Yönetmen: Dexter Fletcher | Oyuncular: Taron Egerton, Hugh Jackman, Christopher Walken, Iris Berben, Mark Benton, Keith Allen, Jo Hartley, Tim McInnery, Edvin Endre, Marc Benjamin, Jim Broadbent, Daniel Ings, Rune Temte, Tom Costello, Jack Costello | Senaryo: Sean Macaulay ve Simon Kelton | 105 dakika | Drama, Komedi
| C+ |
2016’nın seyirci canlısı filmlerinden Eddie the Eagle, 1988 yılında katıldığı olimpiyatlarda Büyük Britanya’yı temsil etmiş mazlum bir kayakçının öyküsünü anlatıyor. Beyazperdede denenip tutmuş formüllere sahip bir hayatı olduğu için Eddie Edwards’ı anlatmak üzere neden bu kadar yıl bekledikleri merak konusu. Küçük avantaları, bitmek bilmeyen azmi ve neşesiyle yediden yetmişe herkesin gönlünü çalabilecek karakterin mottosunun “Önemli olan kazanmak değil, katılmak.” olduğunu anladıktan sonra da sıradan bir spor filmi değil de ailecek izlenecek bir drama – komedi potporisi olduğunu kavrıyorsunuz. Ailesi ve tanıştığı herkesin inatla başarılı olamayacağını söylemesine rağmen yılmayan Eddie’yi geçtiğimiz sene Kingsman’le hayatlarımıza girmiş Taron Egerton canlandırıyor. Taron’ın oyunu yeni jenerasyondaki aktörlere parmak ısırtacak cinsten. Film açıldıkça, Egerton da karakterinin görünmez diş tellerini açıp şişe dibi gözlüklerini kırarak oyununu büyütüyor. Çekimler kronolojik sırada yapılmamasına rağmen ölçüyü ayarlayabilen oyunculara duyduğum hayranlık gibi Taron Egerton’ın da çok kolaymış gibi gözüken, ki kimi zaman abartıya kaçtığını da inkar edemeyeceğim, fakat planlı başkalışımını izlemek büyük keyif verdi. Yalnız itirazım bir star gücüne ihtiyaç olduğunu düşünüp Hugh Jackman’ı tarihin en kötü casting seçimlerinden birine imza atarak bu filme ilave edenlere. Eddie’nin çekici garipliği, hikayeye panzehir olmaya gelmiş ebeveynleri, formülsel ana akım sahneleriyle ortaya çıkan kokteylin hazmı ve seyri kolay. Gazını karşılıklı mücadelelerden ziyade, kendine meydan okuyarak al demesi de bir ayrı hoşluk.