunu bilmişti!” diye reklamımı yapıp günümü şenlendirirsiniz. Buyrun başlayalım:
1) En İyi Film’de büyük bomba!
Evet, gerçekten de bu sene kabul etmek istemeyenler olsa da Birdman ile Boyhood arasında ciddi bir rekabet var. Henüz sezonun ilk yarısında Boyhood rüzgarına kapılanlar gerçekleri kabul etmiş değil; ama PGA, SAG ve DGA zaferleri sonrası Birdman’in önü epey açık gözüküyor. Peki diğer altı aday ne olacak? Açıkçası mantıklı düşündüğünüzde diğer altılının sadece aday olmakla yetinip unutulacağını söylemek en doğrusu. Fakat üyelerin adayları sıralayarak oy vermesi Whiplash ve The Grand Budapest Hotel gibi ikinci (ya da üçüncü) sıraya yerleştirilecek filmlerin de şaşırtabileceğini düşündürtüyor. The Imitation Game tehlikesini de unutmayın. Eğer bu gecenin son zarfından şok yaratacak bir filmin adı çıkarsa yanıtım hazır: BEN DEMİŞTİM!
2) Bradley Friggin’ Cooper
Her ne kadar yarış Eddie Redmayne (The Theory of Everything) ve Michael Keaton (Birdman) ikilisinin arasında gibi gözükse de endüstriden Clint Eastwood’un çöp filmi American Sniper’a ciddi bir destek var. Bu faşizm harikası rezalet ABD gişelerinde çok büyük rakamlar elde etti. O yüzden Akademi de Eastwood’un örümcek ağından geçilmeyen kokuşmuş milliyetçiliğine bizim kadar önyargılı yaklaşmıyor. Bu arada okuyucular arasındaki Eastwood hayranlarına da kendisinin daha önceki işlerinden ne kadar keyif aldığımı hatırlatmak istiyorum. Benim sorunum American Sniper’la… Gelelim En İyi Erkek Oyuncu yarışına. Çok fazla duyulmasa da ciddi ciddi oyunu Bradley Cooper’dan yana kullanacağını söyleyen bir kalabalık mevcut. Hazır bu dalda işler fazlasıyla karışıkken belki de Cooper kendini Oscar sahnesinde bulur.
3) Yılın The White Ribbon’ı: Ida
Ida ile The White Ribbon arasındaki tek benzerlik Oscar’a hem yabancı film hem de görüntü yönetimi kategorisinde aday olmaları gibi gözükse de bu talih söz konusu ödülü kazanmaya geldiğinde de tekerrür edebilir. Akademi Ödülleri’ni takip edenler Waltz with Bashir ile Revanche arasından sıyrılan Departures’ı, The White Ribbon ile A Prophet’ı geride bırakan The Secret in Their Eyes’ı iyi hatırlar. İşte bu yıl da Ida ile Leviathan arasında gözüken yarış bir anda Wild Tales’a kayabilir. Karşısındaki iki ağır topu devirmeye hazırlanan Arjantin yapımı filmin arkasında Warner Bros’un olduğunu da hatırlatayım. Yani tahminlerimiz çok da desteksiz sayılmaz.
4) Lego’dan Dragon’a
Malum En İyi Animasyon adayları arasına The Lego Movie girince bir avuç fanı Twitter’da ağlanmış, bu yetmezmiş gibi bir de üzerine filmin yönetmenleri gittiği her yerde Akademi’ye laf sokan espriler yapmıştı. Umrumda mı? Tabii ki de hayır. Zaten en başından beri How to Train Your Dragon 2’ya gideceğini düşündüğüm ödülün adresi daha da kesinleşti. Fakat ben tam derin bir nefes almışken son haftalarda çok fazla konuşulmaya başlayan Big Hero 6 kafaları karıştırıyor. Eğer Dragon yerine böyle farklı bir tercih yaparlarsa pek şaşırmayacağım. Ama çok üzüleceğim kesin. Bari Dragon’ı seçmeyeceksiniz, en azından The Tale of the Princess Kaguya’yı taçlandırın.
5) Diane Warren’ın vakti geldi mi?
Diane Warren ismine ne kadar hakimsiniz bilmiyorum. Fakat bugüne kadar “Nothing’s Gonna Stop Us Now” (Starship), “Because You Loved Me” (Celine Dion), “I Don’t Want to Miss a Thing” (Aerosmith), “Can’t Fight the Moonlight” (LeAnn Rimes) gibi klasikleri sinemaya bağışlamış bir kadından bahsediyoruz. İşte bu şahane beste fabrikası Beyond the Lights isimli küçücük ve büyük ihtimalle çoğunuzun izlemediği bir filmle bu yıl tekrardan Oscar’a aday oldu. Karşısında Selma’dan “Glory”, Begin Again’den “Lost Stars” gibi güçlü rakipler var. Fakat Warren’ın ismini kesinlikle es geçmemek gerek. Artık “Zamanı geldi!” kartının çok oynandığı bir dönemden geçiyoruz. Gerçi filmin dağıtımcısı Oscar kampanyasıyla pek uğraşmadı. Fakat Diane Warren’ın adını görüp oy verecek elbet birileri vardır.
6) Guardians of the Galaxy sevdası
Bu yılın gişedeki en başarılı filmlerinden biri oldu Guardians of the Galaxy. Özellikle Amerika’da ciddi bir hayran kitlesi var. Her ne kadar Oscar’a sadece iki dalda aday olabilse de filme ciddi sevgi besleyen kalabalık görsel efektte Interstellar’ı, makyajda ise The Grand Budapest Hotel’i gösterişsiz bulabilir. Nedense bu listede gerçekleşme ihtimali en olası sürprizlerden biri gibi geliyor bana. Gerçi tam olarak sürpriz de denemez ya… Zaten Gold Diggers’da bile her iki dalda da Guardians’ın kazanacağını düşünen birilerine rastlamak mümkün.
7) Stephen Hawking’e ufak bir selam
Eddie Redmayne’in alacağı Oscar’a kesin gözüyle baksam da The Theory of Everything’i sebepsiz yere çok seven Amerikalılar tıpkı BAFTA gibi uyarlama senaryo dalında beklenmeyeni yaparak bu filmi ödüllendirebilir. The Imitation Game’in risk almayan yapısına belli belirsiz bir tepki var malum. Whiplash’in de en güçlü yanının senaryosu olmadığını tekrarlayıp duruyor birileri. İşte bu iki adaydan kaçanlar kendilerini bir anda The Theory of Everything’in kucağında bulabilir. Bu arada filmin senaristinin aynı zamanda yapımcı olarak En İyi Film dalında da aday olduğunu biliyor muydunuz?
8) American Sniper’dan bir başka darbe daha…
Adam öldürmeyi yiğitlik sayan American Sniper’ın En İyi Kurgu dalında da şaşırtıcı bir zafer elde etme ihtimali var. Whiplash ve Boyhood tahminlerimizde zirveye oynasalar da yine “Burada bir karmaşa var. Acaba oylar bölündüğü için bambaşka bir yere sürüklenir miyiz?” sorusunun tek cevabı American Sniper gibi gözüküyor. Filmin teknik açıdan tek yetkin olduğu yanı da kurgusu zaten. Belki fazla gösterişli değil; fakat pek ala Eastwood’a verilen tepkiye sinirlenen cumhuriyetçi üyeler koşturarak “Bas bas oyları American Sniper’a” türküleri söyleyebilir.
9) Lubezki’nin yine kazanacağından emin miyiz?
Bunu son günlerde çok fazla düşünmeye başladım. Biz Birdman’in görüntü yönetimine aşık olsak da Emmanuel Lubezki’nin ilk Oscar’ını geçen sene aldığını bilen üyeler acaba “Bu adam daha yeni Oscar aldı.” diyerek farklı bir filme yönelebilir mi? Diyelim ki bu oldu, ödül kime gider? Ben The Grand Budapest Hotel cevabına ulaştım. Filmin beklediğimizden çok daha fazla adaylık almış olması teknik kategorilerdeki pek çok üyenin sinematografi oyunu da pek ala Wes Anderson’ın son harikasına verebileceğini işaret ediyor. Böyle bir sürpriz olursa üzülür müyüm, ondan pek emin değilim. Ama söyleyin bana, son 10 yılda Birdman’deki sinematografinin işçiliğine sahip kaç film izledik? Birkaç pastoral görüntüyü arkaya yerleştirip göz boyamıyor diye mi bu inat?
10) Akademi’nin moronluğu
Unutmayın ki karşınızda yaş ortalaması 60’ın üzerinde, büyük bir çoğunluğu beyaz (BEMBEYAZ) bir Akademi var. Bu Akademi ki zamanında Brokeback Mountain yerini Crash’i seçmiş, Argo ve The King’s Speech gibi ortalama yapımları ödüllendirmiş bir kurum. Dolayısıyla belki de sürpriz sürpriz diyerek kendimizi boş yere hırpalıyoruzdur. Belki de yarış Critics Choice’daki kadar sıkıcı zaferlerle sonuçlanacaktır. Bilemiyorum… Korktuğumun başıma gelmemesi tek dileğim.
Tarık KILIÇ
22 Şubat 2015 at 14:11
2 numaralı sürpriz gerçekleşirse eğer, Oscar hayatımdan tamamen çıkar. Bradley Cooper aday bile olmamalıydı. Ralph Fiennes, Jake Gyllenhall ve Jack O’Connell dışarda kalmışken hangi cüretle aday edilir anlayamıyorum. Ha bir de üzerine Oscar alırsa tüm Akademi üyelerinin evlerini ateşler salsın, yuvalarını yıksın, bir şey olmaya imkan vermesin 😀
Ömer
22 Şubat 2015 at 17:57
bence çok uzun süredir en heycanlı oscar olacak.Kim kazanırsa kazansın istatistikler her şekilde al üst oldu. eğer boyhood, birdmane kaybederse bi daha altın küreyle, baftanın esamesi okunmaz. ama diğer yandan Boyhood kazanırsa bundan sonra resmen oscarlar tahmin edilemez konuma gelir. valla çok heycanlı(not grand budapest hoteli tutuyorum:D)