Oscar Boy Özel

Yaz Tatilinde Tüketilebilecek 10 Dizi: Part III

Yayınlandı

on

LYS’den yeni kurtulanlara, işten ayrılıp evde yatanlara, yazın sıcağında kendini klimalı odalara tıkayanlara, tatile gidip güneşten korunanlara ve her daim uykusu kaçanlara dev hizmet! Yine ve yeniden sezonun altını üstüne getirip gözünüzden kaçırmış olabileceğiniz dizileri tek bir başlık altında toplamaya gayret ettim. 2014 ve 2015’te yaptığım listeleri kaçıranlara hemen ufak bir reklam geçelim:

  • Yaz Tatilinde Tüketilebilecek 10 DiziMiranda (final yaptı), The Job Lot, Vicious (gelecek bir Noel bölümüyle final yapacak), Inside Amy Schumer (resmen ünlü ettim!), Getting On (bitenlerden), Please Like Me, Faking It (hunharca iptal edildi), Bad Education (kapanışını sinemada yaptı) , Broad City, Parenthood (göz pınarlarımızı kurutup gitti)
  • Yaz Tatilinde Tüketilebilecek 10 Dizi: Part II: Olive Kitteridge (Emmy rekoru kırdı), BoJack Horseman, Catastrophe, Kingdom, Fresh Off the Boat, The Leftovers, The Comeback, Almost Royal (sanırım bitti ama resmi açıklama yok), Cucumber/Banana, Jane the Virgin

Ve şimdi üçüncü parçaya geçiyoruz. Hadi şimdiden afiyet olsun!

ANIMALS. (HBO)

1. Sezon (10 Bölüm)
BoJack Horseman ve Archer ile giderek artan “yetişkinler için animasyon” aşkımın son meyvesi. Her seferinde farklı bir hayvan türünün uçuk dünyasına girip mizahın dibine vuruyor Animals. Merkezindeki hayvanın doğasından kaynaklanan eylemlere getirdiği sapkın bakış açısı ve özellikle kemik seslendirme kadrosunun çizgi karakterlere kattığı can için izlenmeye değer. HBO’nun Enlightened ve Togetherness gibi efsaneleri reyting uğruna iptal etmesine alışık olsa da Animals, kanalın deneysel sularda yüzmesine izin verdiği ve ne kadar seyirci topladığına bakmadığı ender işlerden. Her yeni yaratıcı fikre “zeki” damgası yapıştıran Amerikalılar ilk kez doğru eşleştirmeyi yaptı sanırım.

DOCUMENTARY NOW! (IFC)

1. Sezon (7 Bölüm)
Muhtemelen benim Saturday Night Live övmem size batmadı, ama ben bile bu hayranlığım sebebiyle fenalık geçiriyorum. Yine SNL mezunlarından üçünün, hem de ne üçlü ama, peşine düştüm. Bill Hader, Fred Armisen ve Seth Meyers hayranlık yaratan sinema kültürlerini doğru bir alanda kullanmaya karar vermiş ve meşhur belgeselleri tiye alan bir program hazırlamış. Helen Mirren’ın anlatıcı konumunda yer aldığı bu parodi Grey Gardens, History of the Eagles, The Thin Blue Line gibi eleştirel başarı kazanmış işler hakkında fikrinizi değiştirecek bakış açılarına sahip. Ödlek komedilere pek yer vermeyen IFC yeniden tanımlanamaz dediğimiz janra yenilikçi bir yorum getirmeyi başarmış.

THE REAL O’NEALS (ABC)

1. Sezon (13 bölüm)
Noah Galvin çenesini kapatamayıp Colton Haynes, Bryan Singer ve Eric Stonestreet’i yerden yere vursa da The Real O’Neals skandallar kraliçesi başrol oyuncusunu gölgeleyecek kadar kaliteli bir içeriğe sahip. Kusurlarını Katolik görüşleriyle kapatmaya çalışan bir ailede evin küçük oğlunun gay olduğunu herkese açıklamasıyla başlıyor bu dizi. Martha Plimpton ve Jay R. Ferguson gibi televizyonun kraliyet ailesinden sayılabilecek oyuncular ebeveynleri canlandırsa da odak tamamen evin birbirinden enteresan üç çocuğunda. Hatta Galvin’in ışığını kimi zaman ağabeyi ve küçük kızkardeşi çalıyor. Yalnız her şeyden evvel LGBT temalı projelere inat beynini bacak arasına taşımamış bir ergen var öykünün merkezinde. Üstelik homofobik senaristleri olmadığından networklerde izlediğiniz aşırı feminen eşcinsellere de benzemiyor.

NO OFFENCE (Channel 4)

1. Sezon (8 bölüm)
İngilizler her şeyin en iyisini yaptıklarını bir kez daha kanıtlamak için bol karakter ve diyaloglu bir drama yaratmış. No Offence üzerine komedi sosu sıkılmış, ama yeri geldiğinde de gözlerinizi doldurup boğazınızı düğümleyecek kadar çarpıcı bir dizi. Başrollerde İngiliz televizyonuyla haşır neşir olanların yakından tanıdığı Joanna Scanlan var. Beyaz ekranın tanrıçasına da birbirinden yetenekli isimler eşlik ediyor. Özellikle Broadchurch’ü sevenlerin bu tansiyonu düşürülmüş polis dizisine mutlaka göz atmasını isteyeceğim. Kısa zamanda ITV ve BBC’ye kafa tutmayı başaran Channel 4’un elindeki en büyük cevher de denilebilir.

CRAZY EX-GIRLFRIEND (The CW)

1. Sezon (18 bölüm)
Twilight kuşağının insan üstü güçlere sahip olan erkeklere vurulması için yaratılmış The CW da hızlıca profilini tazeleyenlerden. Bir anda prime time’da ses bulamamış Amerika’daki azınlıklara olanak sağladı. Üstelik değişmeyen kafa yapısının sadece siyahilere etki ettiğini iddia edecek kadar cahil de değiller. Jane the Virgin’de Venezuelalı bir ailenin evine uzanırkan Crazy Ex-Girlfriend sayesinde de Filipinlilerle tanıştık. Tabii bu müzikal komedi sadece önemli bir misyonu yerine getirmekle kalmayıp birbirinden renkli karakterleriyle her hafta üzerine ölü toprağı atılmış romantik komedi türüne de taze nefes getiriyor. Ve en önemlisi Rachel Bloom… Keşke televizyondaki bu olağanüstü kadınlara beyazperde de biraz şans tanınsa. Sırf bu çifte standart yüzünden televizyon her daim sinemadan daha ileride olmaya devam edecek.

DEUTSCHLAND 83 (RTL/Sundance)

1. Sezon (8 bölüm)
Lise yıllarını Almanca diplomasına kavuşmak için harcayıp sonra da kullanamadığından dili körelen biri olarak belli bir kalibrenin üzerinde her türlü Alman projesinin üzerine atlıyorum. Yalnız Deutschland 83 sadece ortalamanın üzerine geçip tahammül sınırlarından fersah fersah kaçmakla kalmıyor, kalburüstü bir ajan hikayesini Soğuk Savaş’ın göbeğinden ekranlara taşıyor. Başrol oyuncusu Jonas Nay’in asimetrik kaşı için bile izlemeye değer bu 8 bölümlük mini dizi, ilerleyen senelerde Deutschland 86 ve Deutschland 89 olarak geri dönecek deniliyor. O zamana kadar dur İngiliz ve Amerikan televizyonlarından sıtkım sıyrıldı diyorsanız önden buyurabilirsiniz.

ANOTHER PERIOD (Comedy Central)

1. Sezon (10 bölüm)
İki deli, Natasha Leggero ve Riki Lindhome, “Acaba Downton Abbey ve Keeping Up with the Kardashians’ı aynı potada eritsek ne olur?” sorusuna bir cevap aramak üzere kolları sıvamış, ortaya da Another Period gibi bir kahkaha makinası çıkmış. Parenthood’un Jason Ritter’ından Mad Men’in Christina Hendricks’ine kadar pek çok prestijli TV yüzüne de yer veren bu alçakgönüllü proje ne yazık ki ülkemizde yeteri kadar izleyiciyle buluşabilmiş değil. Ama matematiğini oturtup Comedy Central’ın sadık kitlesine kendini tanıtan Leggero ile Lindhome şu sıralar komedinin dozunu artırdıkları ikinci sezonla ekranı kasıp kavurmaya devam ediyor. Yaz sıcaklarında gülerek ter döküp detoks yapmak isteyenler için birebir.

UNREAL (Lifetime)

1. Sezon (10 bölüm)
UnREAL’ı önermem ne kadar doğru bilmiyorum, çünkü bir şekilde özellikle Twitter ahalisine diziyi izletmeyi başardım. Ama hala haberi olmayanlar için biraz konuşalım. The Bachelor saçmalığının perde arkasında çalışan kadınlar, programdan ayrılıp bu misojeni merasimine elveda dedikten sonra ellerini kana bulamak üzere dizilerinden çok üçüncü sınıf filmleriyle tanınan Lifetime’la anlaşmış. Dizi tamamen bu tarz “eş bulma” programlarında dönen dolapları, programda görev alan ve yarışmacı olarak katılan insanların bozuk psikolojilerini ve hırsın herhangi bir etiket tanımadan insanı nasıl canavarlaştırdığını anlatıyor. İşin kötüsü, nefret etmeniz gereken Bachelor kültürüne rağmen dizinin içerisindeki programda sahte ilişkileri bile bile esas oğlan kimi seçecek diye bekliyorsunuz. Devrelerimizle oynadığın için teşekkürler UnREAL!

ANGIE TRIBECA (TBS)

1. Sezon (10 bölüm)
Ciddiye alınmak için canla başla mücadele eden TBS, Parks and Recreation mezunu Rashida Jones’un başrolünde yer aldığı Steve Carell ile eşinin birlikte kaleme döktüğü absürtlükler komedyası Angie Tribeca’yı geçtiğimiz sene görücüye çıkardı. İlk sezonun tüm bölümlerini aynı anda oynatan kanal, şu an takvimlerindeki boşluktan yararlanıp aradan 5 ay gibi kısa bir süre geçmesine rağmen ikinci sezonu da oynatmakta. Hemen açıklama getireyim, Angie Tribeca bildiğiniz polis dizilerinin parodisinin parodisi. Eğer ilk iki bölüm içerisinde bu bol kelime oyunlu diziye ısınamazsanız sonradan alışmanızın imkanı yok. Hatta Türkçe altyazıyla izleyecek olanlar için bile fenalık geçirtebilecek kadar fazla inside joke mevcut. Ama ben sevmelere doyamıyorum, o yüzden belki içinizden aramıza katılacak olanlar vardır diye düşündüm.

RED OAKS (Amazon)

1. Sezon (10 bölüm)
Red Oaks çok iyi bir coming of age hikayesi değil. Ama kesinlikle samimi, gerçek olduğuna kendini inandıran ve oldukça keyiflerle bezeli bir hikaye. Dizinin tamamı yaz mevsiminde geçtiğinden de konseptimize en uygun iş diyebilirim. Submarine ile kalbimizi çalan Craig Roberts’ın başrolünde olduğu yapım 80’li yıllarda kalın enselilerin uğrak yeri haline gelen bir country club‘da geçiyor. Yaz aşkları ve terli sevişmelerin sponsorluğunda bir büyüme öyküsü. Henüz ikinci sezon için net bir tarih verilmese de Amazon 2016’ya yetiştirmeye kararlıymış. Bu arada David Gordon Green ve Amy Heckerling’in dizide yönetmen koltuğuna oturan isimler arasında olduğunu da ekleyeyim.

Bunlar beni kesmedi, daha fazlasını istiyorum diyenlere… Baskets (FX), Humans (AMC), Casual (Hulu), 11.22.63 (Hulu), Master of None (Netflix), The Night Manager (BBC/AMC), Boy Meets Girl (BBC), Review (Comedy Central)

2 Comments

  1. ozanutkugezen

    29 Haziran 2016 at 00:15

    Yazının başlığını görünce, içerikte Unreal’ı göreceğimi tahmin etmiştim. Ben de diziyi geç keşfedenlerdenim. 1. sezonu bir solukta izledim ve 2. sezon da aynı tempoda devam etmekte. Unreal’ın yaratıcısı Sarah Gertrude Shapiro’nun önce Sequin Raze adında kısa filmi olduğunu ve dizinin buradan doğduğunu ekleyelim.

    İki ufak not daha, Angie Tribeca’nın yaratıcıları Steve Carell ve eşi Nancy Carell, Rashida Jones dizide yalnızca başrolde. Bir de Submarine’den beri benim de severek takip ettiğim Read Oaks’un başrolü Craig Robinson değil, Craig Roberts. Konusu açılmışken, bu genç adamın yazıp yönettiği ilk film olan Just Jim’i çok merak ediyorum.

    • Umur

      29 Haziran 2016 at 00:17

      Kendimi Ömür Gedik gibi hissediyorum. Fact check yapılmadan yazılan yazılar, yazılarımız…

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version