Eleştiri

While We’re Young

Yayınlandı

on

Yönetmen: Noah Baumbach | Oyuncular: Ben Stiller, Naomi Watts, Adam Driver, Amanda Seyfried, Charles Grodin, Brady Corbet, Ryan Serhant, Maria Dizzia, Adam Horovitz, Peter Yarrow, Dree Hemingway, Matthew Maher | Senaryo: Noah Baumbach | 97 dakika | Drama, Komedi


Bilmem ne kadar farkındasınız ama Noah Baumbach son dönemde Amerikan bağımsız sinemasının en heyecan verici isimlerinden birine dönüştü. Kimileri onu 2010 öncesi filmleri The Squid and the Whale ve Margot at the Wedding ile tanıyor. Bir kısmımız ise Greenberg ve özellikle sonrasında gelen Frances Ha ile Baumbach hayranlığının sınırlarına ulaştı. Esasında 2014 içerisinde gösterime girmesi planlanan, ama çeşitli sebeplerden ötürü 2015’e sarkan While We’re Young bu yıl gösterime girecek bir başka Baumbach filmi Mistress America ile ilgimizi paylaşmak zorunda. Tabii başarılı yönetmenin sadık hayranları olarak aynı sene içerisinde iki filmini birden izleyecek olmanın getirdiği hazza kimsenin itirazı yoktur diye düşünüyorum. Geçtiğimiz sene Toronto’da prömiyerini yapan bu filmi, 2015’in başında Sundance’de görücüye çıkan Mistress America takip etti. O da yanlış bilmiyorsam Filmekimi vasıtasıyla İstanbul’a uğrayacak. Şimdi biz gelelim bugünün konuğu olan Baumbach filmine…

Adam Driver ve Amanda Seyfried

Orta yaşlı bir çiftin hayatlarında bomba etkisi yaratan, onlardan daha genç bir çiftin kareye girmesiyle başlıyor While We’re Young ismindeki bu yeni Baumbach filmindeki yıkım. Genelde en acınası durumlardan bile hafif sırıtmanıza sebep olacak komik anlar yaratmayı başaran yönetmen, kendi yaş aralığındaki insanların taze, yeni, gözde olan her şeye takındıkları agresif tavrı anlatmaya çalışıyor. Film bir noktada karakterlerin belli gerçekleri sindirmesi üzerine birlikte monoton olan hayatlarını etraflarındaki bu genç yaşamlara benzetme gafletine düşmesiyle bambaşka bir noktaya doğru yol almaya başlıyor. Hikayenin merkezindeki Josh ile Cornelia, Jamie ile Darby’nin ritüellerini uygularken evliliklerindeki ters giden noktaları, hatta geç kaldıkları pek çok şeyi fark etmeye başlıyor. Yalnız Baumbach işi burada bırakıp ilerleyen yaşla birlikte sıkıcılaşan birliktelikleri, benlikleri taşlamakla kalmamış işin sonunda hiç beklenmedik bir şekilde yeni olanı neredeyse yerin dibine batıran bir söylemde bulunmuş. While We’re Young üç parçaya bölünüp, üçünden de bambaşka çıkarımlar yapabildiğiniz bir kasırga gibi adeta. O yüzden Baumbach’ın bu filmin senaryosunu kaleme alırken nasıl bir süreçten geçtiğini fazlasıyla merak ediyorum.

Frances Ha’da özellikle benim yaşlarımdaki pek çok kişinin yakın bir tarihte tattığı “Şimdi ne olacak?” dönemini çok güzel anlatmıştı. Hayatın ne getireceğinden habersiz gencecik bireyler olarak yaşadığımız pek çok buhranı inanılmaz sade, ama bir o kadar da güçlü bir dille ortaya koymuştu. Burada ise bir önceki filminde gerçekten anladığını düşündüğümüz bir yaş aralığına daha kaba, daha aşağılayıcı bir tavırla yaklaşıyor. Genç karakterlerinin bulundukları eylemleri dallandırıp nedenler aramaktansa onları günah keçisi haline getiriyor. Bu da acaba Frances Ha’nın siyah – beyaz olmasının sebebi başka bir şey miydi diye düşündürttü bana. Belki de basit bir şekilde Frances Ha şimdinin hikayesi değil demeye çalışıyor. While We’re Young onun baktığı perspektifin tam olarak resmedilmiş hali olabilir, ki böyle bir ihtimalin her açıdan korkutucu olduğuna şüphem yok.

Adam Driver ve Ben Stiller

Senaryosundaki köşeli ve neredeyse karikatürize sayılabilecek karakterlerle tanıyıp sevdiğimiz Baumbach, daha evvel de birlikte çalıştığı Ben Stiller’ı filminin başrolüne yerleştirmiş. Kağıt üzerinde pek de uygun gözükmeyen bir aktrisle, Naomi Watts’la karı kocayı oynamaları beni hiç rahatsız etmedi. Hatta ikisinin de son dönemdeki en iyi performansları arasında sayılabilecek işler ortaya çıkardığını düşünüyorum. Girls sayesinde enteresan fiziksel özelliklerine rağmen hiç beklenmedik bir profil edinen Adam Driver’ın da harika bir seçim olduğunu düşünüyorum. New York’un sahte entelijansına layık daha iyi bir çehre bulunamazdı. Amanda Seyfried ise gözümden düşmeye devam ediyor. Sanırım tam olarak uygun olduğu rolü hiç bulamadı Seyfried ve hangi karakterle buluşsa bir şekilde o kadını değil de Seyfried’i görüyoruz. Filmin gizli başarılarından biri bana kalırsa Maria Dizzia’ya ait. Düz bir çizgide ilerlemeyen bir kariyer yönetiyor Dizzia ve bir karakter oyuncusu olmasına rağmen her sene bizi şaşırtmayı, üstlendiği her rolü enteresan kılmayı başarıyor. Orange Is the New Black yüzünü birilerine hatırlattığı, hatta kimilerine tanıttığı için çok mutluyum.

While We’re Young’ın bazı şeyleri tamir etmek yerine obsesif bir şekilde hedef haline getirmesi haricinde büyük bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Bu yıl izlediğimiz (şimdilik) en iyi kadrolardan birine sahip olmasını bıraktım, Baumbach’ın etkileyici kalemi tüm anlaşmazlıklarımıza rağmen etkisini sürdürüyor. Ama ne yalan söyleyeyim, Mistress America’yı bu filmden çok daha fazla merak ediyorum. Belki de Greta Gerwig etkisidir, bilemeyeceğim.


[review]

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version