Yönetmen: Marc Abraham | Oyuncular: Tom Hiddleston, Elizabeth Olsen, Cherry Jones, Bradley Whitford, Maddie Hasson, Wrenn Schmidt, David Krumholtz, Josh Pais, James DuMont, Casey Bond, Michael Rinne, Joshua Brady, Wes Langlois, Von Lewis, Fred Parker Jr., Rob Boltin | Senaryo: Marc Abraham (uyarlama), Colin Escott, George Merritt, William MacEwen (biyografi) | 123 dakika | Biyografi, Drama
| D |
Film yorumlama, inceleme, eleştirme – artık canınız ne demek isterse – işinde affedilemeyecek tek bir günah var: Bir filme sıkıcı demek. Ama bunu bilmeme rağmen ben de yapıyor, başım sıkışınca beni ufunetle haşır neşir eden filmlere sıkıcı damgasını yapıştırıveriyorum. İşte I Saw the Light da bu vasfı sonuna kadar hak edenlerden biri. Zamanının meşhur country (yawn) yıldızı Hank Williams’ın (yawn) şöhret basamaklarını nasıl tırmandığı (yawn) ve bu yolda sağlığını, hatta özel hayatını (yawn) feragat edişi anlatılıyor. Slowburn kelimesini film konuşma/yorumlama sanatına (!) kazandıran yabancı eleştirmenlere buradan teşekkür edeceğim; fakat I Saw the Light tam anlamıyla bir slowburn değil. Sonuçta yana yana kül olunması gerek öyle değil mi? Ve kül olmadan evvel de elinde yanıcı bir madde bulunması. İşte I Saw the Light’da bunların hiçbiri yok. Çoktan yanmış, pakede sarılmış, avuç avuç kül. Biyografi nâmına son on yıldır Hollywood ve yan sanayilerinde çekilmiş her şeyi alıp tek bir mikserin içerisine yerleştiriyoruz, soğanların suyu çıkıncaya, domatesin çekirdeği dâhi süblimleşene kadar parçalıyoruz. Çıkan bulamaca da I Saw the Light diyoruz. Destekçi eş, kötü yola düşen süper kahraman, aman benim sanatım her şeyden değerli diyen bir Ali Rıza Tekin gururu ve bitsin diye gözünün içine baktığınız sanatsal sancılar. Tom Hiddleston’ın tüm yeteneklerini 15 dakikalık talk show programlarına sığdırmaya çalıştığı gösterişçi kimliğinden bihaber olanlar için de kaçınılmaz fırsat. Şarkılarını trilli söylemesinden tutun nevrostenilerine kadar tüm oyunculuk yelpazesi burada. Yalnız bir noktaya kadar klişeliğini bir folklör olarak takip etmek farklı bir deneyim oldu. Son çeyreğini zaten gözlerim kapanıp ışıklı yol önüme çıktığı için hatırlamıyorum.