Cannes’da ilk kez yönetmenlik koltuğuna oturanlara verilen, daha evvel Beasts of the Southern Wild, Hunger, Ilo Ilo gibi yapımlara gitmiş Camera d’Or ödülünü almıştı Divines. Ardından kısa sürede uluslararası dağıtımcısı olarak Netflix’den bir anlaşma kopardı ve sanıyorum yılın en çok izlenen uluslararası bağımsız filmi olma statüsünü uzunca bir süre gururla taşımaya da devam edecek. Netflix’in dünyanın geri kalanına ulaştırdığı yapım büyümek üzerine bir hikaye anlatmakta. Genelde coming of age filmlerinde kadın perspektifine pek rastlamadığımız için Houda Benyamina’nın yarattığı Douina (a.k.a. Dünya) isimli karakter epey kıymetli. Parasızlığın gözü çıksın diye bekleyen karmakarışık bir ailede büyümüş Dünya ve tek dileği annesiyle birlikte düştükleri bok çukurundan kurtulmak. Bu uğurda hayatını ortaya koymayı bile göze alıyor. Bir yandan da Paris’de nüfusu giderek artan göçmen nesilin bir temsili Divines. Ayakta kalmak, var olabilmek için yapılan fedakarlıkların hepsini tek bir çatı altında buluşturuyor. İlk yarıda Benyamina’nın parlak fikirleri sıralanmış arka arkaya. Çok prova yapıldığından plastik hissiyatı verse de Dünya ile en yakın arkadaşının hayal dünyasına girdiğimiz araba sahnesi çarpıcı. Ama yakışıklı baletin filmdeki ağırlığının artmasıyla birlikte finalde tür sinemasının tüm klişelerine teker teker uğrayan Divines o ana kadar inşa ettiği kumdan kaleleri kendi ayaklarıyla yıkıyor. Gücünü gerçeklerden alan öykü ajitasyona yüz çeviriyor. Kötülerin çok kötü, iyilerin çok iyi olduğu Yeşilçam filmlerine benziyor. Başrol oyuncusu Oulaya Amamra bu keşmekeşin içerisindeki en büyük yatırımı Divines’ın. Belki Amamra’nın büyüleyici performansı olmasa tren garında gelen aptal mesaja ya da sondaki gereksiz esaret melodramına katlanamazdık. Her çiçekten bal almasına, çok benzetildiği Girlhood gibi tek bir temaya odaklanmaktansa Reşat Nuri Güntekin’in yolunu seçmesine rağmen sırf örneğini az gördüğümüz bir pencereden baktığı için bile denenmeye değer Divines. İnandırıcılığını kaybettiği anlarda da sadece bu gerçeğe tutunmalı, filmin tüm saflığını koruduğu açılışına dönüp eline yüzüne bulaştırdıklarını unutmalı.