Oscar Boy Özel

Kız beşikte, çeyiz sandıkta

Yayınlandı

on

Cate Blanchett | Carol

Oscar Boy’da bundan böyle serbest stil takılacağım dememin üzerinden 3 ay geçti ve yine planın programın dışına taşmadan motomot bir sürü yazı karalayarak kararlarımı tamamen görmezden gelmiş oldum. Ama geç olsun güç olmasın diyerekten, iş ve bitmek bilmeyen tez yoğunluğundan kalan boşlukları değerlendirme vakti geldi! Aklımda bir sürü yazı fikri var ve durmadan da kenara köşeye küçük notlar almaya devam ediyorum. Umuyorum daha senli benli olup, Twitter’a sakladığım “hiçbir şeyi beğenmeyen edepsiz blogger” kimliğimi ufak da olsa Oscar Boy sayfalarında ifşa etmem canınızı sıkmaz. Amacım bir zamanlar örnek aldığım In Contention ve Awards Daily’nin sularından çıkıp Nathaniel Rogers’ın The Film Experience’ı gibi okuyucuya renkli seçenekler sunabilmek. Umarım başarırım.

Bugün kapınızı çalıp değerli vaktinizden çalmamın başlıca sebebi uzun bir aradan sonra oldukça kalabalık bir En İyi Kadın Oyuncu yarışına şahit olacağımızı düşünmem. Her sene sezon başlamadan evvel böyle büyük cümleler kuruyor, fakat filmlerin Telluride ve Toronto gibi festivallerde seyirci karşısına çıkmasıyla söylediğim her şeyi gerisin geri yutmak zorunda kalıyorum. Tabii bu yine büyük lokmaların yerine tercih ettiğim saptamalarımdan vazgeçmeme pek sebep olmuyor. Natalie Portman’ın Oscar kazandığı seneden beri kadın oyuncu anlamında çok zengin bir yıla rastlamadık açıkçası. 2013 şahane bir yıldı. Lakin Akademi üyeleri Adele Exarchopoulos (Blue Is the Warmest Color), Luminita Gheorghiu (Child’s Pose), Paulina Garcia (Gloria) gibi isimler yerine anaakım sinemadan yoluna devam etmeyi tercih etti.

Peki 2015’in En İyi Kadın Oyuncu adaylığı umudu olanlar için neden bu kadar heyecanlanıyorum. E buyrun…

Meryl Streep | Ricki and the Flash

  • Cate Blanchett & Rooney Mara (Carol): Bu ikiliden birinin yardımcı kadın oyuncu dalına öteleneceği kesin gibi olsa da hangisi “lead” olmaya layık görülürse görülsün tamamen iki kadın etrafında dönen bir filmde yer almaları avuçlarımızın kaşınmasına sebep oluyor. Blanchett bu kadar kısa bir sürede üçüncü Oscar’la buluşur mu bilinmez, ama Rooney Mara’nın Cannes’dan ödülle dönmesi bir şeyleri işaret ediyor gibi.
  • Saoirse Ronan (Brooklyn): Sundance’de harika eleştiriler alan Ronan, Brooklyn’e göç eden ve iki erkek arasında kalan bir İrlandalı’yı canlandırıyor. Eğer ki kazanırsa Marlee Matlin’in rekorunu kıramayacak olsa da, tarihteki En İyi Kadın Oyuncu ödüllü en genç ikinci kadın olacak.
  • Jennifer Lawrence (Joy): Hollywood, JLaw’un bir taraflarını yalamaya erkenden başladı. Silver Linings Playbook ile gelen Oscar’ı neredeyse American Hustle ile bir zafer daha takip edecekti. Joy bir anda Oscar sayısıyla genç Meryl’a dönüşmesini sağlayabilecek bir başka David O. Russell filmi. Bu sefer ticaret hayatına atılan boşanmış bir ev kadınını oynayacağını da ekleyeyim.
  • Meryl Streep (Ricki and the Flash): Fragman berbat gözükse de Meryl Streep’in kötü filmlerle, hatta kötü performanslarla bile aday olmasına alıştık artık. O listede yer almayacağını düşünmek delilik olur. Yaşını almış bir rock yıldızı mı? Bas geç.
  • Lily Tomlin (Grandma): Bu yıl Grace & Frankie ile geri dönüşünü yapan Lily Tomlin sanki büyük bir planın parçalarını teker teker yerine koyuyor gibi. Netflix ile yüzünü hatırlatan efsane, Sundance’de prömiyerini yapan Grandma ile de Oscar sahalarına dönme hevesinde.

Emily Blunt | Sicario

  • Julianne Moore (Freeheld): İlk Oscar’ına yeni kavuşan Moore, ölmeden evvel haklarını eşine geçirmeye çalışan bir lezbiyen olarak karşımıza çıkacak. “Dallas Buyers Club w/ fannies” yorumu yapmanız için sizi engelleyen yok.
  • Emily Blunt (Sicario): Cannes’da Zero Dark Thirty benzetmeleriyle dönen Sicario, uzun zamandır ilk adaylığını almasını beklediğimiz Emily Blunt’ın gerçekten de şansının olduğu ilk film galiba. Into the Woods’dan da umutlanmıştık, ama film büyük hayal kırıklığı yaratmıştı. Sicario’da ise böyle bir durum söz konusu değil gibi.
  • Carey Mulligan (Suffragette): Eğer Suffragette, Harvey Weinstein tarafından satın alınmış olsa eminim 8-10 adaylık alır tıpkı The Imitation Game gibi büyük bir tehdite dönüşürdü. Ama şu haliyle bile korkutuyor. Bir de farkında mısınız bilmem bu sene kadın karakterlerin büyük bir çoğunluğu ya toplumsal mesajı olan bir mücadele içerisinde, ya da LGBT kökleriyle uğraşta. Careyciğim, Oscar nomination #2?
  • Kate Winslet (The Dressmaker): Desperate Housewives’ın çizgisinden gitmediği müddetçe epey zevkli bir seyirliğe dönüşebilir The Dressmaker. Arka arkaya çöp filmler yapan Winslet için de Steve Jobs ile birlikte imajını tazelemek için güzel bir fırsat. Joy’la mukayese edilir ise pek şaşırmayacağım.
  • Marion Cotillard (Macbeth): Yine Cannes, yine Cannes… Yorumlar hiç fena değil, biraz Michael Fassbender’ın gölgesinde kaldığı söylense de Lady Macbeth’in edebiyat tarihindeki en heyecan verici kadın karakterlerden biri olduğuna şüphe yok.

Sally Field | Hello My Name Is Doris

  • Naomi Watts (Demolition): Rolün içeriği hakkında pek fazla bilgim olmasa da içimden bir ses Jean-Marc Vallée’nin Hollywood’a transfer olduğu günden beri oyuncularına kazandırdığı adaylıkların boşa olmadığını söylüyor. Diana ile batan, Birdman ile kendini affettiren Naomi Watts için belki de Oscar zamanı gelmiştir.
  • Sally Field (Hello, My Name Is Doris): SXSW sonrası filmle ilgili hep güzel şeyler duyduk. Henüz dağıtımcı bulamaması ufak bir pürüz. Malum Julianne Moore’un da Eylül ortasına kadar filminden kimsenin haberi yoktu ve bir anda çıkış yapıp Şubat sonuna kadar zirveyi kimselere bırakmadı.
  • Zoe Saldana (Nina): Her ne kadar bu filmi ellerine yüzlerine bulaştıracaklarından emin olsam da bir Nina Simone biyografisi izleyecek olmak beni heyecanlandırıyor. Saldana’nın ortalamanın üzerindeki performanslarına bir yenisini ekleyerek ödül için mücadele vermesi çok da uzak bir ihtimal sayılmaz.
  • Melissa McCarthy (Spy): Film bu yılın en iyi eleştirileri alan ve en çok kazanan komedisi olacak, zaten bundan kimsenin şüphesi yok. Peki Emmy kazanıp Oscar’a aday olan, sonunda Hollywood Walk of Fame’e adını yazdıran McCarthy’nin yeni bir adaylık zamanı gelmiş midir?
  • Charlize Theron (Mad Max: Fury Road): Filmi çok sevmiş olsam da Theron’ın Oscar adaylığına bel bağlamak bana biraz komik geliyor. Ama feminist alt metin göz önüne alındığında ufak da olsa böyle bir ihtimal var mı? YES FUCKING ABSOLUTELY.

Ve…

Ex Machina haricinde The Danish Girl ve Tulip Fever‘da da karşımıza çıkacak Alicia Vikander45 Years ile adından söz ettiren Charlotte Rampling, bu yıl bir anda inanılmaz ünlenen Amy Schumer‘ın Trainwreck denemesi, Room adındaki bağımsızla Brie Larson, Luca Guadagnino ile A Bigger Splash‘de tekrardan yolları kesişen Tilda Swinton, uzunca bir süre casting’i için mücadele edilen Jane Got a Gun‘ın yıldızı Natalie PortmanThe Secret In Their Eyes‘ın Hollywood uyarlamasından Julia Roberts ile Nicole Kidman, Chicago ile bir Oscar aldığını hatırlayan ve daha ciddi roller seçmeye başlayan Catherine Zeta-Jones (The Godmother)

YOKSA SİZ HALA HEYECANLANMADINIZ MI?

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version