Oscar 2016
88. Akademi Ödülleri – Oscar 2016 Tahminleri
Ve geldik yılın en güzel gününe! Daha 87. Akademi Ödülleri’nin heyecanını yeni atlatmışken artık 2015 filmlerinin değerlendirileceği ve 2016 yılında gerçekleşecek Oscarlar için tahmin yapma zamanı. 88. Akademi Ödülleri’ne aday olma ihtimali olan filmleri birkaç başlıkta birden topladım. Önce “A’dan Z’ye En İddialılar” kısmında yarışa güçlü başlayacak filmleri yazdım. Arkasından “Olası Aday Adayları” ile yükselmeye hazır ya da daha az kategoride aday olma ihtimali olan yapımları sıraladım. Üstüne “Kısa Kısa Uzak İhtimaller”i ekledim. Her sene vizyon tarihi öne çekilen yapımlar yüzünden birkaç kayıbım oluyor diye “Tarih Sıkıntısı Olanlar”dan bahsettim. Ve tabii “Teknik Harikalar” ile “Animasyonlar“ı da es geçmedim. Yalnız okumadan evvel bu listenin sadece Oscar’a özel değil, önümüzdeki ödül sezonunun tamamıyla ilgili olduğunu bilmenizi isterim. Kağıt üzerinde aşırı derecede Oscar kokan film sayısı az olduğu için bizi enteresan bir yarış bekliyor gibi. Buyursunlar bakalım:
Not: Sayfanın en alt kısmındaki listelerden ya da yukarıdaki menüden güncel tahminlerime ulaşabilirsiniz.
A’DAN Z’YE EN İDDİALILAR
BROOKLYN (Fox Searchlight)
Yönetmen: John Crowley
Senaryo: Nick Hornby (uyarlama), Colm Tóibín (roman)
Oyuncular: Saoirse Ronan, Domhnall Gleeson, Emory Cohen, Jim Broadbent, Julie Walters, Emily Bett, Rickards, Eve Macklin, Jenn Murray
Sundance’den harika eleştirilerle dönen Brooklyn, senenin roman uyarlamalarından bir diğeri. 1950’li yıllarda İrlanda’da ablasının tanıştırdığı rahibin anlattıkları sebebiyle bir anda New York sevdasıyla yanıp tutuşan ve orada iş bulabileceğine kendini inandıran genç Ellis (Saoirse Ronan), bir şekilde yolunu bulur ve Brooklyn’e göçer. Burada yarı İtalyan bir tesisatçıya (Emory Cohen) kalbini kaptıran Ellis, aşkları her geçen gün daha da büyürken ablasının hastalığı sebebiyle anavatanına geri dönmek zorunda kalır. Bu sefer genç kız etrafındakilerin baskısıyla kendisini başka bir adamla (Domhnall Gleeson) ilişki yaşarken bulur. Ellis günden güne vicdanının altında ezilirken, gerçekten kimi sevdiğini de sorgulamaya başlar.
Brooklyn’in gösteriminin yapıldığı ertesi gün Fox Searchlight tarafından alınmış olması zaten Oscar tahminlerimize eklememiz gerektiğini işaret ediyordu. Şu an tek problem Amerika’da çok da tanınmayan bir yönetmen tarafından çekilmiş olması gibi gözüküyor. Fakat oldukça iyi eleştiriler alan Saoirse Ronan’ı tahminlerinize ekleseniz iyi edersiniz. Bu yılı Oscar’a kadar gündemde kalacak şekilde geçirirse Atonement’dan 8 sene sonra ikinci adaylığını elde edebilir. Ne ilginçtir ki Sundance’den ödülle dönen Me and the Earl and the Dying Girl de Fox Searchlight’ın ellerinde. Bu da zaten kısıtlı bütçesi olan şirketin hangi filmin kampanyasıyla daha çok ilgileneceği sorusunu sordurtuyor. Malum bu yıl Birdman sevdasından Wild için pek kıllarını kıpırdatmadılar. Eğer Reese Witherspoon ve Laura Dern önüne gelen her etkinliğe katılmasaydı adaylık dahi alabilirler miydi diye merak ediyorum.
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Saoirse Ronan), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı
CAROL (The Weinstein Company)
Yönetmen: Todd Haynes
Senaryo: Phyllis Nagy (uyarlama), Patricia Highsmith (roman)
Oyuncular: Cate Blanchett, Rooney Mara, Sarah Paulson, Kyle Chandler, Cory Michael Smith, John Magaro, Carrie Brownstein, Jake Lacy
1950’li yıllarda epey ses getirmiş bir Patricia Highsmith romanından uyarlanacak Carol. Esasında romanın adı The Price of Salt ve o dönemde Highsmith’in cinsel tercihlerini ortaya çıkardığı için eserini takma bir isim kullanarak piyasaya sürmüş. Hikaye bir mağazanın oyuncak bölümünde tezgahtar olarak çalışan, annesi ve babasını yıllar evvel kaybetmiş, hayatındaki her şeyden mutsuzluk duyan Therese ile o mağazaya yolu düşmüş, zengin, güzel ve bir erkekle evli Carol arasındaki aşkı konu alıyor. Yayınlandığı dönem için oldukça cüretkar görülen ve toplumun LGBT bireylerine olan yaklaşımını güzel bir şekilde ele alan Carol’ın asıl kaynağı iki ana karakteri arasındaki aşk tabii ki de. Harvey Weinstein de filmden sağılabilecek sütü görmüş olacak ki daha evvel Far from Heaven, Safe ve Velvet Goldmine gibi yapımlarıyla takdir toplayan Todd Haynes’in yönettiği Carol’a ilk prodüksiyon aşamalarında el koyup dağıtımcılığını üstlenmiş.
Daha evvel Mia Wasikowska için düşünülen Therese rolü son anda Rooney Mara’ya gitmişti. Filme adını veren karakteri ise Cate Blanchett canlandıracak, ki şimdiden Blue Jasmine sonrası alacağı ilk adaylığın kokusu burnuma geliyor. Filmin kadrosu sadece bu iki isimle sınırlı değil tabii. Mara’nın erkek arkadaşını Jake Lacy, Blanchett’in kocasını ise Kyle Chandler oynuyor. Sarah Paulson ise Blanchett’in geçmişte eşcinsel bir ilişki yaşadığı arkadaşı olarak karşımıza çıkacak. Akademi her ne kadar LGBT ile uzaktan yakından alakası olan yapımları En İyi Film dalında ödüllendirmekten kaçınsa da Carol, Haynes’in Far from Heaven ile harcanan hakkının iade edildiği işe dönüşebilir. Carter Burwell’in müzikleri, Edward Lachman’ın sinematografisi ve tabii ki de Sandy Powell’ın kostümleri için şimdiden listelerinizde yer ayırın. Eğer Carol biraz olsun iyi çıksa bile, Harvey’nin sihriyle 8-9 dalda Oscar’a aday olma başarısı gösteren bir filme dönüşür.
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Cate Blanchett), kadın oyuncu (Rooney Mara), yardımcı erkek oyuncu (Kyle Chandler), yardımcı kadın oyuncu (Sarah Paulson), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
CONCUSSION (Columbia Pictures) – 25 Aralık 2015
Yönetmen: Peter Landesman
Senaryo: Peter Landesman (uyarlama), Jeanne Marie Laskas (makale)
Oyuncular: Will Smith, Albert Brooks, Alec Baldwin, Gugu Mbatha-Raw, Paul Reiser, Luke Wilson, David Morse, Mike O’Malley, Adewale Akinnuoye-Agbaje, Arliss Howard
After Earth sonrası her taraf Will Smith’den nefret edenlerle dolmasına rağmen Ali, The Pursuit of Happyness ve Seven Pounds gibi yapımlarda başarılı performanslar sunan aktör bu sefer Oscar’ı almaya geliyor. Neden bilmem kulislerde Columbia’nın bu filme çok güvendiği ve güz festivallerine yetiştirmek için her türlü baskıyı yaptığı konuşulmakta. 2009’da GQ dergisinde çıkan bir makale üzerinden senaryo haline getirilmiş Concussion. İki NFL (Amerikalılar’ın futbol ligi) oyuncusunun beyninde CTE adında bir hastalığa rastlayan dokturun gözünden anlatılacakmış. Bu hastalık daha sonra iki oyuncuyu da intihara kadar sürüklemiş bu arada. Yani Amerikalılar’ın pek sevdiği ligleriyle yeteri kadar bağları yokmuş gibi şimdi de duygusal bir boyut daha eklenecek.
Her şey biçilmiş kaftan gibi duruyor. İki yıldır kocasını oynadığı aktrislere (Blanchett & Moore) Oscar getiren Alec Baldwin bile şans bileziği olarak kadroda yer almakta. Filmin yönetmeni Peter Landesman da daha evvel Parkland ve Kill the Messenger ile hiç de fena bir yönetmen olmadığını kanıtlamıştı. Lakin geç vizyon tarihi kafaları karıştırıyor. Tabii bu tamamen bir strateji de olabilir. Belki önceden limitli gösterim yapıp, asıl sihri yıl sonunda bozacaklardır. Kaldı ki vizyona girmeden de sadece “screener” (filmlerin oy dilenme amaçlı kullanılan DVD’leri) göndererek işini halledenlere rastlamadık değil. Focus isimli yeni filmi gişede güzel rakamlar elde ederken bu rüzgarla Concussion için gaza basarsa Will Smith, yine oldukça kalabalık olacağa benzeyen erkek oyuncu yarışında kendine bir yer bulabilir.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Will Smith), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik
GENIUS (Fox Searchlight)
Yönetmen: Michael Grandage
Senaryo: John Logan (uyarlama), A. Scott Berg (kitap)
Oyuncular: Colin Firth, Jude Law, Nicole Kidman, Dominic West, Guy Pearce, Laura Linney, Vanessa Kirby
1887 ve 1939 yılları arasında yayımlanan, edebiyat dünyasına yön vermiş ünlü bir derginin, Scribner’ın bir dönem editörlüğünü yapmış Max Perkins’i konu alıyor Genius. Henüz vizyon tarihi belli değil, hatta 2015’e yetişeceği bile şaibeli. Fakat birkaç kaideyi sağlaması durumunda tipik “dönem draması” kontenjanından Oscar yarışında kendisine yer bulabileceğine kimse itiraz etmez diye düşünüyorum. Colin Firth’ü filmin merkezindeki Max Perkins olarak izleyeceğiz. Jude Law’un Thomas Wolfe, Dominic West’in Ernest Hemingway, Guy Pearce’ın ise F. Scott Fitzgerald rolünde karşımıza çıkacağını da ekleyeyim. Nicole Kidman’ın da Thomas Wolfe ile bir dönem aşk yaşayan kostüm tasarımcısı Aline Bernstein’in canlandıracağı kesinleşmiş.
Çekimler sona erdiği için ben Genius’un bir şekilde yarışa yetişebileceğine kendimi inandırmış durumdayım. Ayrıca Londra’da yaşayan herkesin aşina olduğu Michael Grandage ismi de es geçilebilecek gibi değil. Burada West End müzikalleriyle boy ölçüşebilen tek tiyatro şirketi ona ait. Jude Law, Judi Dench, Daniel Radcliffe, Carey Mulligan gibi yıldız isimleri tiyatro sahnesinde yer almaya ikna ettiği için ve her daim eski tekstlere yeni yorumlar getirerek hep çağın dilini yakalamayı başardığında herkes ona hayran. Eğer beyazperdedeki bu ilk yönetmenlik denemesi de güzel sonuçlanırsa, ki ben çok umutluyum, Grandage’ın ünü okyanusu da aşar.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Colin Firth), yardımcı erkek oyuncu (Jude Law – Dominic West – Guy Pearce), Nicole Kidman (yardımcı kadın oyuncu), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
THE HATEFUL EIGHT (The Weinstein Company) – 13 Kasım 2015
Yönetmen: Quentin Tarantino
Senaryo: Quentin Tarantino
Oyuncular: Samuel L. Jackson, Kurt Russell, Jennifer Jason Leigh, Walton Goggins, Demián Bichir, Tim Roth, Michael Madsen, Bruce Dern, Channing Tatum, James Parks, Dana Gourrier, Zoe Bell
Tarantino’nun Harvey Weinstein ile olan son iki ortaklığında da biliyorsunuz ki güzel sonuçlar elde edildi ve hem Inglourious Basterds, hem de Django Unchained ödül sezonunda yüzü gülen filmler oldu. Şimdi ise Django ile Kill Bill’in karışımı gibi duran bir film var karşımızda. Kar fırtınası sırasında taşıtların sığındığı bir mola yerinde yolları kesişen sekiz kişinin hikayesi anlatılacakmış. Django’yu kronolojik olarak takip ediyor gibi gözüken The Hateful Eight, iç savaş sonrasında geçiyor bu arada. Ve hikaye aynı zamanda ödül avcıları arasındaki ihanetleri ve intikamı da anlatacakmış sanırım. Filmin senaryosu aylar evvel internete sızdığında Tarantino çekmekten vazgeçmişti; ama şimdi proje tekrar gündeme geldiği için yaşanan her şey “Reklam mıydı acaba?” diye düşündürüyor.
Channing Tatum’un küçük bir rolle karşımıza çıkması beklenen The Hateful Eight’de başrol Samuel L. Jackson’a emanet edilmiş, ki bana kalırsa çanlar bu sene onun için çalabilir. Biliyorsunuz ki Tarantino her daim çalıştığı oyunculara harika roller yazmış bir adam. Belki kendi fantazi dünyasında aşırıya kaçtığı zamanlar olabiliyor; fakat sinema tarihine kült karakterler emanet ettiği kesin. Ve Samuel L. Jackson’ın da yıllar evvel Pulp Fiction ile yenmiş bir hakkı var. Akademi’nin Selma sonrası suçluluk duygusuyla siyahilere ayrı bir iltimas geçeceğini de unutmayın. Fakat bir zamanlar Oscar için yanıp tutuşan, ama daha sonrasında dili yanan Samuel L. Jackson kampanya için oradan oraya koşuşturacak sabra sahip mi bilemiyorum. Bu arada filmin başarılı olacağından şüphem olmadığı için pek çok teknik dalda adaylık alacağına da kesin gözüyle bakıyorum.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Samuel L. Jackson), yardımcı erkek oyuncu (Demián Bichir – Tim Roth – Walton Goggins – Bruce Dern), yardımcı kadın oyuncu (Jennifer Jason Leigh), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt
IN THE HEART OF THE SEA (Warner Bros.) – 11 Aralık 2015
Yönetmen: Ron Howard
Senaryo: Charles Leavitt, Rick Jaffa, Amanda Silver (uyarlama), Nathaniel Philbrick (kitap)
Oyuncular: Chris Hemsworth, Benjamin Walker, Cillian Murphy, Tom Holland, Ben Whishaw, Michelle Fairley, Gary Beadle, Frank Dillane, Charlotte Riley, Brendan Gleeson, Donald Sumpter
Arka arkaya The Da Vinci Code, Angels & Demons ve The Dilemma gibi izlediğimiz anda unutmak istediğimiz filmler çeken Ron Howard, Rush ile köklerine geri dönmüş, Hollywood’da en iyi biyografilerin hep onun elinden çıktığını bizlere hatırlatmıştı. Şimdi bildiği sulara tekrardan giriyor ünlü yönetmen. Hem de bu sefer arkasında Oscar oyununun kurallarını koyan büyük şirketlerden biriyle. Moby Dick’in yazarı Herman Melville’in de (Ben Whishaw) içinde bulunduğu, 1820 yılında bir balina tarafından batırılan gemiyi ve tüm mürettabatın 90 gün boyunca okyanusun ortasında yaşam savaşı vermesini konu alıyor film. Tahmin edebileceğini üzere Melville meşhur romanını bu acı deneyim sonrası kaleme almış.
Kadroda yeni jenerasyonun yıldız isimleri sıralanmış durumda. İçlerinden hangisinin sıyrılacağını kestirmek güç. Ama parayı şimdilik Chris Hemsworth ile Ben Whishaw’a yatırmak mantıklı gözüküyor. Eğer gösterim tarihinden evvel büyük bir festivalde filmi gösterirlerse Ron Howard uzunca bir aradan sonra kendini Oscar yarışının orta yerinde bulabilir. Üstelik teknik açıdan da filmin başarılı olacağına hiç şüphemiz yok. Bu da kafadan gelecek 6-7 adaylık anlamına geliyor. Bu arada filmin kilit rollerinden biri için seçilen Benjamin Walker öncesi Benedict Cumberbatch, Tom Hiddleston gibi isimler geçmekteydi. Bu da Walker’ın önümüzdeki yılın parlayan isimlerinden biri olacağının basit bir göstergesi gibi.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Chris Hemsworth – Benjamin Walker), yardımcı erkek oyuncu (Ben Whishaw), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt
JOY (20th Century Fox) – 25 Aralık 2015
Yönetmen: David O. Russell
Senaryo: Annie Mumolo ve David O. Russell
Oyuncular: Jennifer Lawrence, Bradley Cooper, Robert De Niro, Édgar Ramírez, Isabella Rossellini, Diane Ladd, Virginia Madsen
Jennifer Lawrence’ın henüz 25 yaşındayken dördüncü adaylığını alacağı fikrine kendinizi alıştırsanız iyi edersiniz. Böyle cümleler kurmaktan nefret ediyorum; ama çağımızın Meryl Streep’i olup Kate Winslet ve Amy Adams’ı sollayarak bence kariyerine pek çok Oscar adaylığı sığdıracak. Eğer ki bu samimi tavrından vazgeçip film kariyerini bırakmazsa tabii. David O. Russell ile olan üçüncü ortaklığında bu sefer evkadınları için “Miracle Mop” ve “Huggable hangers” (Google’dan aratıp resimlerine bakın derim.) gibi icatlar yapan başarılı birini, Joy Mangano’yu canlandıracak. Russell daha evvel The Fighter – American Hustle – Silver Linings Playbook üçlüsünde benimsediği geveze, histerik karakterlerin evrenini bıraktığını ve daha farklı bir şeyler yapacağını söylemişti. Bakalım bu biyografik yapımı nasıl tepkiler alacak.
Bridesmaids’i de yazan Annie Mumolo, Russell’la birlikte kaleme almış senaryoyu. Kadroda yine yıldız isimler mevcut. Bradley Cooper, Joy Mangona’ya ilk fırsatı veren şirketin sahibini canlandırıyor. Robert De Niro’yu J-Law’un babası, Édgar Ramírez’i ise eski eşi olarak izleyeceğiz. Kadroya yeni eklenen üç yıldızın isimlerinin de (Rossellini, Ladd & Madsen) beni epey heyecanlandırdığını söylemem gerek. Karşımızda bizim jenerasyonun Erin Brockovich’i gibi bir film var aslında. Tabii Mangano’nun keşifleriyle Brockovich’in verdiği savaş apayrı kulvarlarda. Ama tek başına hayatlarına devam ettiren anneler olarak kaderleri benzerlik gösteriyor. Filmin “Kay’s Baptism” adıyla devam eden çekimlerinin yaza kalmadan tamamlanması planlanıyor.
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Jennifer Lawrence), yardımcı erkek oyuncu (Bradley Cooper), özgün senaryo, kurgu, makyaj & saç tasarımı
MACBETH (The Weinstein Company)
Yönetmen: Justin Kurzel
Senaryo: Jacob Koskoff, Todd Louiso (uyarlama), William Shakespeare (oyun)
Oyuncular: Michael Fassbender, Marion Cotillard, Sean Harris, Elizabeth Debicki, Paddy Considine, Jack Reynor, David Thewlis
Geçtiğimiz sene Cannes Film Festivali’nde basın için verilen The Weinstein Company partisinde ilk fragmanı gösterilmişti Macbeth’in. Ve dedikodulara bakılırsa fragmandan bile Michael Fassbender’ın Oscar yarışında olacağını anlaşılıyormuş. Lakin çok büyük bir problem var, o da yılan hikayesine dönen Danny Boyle’in yönettiği Steve Jobs biyografisinin bir anda 2015’e çekilmesi. Bu da demek oluyor ki, Fassbender eğer ki kampanya yapacaksa birinden birine ağırlık vermek zorunda kalacak. Hangisinin geri planda kalacağını zamanla göreceğiz. Fakat her ne kadar film Weinstein’in elinde olsa bile içimden bir ses bu William Shakespeare uyarlamasının teknik dallara takılıp belki Cotillard’a da bir adaylık getirerek köşesine çekilebileceğini söylüyor. Ne de olsa tekstin asıl yıldızı Lady Macbeth.
Gösterim tarihi konusunda henüz kesin bir karar alamayan şirket hala bir açıklama yapmış değil. Ama güz festivalleriyle birlikte Macbeth’in seyirciyle buluşacağını düşünüyorum. Bu arada filmin yönetmeni Snowtown’dan hatırlayacağınız Justin Kurzel. Harvey, Morten Tyldum’dan sonra şimdi de tanıtacak başka birini bulmuş gibi gözüküyor. Eğer 2015 tarihli bu yeni Macbeth uyarlaması Oscar’a aday olmayı başarırsa, 1996’daki Hamlet’den bu yana yarışta kendine yer bulabilmiş ilk William Shakespeare oyunu olacak. Şimdi köşemize çekilip vizyon tarihinin açıklanmasını bekleme zamanı.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Michael Fassbender), kadın oyuncu (Marion Cotillard), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı
THE MARTIAN (20th Century Fox) – 25 Kasım 2015
Yönetmen: Ridley Scott
Senaryo: Drew Goddard (uyarlama), Andy Weir (kitap)
Oyuncular: Matt Damon, Jessica Chastain, Michael Peña, Kristen Wiig, Jeff Daniels, Donald Glover, Kate Mara, Aksel Hennie, Sean Bean, Chiwetel Ejiofor, Sebastian Stan, Mackenzie Davis
Normalde Ridley Scott filmleri için heyecanlanmamak gibi bir prensibim var. Exodus: Gods and Kings’i izlemedim, merak da etmiyorum. The Counselor’ın yarattığı bilekleri kesme isteğini hala kafamdan atabilmiş değilim. Ama söz konusu Ridley Scott ve bilimkurgular olunca işin rengi değişiyor. Sonuçta Alien, Blade Runner ve ikisine göre nispeten daha geride kalsa da pek beğendiğim Prometheus’u bu adam çekti neticede. Ve üstüne üstlük geçtiğimiz yılın en çok konuşulan romanı, The Martian’ı çekiyor. Film Mars’daki bir görev sırasında çıkan bir fırtınayla ekipten ayrı düşen ve o noktadan sonra geride kalanlar tarafından bulunamayınca ölmüş kabul edilen bir astronotu anlatıyor. Ve hikaye de bu astronotun hayatta kalma mücadelesini konu alacak. Fakat bahsettiğimiz karakter oldukça şahsına münhasır, kendisiyle dalga geçebilme yeteneğine sahip olan esprili bir adam. Yani bir yandan çok dramatik, bir yandan da sırıtacağınız garantisini veren bir şeyle karşı karşıyasınız.
Kilit karakter için Matt Damon da karar kılınmış. Ama kadroda birbirinden değerli isimler var. Jessica Chastain ve Jeff Daniels gibi yıldızların yanı sıra televizyonla ününe ün katmış Kristen Wiig, Donald Glover ve Kate Mara’yı da izleyeceğiz. Benim 2015’te en merak ettiğim filmlerden biri The Martian. Gösterim tarihi de hiç fena durmuyor. Oylama döneminden önce yapılacak gösterimlerle En İyi Film listesindeki bilimkurgu boşluğunu doldurabilir. Fakat “epik” bir arka plana sahip olduğu için In the Heart of the Sea ile kapışmak zorunda kalır mı diye de düşünmüyor değilim. Matt Damon’ı En İyi Erkek Oyuncu tahminlerinize eklemenizde yarar var. Senaryoyu da Buffy the Vampire Slayer, Angel, Alias, Lost gibi kült diziler için çalışmış, yakın tarihte The Cabin the Woods’u çekmiş Drew Goddard uyarlamış. Daha ne olsun? Bir de müziklerini kimin yapacağı belli oldu mu tamamdır!
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Matt Damon), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt
ME AND EARL AND THE DYING GIRL (Fox Searchlight) – 1 Temmuz 2015
Yönetmen: Alfonso Gomez-Rejon
Senaryo: Jesse Andrews (senaryo & uyarlama)
Oyuncular: Thomas Mann, Olivia Cooke, RJ Cyler, Chelsea T. Zhang, Katherine C. Hughes, Natalie Marchelletta, Jon Bernthal, Nick Offerman, Connie Britton, Molly Shannon, Gavin Dietz, Edward DeBruce
Tabii ki de tahmin dosyasına Sundance’den ödülle dönen bir filmi koymamak olmazdı. Hem de Fox Searchlight’ın satın almak için bir dakika dahi düşünmediği bir filmi! Pittsburgh’daki üç lise öğrencisi arasında geçen film için The Fault in Our Stars’ın lösemili ve daha esprili bir versiyonu yorumları yapılıyor. Şu an Metacritic’deki puanı 92. Sanıyorum Whiplash, Precious, Beasts of the Southern Wild, Winter’s Bone ve daha niceleri gibi Oscar yarışında yer alacağını düşünmek yanlış olmaz. Me and Earl and the Dying Girl’ün yönetmeni sinema dünyasının çok tanıdığı bir isim değil. Ama American Horror Story izleyicileri Emmy adayı yönetmenin kamerasına aşina. Ben de Gomez-Rejon’un yönettiği birkaç Coven bölümünü izlemiş biri olarak epey umutlu olduğumu ekleyebilirim.
Kadroda pek tanıdık isim olmasa da Sundance’den büyük ödülle dönmüş olmaları filmin tanıtımı için yeterli olacaktır. Direkt uyarlandığı romanın sahibi tarafından senaryolaştırılan yapımın en büyük şansı büyük kategoriler gibi. Fox Searchlight genelde elinde birden fazla film olduğunda her şeyi eline yüzüne bulaştıran şirketler arasında. Dolayısıyla ağırlık Demolition ve Brooklyn’den alınıp buraya verilirse Sundance’de başlayan başarının devamı getirebilir. Bu arada ne zaman dünya prömiyerini Sundance’de yapmış bir film Oscar’da En İyi Film seçilecek merak ediyorum. Boyhood buna epey yaklaştı; fakat sonuca ulaşamadı. Belki de sıra Me and the Earl and the Dying Girl’dedir. Ana karakterin genç bir yönetmen olması belki de kendi sektörleri hakkında bir şey görünce deliye dönen Akademi’nin seçimi konusunda bize işaret vermeye çalışıyordur.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Thomas Mann), yardımcı erkek oyuncu (RJ Cyler), uyarlama senaryo, kurgu
MIDNIGHT SPECIAL (Warner Bros.) – 25 Kasım 2015
Yönetmen: Jeff Nichols
Senaryo: Jeff Nichols
Oyuncular: Michael Shannon, Jaeden Lieberher, Kirsten Dunst, Adam Driver, Joel Edgerton, Paul Sparks, Sam Shepard, Nathan Brimmer, Scott Haze, James DuMont
Yıllardır Sony ve Lionsgate ile küçük projeler çeken, Mud ile Take Shelter sayesinde modern Amerikan bağımsız sinemasının önemli yönetmenlerinden birine dönüşmüş Jeff Nichols bir bilimkurgu için Warner Bros’la el sıkışırsa ne olur? İşte bunun cevabını hep beraber Midnight Special sayesinde öğreneceğiz. Filmle ilgili bildiğimiz tek şey IMDb’deki bir cümle. Bir baba, oğlunun süper güçlerini olduğunu öğrendikten sonra kendini bir kovalamacının orta yerinde buluyor. Babayı Michael Shannon, oğlunu ise St. Vincent’da tanıştığımız Jaeden Lieberher canlandıracak. Bana bu konu fena halde Alfonso Cuarón’un NBC için yaptığı ve yayından kaldırılan Believe isimli diziyi hatırlattı. Ama eminim Jeff Nichols yine kalemiyle bir fark yaratmayı başaracaktır.
Bir başka heyecan yaratan bilimkurgu, The Martian ile aynı hafta vizyona girmeye hazırlanıyor Midnight Special. Eğer bir değişiklik olmazsa bu ikilinin gişe savaşından kimin sağ çıkacağını görmeyi çok isterim. Yine de Nichols isminin tıpkı Take Shelter’daki gibi fazla gösterişe ihtiyaç duymadan da bir şeyler yapılabileceğine işaret ettiğini de unutmamak gerek. Kadroda her taraf birbirinden ünlü isimlerle dolu. Fakat henüz kimin iyi, kimin kötüyü oynayacağı açıklanmış değil. Malum ödül gruplarının köşeli kötü karakterlere bir zaafı var. Bu da yardımcı kadrodan birilerinin ön plana çıkabileceği anlamına geliyor. Tek umudumuz Michael Shannon’ın Revolutionary Road’dan yıllar sonra ikinci Oscar adaylığını alabilecek materyale sahip olması.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Michael Shannon), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt
THE REVENANT (20th Century Fox) – 25 Aralık 2015
Yönetmen: Alejandro González Iñárritu
Senaryo: Alejandro González Iñárritu, Mark L. Smith (uyarlama), Michael Punke (roman)
Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Tom Hardy, Will Poulter, Domhnall Gleeson, Kristoffer Joner, Brad Carter, Lukas Haas, Paul Anderson
Bu yazıyı hazırlarken Boyhood’un En İyi Film seçileceğini düşündüğümden The Revenant’ın önümüzdeki yılın büyük ödülünü kapacağına çok inanıyordum; ama Birdman’in galibiyeti dengeleri değiştirdi. Alejandro González Iñárritu’nun yeni filmi muhtemelen yine Oscar yarışındaki yerini alacak; ama bu sefer aldığı adaylıklar daha çok oyuncularına yarayacak gibi gözüküyor. Daha evvel Park Chan-wook’un yönetmek için el koyduğu Michael Punke romanı bir kürk avcısının intikam öyküsünü anlatıyor. 19. yüzyılda geçmekte olan yapım Hugh Glass’in (Leonardo DiCaprio) bir ayı tarafından yaralanması ve ortaklarının onu o halde soyup ölüme terk etmesiyle start alıyor.
Tamamen ana karakterine sırtını dayayan, tek kişilik bir şov olacak The Revenant. Kitabın büyük bir kısmında doğru düzgün diyalog yok. Bu da Leonardo DiCaprio’ya şov yapmak için büyük bir fırsat verecek gibi geliyor bana. Her seferinde umutlanmaktan çok sıkıldık biliyorum; ama sonunda biricik Leo’muz Oscar’la buluşabilir. O an gerçekleştiğinde internetin çökeceğine hiç şüphem yok. Ayrıca kitaptaki en enteresan karakterlerden birini de Tom Hardy canlandırmakta. Ödülü almasa bile aday olmasına kesin gözüyle bakıyorum. Iñárritu’nun ekibi de buram buram Oscar kokuyor: Görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki (Birdman, The Tree of Life, Gravity), kurguda Stephen Mirrione (Birdman, Babel, Traffic), kostüm tasarımında Jacqueline West (Benjamin Button, Quills) ve prodüksiyon tasarımında da Jack Fisk (There Will Be Blood).
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Leonardo DiCaprio), yardımcı erkek oyuncu (Tom Hardy), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj &saç tasarımı, ses miksajı
THE SEA OF TREES (Dağıtımcısı belli değil.)
Yönetmen: Gus Van Sant
Senaryo: Chris Sparling
Oyuncular: Matthew McConaughey, Ken Watanabe, Naomi Watts, Katie Aselton, Jordan Gavaris
Good Will Hunting ve Milk haricinde Akademi tarafından takdir edildiği bir film olmasa da Gus Van Sant her daim erken Oscar tahminlerinde yerini alan yönetmenlerden biri oldu. Yeni projesi The Sea of Trees aynı zamanda İntihar Ormanı olarak bilinen Aokigahara adlı, Japonya’daki Fuji Dağı’nın eteklerinde yer almakta olan bir alandan adını alıyor. Pek çok intihar gören bu ormanda geçecek hikaye, kendini öldürmek için buraya gelen bir Amerikalı ve yine aynı sebeple orada bulunan bir Japon’un enteresan dostluğunu anlatacakmış. Böyle milletleri arka arkaya sayınca bir fıkra gibi geldi kulağa biliyorum; fakat The Sea of Trees’in epey melankolik olacağı söyleniyor. Senaryoyu, Ryan Reynolds’un başrolünde yer aldığı ve ortalama eleştiriler alan Buried’ın senaristi kaleme almış bu arada.
Dallas Buyers Club ile Oscar kazanan Matthew McConaughey tabii ki de filmin en büyük şansı gibi gözüküyor. Hollywood’daki her türlü dramada Uzak Doğu’lu karakter olarak izlemeye alıştığımız Ken Watanabe de The Last Samurai sonrası ilk kez Oscar radarına yakalanabilir gibi. Kamera arkasında Gus Van Sant’le daha önce pek çalışmamış bir kalabalık mevcut. Ama mesela filmden gelen görsellere bakınca bile sinematografisinin ilgi çekebileceğini düşündüm,ki Kaspar Tuxen ismini kimsenin duymadığına eminim. Ayrıca her yıl yapılan, filme çekilmek için bekleyen, piyasada dolaşmakta olan en iyi senaryoları sıralayan Blacklist’in 2013 versiyonunda zirvedeymiş The Sea of Trees’in teksti. Bakalım neler çıkacak…
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Matthew McConaughey), yardımcı erkek oyuncu (Ken Watanabe), yardımcı kadın oyuncu (Naomi Watts), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi
SICARIO (Lionsgate) – 18 Eylül 2015
Yönetmen: Denis Villeneuve
Senaryo: Taylor Sheridan
Oyuncular: Emily Blunt, Benicio del Toro, Josh Brolin, Jon Bernthal, Daniel Kaluuya, Maximiliano Hernández, Jeffrey Donovan
Incendies ile yabancı film dalında Oscar’a aday olduktan sonra arka arkaya Prisoners ve Enemy’yi çeken, sezonda kendine yer bulamasa da ödül sohbetlerinde adı geçen Denis Villeneuve şimdi de Sicario ile şansını deneyecek. Sons of Anarchy’nin David Hale’ı olarak tanıdığımız Taylor Sheridan tarafından kaleme alınan film, genç bir FBI ajanının (Blunt), CIA tarafından yürütülen bir operasyona dahil olmasını anlatıyormuş. Bir Meksika uyuşturucu kartelinin patronunu alaşağı etmeye çalışırken, söz konusu genç ajanımız da kendini ahlaksal bir ikilemin ortasında bulacakmış. Tahmin edebileceğiniz üzere başrolde karşımıza Emily Blunt çıkacak. Operasyonun hedefindeki uyuşturucu tacirini ise Benicio del Toro canlandırıyor.
Roger Deakins ve Jóhann Jóhannsson gibi isimleri barındıran ekibiyle tekrardan kamera arkasına geçen Villeneuve henüz Oscar’da ana kategorilerin barajını aşabilmiş değil. Sony’den Warner Bros.’a geçen, ardından A24 Films’le çalışan Villeneuve, bu sefer şansını Lionsgate ile deneyecek. Albert Nobbs’dan beri Oscar için kampanya yapacak bir filmi olmayan şirket bu yıl Freeheld ile birlikte Sicario’yu da pazara sunacak gibi gözüküyor. Oscar bekaretini bozmasını istediğimiz Emily Blunt en büyük umudumuz tabii ki de. Ayrıca Roger Deakins’in de eğer ki film iyiyse ödülle buluşma zamanı geldi de geçiyor. Eğer ki yıllardır beklenen zafere ulaşırsa okyanusun bu tarafında bile herkes töreni izlerken ayağa kalkıp alkışlayacak.
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Emily Blunt), yardımcı erkek oyuncu (Benicio del Toro), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik
ST JAMES PLACE (20th Century Fox & Disney) – 16 Ekim 2015
Yönetmen: Steven Spielberg
Senaryo: Matt Charman, Joel & Ethan Coen
Oyuncular: Tom Hanks, Mark Rylance, Amy Ryan, Alan Alda, Billy Magnussen, Eve Hewson, Sebastian Koch, Peter McRobbie
Geçtiğimiz yıl Angelina Jolie için Unbroken’ı kaleme alan Coen Kardeşler şimdi de Akademi’nin vazgeçemediği yönetmenlerden Steven Spielberg için St. James Place’in Matt Charman tarafından yazılan senaryosunu revize etmiş. Kabuslarımıza giren yol arkadaşları Spielberg ile Tom Hanks, 2004 tarihli The Terminal’dan bu yana ilk kez bir araya geliyorlar. 1960 yılında Soğuk Savaş sırasında Sovyetler’e düşen bir Amerikan uçağını pilotu için pazarlığa oturan avukat James Donovan etrafında dönecekmiş film. Şimdiden yaratılacak yapay tansiyonu hissedebiliyorum. Bir yandan da ümitliyim esasında; çünkü Steven Spielberg, bana göre, Munich’den bu yana kayda değer tek bir film çekmedi ve St James Place’in çizgisi de neden bilmem bana Munich’i hatırlatıyor.
Filmin iki önemli karakterinden birini dediğim gibi Tom Hanks canlandıracak. Diğeri için ise Mark Rylance uygun görülmüş. Spielberg Janusz Kaminski, John Williams ve Michael Kahn’dan oluşan klasik ekibinin yanı sıra Wes Anderson filmlerinin setleriyle tanınan Adam Stockhausen’ı da katmış filmine. İyi de çıksa, kötü de çıksa bence çok rahat aday olabilecek bir film gibi duruyor. Malum War Horse bile o kadar rezalet eleştiriye rağmen En İyi Film adayları arasında kendine yer bulmuştu. Üstelik erken sayılabilecek vizyon tarihi de Oscar oylamasına kadar olan dönemde kendilerini hatırlatmak için epey çalışacaklarının habercisi gibi. Asıl merak ettiğim Tom Hanks’in Cast Away’den sonra ilk kez adaylık alıp alamayacağı.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Tom Hanks), yardımcı erkek oyuncu (Alan Alda), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı
STEVE JOBS (Universal Pictures) – 9 Ekim 2015
Yönetmen: Danny Boyle
Senaryo: Aaron Sorkin (uyarlama), Walter Isaacson (kitap)
Oyuncular: Michael Fassbender, Seth Rogen, Kate Winslet, Jeff Daniels, Michael Stuhlbarg, Katherine Waterston, Sarah Snook, Adam Shapiro, Perla Haney-Jardine, John Ortiz
Sony’nin tüm mailları hacklendikten sonra bu projenin akıbeti hakkında pek çok detay öğrenmiş olsak da bir anda 2016’dan 2015’e çekilen Steve Jobs’ın son hali Scott Rudin ile Amy Pascal arasındaki sohbetlerde bahsi geçen şeye hiç benzemeyecek gibi gözüküyor. Slumdog Millionaire sonrası 127 Hours ile tekrardan şansını deneyen Danny Boyle’un başına getirildiği Steve Jobs biyografisi, Ashton Kutcher’la bir versiyonla şansını denemiş ve epey kötü eleştiriler almıştı. Bu sefer çağımızın bir başka internet dehası Mark Zuckerberg’ü anlatan The Social Network’ün senaryosunu yazmış Aaron Sorkin ile anlaştılar. Apple’ın kurucusu Jobs’u ise Michael Fassbender canlandıracak. Ayrıca Seth Rogen’ı Steve Wozniak (Apple’ın adı herkes tarafından bilinmeyen diğer kurucusu), Kate Winslet ile Jeff Daniels bir zamanlar Mac / Apple grubunda görev almış diğer önemli isimlere can verecek.
Çok yakın zamanda hem The Social Network’ü, hem de jOBS adında bir felaket izlediğimiz için bu projenin nasıl sonuçlanacağını merakla bekliyorum. Fassbender’ın 12 Years a Slave sonrası ikinci adaylığını alacağını düşünmemek deli olur. Dedikodulara bakırsa role epey kendini kaptırmış ve sette harikalar yaratıyormuş. Ama benzer bir faciayı Benedict Cumberbatch ile The Fifth Estate’de de yaşadık. Lakin burada mevzu bahis yönetmen Bill Condon değil, Danny Boyle! O yüzden umutlanmamız normal. Seth Rogen’ın Jonah Hill gibi Oscar bekaretini bozacak komedi oyuncuları arasına girmesi an meselesi. Umuyorum Kate Winslet’in de aday olabilecek bir sahnesi vardır filmde. Hiç olmadı film beğenilirse, The Imitation Game’deki Keira Knightley gibi tek bir mimik kullanmadan Oscar’a aday olur, fena mı?
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Michael Fassbender), yardımcı erkek oyuncu (Seth Rogen), yardımcı kadın oyuncu (Kate Winslet), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, makyaj & saç tasarımı
SUFFRAGETTE (ABD dağıtımcısı henüz belli değil.) – 11 Eylül 2015
Yönetmen: Sarah Gavron
Senaryo: Abi Morgan
Oyuncular: Carey Mulligan, Helena Bonham Carter, Ben Whishaw, Brendan Gleeson, Romola Garai, Anne-Marie Duff, Meryl Streep, Samuel West
Henüz ABD’de bir dağıtımcı bulamamış olmasana epey şaşırdığım Suffragette, daha evvel Shame ve The Iron Lady için kalemini oynatan Abi Morgan’ın yeni senaryosu. Sarah Gavron’ın yönetmenlik koltuğunda oturduğu yapımın 2014 içerisinde gösterime girmesi bekleniyordu. Fakat çekimler uzayınca Suffragette, 2015’e kaldı. Feminist hareketin ilk dönemlerine odaklanacak olan yapım, barışçıl protestoların işe yaramadığını fark eden ve hayatın her yerinde cinsiyet eşitliği isteyen kadınların her şeyi göze alarak eylemlerini daha agresif bir düzeleme taşımasını konu alacakmış. Başrollerde Carey Mulligan ve Helena Bonham Carter var. Ayrıca Meryl Streep de küçük bir rolle filme katkıda bulunmuş.
İngiltere’de Eylül ayında vizyona girmesi sizleri yanıltmasın. Genelde Birleşik Krallık’da erken vizyon gören yapımlar ABD’de Oscar kampanyaları için daha geç bir tarihte gösterime sokulabiliyor. Carey Mulligan uzunca bir süredir yarışa dahil olamamıştı. Bu film yeniden şansını denemesine yardımcı olur. Ya da belki de Helena Bonham Carter’ın uzun zamandır beklenen Oscar zaferini elde etmesine de şahit olabiliriz. Karakterin içeriğini bilmediğimizden tam bir yorum yapmak mümkün olmasa da Carter’ın ortaya yine tadından yenmez bir performans çıkaracağına şüphe yok. Bu arada filmin müziklerini de sonunda Oscar alan başarılı besteci Alexandre Desplat yapmış.
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Carey Mulligan), yardımcı kadın oyuncu (Helena Bonham Carter), özgün senaryo, kurgu, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
THAT’S WHAT I’M TALKING ABOUT (Paramount)
Yönetmen: Richard Linklater
Senaryo: Richard Linklater
Oyuncular: Blake Jenner, Ryan Guzman, Tyler Hoechlin, Wyatt Russell, Zoey Dutch, Glen Powell, Will Brittain, Forrest Vickery, Temple Baker, Tanner Kalina
Before serisiyle sevip saydığımız (Evet, hala Boyhood umrumda değil.) yönetmen Richard Linklater hayatında ilk kez büyük bir stüdyoyla anlaşma yaptı. Yeni Harvey Weinstein olarak kabul edilen Megan Ellison’ın yapımcıları arasında yer aldığı That’s What I’m Talking About’un konusu sır gibi saklanıyor. Tek bildiğimiz 80’li yıllarda geçtiği ve bir grup üniversite öğrencisinin oluşturduğu beyzbol takımının hayatına odaklandığı. Kadronun tamamı no-name sayılabilecek, televizyon deneyimi olan oyuncularla dolu. Glee’den Blake Jenner, Pretty Little Liars’dan Ryan Guzman, Teen Wolf’dan Tyler Hoechlin ilk dikkat çekenler. Ayrıca Cold in July’daki tüyler ürpertici karakteriyle hayatlarımıza giren Wyatt Russell da var kadroda.
Yine sade anlatıma sırtına dayamasını beklediğimiz yapım hem Linklater’ın Boyhood ile hakkının yendiğini düşünenler sayesinde, hem de Megan Ellison’ın varlığıyla bence Oscar yolunu bulur. Çekimler Aralık ayının son haftalarında tamamlanmış. Gösterim tarihi belli olmasa da 2015’e yetişeceği kesin gibi. Şimdiden Toronto ya da Telluride’da görücüye çıkacağı bile söylenebilir. Bu genç kadrodan birileri aday olabilir mi bilemiyorum; fakat Linklater artık sadece senaryo dalında takdir gören yönetmenler listesini terk edip En İyi Film dalında ilk deneyimini edindi. That’s What I’m Talking About belki ödülü alacağı film olmasa da ilerleyen yıllarda çekeceği diğer yapımlar için kartvizinde yer alacak bir başka önemli iş olabilir.
İhtimaller: Film, yönetmen, özgün senaryo, kurgu, kostüm tasarımı
TRUMBO (Bleecker Street)
Yönetmen: Jay Roach
Senaryo: John McNamara
Oyuncular: Bryan Cranston, Diane Lane, Elle Fanning, Alan Tudyk, Helen Mirren, John Goodman, Adewale Akinnuoye-Agbaje, Michael Stuhlbarg, Dean O’Gorman, Louis C.K., Roger Bart, David James Elliott, Peter Mackenzie, Christian Berkel
Birdman, Argo, The Artist… Şu son beş senede Oscar’la ilgili bir şey öğrendiysek o da Akademi’nin kendi sektörüyle ilgili filmlere zaafı olduğudur. 1940’lı yıllarda komünist olduğu gerekçesiyle kara listeye alınan senarist Donald Trumbo’yu anlatacak olan ve senaristin soyadını taşıyan film bu fırsatı kullanmaya geliyor. Sırf kara listede olduğu için zamanında yazdığı Roman Holiday ve The Brave One senaryolarıyla Oscar kazanmasına rağmen ödüllerini alamamış, onun yerine adı kullanılan başka senaristlere gitmiş altın heykelcikler. İşte Trumbo da Hollywood’un bu karanlık dönemine ışık tutmaya çalışacak. Hem de AMPAS değil belki ama Televizyon Akademisi tarafından çok sevilen aktör Bryan Cranston önderliğinde yapacak her şeyi.
Trumbo kağıt üzerinde harika dursa da Jay Roach gibi kimsenin umursamadığı filmler yapan bir yönetmenin elinde olması biraz hevesimizi kırıyor. Daha evvel televizyona çalışan senarist John McNamara için de iyi şeyler söylemek mümkün değil. Bu arada Trumbo’nun arkasındaki şirket Bleecker Street’in sektöre henüz bu yıl giriş yaptığını belirteyim. Trumbo’nun tabii ki de en büyük şansı Bryan Cranston. Sonunda film çevrelerinin de televizyonda rüştünü ispat etmiş aktörü taçlandırma şansı olacak. Eğer film koca bir faci olarak sonuçlanmazsa her halükarda Bryan Cranston ilk beşte yer bulur diye düşünüyorum. Bu arada Amerika’nın o dönemdeki en önemli magazin gazetecilerinden birini canlandıracak Helen Mirren’a da bir şeyler çıkabilir mi acaba diye düşünmüyor değilim. Sonuçta film Trumbo ile Mirren tarafından canlandırılan Hedda Hopper arasındaki düşmanlığa yer verecekmiş çoğunlukla.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Bryan Cranston), yardımcı kadın oyuncu (Helen Mirren), özgün senaryo, kurgu, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
TULIP FEVER (The Weinstein Company)
Yönetmen: Justin Chadwick
Senaryo: Tom Stoppard (uyarlama), Deborah Moggach (roman)
Oyuncular: Dane DeHaan, Alicia Vikander, Christoph Waltz, Holliday Grainger, Judi Dench, Jack O’Connell, Cara Delevingne, Matthew Morrison, Tom Hollander, Cressida Bonas, Douglas Hodge, David Harewood
Hollanda Altın Çağı’nda lale soğanlarının fiyatlarının aniden aşırı derecede yükselip çöküşe geçtiği Lale Çılgınlığı döneminde geçen Tulip Fever, Harvey Weinstein ve güruhunun bu sene desteklediği filmlerden bir diğeri. Hatta Harvey elleri kalabalık olduğu için bu yıl Sundance’den film bile almamış. Neyse, biz Tulip Fever’a dönelim. Deborah Moggach’ın romanından uyarlanan yapımı Shakespeare in Love, Anna Karenina, Brazil gibi işlerinden tanıdığımız Tom Stoppard senaryolaştırmış. Hikaye, Lale Çılgınlığı döneminde portresini çizdiği bir adamın karısına aşık olan ressamı konu alıyor. Genç ressamı Dane DeHaan, aşık olduğu kadını güzeller güzeli Alicia Vikander, onun eşini ise kötü karakterleri oynamaya doyamayan Christoph Waltz canlandıracakmış. Yardımcı rollerde de birbirinden yıldız isimler mevcut.
Hem The Other Boleyn Girl, hem de Mandela: Long Walk to Freedom ile duvara toslayan Justin Chadwick, bir kez daha Oscar’ın seçkin kulübüne katılmak için şansını deneyecek. Film önümüzdeki sezonun kostümlü drama kontenjanından kendine birkaç kategoride birden yer bulabilecek gibi gözüküyor. Eğer yarattıkları gürültü Shakespeare in Love desibeline ulaşırsa, Hollywood bir kez daha Harvey’nin tuzağına düşebilir. Çoktan çekilen ve Danny Elfman’ın müzikleriyle donatılmayı bekleyen filmin vizyon tarihi henüz belli değil. Bu arada ilginç bir detay daha, esasında filmi Shakespeare in Love’ı yöneten John Madden’ın çekmesi planlanıyormuş. Ama proje bir anda kendini Justin Chadwick’in ellerinde bulmuş.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Dane DeHaan), kadın oyuncu (Alicia Vikander), yardımcı erkek oyuncu (Christoph Waltz), yardımcı kadın oyuncu (Judi Dench), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
OLASI ADAY ADAYLARI
ADAM JONES (The Weinstein Company)
Yönetmen: John Wells
Senaryo: Steven Knight
Oyuncular: Bradley Cooper, Jamie Dornan, Emma Thompson, Sienna Miller, Matthew Rhys, Daniel Brühl, Alicia Vikander, Uma Thurman, Lily James, Omar Sy, Riccardo Scamarcio
Kitchen Confidential’da tanıyıp sevdiğimiz Bradley Cooper mutfağa geri dönüyor. Dünyanın en iyi restoranını açma amacıyla kendi ekibini kurmaya çalışan bir şefi canlandıracak olan Cooper, daha evvel August: Osage County’de Weinstein için çalışan John Wells ile bir araya gelmiş. Kadroda elinizi nereye atsanız bir yıldıza denk geliyorsunuz. Kağıt üzerinde buram buram ödül kokuyor. Ama daha şimdiden filmin bir komedi olacağının sinyallerinin verilmesi pek hayra alamet değil. Tabii bir yanda da Akademi’nin son üç senedir aday etmeden duramadığı Bradley Cooper ve Dirty Pretty Things, Eastern Promises, Locke gibi harika senaryolar yazan Steven Knight var. Ümitlenmeli miyiz?
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Bradley Cooper), özgün senaryo
BEASTS OF NO NATION (Focus Features)
Yönetmen: Cary Fukunaga
Senaryo: Cary Fukunaga (uyarlama) ve Uzodinma Iweala (roman)
Oyuncular: Abraham Attah, Idris Elba, Ama. K. Abebrese, Gace Nortey, David Dontoh, Opeyemi Fagbohung
Geçtiğimiz sene kitabını okuduğum Beasts of No Nation, bir Afrika ülkesindeki İç Savaş sırasında militanlar tarafından el konulup asker olarak yetiştirilen genç bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Kitap tamamen ana karakterin gözünden anlatılmış ve oldukça aksanlı bir İngilizce’yle yazılmış. Hikayedeki kilit karakterlerden Kumandan’ı Idris Elba canlandıracakmış. True Detective sayesinde ününe ün katan Cary Fukunaga, eğer önceki filmleri Sin Nombre ve Jane Eyre’a göre daha ulaşılabilir bir iş ortaya çıkarırsa Beasts of No Nation’ın şansı olabilir. Özellikle Idris Elba’ya dikkat derim. O karakteri kim oynasa Oscar radarına takılır. Akademi’nin son dönemde peşine takıldığı kötü adam normlarına epey uyuyor.
İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı erkek oyuncu (Idris Elba), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi
BLEED FOR THIS (Henüz dağıtımcısı belli değil.)
Yönetmen: Ben Younger
Senaryo: Ben Younger
Oyuncular: Miles Teller, Katey Sagal, Amanda Clayton, Aaron Eckhart, Ciarán Hinds, Ted Levine, Jordan Gelber, Tom DeNucci, Daniel Sauli
Tüm ödül sezonu boyunca Whiplash’in yıldızı Miles Teller’ın neden bir ergen bıyığıyla gezdiğini merak mı ediyorsunuz? Buyrun cevabı! Miles Teller, meşhur boksör ve dünya şampiyon Vinny Paz’i canlandırıyor yeni filminde. Pazmanya Canavarı lakabıyla bilinen Vinny’nin annesini Katey Sagal, babasını ise Ciarán Hinds canlandıracak. Henüz bir dağıtımcı yok. Ama 2015’e yetişeceği kesinleşmiş gibi. Yeni jenerasyonun en heyecan verici kariyerlerinden birine sahip olacakmış gibi duran Miles Teller bakalım bu filmle sınıf atlayıp Whiplash’le hak ettiği adaylığı geç de olsa alabilecek mi göreceğiz. Ayrıca Aaron Eckhart’ı da sonunda izledikten sonra adını unutmayacağımız bir filmde göreceğimiz için epey mutluyum.
İhtimaller: Film, erkek oyuncu (Miles Teller), yardımcı kadın oyuncu (Katey Sagal), özgün senaryo, makyaj & saç tasarımı
BY THE SEA (Universal Pictures)
Yönetmen: Angelina Jolie
Senaryo: Angelina Jolie
Oyuncular: Angelina Jolie, Brad Pitt, Niels Arestrup, Mélanie Laurent, Melvil Poupaud
Türkiye’deki üçüncü sınıf internet sitelerinin bile “Angelina Jolie ve Brad Pitt balayında film çekti.” diye haber yaptığı filme geldi sıra. Geçtiğimiz yıl Unbroken’a çok bel bağladığımız için bu sefer daha temkinli yaklaşmayı tercih ediyorum. Angelina Jolie’nin hem yazıp, hem yönetip, hem de oynadığı filmde giderek araları açılmaya başlayan bir çiftin Fransa’nın küçük bir kasabasında evliliklerinin tekrardan kuvvetlendiğini izleyecekmiş. Mr. & Mrs. Smith sonrası dünyanın en prestijli ikilisini bir arada görmek tabii ki de harika olacak; ama şimdiden filmi parçalamak için sırada bekleyen eleştirmenlerin kokusunu alabiliyorum. Umarım Angie hepsini şaşırtır da Unbroken ile yenen hakkı teslim edilir.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Brad Pitt), kadın oyuncu (Angelina Jolie), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi
CRIMSON PEAK (Universal Pictures) – 16 Ekim 2015
Yönetmen: Guillermo del Toro
Senaryo: Guillermo del Toro ve Matthew Robbins
Oyuncular: Mia Wasikowska, Tom Hiddleston, Jessica Chastain, Charlie Hunnam, Jim Beaver, Emily Coutts, Sofia Wells, Matia Jackett, Leslie Hope, Burn Gorman, Doug Jones, Javier Botet
Fragmanı erkenden çıkan ve şimdiden beklenti yaratan yeni Guillermo del Toro filmi, tıpkı Pan’s Labyrinth gibi teknik dalları hepsini egemenliği altına alacak gibi gözüküyor. 19. yüzyılda yazarlık yapan Edith Cushing (Wasikowska), yeni eşiyle (Hiddleston) birlikte harabe bir konağa yerleşir. Fakat zamanla kocasının tanıdığını zannetiği olmadığını fark etmeye başlar. Büyük ihtimalle bolca korku ve gerilim öğesi içereceğinden dolayı büyük kategorilere sıçraması pek mümkün olmayacak Crimson Peak’in. Ama Alfonso Cuarón ve Alejandro González Iñárritu’nun açtığı yolda bir Meksikalı’ya daha yer var hala. Ben filmin tanıtımlarında gözüme en çok Jessica Chastain’i kestirdim. Eğer ki seyirciden iyi bir tepki almayı başarıp, teknik başarısıyla Oscar’a kadar hala gündemde kalabilirse film, pek ala Chastain’e de yeni bir adaylık çıkabilir.
İhtimaller: Yardımcı kadın oyuncu (Jessica Chastain), görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı
DEMOLITION (Fox Searchlight)
Yönetmen: Jean-Marc Vallée
Senaryo: Bryan Sipe
Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Naomi Watts, Chris Cooper, Polly Draper, Brendan Dooling, Judah Lewis, Tom Kemp
Hollywood’a hangi ara transfer olduğunu anlayamadığımız Jean-Marc Vallée şimdiden çalıştığı dört oyuncusuna adaylık, içlerinden ikisine de Oscar getirmiş bir yönetmene dönüştü. Bu sefer ağır bir biyografi yapmak yerine biraz romantik komedi sularına yönelen Vallée, karısının ölümünün ardından hayatı alt üst olan bir adamı ve şans eseri hayatına giren bir kadının öyküsünü anlatacakmış. Filmle ilgili detaylar oldukça sınırlı ne yazık ki. Açıkçası Demolition’ın arkasında Fox Searchlight’ın olduğunu bilmesem bir Oscar aday adayı gibi durmadığını söyleyebilirdim. Ama Fox’un tekrardan Vallée’ye destek veriyor olması kafaları karıştırıyor. Benim asıl merak ettiğim ise 2015 içerisinde üç önemli projenin başrolünde karşımıza çıkacak Jake Gyllenhaal’un akıbeti. Acaba hangisinin kampanyasına ağırlık verecekler.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Jake Gyllenhaal), kadın oyuncu (Naomi Watts), özgün senaryo, kurgu
THE DIARY OF A TEENAGE GIRL (Sony Pictures Classics)
Yönetmen: Marielle Heller
Senaryo: Marielle Heller (uyarlama), Phoebe Gloeckner (roman)
Oyuncular: Bel Powley, Kristen Wiig, Alexander Skarsgård, Christopher Meloni, Madeleine Waters, Quinn Nagle, Austin Lyon, Abigail Wait
Phoebe Gloeckner’ın aynı adlı çizgi romanından uyarlanan The Diary of a Teenage Girl, Sundance’den çılgınca iyi tepkiler alan filmlerden bir diğeri. 70’li yılların San Francisco’sunda annesinin erkek arkadaşıyla gizli saklı bir ilişkiye başlayan genç kızımızın hikayesini anlatıyor. İzleyenlerin büyük bir çoğunluğu Kristen Wiig’i Oscar tahminlerimize eklememiz konusunda ısrarcı. Sanıyorum Saturday Night Live çıkışlı başarılı komedyen, Bridesmaids ile aldığı senaryo adaylığının üzerine bir yenisini ekleyecek. Tabii doğru bir şekilde pazarlanırsa, ki bu sene gördüğümüz üzere Sony Pictures artık bu işi çok güzel başarıyor, teknik dallarda da birkaç adaylık koparabilir. Tabii siz yine de The Diary of a Teenage Girl’ün asıl marifetinin Kristen Wiig olacağını bilin.
İhtimaller: Yardımcı kadın oyuncu (Kristen Wiig), uyarlama senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı
THE DRESSMAKER (Universal Pictures) – 1 Ekim 2015
Yönetmen: Jocelyn Moorhouse
Senaryo: Jocelyn Moorhouse (uyarlama), Rosalie Ham (roman)
Oyuncular: Kate Winslet, Judy Davis, Liam Hemsworth, Hugo Weaving, Sarah Snook, Sacha Horler, Caroline Goodall, James Mackay, Rebecca Gibney, Shane Bourne, Alison Whyte, Barry Otto, Julia Blake, Kerry Fox
Hazır biricik Jack Dawson’ımız Leonardo DiCaprio, The Revenant ile Oscar yarışına hazırlanırken elmanın diğer yarısı Kate Winslet’e de bir şeyler çıkar mı? İşte bu sorunun cevabı The Dressmaker’da gizli. Rosalie Ham’in çok satan romanı yıllar evvel doğduğu kasabadan bir cinayet iftirasıyla sürülmüş ve annesinin hastalığı sebebiyle geri dönmüş bir kadının öyküsünü anlatıyor. Evinden uzaktayken terzilik eğitimi alan ana karakter, kasabasına döndükten sonra gençken onu suçlu konumuna düşüren herkesten, onları yaptığı kıyafetlerin büyüsüne kaptırarak intikam almaya başlıyor. Kate Winslet tabii ki de filmin en büyük umudu. Yalnız 1950’li yılların Avustralya’sında geçiyor olması da buram buram prodüksiyon ve kostüm tasarımı adaylığı kokuyor. Bu arada Avustralya’nın göz bebeği, film müziği bestecisi David Hirschfelder’ın da Shine ve Elizabeth sonrası yeni bir adaylık alma zamanı geldi de geçiyor.
İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Kate Winslet), uyarlama senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
THE END OF THE TOUR (A24 Films)
Yönetmen: James Ponsoldt
Senaryo: Donald Margulies (uyarlama), David Lipsky (kitap)
Oyuncular: Jason Segel, Jesse Eisenberg, Ron Livingston
Son üç senedir ellerindeki filmlerin Oscar kampanyalarını hep rezil rüsva eden A24 Films, bu sefer erken davranıp Sundance’de The End of the Tour’a el koymuş. Filmin henüz gösterim tarihi belli değil; ama umuyorum A24 Films güz festivallerinde kendini hatırlatmayı başarır. 2008 yılında vefat eden Amerikalı yazar David Foster Wallace’ın bir kitabının tanıtımı sırasında gazeteci David Lipsky ile süregelen uzun röpörtajını konu alıyormuş film. Senaryo da direkt Lipsky’nin kitabından uyarlanmış. Başarılı yazarı calandıran Jason Segel için harika eleştiriler yapılıyor. Akademi’nin azıcık abartıya kaçarak gerçekte de var olan birileri canlandırıldığında nasıl kendinden geçtiğini iyi biliyorsunuz. İşte Segel da bu zaaftan yararlanmak için gelecek. Ama All Is Lost ve A Most Violent Year sonrası sütten sadece dili değil, tüm bedeni yanan A24 Films’in doğru bir pazarlama tekniğini tüm şirketlerden daha çok ihtiyacı var.
İhtimaller: Film, erkek oyuncu (Jason Segel), yardımcı erkek oyuncu (Jesse Eisenberg), uyarlama senaryo, kurgu
EVEREST (Universal) – 18 Eylül 2015
Yönetmen: Baltasar Kormákur
Senaryo: Simon Beaufoy, Justin Isbell, Mark Medoff, William Nicholson (uyarlama),
Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Keira Knightley, Jason Clarke, Sam Worthington, Josh Brolin, John Hawkes, Robin Wright, Emily Watson, Thomas M. Wright, Martin Henderson, Michael Kelly, Naoko Mori, Clive Standen, Vanessa Kirby
Bana sanki bu yılın Captain Phillips’i olacakmış ve Eylül başındaki gösterim tarihiyle gişede yüzü gülüp, seyirci desteğini de alarak Oscar’a aday olacakmış gibi gelen filmlerden biri Everest. Belki En İyi Film sohbetleri içerisinde görmek güç olur; ama pek çok hayran biriktireceğine şüphem yok. Jake Gyllenhaal, Keira Knightley ve Jason Clarke gibi yıldız isimleri bir araya getiren yapım İzlandalı yönetmen Baltasar Kormákur imzası taşıyor. 1966 yılında Everest’de kar fırtınasına yakalanıp ölen 8 kişiyi anlatacakmış. Tam olarak nasıl bir film olacağını kestirememekteyim; o yüzden herhangi bir oyuncu tahmini yapmak şimdilik yanlış geliyor bana. Ayrıca senaryonun birkaç kere yeniden yazılmış olması da pek hayra alamet değil. Ama Dario Marianelli aşkına bir özgün müzik adaylığı görsek hiç fena olmaz.
İhtimaller: Film, uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı
FREEHELD (Lionsgate)
Yönetmen: Peter Sollett
Senaryo: Ron Nyswaner
Oyuncular: Julianne Moore, Ellen Page, Steve Carell, Luke Grimes, Gabriel Luna, Michael Shannon
Julianne Moore, ilk Oscar’ını henüz kazanmışken yine buram buram ödül kokan bir filmi daha geliyor. 2007 tarihli aynı adlı ve Oscar ödüllü kısa belgeselden uzun metraj film haline getirilen Freeheld, akciğer kanseri olduktan sonra yaşadığın yerin haklarını partnerine (Page) geçirmeye çalışan bir kadının (Moore) hikayesini anlatacak. Filmin uyarlama mı yoksa özgün mü kabul edileceği hakkında en ufak bir fikrim yok. Ama eğer ki Page ya da Moore iyiyse, liberal gözükmek için her daim hazır bekleyen oyuncu branşı hazır lezbiyen karakterleri beyazperdede yakalamışken adaylığı verebilir. Bu arada Ellen Page’in eşcinsellik açıklamasından sonra ilk olarak böyle bir filmde karşımıza çıkacak olması da enteresan tabii. Şimdiden filmin promosyon döneminde sorulacak soruları, Page’in anlatacağı hikayeleri merakla bekliyorum. Eğer Oscar radarına girerse performansı değil, aynı zamanda kimliğini ifade etmek için yıllarca beklemiş olması ve tam özgürlüğüne yeni kavuşabilmesinin hikayesi de ödüllendirilecek unutmayın.
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Julianne Moore), yardımcı kadın oyuncu (Ellen Page), uyarlama/özgün (?) senaryo, kurgu
GRANDMA (Sony Pictures Classics)
Yönetmen: Paul Weitz
Senaryo: Paul Weitz
Oyuncular: Lily Tomlin, Julia Garner, Marcia Gay Harden, Judy Greer, Laverne Cox, Elizabeth Peña, Nat Wolff, John Cho, Sam Elliott, Mo Aboul-Zelof, Sarah Burns
Sony Pictures Classics, 27 yıl sonra ilk kez bir başrolde izleyeceğimiz Lily Tomlin’i Oscar yarışına hazırlıyor. Sundance’den bu yana adı sıkça anılan Tomlin sektör tarafından sevilen (David O. Russell hariç), ama bir türlü takdir edilmemiş bir aktris. Carol ve Freeheld gibi yine ana karakteri lezbiyen olduğu için liberallerin oldukça dikkatini çekecek olan yapım, partneri öldükten sonra torunuyla birlikte yolculuğa çıkan bir kadını anlatıyormuş. Filmin çok sevildiği söylenemez; ama Lily Tomlin’in aday olması için çaba sarf edecek yakın arkadaşlarının listesine baktığınızda karşınıza inanılmaz prestijli ve Tomlin’in oy alabilmesine yardımcı olacak isimler çıkıyor. Eğer 2015 lezbiyenlerin yılı olacaksa Grandma’yı da listeye eklemekte yarar var. Fakat bu filmlerin hepsinin aynı yıla gelmesi ters tepebilir ve içlerinden sadece bir tanesi de aday olabilir, onu da ekleyeyim.
İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Lily Tomlin), özgün senaryo
ICON (Henüz dağıtımcısı belli değil.)
Yönetmen: Stephen Frears
Senaryo: John Hodge (uyarlama) ve David Walsh (kitap)
Oyuncular: Ben Foster, Lee Pace, Jesse Plemons, Guillaume Canet, Chris O’Dowd, Dustin Hoffman
Çalıştığı oyunculara Oscar şansı vermesiyle meşhur olan yönetmen Stephen Frears, bir zamanların ikonik sporcusu Lance Armstrong’un Tour de France sırasında doping alarak yarışa çıktığı iddialarının başladığı dönemi anlatan bir film yapmış. Başrolde Robin Wright’ın yeni oyuncağı, biz sinemaseverlerin 3:10 to Yuma ile sevdalandığı Ben Foster var. Filmin en büyük problemi bir dağıtımcısı olmaması, ki Frears’ın işleri genelde bu konuda pek sıkıntı çekmezler. Çoktan çekip bir kenara kaldırdığı yeni filmi sırasını beklerken Meryl Streep’le de yeni bir film çekmeye başladı bu arada başarılı yönetmen. Icon’a dönecek olursak… Kadroda adını yeteri kadar duyuramamış birbirinden yetenekli aktörler mevcut. Eğer ki Frears yine sihrini konuşturduysa bu yılın yarışında Icon’u üst sıralara tırmanırken izleyebiliriz.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Ben Foster), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, makyaj & saç tasarımı
IRRATIONAL MAN (Sony Pictures Classics) – 24 Temmuz 2015
Yönetmen: Woody Allen
Senaryo: Woody Allen
Oyuncular: Joaquin Phoenix, Emma Stone, Jamie Blackley, Parker Posey
Bir iyi, bir kötü film sırasını asla bozmayan Woody Allen, Magic in the Moonlight felaketinden sonra şimdi Irrational Man ile karşımıza çıkacak. Filmin arkasında yine Sony Pictures Classics var. Başrollerde ise daha önce hiç çalışmadığı Joaquin Phoenix ve bir önceki filminde de başrolü teslim ettiği Emma Stone yer almakta. Kendi ve hayatıyla ilgili kafasında büyük soru işaretleri olan bir felsefe profesörü (Phoenix) ile öğrencisi (Stone) arasındaki ilişkiyi izleyecekmişiz. Tabi ki de gönül Allen’ın filminin Blue Jasmine, Midnight in Paris, Vicky Cristina Barcelona kaleminde olmasını istiyor. Hem böylece Joaquin Phoenix’in de adaylıklarına bir yenisi eklenir. Ama neden bilmem pek bir şey çıkmayacakmış gibi geliyor bana Irrational Man’den. Umarım yanılıyorumdur.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Joaquin Phoenix), kadın oyuncu (Emma Stone), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi
THE LIGHT BETWEEN OCEANS (Walt Disney Studios)
Yönetmen: Derek Cianfrance
Senaryo: Derek Cianfrance (uyarlama), M.L. Stedman (roman)
Oyuncular: Michael Fassbender, Alicia Vikander, Rachel Weisz, Caren Pistorius, Florence Clery
Önümüzdeki sene sinemaya uyarlanacak çok satan romanlardan biri daha! Tıpkı Jeff Nichols gibi hayatında ilk kez büyük bir stüdyoyla çalışacak olan Derek Cianfrance, The Place Beyond the Pines ve Blue Valentine sonrası deniz feneri bekçiliği yapan bir adamla karısının akıntıya kapılmış bir kayıktan kurtarıp büyüttüğü çocuğu anlatacakmış. Sürekli okumayı ertelediğim bir kitap olduğu için nasıl bir şeyle karşılaşacağımızdan emin değilim. Ama söylenenlere bakılırsa The Light Between Oceans göz pınarlarımızı kurutmaya geliyormuş. Cianfrance çok ama çok sevdiğim bir yönetmen olduğundan film kötü çıksa bile ben kucaklamaya hazırım. Yeri geldiğinde çok iyi Oscar kampanyaları yapabilen Disney yine parasını yatıracağı filmi seçmiş kısacası. Umuyorum Saving Mr. Banks’de olduğu gibi büyük bir hüsrana uğramazlar. Filmin müziklerini Alexandre Desplat’nın yaptığını da dipnot olarak düşelim.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Michael Fassbender), kadın oyuncu (Alicia Vikander), yardımcı kadın oyuncu (Rachel Weisz), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik
MR. HOLMES (Miramax)
Yönetmen: Bill Condon
Senaryo: Bill Condon, Jeffrey Hatcher (uyarlama), Mitch Cullin (roman)
Oyuncular: Ian McKellen, Colin Starkey, Laura Linney, Hattie Morahan, Hiroyuki Sanada, Patrick Kennedy, Roger Allam, Phil David, Frances de la Tour, Milo Parker
Berlin’den hiç de fena olmayan eleştiriler alarak dönen Mr. Holmes, Ian McKellen’a Oscar adaylığı getiren Gods and Monsters’ın yönetmeni Bill Condon’la başarılı aktörü yıllar sonra tekrardan bir araya getiriyor. Film, Sir Arthur Conan Doyle’un ölümsüz karakteri Sherlock Holmes’u emeklilik yıllarında son maceralarından birini yaşarken görüntülüyormuş. Tahmin edebileceğiniz üzere Ian McKellen, Holmes’u canlandırıyor. Colin Starkey’yi ise meşhur Dr John Watson olarak izleyeceğiz. Teknik kategoriler için epey uygun duran yapım, yeni sahipleriyle birlikte tekrardan Oscar yarışına dönmeye hazırlanan Miramax’in en büyük umudu. Şirket Weinsteinler batan tekneyi terk ettikten sonra yeni bir alıcı bulmuş, fakat birkaç sene dağıtımcılıktan uzak durmuştu. Mr. Holmes piyasaya tekrar dönüşlerini de simgeliyor diyebiliriz.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Ian McKellen), yardımcı kadın oyuncu (Laura Linney), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik
NINA (Henüz dağıtımcısı belli değil.)
Yönetmen: Cynthia Mort
Senaryo: Cynthia Mort
Oyuncular: Zoe Saldana, David Oyelowo, Mike Epps, Siena Goines, Ella Joyce, Mary Pat Gleason, Ella Thomas, Ronald Guttman
Siyahiler için yapılan her türlü sosyal sorumluluk projesinin yüzü haline dönüşen David Oyelowo, bu sefer de siyahilerin bugüne kadar müzik dünyasına armağan ettiği en önemli sesin anlatılacağı filmde başrollerden birini kapmış. Dinlemelere doyamadığımız Nina Simone, yıllar sonra Zoe Saldana’nın bedeninde can bulacak. Tabii ki de uzun süre ilişki yaşadığı menajeri Clifton Henderson olarak da Oyelowo’yu izleyeceğiz. Henüz gösterim tarihi ve dağıtımcısı belli değil. Hatta filmin çekimlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı bile belli değil. Ama unutmayın ki Saldana kendini hatırlatmak için bu sene Oscar’da ufak bir sunuculuk görevi bile üstlendi. Ajansına iyi para bayılmış olsa gerek. Filmin yönetmeninin bir kadın olması da acaba Ava DuVernay’e yapılan haksızlık sonrası, eğer ki film iyi çıkarsa bir kıyak geçilir mi diye düşündürüyor.
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Zoe Saldana), erkek oyuncu (David Oyelowo), kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı, ses miksajı
RICKI AND THE FLASH (TriStar Pictures) – 7 Ağustos 2015
Yönetmen: Jonathan Demme
Senaryo: Diablo Cody
Oyuncular: Meryl Streep, Mamie Gummer, Kevin Kline, Sebastian Stan, Rick Springfield, Audra McDonald, Ben Platt
The Silence of the Lambs’in başarılı yönetmeni Jonathan Demme, Rachel Getting Married’dan sonra bir kez daha çalıştığı kadın oyuncuya adaylık getirecek gibi. Daha doğrusu Meryl Streep filmi ünlü edecek diyelim. Yazın gösterime girmesi ve TriStar tarafından dağıtılması kafalarda soru işareti yaratsa da Ricki and the Flash’in ekibi göz kamaştırıyor. Baksanıza, senaryonun altında bile Juno ile Oscar alan Diablo Cody’nin imzası var. Meryl Streep’in rock yıldızı olmak için ailesini terk etmiş bir kadını canlandıracağı filmde gerçek hayattaki kızı Mamie Gummer bu rock yıldızının eşinden yeni boşanmış çocuğunu, Kevin Kline ise Meryl’ın eski eşini canlandıracakmış. Sophie’s Choice ve A Prairie Home Companion’dan sonra üçüncü kez bir araya geldiklerini de ekleyeyim. Şimdi soru şu: Filmden Meryl’ın aday olacağı kesin, peki başka kim Oscar listelerine girecek?
İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Meryl Streep), yardımcı erkek oyuncu (Kevin Kline), yardımcı kadın oyuncu (Mamie Gummer), özgün senaryo, kurgu, özgün şarkı, makyaj & saç tasarımı, ses miksajı
SNOWDEN (Open Road Films) – 25 Aralık 2015
Yönetmen: Oliver Stone
Senaryo: Kieran Fitzgerald, Oliver Stone (uyarlama), Luke Harding, Anatoly Kucherana (kitap)
Oyuncular: Joseph Gordon-Levitt, Shailene Woodley, Scott Eastwood, Melissa Leo, Timothy Olyphant, Zachary Quinto, Tom Wilkinson, Nicolas Cage, Keith Stanfield, Rhys Ifans, Joely Richardson, Ben Schnetzer
Henüz Citizenfour’un ateşi sönmemişken 21. yüzyılın en önemli olaylarından birine bir de Oliver Stone yorum getirmek istemiş. Edward Snowden’ı Joseph Gordon-Levitt, kızarkadaşını Shailene Woodley, Laura Poitras’ı Melissa Leo, Glenn Greenwald’u ise Zachary Quinto (Neden bu kadar genç bir aktör seçmişler?) canlandıracak. Eğer ki Citizenfour’un etkisinin yarısını yaratabilirse film alır başını yürür. Joseph Gordon-Levitt de Oscar bekaretini bozan oyuncular arasına girer. NSA ile Amerikan hükümetinin ipliğini pazara çıkararak Julian Assange’dan sonra son dönemin gördüğü en önemli karaktlerden birine dönüştü Snowden ve yarattığı fırtınanın yankıları da uzun bir süre dinmeyecek gibi gözüküyor. Umuyorum Stone henüz her şey bu kadar tazeyken rezalet bir filmle Gordon-Levitt’in kariyerine zarar vermez.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Joseph Gordon-Levitt), yardımcı kadın oyuncu (Melissa Leo), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi
SOUTHPAW (The Weinstein Company) – 31 Temmuz 2015
Yönetmen: Antoine Fuqua
Senaryo: Kurt Sutter
Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Rachel McAdams, Naomie Harris, Forest Whitaker, Victor Ortiz, Curtis “50 Cent” Jackson, Tyrese Gibson, Miguel Gomez, Rita Ora
Jake Gyllenhaal’un önümüzdeki sezon Oscar’a aday olacağı kesin gibi. Hem Demolition, hem Everest, hem de Southpaw gündemde olacak. Yalnız geçirdiği fiziksel transformasyon sebebiyle Southpaw adaylığa bir adım daha yakın duruyor sanki. Arkasında Harvey Weinstein’in desteği olması da bize bunu düşündürüyor olabilir. Çok sıradan bir hikayesi var gibi bu filminin. Kariyerinde zirveye yaklaşan bir boksörün yükseldikçe parçalanan hayatı anlatılacakmış. Bu arada Gyllenhaal’dan evvel bu rol Eminem’e gitmiş. Eğer ki Harvey, Southpaw’un seyircide başarılı bir etki yaratmasını sağlarsa Antoine Fuqua, Oscar’a aday olmayı başaran ender siyahi yönetmenlerden birine dönüşebilir. Ama bu vizyon tarihi biraz can sıkıyor. Harvey daha evvel The Butler’ı da yazın ortasında gösterime sokmuştu hatırlarsanız. Sonuçlarını gayet iyi hatırlıyoruz.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Jake Gyllenhaal), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
SPECTRE (Columbia Pictures) – 6 Kasım 2015
Yönetmen: Sam Mendes
Senaryo: Neal Purvis, Robert Wade ve John Logan
Oyuncular: Daniel Craig, Christoph Waltz, Léa Seydoux, Monica Bellucci, Andrew Scott, Dave Bautista, Ralph Fiennes, Naomie Harris, Ben Whishaw, Rory Kinnear, Jesper Christensen
Bazılarınıza şaka gibi geliyor biliyorum. Hele ki Pierce Brosnan’lı komedi tarzına layık gördüğüm James Bond filmlerinden sonra. Ama Sam Mendes, Skyfall ile çıtayı öyle yükseltti ki bu yeni Bond filmi en büyük kategoriye aday olsa bile şaşırmam. Judi Dench’in yerini Ralph Fiennes’ın aldığı, kötü adamı Christoph Waltz’un oynayacağı, Bond kızı olarak Léa Seydoux’yu izleyeceğimiz, Moneypenny’nin hikayeye dahil olduğu ve Q’nun artık genç aktör Ben Whishaw olarak karşımıza çıkacağı yeni 007 hikayesini merakla bekliyoruz. Bir önceki film 5 adaylıktan ikisini altına çevirmişti. Bakalım Deakins’in yerini alan Hoyte Van Hoytema neler yapacak. Zaten ses dallarındaki adaylığı şimdiden kesin gibi. Peki Adele’in “Skyfall”u kadar büyük bir hit çıkarmayı başarabilirler mi dersiniz?
İhtimaller: Film, yardımcı erkek oyuncu (Christoph Waltz), kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik, özgün şarkı, ses kurgusu, ses miksajı
STAR WARS: THE FORCE AWAKENS (Walt Disney Studios) – 18 Aralık 2015
Yönetmen: J.J. Abrams
Senaryo: Lawrence Kasdan ve J.J. Abrams
Oyuncular: John Boyega, Daisy Ridley, Adam Driver, Oscar Isaac, Andy Serkis, Domhnall Gleeson, Max von Sydow, Lupita Nyong’o, Gwendoline Christie, Crystal Clarke, Pip Andersen, Christina Chong, Miltos Yerolemeou, Greg Grunberg, Warwick Davis
Hayatım boyunca hiç umursamadığım ve hiç de umursamayacağım bir seri Star Wars. Fakat hayranları o kadar uzun süredir bekliyor ki her şey olabilirmiş gibi geliyor bana. Yönetmen koltuğunda J.J. Abrams var. Kadronun genç isimleri açıklandı; ama büyük bir kısmının sır gibi saklandığı söyleniyor. Yaratılan beklenti benim gibi serinin tüm filmlerinde uyumuş birisini bile meraklandırıyorsa kim bilir neler yapabilir Disney doğru bir kampanyayla. Yalnız eğer ki kötü eleştiriler arka arkaya sıralanırsa yeni bir The Hobbit vakası yaşanır ve Star Wars: The Force Awakens film çöplüğünü boylar. Dua edelim de her daim hakkı yenen J.J. Abrams bu sefer hedefi onikiden vursun ve ondan nefret eden herkesi sustursun.
İhtimaller: Film, yönetmen, uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, özgün şarkı, makyaj & saç tasarımı, görsel efekt, ses kurgusu, ses miksajı
THE WALK (TriStar Pictures) – 2 Ekim 2015
Yönetmen: Robert Zemeckis
Senaryo: Robert Zemeckis, Christopher Browne (uyarlama), Philippe Petit (kitap)
Oyuncular: Joseph Gordon-Levitt, Ben Kingsley, James Badge Dale, Ben Schwartz, Steve Valentine, Charlotte Le Bon
Bu sene belgeselden uzun metrajlı film haline getirilen bir proje daha! Bu sefer Robert Zemeckis, Oscar ödüllü Man on Wire’ı alıp Joseph Gordon-Levitt’i başrole koyarak bir film çekmiş. 1974 yılında Dünya Ticaret Merkezi’nin İkiz Kuleleri arasında yürüyen ip cambazı Philippe Petit’nin hikayesi anlatılacak. Columbia ile Sony’nin ortak şirketi olan TriStar, Ricki and the Flash’le birlikte bu filmi de ödül yarışına sokmaya çalışır diye düşünüyorum. Tabii eğer Snowden’da da başrolü kapan Gordon-Levitt hangi filmin promosyonuna daha fazla mesai harcar bilinmez. Yalnız kafasından düşecekmiş gibi duran peruğuyla The Walk’un işi daha zor gibi gözüküyor. Bu arada Zemeckis filmin başına geçtiği günden beri rol için Gordon-Levitt’i istediğini söylüyormuş. Belki de peruk sadece bir göz yanılmasıdır.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Joseph-Gordon Levitt), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı
YENİ JONATHAN LEVINE FİLMİ (Columbia Pictures) – 25 Kasım 2015
Yönetmen: Jonathan Levine
Senaryo: Jonathan Levine
Oyuncular: Seth Rogen, Joseph Gordon-Levitt, Anthony Mackie, Lizzy Caplan, Jillian Bell, Lorraine Toussaint
50/50 ile kalbimizi çalan ekip tekrardan bir araya geliyor. Ama bu sefer yanlarına Anthony Mackie, Lizzy Caplan, Jillian Bell ve Lorraine Toussaint’ı da almışlar. Adı henüz belli olmayan yeni Jonathan Levine filmi Noel arefesinde klasik olarak bir araya gelen üç çocukluk arkadaşının New York’daki bir gününe odaklanacakmış. 50/50 ne yazık ki özgün senaryo adaylığı alamamış, Anjelica Huston’ın kalp parçalayan performansı görmezden gelinmişti. Bu yeni proje de pek ödül kokuyor denemez. Ama çıkmadık candan ümit kesilmezmiş. Belki Columbia doğru bir hamle yapar. Bu arada Seth Rogen’ın yanından ayırmadığı Evan Goldberg de filmin yapımcılığını üstlenmiş. Bir anda gösterim tarihinin Aralık ayından Kasım’a çekilmesi de tatlı bir şüphe uyandırmıyor değil.
İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Seth Rogen, Joseph Gordon-Levitt, Anthony Mackie), yardımcı kadın oyuncu (Jillian Bell), özgün senaryo
KISA KISA UZAK İHTİMALLER…
45 YEARS (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Andrew Haigh | O: Charlotte Rampling, Tom Courtenay): Berlin’den iki başrol oyuncusuna da ödül getiren yapım Weekend ve Looking’den tanıdığımız Andrew Haigh’in imzasını taşıyor. Biz sinemaseverler olarak tabii ki de heyecanlıyız. Ama Akademi yeteri kadar şaşalı bulmayabilir. Keşke bir mucize olsa da Charlotte Rampling’e adaylık, bir de üzerine ödül gelse!
99 HOMES (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Ramin Bahrani | O: Andrew Garfield, Michael Shannon, Laura Dern): Geçtiğimiz sene Venedik’te prömiyerini yapan, ardından da Toronto’da görücüye çıkan 99 Homes için herkes Oscar sohbeti yapıyordu; fakat film dağıtımcı bulamadı. Hala da havada duran gösterim tarihiyle yarışa dahil olmayı bekleniyor. Söylenene bakılırsa eğer doğru hamle yapılırsa üç oyuncusu birden aday olabilirmiş.
A BIGGER SPLASH (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Luca Guadagnino | O: Matthias Schoenaerts, Tilda Swinton, Ralph Fiennes): I Am Love’ını izlemeye doyamadığımız İtalyan yönetmen Luca Guadagnino, yine Tilda Swinton’ı yanına alıp bir film çekmiş. Karı koca İtalya sahillerinde tatile çıkar. Ardından kadının eski sevgilisi ve çiftin kızı ziyarete gelir. Sonra da cinsel tansiyon tavan yapar. Hazır mıyız?
BLACK MASS (Warner Bros. | Y: Scott Cooper | O: Johnny Depp, Kevin Bacon, Benedict Cumberbatch): Eğer gösterim tarihi erken olmasa Black Mass’in daha çok gürültü koparabileceğini düşünebilirdim. Ama Eylül… Biraz kafa karıştırıyor. 30 yıl boyunca FBI’a muhbirlik yaparak köklü bir mafya ailesini çökertmeye çalışan White Bulger’ı (Johnny Depp) anlatacakmış Black Mass. Neden bilmem, içimden bir ses kötü çuvallayacak diyor.
DESIERTO (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Jonás Cuarón | O: Gael Garcia Bernal, Diego Cataño, Jeffrey Dean Morgan): Alfonso Cuarón’un oğlu Jonás Cuarón ikinci uzun metrajlı yönetmenlik deneyimi için kolları sıvamış durumda. Eğer filmini Cannes’a sokmayı başarırsa Meksika’nın Oscar aday adayı hazır. Sanırım bir süre daha bu Meksika ateşi dinmeyecek.
FAR FROM THE MADDING CROWD (Fox Searchlight | Y: Thomas Vinterberg | O: Carey Mulligan, Matthias Schoenaerts, Michael Sheen): Suite Française ile birlikte 2015’e ertelenen bir diğer kostüm draması. Üstelik kamera arkasında Thomas Vinterberg var. Ama kostüm dalına takılıp kalacakmış gibi duruyor vizyon tarihi sebebiyle. Halbuki Carey Mulligan’ın gözlerinde kaybolmak için kendimizi hazırlamıştık.
THE GODMOTHER (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Eva Sørhaug | O: Catherine Zeta-Jones, Jon Bernthal, Catalina Sandino Moreno): Birisi Kolombiya asıllı meşhur uyuşturuce baronesi Griselda Blanco’nun filmi mi çekilecek dedi? Buyrun size buram buram ödül kokan bir film daha. Doğru dağıtımcı, doğru kampanya, doğru seçilmiş vizyon tarihiyle bingo yapıp, Catherine Zeta-Jones’a kariyerinin ikinci adaylığını getirebilir.
THE EARLY YEARS (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Paolo Sorrentino | O: Michael Caine, Rachel Weisz, Paul Dano): The Great Beauty ile Oscar kazanan İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino, uluslararası üne sahip bir sürü oyuncuyu bir araya getirerek yeni filmini çekmiş bile. Kadroda daha Jane Fonda ve Harvey Keitel de var. Kendi ülkesinde 21 Mayıs gözüküyor gösterim tarihi. Ama acaba Cannes’a uğrar mı diye düşünmedim değil. Bakalım Sorrentino’nun bu yeni filmi nasıl tepkiler alacak.
HANDS OF STONE (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Jonathan Jakubowicz | O: Robert De Niro, Édgar Ramirez, Usher): Şu listede üst sıralara sürpriz bir şekilde tırmanma ihtimali olan ender filmlerden. Meşhur bir Panamalı boksörün hayat hikayesi anlatılacakmış. O dönemin ağır sıklet şampiyonlarından Sugar Ray’i şarkıcı Usher canlandırıyor bu arada. Filme mesafeli yaklaşmamın tek sebebi olabilir kendisi. Bir de artık sıkılmadık mı boks filmlerinden?
A HOLOGRAM FOR THE KING (Warner Bros. | Y: Tom Tykwer | O: Tom Hanks, Tom Skerritt, Sarita Choudhury): Cloud Atlas rezaletinin sorumlularından Tom Tykwer, Dave Eggers’ın çok satan romanını beyazperdeye uyarlamaya karar vermiş. Muhtemelen yılın çok konuşulan işlerinden biri olacak. Ama Oscar radarına yakalanacağını pek zannetmiyorum.
I SAW THE LIGHT (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Marc Abraham | O: Tom Hiddleston, Elizabeth Olsen, David Krumholtz): Vizyon tarihi 2016’ya sarkabilirmiş gibi duran I Saw the Light, ünlü country yıldızı Hank Williams’ı anlatacakmış. Yönetmen de kötü bilimkurguların yapımcısı olarak tanınan Marc Abraham. Bakalım sağlam bir drama çıkarmayı başarabilecek mi. Eğer becerirse Tom Hiddleston’a gün doğabilir.
I SMILE BACK (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Adam Salky | O: Sarah Silverman, Josh Charles, Thomas Sadoski): Buram buram Independent Spirit ve Gotham adaylığı kokan bir film daha. Sundance’den güzel eleştirilerle dönen yapımda en çok Sarah Silverman’ın oyunculuğu beğenildi. Hazır aklıma gelmişken, neden Oscarlar’ı da Silverman sunmuyor?
THE INTERN (Warner Bros. | Y: Nancy Meyers | O: Robert De Niro, Anne Hathaway, Adam DeVine): Something’s Gotta Give, The Holiday, What Women Want gibi romantik komedi klasiklerinin yaratıcısı Nancy Meyers, bu sefer tamamen komediye geçiş yapmış. Moda temalı internet sitesine yaşlı bir adam stajyer olarak girerse ne olur? Şimdiden esnemeye başladım. Ama Altın Küre’nin komedi / müzikal dalı sürprizlere açık biliyorsunuz.
JAMES WHITE (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Josh Mond | O: Christopher Abbott, Cynthia Nixon, Scott Mescudi): Sundance’den güzel eleştirilerle dönen James White’ın başrolünde Lena Dunham’ın başarılı dizisi Girls’ü gürültülü bir şekilde terk eden Christopher Abbott var. Filmle ilgili en çok konuşulan şey de kendisi. Performansına bayılanlar bir sürü güzel eleştiri yazmış. Cynthia Nixon’ın da adı geçmekte; ama tabii Abbott bence bağımsız sinema ödüllerinde adı geçen tek James White oyuncusu olacak.
JANE GOT A GUN (The Weinstein Company | Y: Gavin O’Connor | O: Natalie Portman, Joel Edgerton, Ewan McGregor): O kadar çok yönetmeni ve oyuncusu değişti ki Weinstein’in elinde olsa bile istediği etkiyi yaratamayıp çuvallayacakmış gibi bir his var bende. Henüz güz festivalleri başlamadan vizyona girmesi de cabası.
THE LAST FACE (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Sean Penn | O: Charlize Theron, Javier Bardem, Adèle Exarchopoulos): Robin Wright’la boşandıktan sonra huzuru Charlize Theron’da bulan Sean Penn, sevgilisiyle birlikte bir film çekiyor. Yaz aylarında Cape Town’da çalışmalar başlamıştı; fakat filmin detayları sır gibi saklanmakta. Bu sene En İyi Film ödülünü açıklamasının tek sebebi belki de kendini hatırlatmak istemesidir.
LEGEND (Universal Pictures | Y: Brian Helgeland | O: Tom Hardy, Christopher Eccleston, Emily Browning): L.A. Confidential ve Mystic River gibi harika senaryolar yazmasına rağmen bir türlü eski formuna kavuşamayan Brian Helgeland, 1950’li yıllarda Londra’da adı çok duyulmuş ikiz gangsterler Ronald ve Reginald Kray’in hikayesini filme çekiyormuş. Ve iki kardeşi de yeni jenerasyonun başarılı yıldızlarından Tom Hardy canlandırıyor. The Revenant olmasa belki buradan bir adaylık koparabilirdi.
THE LOBSTER (Protagonist Pictures | Y: Yorgos Lanthimos | O: Colin Farrell, Rachel Weisz, Ben Whishaw): Yunanistan’ın ve belki de Avrupa’nın en iyi yönetmeni olan Yorgos Lanthimos ilk kez İngilizce bir filmle karşımıza çıkacak. Senaryo yine şahane: Yakın bir gelecekte yalnız insanlar 45 gün içerisinde bir otelde kendilerine eş bulmakla yükümlüdür. Bulamayanlar bir hayvana dönüştürülüp ormana bırakılacaktır. Şu an, şu dakika izlemek istiyorum! Keşke Oscar da Lanthimos’un filmine yer verse.
MAGIC MIKE XXL (Warner Bros. | Y: Gregory Jacobs | O: Channing Tatum, Matt Bomer, Joe Manganiello): İlk filmle Matthew McConaughey ödül sezonunda birkaç yere aday olmuştu; ama ikinci film bana kötü patlayacakmış gibi geliyor. Soderbergh’in yönetmenliğini değil, ama sinematografisini üstlendiği Magic Mike XXL büyük ihtimalle bu yazın en çok gişe yapan Amerikan filmi olacak.
MISS YOU ALREADY (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Catherine Hardwicke | O: Drew Barrymore, Toni Collette, Dominic Cooper): Twilight serisinin ilk ve tek eli yüzü düzgün filmini çeken Hardwicke, Thirteen’den beri hayranlarını mutlu edebilmeyi başaramadı. Bu sefer bir romantik komedi için oldukça güzel gözüken bir kadroyu bir araya getirmiş. Şimdiden Altın Küre komedi/müzikal adaylığı kokusu alabiliyorum.
MISSISSIPPI GRIND (A24 Films | Y: Anna Boden & Ryan Fleck | O: Ryan Reynolds, Sienna Miller, Ben Mendelsohn): Sundance çıkışlı yapımı izleyen herkes Ben Mendelsohn’ın filmde çok iyi olduğunu söylüyor. Ama film çok küçük. Üstelik Oscar laneti üzerinde olan A24 Films’in elinde.
MISTRESS AMERICA (Fox Searchlight | Y: Noah Baumbauch | O: Greta Gerwig, Lola Kirke, Heather Lind): Frances Ha’daki muhteşem ortaklıklarıyla akıllarımıza kazınan Noah Baumbauch ve Greta Gerwig ikilisi yine bir araya gelmiş. Film Sundance’de gösterildiğinin ertesi günü Fox Searchlight tarafından satın alındı. Ama tabii Frances Ha’yı bile kopardığı gürültüye rağmen aday etmedilerse, Mistress America’ya yüz verirler mi bilemiyorum.
THE OTHER SIDE OF THE WIND (Royal Road | Y: Orson Welles | O: John Huston, Bob Random, Peter Bogdanovich): Orson Welles vefat ettikten sonra yasal problemlerden dolayı gösterime sokulmayan The Other Side of the Wind, bu yıl Welles’ın doğumgününün 100. yıl kutlamalarında ilk kez seyirci karşısına çıkacak. Eğer film için bir Oscar kampanyası yapılırsa neler olur diye merak ediyor insan. 12 yılda çekilen Boyhood yarışa dahil oluyor, çekimleri 39 sene önce tamamlanan The Other Side of the Wind niye dahil olmasın, öyle değil mi?
ROOM (A24 Films | Y: Lenny Abrahamson | O: Brie Larson, Joan Allen, William H. Macy): Geçtiğimiz yıl Frank ile güzel bir sürpriz yapan Lenny Abrahamson, şimdi de beş yaşındaki oğluyla birlikte esir alınan bir annenin dramını anlatacakmış. Konu benim ilgimi çekti bile! Bu arada ekleyeyim, Room’u aynı adlı Emma Donoghue romanından uyarlıyormuş Abrahamson.
THE SECRET IN THEIR EYES (STX Entertainment | Y: Billy Ray | O: Julia Roberts, Nicole Kidman, Chiwetel Ejiofor): Sürpriz Oscar zaferiyle epey konuşulan Arjantin filmi El secreto de sus ojos, Hollywood’da yeniden can bulmaya hazırlanıyor. Bu kadar yakın tarihten, hem de ödül almış bir filmi uyarlamaları bana biraz saçma geldi. Fakat Julia Roberts ve Nicole Kidman’ı aynı karede görecek olmak bile heyecanlanmamıza yetiyor. Sonuçlarını merakla bekliyoruz.
THE SECRET SCRIPTURE (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Jim Sheridan | O: Rooney Mara, Vanessa Redgrave, Theo James): Her filmiyle bir şekilde ortalamanın üzerine çıkmayı başaran Jim Sheridan, şimdi de çok satan bir romanı uyarlamakla meşgul. 2015’te tekrardan bir patlama yapması muhtemel Rooney Mara başrolde. Vanessa Redgrave ise karakterin yaşlılığını canlandırıyormuş. Teknik başarısı olacak bir dönem filmi olacak gibi gözüküyor. Bakalım…
SISTERS (Universal Pictures | Y: Jason Moore | O: Tina Fey, Amy Poehler, Ike Barinholtz): Saturday Night Live ve sonrasında çektikleri diziler sayesinde geniş bir hayran kitlesi edinen Fey & Poehler ikilisi, Altın Küre’deki üç yıllık deneyimlerinden sonra Hollywood tarafından da saygı gören iki komedyene dönüştü. Sisters’da SNL’in tüm kızları bir araya toparlanıp epey eğlenmişler. Universal da özellikle gişe yapmak için yıl sonunu bekliyormuş. İster misiniz özgün senaryo adaylığının üzerine bir de Fey’le Poehler’a bir şeyler çıksın.
SLOW WEST (A24 Films | Y: John Maclean | O: Kodi Smith-McPhee, Michael Fassbender, Ben Mendelsohn): Sundance’de özellikle Ben Mendelsohn’un performansıyla harika eleştiriler aldığı Slow West, çok geçmeden bir dağıtımcı buldu. Pek ödül sezonuna ait bir iş gibi durmuyor. Fakat aldığı puanlar oldukça iyi. Hiç olmadı Steve Jobs ile aday olmaya çalışacak Fassbender’ın yüzünü hatırlatır Akademi üyelerine.
SPOTLIGHT (Open Road Films | Y: Thomas McCarthy | O: Mark Ruffalo, Rachel McAdams, Brian d’Arcy James): Gazetecilik tarihinin en eski araştırma ekibini anlatacak olan Spotlight’da bu senenin Oscar adayı Michael Keaton da var. Tüm kadroya mutlaka göz atmanızı öneririm. Gus Van Sant’in çektiği The Sea of Trees gibi o da uyarlanmayı beklenen filmlerin bulunduğu Blacklist’de yer almaktaymış 2013 yılında. Merakla bekliyoruz.
THE STANFORD PRISON EXPERIMENT (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Kyle Patrick Alvarez | O: Billy Crudup, Ezra Miller, Olivia Thirlby): Sundance’den harika eleştirilerle ayrılan yapımın en büyük kozu Ezra Miller gibi gözükse de Billy Crudup hakkında da çok güzel şeyler okudum. 70’li yıllarda gerçekleşen bir psikolojik deneyi anlatan yapımın Das Experiment ile aynı temalara hizmet ettiği söyleniyor.
STRAIGHT OUTTA COMPTON (Universal Pictures | Y: F. Gary Gary | O: Jason Mitchell, Corey Hawkins, O’Shea Jackson): Ünlü rap grubu N.W.A’in kuruluşunu anlatacak Straight Outta Compton bu yaz gösterime giriyor. Dr. Dre’yi Corey Hawkins, Ice Cube’u O’Shea Jackson canlandıracak. Paul Giamatti de efsanevi menajer Jerry Heller olarak karşımıza çıkacakmış. Gişedeki başarı bir anda ödül sezonunda adının duyulmasına sebep olabilir.
SUITE FRANÇAISE (The Weinstein Company | Y: Saul Dibb | O: Michelle Williams, Matthias Schoenaerts, Kristin Scott Thomas): Irène Némirovsky’nin çok satan romanından beyazperdeye uyarlanan Suite Française, 2014 sonunda gösterime girecekti ama ne olduysa oldu ve tarih ertelendi. Henüz ABD’deki gösterim tarihi belli değil. Bu da Weinstein’in kostüm tasarımı gibi teknik dallar için Suite Française’nın vizyon tarihini yaza kadar sarkıtabileceği anlamına geliyor.
A TALE OF LOVE AND DARKNESS (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: Natalie Portman | O: Shira Haas, Natalie Portman, Makram Khoury): Yahudiler’in el kitabı olarak adlandırılan Amos Oz’un A Tale of Love and Darkness’ı, Natalie Portman tarafından beyazperde uyarlanıyor. Tıpkı Angelina Jolie gibi o da yönetmenliğe politik bir başlangıç yapmış. Ya batacak, ya da çıkacak kısacası. Umarım kitabın hakkın verir.
TRAINWRECK (Universal Pictures | Y: Judd Apatow | O: Amy Schumer, Bill Hader, Tilda Swinton): Yepyeni bir Judd Apatow komedisine hazır mısınız? Haftalardır fragmanını izleye izleye bir hal olduğum Trainwreck, Apatow ile Comedy Central’ın yıldızı Amy Schumer’ı bir araya getiriyor. Çok eğleneceğimize şüphe yok. Ama en azından bir özgün senaryo adaylığı gelir mi dersiniz?
TRIPLE NINE (Open Road Films | Y: John Hillcoat | O: Woody Harrelson, Kate Winslet, Aaron Paul): Ünlü kaynayan bir kadro daha! Bu sefer kamera arkasında The Road ve Lawless’ın yönetmeni John Hillcoat var. Bana ödüllük değil de gişelik bir film gibi geldi. Ama Open Road gibi küçük bir dağıtımcının elinde olması beklentileri yükseltiyor. Nightcrawler’a verdikleri desteğin bir benzerini bu sefer Triple Nine ve Snowden için tekrarlayacaklar.
TRUTH (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: James Vanderbilt | O: Robert Redford, Cate Blanchett, Topher Grace): CBS’in meşhur haber sunucusu Dan Rather’ı Robert Redford’un canlandıracağı yapım da dağıtımcı aramaya devam edenler. Kadro göz kamaştırıyor. Fakat yönetmen James Vanderbilt’in senaristlik geçmişi Zodiac ile White House Down gibi iki ayrı uçta filmi içermekte. Ne beklememiz gerektiğini kestiremiyorum.
WAR ON EVERYONE (Henüz dağıtımcısı belli değil. | Y: John Michael McDonagh | O: Garrett Hedlund, Michael Pena, Guy Pearce): Henüz çekimleri başlamayan War on Everyone, McDonagh Kardeşler’den John Michael’ın yeni projesi. Calvary’den sadece bir sene sonra hemen kamera arkasına geçmeye hazırlanan John Michael, kadrosunu oluşturmakla meşgulmuş. Belki kardeşi Martin gibi o da Oscar’a aday olmayı başarır senaryosuyla.
THE WHOLE TRUTH (Henüz bir dağıtımcısı yok. | Y: Courtney Hunt | O: Keanu Reeves, Gabriel Basso, Gugu Mbatha-Raw): Frozen River’ın yönetmeni uzun bir aradan sonra geri dönüyor. Filmin 2015’e yetişeceği kesinleşmiş değil. Keanu Reeves, babasını öldürdüğü iddia edilen onyedi yaşındaki bir çocuğun avukatını oynayacakmış. Senaristi de Reversal of Fortune’u yazan Nicholas Kazan.
TARİH SIKINTISI OLANLAR…
Her yıl bu dosyayı izlerken vizyon tarihi sıradaki ödül sezonuna yetişmeyeceği için listeme dahil etmediğim filmler oluyor. Bu yıl onları da kaçırmamak adına şimdilik 2016 gözüken, ama çekimleri çoktan başladığı için her an 2015’e yetişebilecek yapımları da ekledim. Mesela Eddie Redmayne’in geçtim ikinci adaylığı ikinci Oscar’ını alabileceği The Danish Girl. Tarihteki ilk cinsiyet değiştirme ameliyatı olan kişiyi anlatacak yapımın yönetmeni The King’s Speech ve Les Misérables’dan tanıdığımız Tom Hooper. Martin Scorsese’nin uzun süredir beklediğimiz Silence isimli yeni filmi de sette bir kaza olduğu ve iki kişi hayatını kaybettiği için şimdilik askıya alındı. Don Cheadle’ın resmen Oscar almak için yazıp, yönetip, başrolünü aldığı Miles Davis biyografisi Miles Ahead de bir kenarda sırasını bekliyor. Jodie Foster’ın birbirinden ünlü isimleri bir araya getirdiği Money Monster, aynı adlı belgeselden film haline getirilen ve başrolünde Sandra Bullock’un yer aldığı Our Brand Is Crisis ve adı henüz belli olmayan yeni Terrence Malick filmi de sürpriz yapabilir. Bu arada Malick, Fassbender’ın seslendirdiği tüm sahneleri filmden attı söylentileri dolaşıyor. Bekleyip göreceğiz. Son olarak Katrina Kasırgası’nı konu alacak The American Can, uzun süredir filme çekilmeyi bekleyen The Family Fang ve Stephen Frears ile Meryl Streep’i bir araya getiren Florence Foster Jenkins‘i de hatırlatayım. İçlerinedn herhangi birinin tarihi bir anda öne çekilirse “Ama derlemenize koymamıştınız.” demezsiniz artık.
TEKNİK HARİKALAR
Görsel efekt, ses kurgusu, ses miksajı, makyaj & saç tasarımı gibi dallarda pörtleyebilecek filmleri de aşağıya sıraladım. Joe Wright’ın çok kötü olacak gibi duran yeni filmi Pan, Cate Blanchett’in üvey anneyi oynadığı Cinderella, izleyip de bayıldığım ama Oscar’dan yana şansı olacağına pek inanamadığım Ex Machina, Marvel’in bir başka gişe canavı Avengers: Age of Ultron ve başarılı aktör Paul Rudd’ı kelli felli süper kahraman olarak izleyeceğimiz Ant-Man dikkat çekiyor.
- Ant-Man
- Avengers: Age of Ultron
- Cinderella
- Crouching Tiger, Hidden Dragon: The Green Legend
- Ex Machina
- Fantastic Four
- The Hunger Games: Mockinjay – Part II
- Inferno
- Jurassic World
- Mad Max: Fury Road
- Mission: Impossible 5
- Pan
- Terminator: Genesis
- Tomorrowland
ANİMASYONLAR
Pixar’ın iki filmle birden (The Good Dinosaur ve Inside Out) yarışacağı, entelijansın her türlü günlük konuşmaya dahil etmeye çalıştığı Küçük Prens’in dahil olduğu bir animasyon yarışına hazır mısınız? Üstelik aday edilip Toy Story istisnası haricinde ödül verilmeyen iki devam filmimiz de var: Kung Fu Panda 3 ve The Good Dinosaur. Buyrun yarışta adı geçecek muhtemel animasyonların listesine:
- Black Hat
- The Good Dinosaur
- Hell & Back
- Home
- Hotel Transylvania 2
- Inside Out
- Kung Fu Panda 3
- The Little Prince
- Minions
- The Peanuts Movie
- Strange Magic
Tahmin listelerini hemen görmek için tıklayınız>>>
Film
Yönetmen
Erkek Oyuncu
Kadın Oyuncu
Yardımcı Erkek Oyuncu
Yardımcı Kadın Oyuncu
Refik Eren Uysal
1 Mart 2015 at 13:51
Günlerdir beklediğim yazı sonunda geldi.Bir çırpıda okudum yine şahane olmuş elinize sağlık.Ben bu senenin geçen seneye göre daha sağlam filmlere ev sahipliği yapacağı konusunda çok ümitliyim.Hem Avrupa’da rüştünü ispatlamış yönetmenlerin iddialı isimlerle bezeli filmleri hem de Hollywood’un ağır topları arz-ı endam edecekler merakla ve umutla bekliyorum.Yalnız The Secret in Their Eyes konusunda büyük sıkıntılarım var umarım benim bayıla bayıla izlediğim o meşhur stat sahnesine ölüp bittiğim filmin uyarlama diye için edip bırakmazlar.
Site şahane olmuş bu arada gayet düzenli ve görsel açıdan da çok şık hayırlı uğurlu olsun.Sadece bir isteğim olacak mümkünse bu yorum kısmını en çok kullanan okuyuculardan biri olarak yorumdaki yazı renginin daha koyu olma ihtimali var mıdır? Yani doğru mu yazdım yanlış mı yazdım veya saçmaladım mı diye kontrol ediyim derken gözlerimi kaybettim neredeyse 🙂 İsteğim sadece bu onun dışında herşey çok güzel yeni sezon bir nevi başlamış oldu böylece vatana millete hayırlı olsun.
Refik Eren Uysal
1 Mart 2015 at 14:55
Çok pardon daha evvel yazının rengiyle ilgili yorum almışsınız zaten çok özür dilerim yeni gördüm 🙂
BERK
2 Mart 2015 at 20:01
Umur ağbi terrance malick ten knight of cups un oscar ödüllerinde şansı ne? Ayrıca wes Anderson ve chiristopher nolan ın yeni projeleri hakkında bir bilgin varmı?
Umur
4 Mart 2015 at 13:53
Merhabalar Berk.
Knight of Cups, prömiyerini Berlin’de yaptı ve pek de iyi tepkiler almadı. Dolayısıyla The Tree of Life gibi büyük kategorilere girebileceğinden şüpheliyim. Wes Anderson ve Christopher Nolan’ın sıradaki projeleri hakkında henüz bir açıklama yok. Bekleyip öğreneceğiz.
Tolga
4 Mart 2015 at 13:50
benim birkaç tane sorum olacaktı da
1)chappie’den hiç umut yok mu yine elysium gibi patlıcagını mı dusunuyorsunuz
2)The Revenant gösterim tarihi amerikada 2016 da gozukuyor oscara dahil olacak mı
3)the martianı okudum ve cok begendim fakat kitabın kısılcak fazla yeri yok çünkü ufak ayrıntılar bile onemli kitapta bana fos cıkma olasılıgı var gibi geliyor bu yuzden tabi ridley scottun son zamanlarındaki filmleri ve matt damonun da bu karakter için uygun oldugunu dusunmedigimden de.Siz ne dusunuyorsunuz acaba kotu patlayabilir mi film
Umur
4 Mart 2015 at 14:35
1) Oscar yarışında yılın ilk yarısında gösterime giren filmler genelde pek şansa sahip olmuyor. Hele ki bir bilimkurgu… Ben de District 9’ı çok sevmeme rağmen Chappie’nin ödül sezonuna kadar hatırlanacağını pek sanmıyorum.
2) The Revenant, limitli gösterimini 25 Aralık 2015’de yapacak. Bu da bu senenin Oscar’ına dahil olmasına yetiyor.
3) Ridley Scott son yıllarda Prometheus haricinde pek iyi bir şey yapamadı bana kalırsa. Ama The Martian’dan umutluyum. Kadro göz dolduruyor.
ozan
6 Mart 2015 at 20:02
Neill blompkamp yine hayal kirikligina ugratti bizi umitlerimi kesmeye basladim kendisinden
Deha
4 Mart 2015 at 16:22
Acaba Coen’lerin Hail, Ceaser fimi bu sene mi vizyona girecek bir bilginiz var mı? Filmin kadrosu şahane duruyor..
Umur
4 Mart 2015 at 16:27
Bildiğim kadarıyla ödül sezonu dışında gösterime sokmak istiyorlarmış. O yüzden 2016 Şubat gibi gözüküyor vizyon tarihi.
Deha
4 Mart 2015 at 16:31
Şubatta vizyona giriyormuş pardon.Onu dışında benim bu sene için favorim Everest. Ama Me and Earl and the Dying Girl büyük bombalar patlatabilir. Kitabı resmen beni film yap diye bağırıyordu.Bide Trumbo faktörü var, hem konusu hem kadrosuya bana göre bu senenin ağır favorisi olacak. The Martian’sa bana göre ölü doğdu o kitabın olsa olsa dizisi çekilir yada 5 saatlik filmi olur.
Cem Ertem
7 Mart 2015 at 12:39
Evet harika tespitleriniz var yine. Muhtemelen dünya ile aynı anda izleme fırsatımız olmayacak o yüzdendir epey beklemek zorunda kalacağız bu seneki favorileri. Gördüğüm kadarıyla bu sene baya bir çekişme olacak. Umarım yanılmam…
Romanların Efendisi
21 Ağustos 2015 at 02:31
Hobbit 3: 5 Ordunun Savaşını bu listeye dahil etmemek kesinlikle Aptallık olur.
Umur
21 Ağustos 2015 at 02:35
Arada siteye yolu düşen Orta Dünya hayranlarını görünce mutlu oluyorum. Ama ne yazık ki The Hobbit: The Battle of the Five Armies 2014 filmi ve geçen sene yarıştaki sırasını savdı. Sadece tek bir kategoride, ses kurgusunda aday olduğunu ve ödülü alamadığını da ekleyeyim.
Yalnız Yazar
10 Eylül 2015 at 00:30
Russell Crowe un THE WATER DİVİNER
(SON UMUT) filminin görüntü yönetmeni ANDREW LESNİE (kendisi efsanedir) filmin Amerika vizyon tarihinden 3 gün sonra 27 Nisan da biraz erken yaşta (kalp krizinden) vefat ettiği için büyük ihtimal En iyi Sinematografi dalında sadece aday olur çünkü 2002 de oscarı almıştı (Yüzüklerin Efendisi:Yüzük Kardeşliği) ama sözlerini Russell Crowe un yazıp Kris Fogelmark ın söylediği filmin Soundtrack şarkısı LOVE WAS MY ALİBİ de En iyi Özgün Şarkı oscarını kazanır. Yaz bunu bir kenara ✔
Bart Holomew
11 Eylül 2015 at 17:03
YENİ JONATHAN LEVINE FİLMİ : The Night Before. Film’den umut yok. Levitt; snowden ve the walk arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa(ki biliyorsunuz iki filminde belgeseli çekildi ve oscar aldı) sizce hangisini seçer?? İyi günler.
Halil İbrahim Tunç
12 Eylül 2015 at 22:29
Victoria nerede?!!
ipk
4 Mart 2016 at 02:08
geriye donup okumak da cok eglenceli. bridge of spies in isminin degistigini simdi ogrendim.