Yönetmen: Clint Eastwood | Oyuncular: Tom Hanks, Aaron Eckhart, Laura Linney, Anna Gunn, Autumn Reeser, Ann Cusack, Holt McCallany, Mike O’Malley, Jamey Sheridan, Jerry Ferrara, Molly Hagan, Max Adler, Sam Huntington, Wayne Bastrup, Valerie Mahaffey, Jeff Kober, Chris Bauer, Katie Couric, Michael Rapaport | Senaryo: Todd Komarnicki (uyarlama), Chesley Sullenberger, Jeffrey Zaslow (otobiyografi) | 96 dakika | Biyografi, Drama
| C |
Partiye geç kalmış bloggerınızın son dönemde uğraşmaya doyamadığı Clint Eastwood’a ait yeni filmi paralama zamanı geldi. Hazır mıyız? Hemen başlıyoruz. Flight’la mukayese edilmesi için tonlarca sebebi olan gerçek bir hikaye Sully. 2009 yılında kalkış sırasında motorları devre dışı bırakan kuş sürüsü sağolsun, 155 yolcusuyla Hudson Nehri’ne acil iniş yapmak zorunda kalmış Amerikalı pilotu anlatıyor. Kronolojik sırayı izlemek yerine bu olağanüstü olay sonrası olanları kameraya alırken aralara da farklı bakış açılarından “Tekrar tekrar oynatsa da izlesek.” diyeceğimizi tahmin eden ve belki de filminin tek marifetini defalarca kullanan bir Clint var karşımızda. Kadim dostu Steven Spielberg ile eskiyen sinema dilleri 21. yüzyılı arşınladıkça daha da anlamsızlaşmasına rağmen Amerikan bayrağına ve allanıp pullanmış kahramanlıklara ezelden sevdalı eski toprak Eastwood, kahverengiden gri ve beje evrilmiş renk paletiyle yine aynı yolları yürüye yürüye eskitiyor. Sully’nin tabii ki de “Ah canım bayrağım, benim cahil ülkemin şanslı kahramanları.” anlatımının yanında bir de senaristten ötürü diyaloglarla ilgili sıkıntıları var. Mesela Aaron Eckhart filmin Bilal hocası olarak seçilmiş ve adamcağız papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayıp kaçırdığınız yerleri özetlemekten mesul. Sully’i öpen makyöz ve sarılan otel müdürü de kahkaha atmak isteyenlerin nefsini köreltiyor. Sanki Sully’e değil de, saçını bu gri beyaz renge mi boyattın aferin be sana Tim Honks (bu espriyi anlamadıysanız derhal siteyi terk edin) diyen hadsiz temaslar. Bir de bu yetmezmiş gibi kötü adamlarla dolu NTSB (Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu) var ki en çok da onlarla eğlendim. Simülasyonlar sonrası Hanks’in futbol fanatiği “Koyduk mu?” bakışlarıyla 180 derece dönüş yapıp, helal olsun sana Pascal Nouma alkışları kulaklarınızda çınlayacak. Uçaktaki yolculara yazılan 45 saniyelik öykülere de “Sorduk mu?” tepkisi vermeniz mümkün. Ama ne var? Eastwood, daha evvel Hereafter filminde de başarıyla filmine yedirdiği görsel efektlerin elindeki en büyük kale olduğunun farkında ve buna oynuyor. Gerisi boş Amerikan vızıltısı. Özgürlüklerin değil, aşırı reaksiyonun ülkesi…