Yönetmen: Ozan Açıktan | Oyuncular: Engin Günaydın, Demet Evgar, Erdal Özyağcılar, Devrim Yakut, Fatih Artman, Şevket Çoruh, Gülse Birsel, Derya Karadaş, Su Kutlu, Ayta Sözeri, Devin Özgür Çınar, Deniz Hamzaoğlu, Rıza Akın, Arif Erkin, Erdal Cindoruk, Ünal Yeter | Senaryo: Gülse Birsel | 125 dakika | Komedi
Yeteri kadar yerli film izlememekten şikayet ede ede yılları devirmeye devam ediyorum. Neyse ki 2017’de İşe Yarar Bir Şey’i yalnız bırakmayıp, bir aile etkinliği sağolsun Gülse Birsel’in yazdığı Aile Arasında isimli filmi de yakalama şerefine eriştim. İyi bir gözlemci olduğunu ve Türkiye’nin kendinden başkasına yabancı üst – orta ekonomik düzeydeki öngörüsüz kesiminin röntgenini çekip mizah sosuna bulayabildiğini az çok biliyorduk. Hem Avrupa Yakası, hem de Yalan Dünya maksat güldürmek olsa da lümpenleri kendi silahlarıyla eğitme teşebbüsünde bulunan, ayan beyan belli etmeyip muhafazakârı ehlileştiren, liberalliği yanlış anlayanı da özüyle buluşturan işler. Uzun metrajlı bir film olarak sinema salonlarında yerini alan Aile Arasında ise vitesi yükseltmeyip, daha geleneksel ve hatta oldukça Yeşilçam kokan bir yol haritası ile güldürürken terbiye ediyor. Doğrudan kopup sağı, solu fark etmeksizin elinin ayarını kaybetmiş herkese pavyonlu, trans bireyli, Adanalı, çok eşli, ikinci şanslı ve her şeyden önemlisi eğlenceli bir öykünün kapılarını aralıyor. Disfonksiyonel karakterlerin popülasyonu fazla olsa da dışlananların hepsini bir eve, ofise, apartmana sığdırmak ve tüm kontrastlarına rağmen böyle bir tablonun mümkün olabildiğini gösterebilmek gibi üstün bir yetisi var Birsel’in. Kalemini doğru kadro ve rejiyle buluşturabilmesinin de beklenilenin çok dışına çıkmayan lineer esprilerini bir üst kademeye çıkardığı kesin. Zaten yerli sinema, hele ki Adile Naşit’in şen kahkahalarıyla yeri göğü çınlattığı, Şener Şen’in zıpırlıklardan zıpırlık beğendiği seneler göz önünde alındığında hep bunun üzerine kurulu değil miydi? O sıcacık, bizden aile hissi. Ve Gülse Birsel biliyor ki tamam değiştik, geliştik. Hem bizim toplumumuz, hem de dünya pek öyle gözükmese de daha kucaklayıcı artık. Bizi birbirimizden farklı kılanlar bir engel olduğu kadar da birleştirici etken. Belki önümüzde bir tas yemek olsun yeter diyen Yeşilçam saflığı kalmadı; ama hâlâ huzuru, dostluğu, kardeşliği aramaktan vazgeçmedik. Aile Arasında da sırf bu hissiyatın üstüne oynuyor işte. Büyük idealleri ve küçük hayatlarıyla aynı kültürün bambaşka temsilcileri, çocuklarının izdivacı sebebiyle bir araya geliyor. Bir tarafta yalanlardan duvar ören kader ortakları, diğer tarafta da içiyle dışı bambaşka tınlayan Anadolu insanı. Ve bir küçümseme, karikatürize etme hâli de yok Birsel’in, coğrafya değiştirince suyunu çıkaran yerleşmiş komedi anlayışımıza rağmen. Hepsinin akı kadar karası, sevabı kadar günahı var. Onu bunu bıraktım da çok eğlendim ben Aile Arasında’yı izlerken. Herkesin sözünü ettiği o eski yerli sinema tadını aldım. Biz bize laflıyormuşuz gibi bir ev hâliyle yayıldım koltuğuma. Kimi yerlerde sarkmadığını iddia edecek kadar da kayırmayacağım; ama kaşla göz arasında usul öğretmesi bile yetiyor galiba. Trans oyuncusunu çirkin ve homofobik şakalara maruz bırakmayıp, bakın hem böyle bir karakteriniz olabilir hem de bu karakterin kimliğiyle bu tarz şakaları kimseyi yaralamadan yapabilirsiniz diyebildiği için de alkış tutmayı ihmal etmek istemiyorum. Gülse Birsel hep yazsın. Yorgun düşsün, bazen tekrara kaçsın ama yazsın. Ana akımın böyle seslere çok ihtiyacı var. Fesat Mukayese: Aile Arasında > Sosyal medyayı kirleten tüm komedyenlerin filmlerini toplayıp beşle çarptım.
Bu sitenin profesyonel boyutta ilerlemesini istiyorsan eger (ki bunun icin cok caba sarfettiginin farkindayim), film yorumlarini ve notlarini daha objektif vermelisin. Aile Arasinda filmini ben de izledim ve begendim sayilir. Ama bu filme verdigin puan ve Dunkirk e verdigin puan ayni olmamali. Ya da 3 Bilboards bu filmden fazla almali.
Senin puanlaman sanki filmden beklentini karsilayip karsilamama sonucuna gore oluyor. Misal, dusuk beklentilerle gidip seni pozitif yonde sasirtan vasat bir filme B puanini rahatlikla verirken, buyuk beklentilerle gidip seni hayal kirikligina ugratan ama eli yuzu duzgun basarili bir filme C yi basabiliyorsun.
Nacizane tavsiyem (ne kadar ciddiye alacagin sana kalmis) yorum yaparken tarafsiz olabilmen.
Hala siteni okuyan ve zevkle yazilarini takip eden bir takipcin
Seni kırmak istemiyorum ama söylediğin şey o kadar… mantıksız ki. Film yorumlarımı kendi fikirlerime göre değil sizlerin genel beğenilerini dikkate alarak, “tarafsız” yaparsam blog sahibi olmamın ne anlamı var? Bu kendi fikriyle çelişen her şeyi profesyonellik dışı bulma meselesi ülkenin kanayan yarası, sen de desteğini esirgemeyip ufak bir katkıda bulunmuşsun. Yani neresinden tutarsam tutayım, talihsiz bir istek bu.
Kaldı ki Three Billboards’un küf tutmuş politikalarını göz önüne aldığımda verdiğim notu fazla bile buluyorum. Umarım gücenmezsin ama HAYIR. 10 yıllık blog serüvenimde kendi sesimi tam anlamıyla daha yeni bulmuşken geçmişe dönerek basın bülteni tadında minnoş, herkesin ağzına bir parmak bal çalan film yazıları çıkaramayacağım, üzgünüm 🙂
Cevap verdigin icin tesekkur ederim. Bu durumda bir yorum daha yapmak istiyorum.
Sevdigin filmlerde bir ortak noktayi goruyorum. Hikaye anlatiminin yalinligi ve gucu. Teknoloji ve oyunculuk senin icin daha arka planda ve bence de sinema sanatinda en onemli yonetmenin hikayeyi anlatma becerisi.
Bu durumdan yola cikarak, universite mezunu, yurt disinda MBA yapmis, yurtdisinda yasayan ve belli vizyona sahip biri olarak (bunlari kenimi ovmek acisindan degil, en azindan beni anlaman icin yaziyorum) ben dahi yazdigin son derece edebi Turkceyi agir buluyor isem ve okurken ne anlattigina dair bazen seni anlamakta ciddi sikinti cekiyor isem, sence de yazilarini yalinlastirmamali misin (eskisi gibi)
Fesat Mukayese: Eski Umur yazilari >>>> Yeni stilin
Bu yorumu kinaye olmadan tum ictenligim ile yazdim
Serhancım, canım okurum, bana seni olduğun gibi sevmiyorum kendini değiştir diyorsun özetle. Acaba bir silkelensen mi? Çünkü her yorumla birlikte daha da absürt isteklerde bulunmaya başladın. Biliyorum, uzun süredir de Oscar Boy okuyorsun ve sırf bu sebepten kırıcı olmamaya gayret ediyorum ama lütfen. Burada kapatalım bence bu sohbeti. İkimiz de birbirimizi ikna edemeyeceğiz çünkü, anlamı yok.
Serhan
31 Ocak 2018 at 12:18
Umur;
Bu sitenin profesyonel boyutta ilerlemesini istiyorsan eger (ki bunun icin cok caba sarfettiginin farkindayim), film yorumlarini ve notlarini daha objektif vermelisin. Aile Arasinda filmini ben de izledim ve begendim sayilir. Ama bu filme verdigin puan ve Dunkirk e verdigin puan ayni olmamali. Ya da 3 Bilboards bu filmden fazla almali.
Senin puanlaman sanki filmden beklentini karsilayip karsilamama sonucuna gore oluyor. Misal, dusuk beklentilerle gidip seni pozitif yonde sasirtan vasat bir filme B puanini rahatlikla verirken, buyuk beklentilerle gidip seni hayal kirikligina ugratan ama eli yuzu duzgun basarili bir filme C yi basabiliyorsun.
Nacizane tavsiyem (ne kadar ciddiye alacagin sana kalmis) yorum yaparken tarafsiz olabilmen.
Hala siteni okuyan ve zevkle yazilarini takip eden bir takipcin
Umur
31 Ocak 2018 at 12:43
Merhaba Serhan.
Seni kırmak istemiyorum ama söylediğin şey o kadar… mantıksız ki. Film yorumlarımı kendi fikirlerime göre değil sizlerin genel beğenilerini dikkate alarak, “tarafsız” yaparsam blog sahibi olmamın ne anlamı var? Bu kendi fikriyle çelişen her şeyi profesyonellik dışı bulma meselesi ülkenin kanayan yarası, sen de desteğini esirgemeyip ufak bir katkıda bulunmuşsun. Yani neresinden tutarsam tutayım, talihsiz bir istek bu.
Kaldı ki Three Billboards’un küf tutmuş politikalarını göz önüne aldığımda verdiğim notu fazla bile buluyorum. Umarım gücenmezsin ama HAYIR. 10 yıllık blog serüvenimde kendi sesimi tam anlamıyla daha yeni bulmuşken geçmişe dönerek basın bülteni tadında minnoş, herkesin ağzına bir parmak bal çalan film yazıları çıkaramayacağım, üzgünüm 🙂
Fesat Mukayese: Aile Arasında > Three Billboards
Serhan
31 Ocak 2018 at 17:42
Cevap verdigin icin tesekkur ederim. Bu durumda bir yorum daha yapmak istiyorum.
Sevdigin filmlerde bir ortak noktayi goruyorum. Hikaye anlatiminin yalinligi ve gucu. Teknoloji ve oyunculuk senin icin daha arka planda ve bence de sinema sanatinda en onemli yonetmenin hikayeyi anlatma becerisi.
Bu durumdan yola cikarak, universite mezunu, yurt disinda MBA yapmis, yurtdisinda yasayan ve belli vizyona sahip biri olarak (bunlari kenimi ovmek acisindan degil, en azindan beni anlaman icin yaziyorum) ben dahi yazdigin son derece edebi Turkceyi agir buluyor isem ve okurken ne anlattigina dair bazen seni anlamakta ciddi sikinti cekiyor isem, sence de yazilarini yalinlastirmamali misin (eskisi gibi)
Fesat Mukayese: Eski Umur yazilari >>>> Yeni stilin
Bu yorumu kinaye olmadan tum ictenligim ile yazdim
Umur
31 Ocak 2018 at 18:55
Serhancım, canım okurum, bana seni olduğun gibi sevmiyorum kendini değiştir diyorsun özetle. Acaba bir silkelensen mi? Çünkü her yorumla birlikte daha da absürt isteklerde bulunmaya başladın. Biliyorum, uzun süredir de Oscar Boy okuyorsun ve sırf bu sebepten kırıcı olmamaya gayret ediyorum ama lütfen. Burada kapatalım bence bu sohbeti. İkimiz de birbirimizi ikna edemeyeceğiz çünkü, anlamı yok.