Yönetmen: Taika Waititi | Oyuncular: Chris Hemsworth, Tom Hiddleston, Cate Blanchett, Idris Elba, Jeff Goldblum, Tessa Thompson, Karl Urban, Mark Ruffalo, Anthony Hopkins, Tadanobu Asano, Ray Stevenson, Zachary Levi, Benedict Cumberbatch, Luke Hemsworth, Matt Damon, Sam Neill | Senaryo: Eric Pearson, Craig Kyle, Christopher Yost (uyarlama), Stan Lee, Larry Lieber, Jack Kirby (çizgi roman) | 130 dakika | Aksiyon, Komedi, Macera
Formül senaryolardan alevli tabak yapmaya meyilli Marvel filmleri evreni, sistematik sıradanlığıyla keseleri doldurmaya devam ediyor etmesine ama son yıllarda ticari muvaffakiyetlerinin yanında ek iş olsun diye dikkat çekici adımlar atılmaya başlandı. Fruitvale Station ile adını duyuran, Creed ile de koca bir mirası hakkıyla sırtında taşıyan Ryan Coogler’a Black Panther’i devretmeleri haricinde Avustralya sinemasının başına gelmiş en tatlı ve en heyecan verici adamlardan birine, Taika Waititi’ye de bir nevi üvey evlat muamelesi gören Thor’un emanet edilmesinden bahsediyorum. Tabii bu denli ünlü vizyonerlerin isimleri üzerinden kendine paye çıkarmanın acısı büyük oluyor. Pek seviştiğimiz, öngörü akrabası “beklenti” dalgaları kıyıları arşınlıyor. Yarım ağız serisinin ilk iki yüklemesinde yapabildiklerinden (yoksa yapamadıklarından mı demeliyim) ziyade Avengers kakafonisindeki varlığıyla değerlenen protein abidesi Thor’un içine Waititi sağolsun Guardians of the Galaxy mizahı kaçmış ve ilk kez salonu terk ettikten sonra sanırım bu filmde varlık göstermiş, katkıda bulunmuş kimselere hayatımdan çaldıkları saatler için kızgın değilim dedirtecek kadar da rahat bir tertibata sahip. Mantık hatalarından yeni spinofflar üretebilecek hadsizlikte bir stüdyonun ipleri hâlâ elinde tuttuğuna şüphe yok. Fakat ana karakterini canlandıran Chris Hemsworth’ün hangi bahçelerde fink atabileceğinin bilincinde, komedideki zamanlamasına ve yeteneğine oynayan bir düzenek hakim. Cate Blanchett’in elinden Oscarlar’ını aldıracak kadar kötü oyunu, Cinderella’daki şerrine ne kadar uzaksa Indiana Jones’daki pasaklılığına bir o kadar yakın ve onun aksine Jeff Goldblum da kariyerinin en iyi performanslarından birini doğaçlamaya sırt dayamış bir umursamazlıkla veriyor. Gerisi bildiğiniz Marvel enstalasyonu. Tüm yatak arkadaşlarını yozlaşık Ragnarok’a davet edemeyen Thor, kötülere karşı mücadele ederken yoluna çıkan herkesi gemisine bindirip bir deliliğe sürüklüyor. Görsel efektin şaha kalktığı odalarda CGI potporileri, cenk meydanlarında kulak zarını delen ses efektleri. Ne takdir edilecek kadar yenilikçi, ne aşağılanacak kadar dolandırıcı. Yerken ağzınız, s*çarken g*tünüz görsün. Fesat Mukayese: Bunu yapmazsam çatlarım ama… Thor: Ragnarok > Logan