Dizi Eleştirisi
UnREAL – 1. Sezon
Eğer The Bachelor programına bir kez olsun rastladıysanız ya da hakkında bir şeyler okuduysanız bir erkeğin etrafında deli divane dönen bir düzine uyuşturulmuş kadının haftalarca kendini pazarlamaya çalıştığını biliyorsunuzdur. Ama tabii ki de bu “pazarlama”nın arkasında bir güç var ve UnREAL da kadınları birer et parçası yerine koyan bu zihniyetin asıl çıkış noktasına, bu programların arkasındaki prodüktörlerin yozlaşmış hayatına yönleniyor. Bir yanda hayatında bir türlü dikiş tutturamamış ve bir önceki sezonu sinir krizleriyle kapatmış Rachel (Shiri Appleby) var. İşleri yoluna koyamadığı uzatmalı erkek arkadaşı Jeremy (Josh Kelly) ile uzaktan bakışarak geçirdiği günlerini ruhunu parçalayan mesleğiyle bitirmeye çalışıyor. Diğer yanda ise Quinn (Constance Zimmer). Tam bir buzlar kraliçesi ve tek istediği formatını satıp seyirciyi aptal yerine koymak, ki para kazanıp metresi olduğu Chet (Craig Bierko) ile hayatına olduğu gibi devam edilsin.
Kafamızı prodüktörlerin masasından kaldırıp yarışmacılara geçirdiğimizde ise içine düştüğü çukurun farkında olmasına rağmen, av olmak yerine avcı olmayı tercih eden Adam’ı (Freddie Stroma) görüyoruz. Tüm bu “aşk” saçmalığının merkezindeki karakter olarak, aynı çatı altında yarıştığı kadınlarla sağ kalmaya çalışıyor. Bir yandan da kendini ailesine kanıtlama çabası, doğduğu topraklarda tek başına para kazanabilmek için tanıtım yaparak adını duyurma sıkıntısı var. Onun için en çok mücadele eden kadınlardan biri ise Anna (Johanna Braddy). Sezon ortasında yaşadığı büyük kayba rağmen, programın yapımcıları tarafından tıpkı Adam gibi durmadan tuzağa düşürülen Anna da dış dünyadan izole edildiği için kendini gerçekten bu peri masalında bir yere yerleştirmeye çalışıyor.
Peki ucube şovu bu kadarla mı sınırlı? Kesinlikle hayır! Ne istediğini bilmeyen Grace (Nathalie Kelley), bu yarışma sayesinde kendini gerçekten tanıma fırsatına erişen Faith (Breeda Wool) ve Bachelor gerçeğinin en güzel şekilde ifade edildiği karakter olarak Mary (Ashley Scott) ile de haşır neşir oluyoruz. UnREAL’ın yapmak istediği şey çok basit: Seyircisini tuzağa düşürmek. Diziyi izlerken de tıpkı Bachelor’da olduğu gibi bir yandan Adam’ın kimi seçeceğini merak ederek finali getirmeye çalışıyorsunuz. Yalnız diğer yandan da hikayenin gidişatı bu kadınların düştüğü durumu onaylarak programda ne olacağını merak ettiğiniz için suçluluk duygusu yaşamanıza sebebiyet veriyor. Kara komedi ile drama arasında sallanıp giden bir hali var her bölümün. Öyle ki her hafta 45 dakikanın sonunda kocanıza koca bir şaplak indirerek “Al bir de buradan yak.” diyor kısaca izleyiciye.
En başta da söylediğim gibi Lifetime’ın şimdiye kadarki tek ve en iyi dizisi olan UnREAL tahmin edildiği üzere çok kolay bir şekilde ikinci sezon onayını aldı. Muhtemelen önümüzdeki yaz tekrardan Rachel ve Quinn ile bir araya gelerek sinir krizleri geçireceğiz. Benim asıl merak ettiğim klasik networkler, kablolunun birkaç devi ve Netflix haricinde kimseye hak ettiği değeri vermeyen Emmy’nin ne yapacağı. CW’nun harikalar yaratan Jane the Virgin’ini görmezden gelmiş olmaları acaba UnREAL’ı da es geçerler mi diye düşündürüyor. Ama eğer ki yeteri kadar ATAS üyeyiyle buluşursa şimdiden Shiri Appleby ve Constance Zimmer için tahminlerde bulunmaya başlayabiliriz. Bu yazın mutlak surette denenmesi gereken dizilerinden. Umuyorum ekran süresi uzun olur ve ilk sezonun orijinalliği gelecek yeni bölümlerde de korunur.
En İyi Bölüm: Future (Bölüm 10)
Sezon Boyu Spotlight Ödülü: Shiri Appleby (Richard Goldberg)
Sezon Notu: A