Yönetmen: Joachim Rønning, Espen Sandberg | Oyuncular: Johnny Depp, Javier Bardem, Brenton Thwaites, Kaya Scodelario, Geoffrey Rush, Kevin McNally, Golshifteh Farahani, David Wenham, Stephen Graham, Orlando Bloom, Martin Klebba, Giles New, Angus Barnett, Keira Knightley, Adam Brown, Danny Kirrane, Delroy Atkinson, Paul McCartney | Senaryo: Jeff Nathanson, Terry Rosio (uyarlama) | 129 dakika | Aksiyon, Fantastik, Macera
Pirates of the Caribbean, rekordan rekora koşarken başarısını bizzat beyazperdede tadamamıştım. Böyle fırtınası kendinden büyük filmlere geç geri döndüğünüzde de olumlu sonuçlar alabilmek, kendi zamanında yarattığı etkinin bir benzerini tekerrür ettirebilmek pek mümkün olmuyor. Dolayısıyla sıcak havadan kaçıp kendimi sinema salonuna attığım bir günde Dead Men Tell No Tales’ın serinletici büyüsüne az buçuk kapılmamı, Jack Sparrow’u ilk kez büyük perdede deneyimlediğim için verilmesi gereken tepkiyi on küsür yıl sonra vermemi hoş karşılamanız gerek. Serinin beşinci, muhtemelen de sonuncu olmayacak ayağında stüdyo bir türlü güncelleme getiremediği storyboard‘u alıp sadece mekanlar ve isimlerle oynayarak ezber bozmayan yeni bir serüven sunuyor huzurlarımıza. Her zamanki gibi teknolojinin geldiği noktayı sonuna kadar kullanan kötü bir adamımız, Javier Bardem var. İşin nostalji ağırlığı ise Orlando Bloom ile Keira Knightley’nin bıraktığı yerden bayrağı teslim almış genç yıldızlar Brenton Thwaites ve Kaya Scodelario’ya teslim edilmiş. Benim hikâyenin neresinde filme kendimi kaptırıp bu kadar zevk aldığım ise meçhul. Acaba yine ertelenmiş ebeveyn – evlat ilişkisindeki çıkmazlar mı kalbimi kırdı yoksa nemin ciğerlerimizi yediği bir günde tempo nedir, nasıl tempolu aksiyon filmi yapılır dersi veren mizansenlerine mi kapıldım çözemiyorum. Halbuki Johnny Depp cebinden yiyor, fenomen olmuş karakteri kendi parodisine dönüştürüyor. Belki de istemediğimiz, ama farkında olmadan ihtiyaç duyduğumuz eğlenceyi sunduğu içindir Dead Men Tell No Tales’la flörtöz hallerim. Poseidon efsanesine ucundan dokundurduğu, macerayı okyanusun göze hitap eden derin yerlerine taşıdığındadır kim bilir. Son olarak biraz ihtilaf yaratabilmek adına yönetmenlerinin filmografisinden ilerleyerek Dead Men Tell No Tales’ın Kon-Tiki’den daha iyi bir film olduğunu da çığırayım mı? En azından iyot kokusunu içimize çektiğimizde gözlerimiz otomatikman devrilmiyor. Fesat Mukayese: Pirates of the Caribbean: Dead Men Tell No Tales > Captain Phillips