The Mend

Yönetmen: John Magary | Oyuncular: Josh Lucas, Stephen Plunkett, Mickey Sumner, Lucy Owen, Cory Nichols, Louisa Krause, Austin Pendleton, Sarah Steele, Samantha Sherman | Senaryo: John Magary | 111 dakika | Drama, Komedi

Oscar adayları açıklanmadan evvel kendi ödüllerimin adaylarını duyurmak istediğim için önümüzdeki iki gün boyunca izleyip de biriktirdiğim filmleri aradan çıkarmayı düşünüyorum. O yüzden uzun girizgahlar yerine direkt meseleye gireceğim. Zaten 2016’da da daha kısa film yorumları yazacağımın sinyallerini vermiştim. Neyse, biz asıl meseleye gelelim… SXSW’da prömiyerini yaptıktan sonra birkaç festivale daha uğrayıp kendince bir hayran kitlesi edinen, ama dünyadaki vizyon tarihi 2015’e sarkan The Mend çoğu sinemaseverin varlığından habersiz olduğu harika bir bağımsız. Film, hayatında bir türlü doğru düzgün dikiş tutturamamış bir adamın, erkek kardeşinin evine bir şekilde yerleşip orada kaldığı süreçte başından geçenleri anlatıyor. Başarısız iş girişimlerinden kalan zamanda ömrünü kadınlara, alkole ve uyuşturucuya armağan eden Mat, dolaylı yoldan da olsa yaptıklarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Hikayenin daha temiz, daha düzenli gözüken tarafındaki Alan ise, neredeyse Mat’in tam olarak zıttını temsil ederken filmin verdiği fırsatlar sayesinde onun da kurduğu düzen içerisinde ters giden şeyleri görmeye başlıyor, oldukça mizahi bir yaklaşımla büyümek ve ikili ilişkiler konusunda atıp tutan bir hikayeyle seyir alıyoruz.

Stephen Plunkett ve Josh Lucas

İzledikten sonra uzunca bir süre deneyim ettiğim hikayeyi sindirmek zorunda kaldığımdan The Mend’i yazmayı sürekli ertelememi hoş karşılarsınız diye umuyorum. Her ne kadar John Magary’nin ilk filminde kaleme aldığı senaryo lineer olarak ilerlese de her çiçekten bal almaya çalışıyor. Önce absürt bir ağabey kardeş ilişkisi olarak başlayıp ardından tek kişilik bir şova, finale doğru da bir kefaret öyküsüne dönüşüyor. O kadar dağınık, o kadar çok fikrin bir araya sıkıştırıldığı bir hikaye ki esasında sonucun da en az senaristin kafası kadar dağınık olması gerekirdi. Fakat Magary, küçücük bir kapı kolu anektodundan bile tonlarca anlam çıkarabilmeyi, o absürtlüğün ortasına anlam ifade eden replikler sığdırmayı başarmış. Son of Saul, Goodnight Mommy ve daha sayısız başarılı ilk film izlediğim bu harika yılda The Mend de yönetmen/senaristin attığı doğru adımlar sayesinde adını verdiğim filmlerle aynı klasmanda yer almaya hak kazanıyor.

Josh Lucas

The Mend ile ilgili sevdiğim noktalardan bir diğeri de tamamen komediden güç almasına rağmen filmin sahneye koyduğu her mizansende suratınıza yumruk atan bir tespitte bulunması. Belki ana karakteriyle empati kurmak mümkün değil, ama peşine düştüğünüz adamla birlikte ne yapmak istediğini bilen bir senaryonun ortasına düşüyorsunuz. Josh Lucas ve Stephen Plunkett ikilisinin filmin en büyük şansı olduğunu da eklemeden geçemeyeceğim. Bugüne kadar ikinci sınıf filmler ve dizilerde uyduruk roller kapan Lucas, benim karşıma çıkan ilk başrolünde tesadüfi sayılamayacak bir başarı yakalıyor. Karakter üzerine öyle bir yapışıyor ki, Lucas’ın ayağına batan cam kırıklarına bakarken kullandığı mimikleri ve jestleri bile en sade haliyle filmin girdabına kapılmanıza yardımcı oluyor. Adını ezberleme ihtiyacı duyduğum Plunkett ise rol arkadaşından kalan her sahnede parlamayı başarıp yılın kayda değer performanslarından birine imza atmış. The Mend’in sakin gözükmesine rağmen durmak bilmeyen yüksek temposunda iki aktör de kaybolmadan rollerinin gereğini yerine getirmiş. Bu arada Frances Ha ile hayatlarımıza giren Mickey Sumner ve televizyon çıkışlı bir başka aktris, Lucy Owen’ın adını da anmadan olmaz. Maskülen bir bakış açısına sahip olan The Mend’in sivri köşelerine geldiğimizde kareye girip dikkati dağıtmayı başarıyorlar.

Çok çok uzun şeyler yazarak sizleri yormak istemediğimden The Mend’i ayaklarınıza kapanarak tavsiye edeceğim izninizle. Daha evvel izlediğiniz bir şeye benzetemeyeceğiniz ve bu senenin en başarılı erkek oyuncu performanslarından ikisini bir arada bulundurduğu için bile zaman ayırmaya değer.

[review]

https://www.youtube.com/watch?v=0sfV_2m3Jfc