Eleştiri

Queen of Earth

Yayınlandı

on

Yönetmen: Alex Ross Perry | Oyuncular: Elisabeth Moss, Katherine Waterston, Patrick Fugit, Kentucker Audley, Keith Poulson, Kate Lyn Sheil | Senaryo: Alex Ross Perry | 90 dakika | Drama, Gerilim


Televizyon tarihinin en iyi dizisi olarak literatüre geçmiş Mad Men, beyazperde ve dizilere tonlarca aktör hediye etti. Çalışma alanı okyanusu aşan Jon Hamm, hayatlarımıza girdiği ilk gün sevdalandığımız Christina Hendricks, büyük patlamasını bir filmle yapar diye beklediğimiz Vincent Kartheiser, kariyerini dirilten John Slattery ve Jared Harris, James Wolk, Jessica Pare gibi sayısız isim… Ama içlerinde belki de önü en açık olan Elisabeth Moss. Henüz Mad Men bitmeden usta yönetmen Jane Campion için Top of the Lake’de kamera karşısına geçen Moss, şu aralar bağımsız sinema çevrelerinin vazgeçilmez yüzlerinden birine dönüşmüş durumda. Geçtiğimiz sene izlediğimiz The One I Love ve Listen Up Philip sonrası 2015’te de Queen of Earth ile karşımıza çıktı. Alex Ross Perry’nin dördüncü uzun metrajlı filmi yıllardır arkadaş olan iki kadının hayatlarındaki depremler sonrası bir araya geldiği bir göl evinde geçiyor. Moss’a bu filmde Sam Waterston’ın kızı ünvanını bir anda bırakıp Hollywood’un en umut verici genç aktrisi olarak kabul gören Katherine Waterston eşlik etmekte.

Elisabeth Moss

Psikolojik gerilimlerin pek bayıldığı hayal dünyasının kapılarını aralamadan, işini karakterlerinin ruh halleriyle halleden bir yapım Queen of Earth. Çok inişi çıkışı olmayan bir senaryoyla iki kadının hayatında vuku bulan kilit olaylar sonrası birlikte atlatmaya çalıştıkları ya da en azından birbirlerine destek oldukları buhranlı dönemleri konu almakta. Yalnız bunu tekin sayılamayacak bir düzenek kurup, son ana kadar kesin olarak tanıdığınızdan şüphe duyduğunuz karakterlerle yapıyor. Bir tarafta histeri ile klinik açıdan deli sayılmak arasında gidip gelen Catherine var. Diğer tarafta ise insanoğlunun nakör olduğunu türlü yollardan öğrenen Virginia. Hem birbirlerine yakın, hem de bir o kadar uzak iki arkadaş. Aynı hayatta olduğu gibi. Bazen sizi en çok anlayacağını düşündüğünüz insan, ruhunuzun derinlerindeki yaraları burnunun dibindeyken bile göremeyebiliyor. İşte Alex Ross Perry bildiği ya da bir şekilde deneyim ettiği şeyleri alıp lego parçalarıyla oynarmışçasına ortaya her rengi taşıyan bir film inşa etmiş.

Esasında kulağını tersten tutan, daha doğrusu söylemek istediği her şeyi finale saklayıp uzunca bir süre geveleyen filmlere mesafeli davransam da Queen of Earth uyandırdığı merak sayesinde ilgiyi ayakta tutmayı başarıyor. Nevrotik, kusurlarını kucaklamış, kimi zaman sinir bozucu kimi zaman ise kahkahalara boğacak kadar komik ana karakteri filmin yaratmaya çalıştığı duyguları tek başına tanımlıyor esasında. Tabii bu yolculukta ona eşlik eden karakterler sayesinde aşama aşama deli kızın bohçasını ortalığa saçıyor yönetmen/senarist Perry. Abartısız sinematografisi, kimi zaman Inherent Vice’ı hatırlatan uçarılığı ve şiir gibi akan diyaloglarla bir bütün olup sizi içerisine alıyor. Ve işin en güzel tarafı anlamaya çalıştığınız psikolojik durumu göz yoran rüya sekanslarıyla ya da ana karakterinin takıntı haline getirdiği caniliklerle bir portrenin içerisine sıkıştırmaya çalışmaması. Dışarıdan bir gözle de kişinin ruhunun derinliklerine bakabileceğinizi söylüyor kısacası.

Katherine Waterston

Elisabeth Moss insan evladının tadabileceği her duyguyu tek bir performansa sığdırmış. Zaten çok yönlü bir aktris olduğunu neredeyse 10 seneyi bulan Mad Men maceramızda görmüştük. Queen of Earth bir kez daha Moss’u neden çağının en yetenekli oyuncularından biri olarak kabul ettiğimizi hatırlatıyor. Julianne Moore’un Magnolia’daki eczane sahnesini hatırlatan sahnesi de filmin boşalma anı denilebilir. Fakat çılgınca alkışlarken elinizi kızartmayıp, sevinç çığlıklarınızın bir kısmını da Katherine Waterston’a ayırın derim. Inherent Vice ile hayatlarımıza ansızın giriş yapan genç yıldız, bu sene Steve Jobs’da kısa ve etkili bir performans sunmuştu. Queen of Earth’deki ekran süresi çok daha fazla. Ve henüz beş yılı aşmayan kariyerinin zirvesi buradaymış gibi hissettiriyor. Ridley Scott’ın Alien’da verdiği rol ve Harry Potter franchise’ının Eddie Redmayne’li halkasındaki varlığı Waterston’ın iyice yıldızını parlatacak, şimdiden haberiniz olsun.

2015’i kapatmadan evvel “İlla izlemem gereken bir film var mı?” diye soracak olursanız, Queen of Earth aklıma gelecek ilk filmler arasında. Amerikan bağımsız sinemasının hala ölmediğinin de kanlı canlı kanıdı.


[review]

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version