Eleştiri

The DUFF

Yayınlandı

on

Yönetmen: Ari Sandel | Oyuncular: Mae Whitman, Robbie Amell, Bella Thorne, Bianca Santos, Skyler Samuels, Romany Malco, Ken Jeong, Allison Janney, Chris Wylde, Mahaley Manning, Nick Eversman, Seth Meriwether, Gabriela Fraile, Daniella Lyn, David Gridley, Brian Dewar McNamara | Senaryo: Josh A. Cagan (uyarlama) ve Kody Keplinger (roman) | 101 dakika | Komedi


Henüz ödül sezonuna yaklaşamadığımız şu dönemde (Gerçi Cannes ile ortalık epey şenlenecek.), ben de filmlerle aramı açmamak için eğlenceli işler izleyerek günümü gün etmeye gayret ediyorum. Hem böylece 2015’i bir yerinden yakalamış, hem de televizyona ağırlık verdiğim için epey kısıtlanan boş vaktimi doğru bir şekilde değerlendirmiş oluyorum. Bir de tabii çocukluğumun büyük bir kısmında izleyeceğimiz şeyler evdeki ebeveynler tarafından seçildiğinden herhangi entellektüel bir kaygısı olmayan, hafif romantizm içerikli klişe Hollywood senaryolarına aşinayım. Bu adı konulmamış türün pek hayranı olduğum söylenemez; fakat zamanında beraber çok vakit geçirdiğimiz için klübe yeni dahil olan işleri denemekten de asla kaçınmıyorum. Birazdan uzun uzun konuşacağımız The DUFF, bu koca film havuzuna “gençlik” başlığı altından girerek yeni bir şeyler denemeye çalışıyor. Çok orijinal olduğu söylenemese de Hollywood eskiye göre kadınlara her zamankinden daha cinsiyetçi bir yaklaşım sergilediği için Mae Whitman gibi Los Angeles oyun sahasının kurallarına fiziki olarak uymayan bir aktrisin başrol kapmış olduğunu görmek sevindirici. Tabii bu tür cinsiyetçilik/ırkçılık hikayelerine meraklıysanız sizleri direkt internet çağının en riyakar insanı Sasha Stone’un blogu Awards Daily’ye yönlendirip asıl işimize bakmak daha mantıklı olacaktır. Neyse efendim, biz gelelim sadede…

Mae Whitman ve Bella Thorne

The DUFF, “Designated ugly fat friend” tamlamasının (?) başrollerinden oluşmuş yeni ve uydurma kelimelerden bir diğeri. Malum giderek tembelleştiğimiz için, telefonlardaki mesajlaşma çılgınlığının da getirisi olarak her şeyi kısaltmaya inanılmaz meyilliyiz. Hatta sırf bu tür milyonlarca kelimeyi öğrenmek için oluşturulmuş “Urban Dictionary” adında bir site bile mevcut. Öyle ki İngilizce’deki sokak ve gençlik jargonuna dair pek çok şeyi bu başlıkta keşfedebiliyorsunuz. Duff ise kısaca güzel kızların yanındaki şişman, çirkin ve ulaşılması daha kolay üçüncü şahsı işaret ediyor. Film, o klasik Amerikan liselerinden birinde start alıyor. Daha ilk sahnede okulun en güzel kızını tepeden tırnağa tarıyoruz. Ardından da onların en yakın arkadaşı Bianca giriyor kareye. Çok geçmeden Bianca, tüm okul tarafından “Duff” olarak tanımlandığını ve dünyanın neresinde giderseniz gidin aynı klişeye uyum sağlayacak bu eşsiz kalabalığı bir üyesi olduğunu fark ediyor. Sonrasında da bir anda modelleri andıran arkadaşlarıyla ilişkisini bitirip bir birey olarak klişeler denizinde boğulan o Amerikan lisesinde ayakta durmaya çalışıyor.

Kody Keplinger’ın aynı adlı genç kız romanından beyazperde uyarlanan The DUFF’ın altında Josh A. Cagnan’ın imzası var. Daha evvel Disney’in yıldızı Vanessa Hudgens’ın da yer aldığı bir film için kendi hikayesini senaryolaştıran Cagnan bu sefer bambaşka bir uyarlamaya imza atmış. Filmle ilgili en önemli ve enteresan detay ise, The DUFF’ın yönetmen koltuğunda oturan Ari Sandel’ın bir Oscar’ı olması. Evet, yanlış duymadınız. Yılın en büyük teenager yemi, Oscar ödüllü bir yönetmen tarafından çekildi. 2005 tarihli kısa filmi West Bank Story ile altın heykelciği kucaklayan Sandel’ın ilk uzun metrajlı filmi daha önce karşılaşmadığımız herhangi bir formülü kullanmıyor olsa da ana akım sinemada her şeyin fiziksel görünüşe bağlandığı bir noktada tamamen kalıpları yakarak bitmek bilmeyen iç güzellik meselesinden dem vuruyor. Yalnız tabii bunu kısa, şişman ve çok da güzel sayılmayacak bir kızla yaparken karşısına son 20 yılını spor salonlarında harcamış yağ oranı nedir bilmeyen bir erkek yerleştiriyor.

Robbie Amell

Başroldeki Mae Whitman’a aşina olmayanlar Indepedence Day’deki ufaklığı, Arrested Development’da George Michael’ın garip sevgilisini, The Perks of Being a Wallflower’da Logan Lerman’a hallenen vatozu hatırlamaya çalışsınlar. Tabii aranızda benim gibi Parenthood hayranları varsa hafızanızı zorlamanıza pek gerek kalmayacaktır. Whitman, yanılmıyorsam, ilk başrolünde filmi tamamen sırtlanarak ortaya oldukça eğlenceli bir iş çıkarmayı başarmış. Bir lise öğrencisine kıyasla yaşının epey ilerlemiş olması da minyon yapısı sayesinde kendini belli etmiyor. Arrow ile hayatlarımıza giren Stephanie Amell’in erkek kardeşi Robbie Amell, The Flash’de arz-ı endam ediyor biliyorsunuz ki. Neighbors’da Seth Rogen’ın Zac Efron için yaptığı bir yorum vardı: Sanki gayler tarafından laboratuvarda tasarlanmış gibi, tüm vücudu penisini gösteren bir oku andırıyor. İşte Amell de Efron’un ve tıpkı kadınlar gibi yavaştan et parçası muamelesi görmeye başlayan erkeklerin ayak izlerini takip ediyor. Whitman ile tatlı bir ritm tutturmuşlar. Ben izlemekten keyif aldım. Bu arada sevmelere doyamadığımız Allison Janney ile biraz harcandığını düşündüğüm Ken Jeong’un varlığını da eklemeyi unutmayayım. Disney sayesinden epey ünlenen Bella Thorne da adını daha geniş kitlelere duyurmak için verdiği mücadeleye tam gaz devam ediyor.

The DUFF için tam anlamıyla iyi vakit geçirmek için izlenebilecek popcorn filmi diyebilirim. Beklentisiz, kafa dağıtmaya yönelik, hatta birkaç küçük esprisiyle sırıtmanıza yardımcı olacak kaygısız filmlerden bir diğeri. Gişedeki boşluktan yararlanıp güzel rakamlara ulaşmasına şaşırmamalı.


[review]

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version