Yönetmen: Bruce Beresford | Oyuncular: Eddie Murphy, Britt Robertson, Natasha McElhone, Xavier Samuel, Lucy Fry, Christian Madsen, Mckenna Grace, Thom Barry, Natalie Coughlin, Lincoln Melcher | Senaryo: Susan McMartin | 104 dakika | Drama
| D |
Saturday Night Live ekolünün en meşhur mezunlarından Eddie Murphy ne yazık ki okyanusun bu tarafında The Nutty Professor, Doctor Dolittle, Norbit gibi klasik (?) filmleriyle tanınıyor. Başarılı komedyeni özel televizyonların tekrarını vermeye bayıldığı kötü komediler haricinde bir de yakın tarihteki Mel B skandalı ve Dreamgirls ile Oscar’ı kaçırdığında nasıl bozulduğundan hatırlıyoruz. Halbuki bu adamın Oscar’ı sunacağı duyurulduğunda epey gündem olmuş, insanlar sırf Onur Ödülü alacak diye Hollywood Film Ödülleri’ne gitmiş ve hatta SNL40 çoğu Amerikalı tarafından sırf Eddie Murphy gelecek diye izlenmişti. O yüzden Mr. Church’e sanki Murphy küllerinden doğmaya çalışıyormuş gibi yaklaşmamız normal, ki yaktığı ateş henüz ait olduğu kültürde sönmüş değil. Mr. Church’ü Murphy’den bağımsız değerlendirecek olursak… Irkçılığın hobi olduğu yıllarda ölmek üzere bir anne ile onun vıcık vıcık sevgi dolu kızının hayatına konuk olan aşçı hem bu ailenin hayatındaki önemli anlara şahitlik ediyor, hem de varlığıyla anne – kızın kaderini değiştiriyor. Yok efendim derinden gönül bağı, Intouchables gibi seyirci canlısı filmlerin ezberi marifet saydığı “alışılmadık dostluk” paketi, Eddie Murphy ve Britt Robertson üzerinden ABD’nin sosyo-politik yorumları… Aslında bayat ekmekten güzel köfte olur da, Mr. Church’ün tek malzemesi ıslatılıp kuşlara yem edilecek küflü hamur olduğundan gerisi gelmiyor. Tanrı’yı uzvu zannedip dilinden düşürmeyen geri kafalı karakterleriyle eczanelerdeki ağrı kesici stoklarını tükettirecek kadar özensiz bir müsamere. Yok Murphy bu performansıyla Oscar kampanyası yapıyormuş da, SAG’den adaylık koparabilirmiş de… Biz buralara düşeceksek, o zaman toptan 2016 film yılını kapatıp gidelim.