Oscar 2019

91. Akademi Ödülleri / Oscar 2019 Tahminleri

Yayınlandı

on

Ve hepinizin merakla beklediği geleneksel Oscar yazımın prömiyer günü geldi çattı. Her sene ödüller dağıtıldığı gibi hemen yeni ödül sezonuna odaklanmak üzere sıradaki sinema yılının filmlerinden uzun bir derleme yapıyorum. Başlıklar hâlinde Eylül’den Şubat’ın sonuna kadar adını duyma ihtimalimizin yüksek olduğu yapımları sıralamamdaki tek amaç, çabucak tükettiğimiz bir mevsimin hantallığını daha üzerimizden atıp bir sonraki koşturmaca için heyecan yaratmaktan başka bir şey değil. Kendimle de övünecek olursam, bu 12 ay evvelinden toparladığım genel tahmin yazılarımın neredeyse her Oscar adayını barındırmak gibi tatlı bir özelliği de var. Dönüp dönüp “Ben demiştim.” diyen Kakça pişkinliğiyle hava atabileceğim yani. Neyse efendim, çok da gevelemenin anlamı yok. 100 filmlik bir ziyafet masası sizi bekliyor, malum. Dileyenler sezonun ilk tahmin listelerini görmek için de direkt güncellenmiş sayfalara uğrayabilir. Afiyet bal şeker olsun!

A’DAN Z’YE EN İDDİALILAR

Önümüzdeki senenin Oscar yarışında en çok adaylığı alabilecek, En İyi Film kategorisinde de yarışı önde götüren filmlerden bir derleme. 

BACKSEAT (Annapurna Pictures)
Yönetmen & Senaryo: Adam McKay
Oyuncular: Christian Bale, Amy Adams, Steve Carell, Bill Pullman, Sam Rockwell, Alison Pill, Lily Rabe, Tyler Perry, Shea Whigham, LisaGay Hamilton, Adam Bartley

Brad Pitt’in yapım şirketi Plan B ve Hollywood’un yeni gözde prodüktörü Megan Ellison’ın sahibi olduğu Annapurna, The Big Short ile kayda değer bir Oscar başarısı elde etmiş yönetmen Adam McKay’in sıradaki filmi için buluşuyor. Henüz adı resmileşmeyen Backseat, George W. Bush’un yanında sekiz yıl boyunca Başkan Yardımcısı olarak hizmet veren Dick Cheney’nin biyografisi. Ve tahmin edilebileceği üzere Cheney’i Christian Bale canlandırıyor. Eşi rolünde Amy Adams’ı, Bush olarak ise Sam Rockwell’i izleyeceğimiz kelli felli bir biyografi hazırlıyorlar sezona yani. Üstelik McKay gibi mizah sosunu içinde yer aldığı her projeye eklemekten çekinmeyecek bir kalemin gözünden izleyeceğiz olanı biteni. Ellerinizi ovuşturabilirsiniz, çünkü Oscar’ın kokusu çok net bir şekilde geliyor.

Erkenden kampanya yapmaya başladı Backseat ekibi. Amy Adams’ın çekim aralarında bile karakterinden çıkmayışı, yok efendim Adam McKay doğaçlamayı çok sevdiği için Christian Bale’ın oturup Cheney hakkındaki her yazılı materyali okuması… İkisi de ödüle aç belli ki. Bilhassa Amy Adams’ın yarışacağı kategoriye bağlı olarak sezona hükmetmesini bekliyoruz şimdiden. Katılacağı binbir çeşit roundtable‘da yine sette ne kadar acı çektiğini ve kendini tüm arkadaşlarından soyutladığını anladır, bir de üzerine “Yarabbim ünlü olmak ne kadar zor, kahrolsun çocuğumun özel hayatına girmeye çalışan paparazziler!” diye ağlar artık. Altın Küre, BAFTA, SAG sonrası Oscar’a da kavuşacabileceği bir rol almış eline zaten, yandık! Ayrıca kamera arkasında da şahane bir ekip var. Sinematografi Greig Fraser’a, müzikler de Nicholas Britell’e emanet. 8-10 arası adaylık görmeye hazırsanız arkamıza yaslanalım.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Christian Bale), kadın oyuncu (Amy Adams), yardımcı erkek oyuncu (Sam Rockwell ve Steve Carell), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

BEAUTIFUL BOY (Amazon)
Yönetmen: Felix Van Groeningen | Senaryo: Felix Van Groeningen, Luke Davies (uyarlama), David Sheff (anı), Nic Sheff (kitap)
Oyuncular: Steve Carell, Timothée Chalamet, Maura Tierney, Amy Ryan, Kaitlyn Dever, Jack Dylan Grazer, Zachary Rifkin, Andre Royo, Timothy Hutton, LisaGay Hamilton, Kue Lawrence, Amo Forsyth, Christian Convery, Oakley Bull, Stefanie Scott

The Broken Circle Breakdown ile tanıyıp bağrımıza bastığımız Felix Van Groeningen, Hollywood’a açılıyor. Yeni filmi Beautiful Boy, Manchester by the Sea sonrası 2017’yi boş geçiren Amazon’un önümüzdeki sezona hazırladığı en büyük Oscar umudu. Direkt yaşanmış olaylardan uyarlanan yapımda meth bağımlısı oğlunun rehabilitasyondan geçiş sürecini yakından gözlemleyen baba olarak Steve Carell’i izleyeceğiz. Ona bu öyküde eşlik edecek isim ise Call Me by Your Name ile hepimizi kendine hayran bırakan Timothée Chalamet olacak. Dolayısıyla heyecanımız katbekat artmış durumda. Çabucak Oscar’ına kavuşacağını düşünüp hayallere dalmak istemesem de en azından adaylık ihtimalinin mevcut olduğunu biliyorum.

Bir ara Cameron Crowe’un çekeceği söylenen senaryoyla ilgili tek korkum, The Imitation Game’den Get Out ve Call Me by Your Name gibi yapımlara senaryo ödülü vermeye geçen Akademi’nin Beautiful Boy’u aşırı dramatize edilmiş bulması. Malum Luke Davies, bir önceki işi Lion olduğundan, pek umut vaat eden bir kalem sayılmaz. Fakat Felix Van Groeningen’in filmografisine bakınca da Beautiful Boy’a evet demesinin geçerli bir sebebi olmalı diye düşünüyorum. Filmin arkasında Brad Pitt ve Dede Gardner’ın başarıdan başarıya koşan yapım şirketi Plan B’nin olduğu da unutulmamalı. Umuyorum bu hengâmede Pitt’in desteklediği Backseat ve If Beale Street Could Talk gibi projelerin gölgesinde kalmaz.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Steve Carell), yardımcı erkek oyuncu (Timothée Chalamet), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

BLACK KLANSMAN (Focus Features)
Yönetmen: Spike Lee | Senaryo: Spike Lee, David Rabinowitz, Charlie Wachte, Kevin Willmott (uyarlama), Ron Stallworth (kitap)
Oyuncular: John David Washington, Adam Driver, Laura Harrier, Topher Grace, Corey Hawkins, Paul Walter Hauser, Jasper Pääkkönen, Ryan Eggold, Ashlie Atkinson

Uzun bir süredir Oscar’ın yanına yaklaşamayan Spike Lee’nin ilk kez böylesine büyük bir dağıtımcıyla çalıştığını gördüğüm için Oscar tahminlerime almanın haricinde heyecanlanmadan da edemedim. Hem filmin yapımcılarından biri de AMPAS tarafından yeni ödüllendirilmiş Jordan Peele. Klu Klax Klan’in içine sızan siyahi bir dedektifi izleyeceğimiz Black Klansman, The Post gibi kör parmağım gözüne zeitgeist projelere bu işin nasıl yapılacağını öğretmeye geliyor belli ki. Trump Amerikası’nda ikonik siyahi bir yönetmenden, faşizmi marifet sanan bir tarikatla ilgili film gelecek de “farkında” olabilmek için mesai harcayan endüstri bu yapımı görmezden gelecek… Hayatta inanmam!

Lee’nin özüne döndüğü zaman hazmetmesi ne denli zor filmler yaptığını gayet iyi biliyoruz. Ama artık değişen ve değişmek isteyen Akademi’yi de düşündüğünüzde Black Klansman’in bir şansı olduğuna inanıyorsunuz. Başrolde Denzel Washington’ın oğlu John David Washington yer almakta. Tabii ondan ziyade endüstrinin parlayan yıldızı Adam Driver’ın varlığı dikkat çekmekte. Filmin kötü adamını canlandırıyor ise adaylık alması gayet olası. Hem Girls’le gelen Emmy adaylıkları sonrası Star Wars’da Kylo Ren rolünü almış olması da ününe ün kattı. Merakla siyahi hikâye anlatıcılarının yılı olacağa benzeyen 2018’i beklemeye koyulalım madem.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (John David Washington), yardımcı erkek oyuncu (Adam Driver), uyarlama senaryo, kurgu

BLACK PANTHER (Walt Disney Pictures)
Yönetmen: Ryan Coogler | Senaryo: Ryan Coogler, Joe Robert Cole (uyarlama), Stan Lee, Jack Kirby (çizgi roman)
Oyuncular: Chadwick Boseman, Michael B. Jordan, Lupita Nyong’o, Danai Gurira, Martin Freeman, Daniel Kaluuya, Letitia Wright, Winston Duke, Angela Bassett, Forest Whitaker, Andy Serkis

Sadece ABD’de 500 (tüm dünyada toplamda 900) milyon dolarlık gişe, eleştirel anlamda çılgınca bir başarı, popüler kültürün aniden bir parçası hâline gelen bir Wakanda lügatı ve baştan aşağı siyahi kadrosu + kamera arkası ekibi… Hazır olun, Black Panther tarihin En İyi Film kategorisine aday olmuş ilk süper kahraman filmi olmaya geliyor. Marvel’ın iyi donatılmış fikir çöplüğünün içinden böylesine bir hazine çıktığı için mutlu olmalıyız. Sonunda bitmek tükenmek bilmeyen çizgi roman uyarlamalarından birisi hakkında konuşmaya değecek, dişe gelen bir içerik sundu önümüze. Hollywood da rekor üstüne rekor kıran bu yapımı kutsamaya dünden razı. Özetle Wakanda Kralı, Oscar’a teşrif etmeye hazırlanıyor.

Çoğumuz izlemiş olduğu için dilerseniz içerik yerine direkt ödül ihtimallerini konuşalım. Bir kere filmin kadrosundan bilhassa Michael B. Jordan’ı adaylar arasında görme ihtimalimiz konuşulmakta. Yapılan iltifatları biraz abartılı bulsam da sonunda motivasyonları anlamlı bir kötü karakterle karşılaşmış olmanın tadını çıkarmaya çalışıyor herkes. Bunun haricinde Kendrick Lamar ve SZA’yı buluşturan “All the Stars” ile The Weeknd’in bir kez daha Oscar’a aday olmasını sağlayabilecek “Pray for Me”, önümüzdeki sene özgün şarkı kategorisinde galip gelebilir. Ve Ryan Coogler’ı başının üstünde taşımak için fırsat kollayan endüstri var bir de. Teknik kategorilerin haricinde sene boyunca adının En İyi Yönetmen dalında da geçeceğine düşündürüyor, sonunda yüzü gülmeyecek olsa da.

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı erkek oyuncu (Michael B. Jordan), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün şarkı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

BOY ERASED (Focus Features)
Yönetmen: Joel Edgerton | Senaryo: Joel Edgerton (uyarlama), Garrard Conley (anı)
Oyuncular: Lucas Hedges, Russell Crowe, Nicole Kidman, Joel Edgerton, Cherry Jones, Flea, Xavier Dolan, Troye Sivan, Emily Hinkler, Jesse LaTourette, David Joseph Craig, Théodore Pellerin, Britton Sea, Joe Alwyn, Madelyn Cline

Oyuncu kimliğiyle tanıdığımız Joel Edgerton, sektör tarafından ciddiye alınmak için çabalamaya devam ediyor. Bu sefer Loving’de birlikte çalıştığı stüdyo ile 19 yaşında ailesine gay olduğunu açıklayan ve zorla eşcinsel dönüşüm terapisine gönderilen Garrard Conley’nin yaşadıklarını perdeye taşıyacak. Vizyon tarihi pek umut vaat ediyor diyemesem de projeye dahil olmuş Oscar kokulu isimler biraz olsun şüphe duymama yardımcı oluyor. Gerçi bu Nicole Kidman ve Russell Crowe’un, hemşerileri diye (Edgerton da Avustralyalı) kabul ettikleri roller olabilir. Yalnız Arkansas’da bir papaz olmak üzere yetişen Conley, gençliğini kitap hâline getirmiş ve aynı adlı biyografisiyle LGBTQ çevrelerinde epeyce konuşulmuştu.

Edgerton politik yanlışlık çukurlarına düşmez ve Focus da filmi gereğinden fazla genel izleyiciye hitap edecek bir komediye dönüştürmezse mucizeler olabilir. Önümüzdeki sene gördüğüm kadarıyla LGBTQ’yu temsilen yarışta bir film olmayacak. Ve hazır Carol, Moonlight, Call Me by Your Name diye belli bir ivmeye ulaşılmışken bu iyiye gidişatın sekteye uğramayacağını umut ediyorum. Xavier Dolan’ın oyuncu olarak yer aldığı filmde yönetmen Edgerton da ana karakterin terapistini canlandıracakmış. Tüm mesele kalabalık bir mönü sunacak Focus’un hangi filmi vitrinine yerleştireceğinde bitiyor. Kadın yönetmenli bir kostüm draması mı, Spike Lee’nin yeni filmi mi, Ruth Bader Ginsburg biyografisi mi, yoksa Boy Erased mi?

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Lucas Hedges), yardımcı erkek oyuncu (Joel Edgerton), yardımcı kadın oyuncu (Nicole Kidman), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik

FIRST MAN (Universal Pictures)
Yönetmen: Damien Chazelle | Senaryo: Nicole Perlman, Josh Singer (uyarlama), James R. Hansen (kitap)
Oyuncular: Ryan Gosling, Claire Foy, Corey Stoll, Kyle Chandler, Jason Clarke, Shea Whigham, Jon Bernthal, Brian d’Arcy James, Pablo Schreiber, Patrick Fugit, Cory Michael Smith, Skyler Bible, Lukas Haas, J.D. Evermore, John David Whalen, Ben Owen

Whiplash ve La La Land sayesinde eşsiz Oscar başarılarına imza atan Damien Chazelle, Neil Armstrong biyografisi First Man ile geri dönüyor. Kariyerini müziği bir araç olarak kullanan filmlere adamışken, Spotlight ve The Post’u kaleme almış Josh Singer’ın yeni senaryosunu neden sıradaki projesi olarak seçti, henüz anlamış değilim. Ama şu bir gerçek ki, rüştünü çoktan ispat etmiş bir yönetmen olarak Akademi’nin en sevdiği janrda bir film yapmış olduğunu da düşünürsek, çuvallamadığı takdirde tüm kapılar açık. En tepeden, söz sahibi olabileceği tüm teknik kategorilere kadar First Man’in adını sıklıkla duyacağız. Tek handikap Oscar’la olan bağını son yıllarda iyiden iyiye kaybeden Universal’ın elinde olması.

Gary Oldman’ın Darkest Hour’daki maskaralığıyla Oscar alabildiği bir evrende muhtemelen Backseat’in bol makyajlı Christian Bale’ı öne çıkacaktır; fakat iyi bir aktör muamelesi görmese de kişiliği sebebiyle hem seyirci hem de endüstri tarafından sevilen Ryan Gosling’in bu yarışın iki numaralı adamı olacağını düşünüyorum. “Destekçi eş” kontenjanından muhtemelen Claire Foy’a da yer açılır. The Crown sayesinde yüzünü tanıtan Foy, televizyondan beyazperdeye transfer olmayı bekliyor. Apollo 11’ının diğer astronotu rolünde izleyeceğimiz Corey Stoll ve yine Neil Armstrong’un NASA’daki iş arkadaşlarından biri olarak karşımıza çıkacak Kyle Chandler da bakarsınız rollerinin ağırlığına bağlı olarak Oscar sohbetlerinin bir parçası olur.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Ryan Gosling), yardımcı kadın oyuncu (Claire Foy), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

IF BEALE STREET COULD TALK (Annapurna Pictures)
Yönetmen: Barry Jenkins | Senaryo: Barry Jenkins (uyarlama), James Baldwin (roman)
Oyuncular: Kiki Layne, Stephan James, Teyonah Parris, Regina King, Colman Domingo, Brian Tyree Henry, Dave Franco, Ed Skrein, Michael Beach, Finn Wittrock, Aunjanue Ellis, Diego Luna, Pedro Pascal, Emily Rios

Barry Jenkins’in Moonlight’ın ardından sosyal docudramalardan birine yönelmiş olması beni çok üzüyor doğruyu söylemek gerekirse. James Baldwin’in aynı adlı romanından uyarlanan If Beale Street Could Talk, eğer bir aksilik çıkmazsa En İyi Film adayları arasındaki yerini rahatça alacak. Mucize yapımcı Megan Ellison’la birlikte, Plan B’nin de yatırımcıları arasında yer aldığı proje, Tish ve Fonny adındaki iki aşığı konu olmakta. Fonny tecavüz iftirasıyla hapse girdikten sonra hamile olduğunu fark eden Tish, ailesinin de desteğiyle bebek doğmadan sevgilisini hapisten çıkarmanın yollarını arayacak ve doğruyu gün yüzüne çıkarmaya çalışacakmış. Dökülecek gözyaşlarını, filmin ne kadar “önemli” olduğuna dair sohbetleri siz de öngörebiliyor musunuz?

Henüz kitabı elime almadım ve bu yüzden kimin rolü ne kadar ağırlıkta olacak pek bir bilgim yok. Fakat Regina King’in adını görmek beni çok heyecanlandırıyor. Arka arkaya hem The Leftovers, hem American Crime’da (ve tabii öncesinde Southland var) ne kadar yetenekli bir aktris olduğunu kibarca hatırlattı hepimize. Viola Davis gibi gösterişçiler yerine King’i konuşmuyor olmamızı tamamen sektörün sunduğu fırsatlara bağlıyorum. Bu yapım şeytanın bacağını kırıp, ardı arkası kesilmeyen beyazperde rollerinin kapısını açar diye umut etmeye devam edeceğim ben izin verirseniz. Ayrıca Barry Jenkins’in başroller için tıpkı Moonlight’da olduğu gibi tanınmayan aktörler seçmesi dikkat çekici. Gerçi Stephan James, özellikle siyahi film çevrelerinde 2016 tarihli Race adlı filmi ile epeyce konuşulmuştu. Belki onlara da gün doğar…

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Stephan James), kadın oyuncu (Kiki Layne), yardımcı kadın oyuncu (Regina King), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, özgün müzik

MARY QUEEN OF SCOTS (Focus Features)
Yönetmen: Josie Rourke | Senaryo: Beau Willimon (uyarlama), John Guy (biyografi)
Oyuncular: Saoirse Ronan, Margot Robbie, David Tennant, Jack Lowden, Martin Compston, Joe Alwyn, Brendan Coyle, Guy Pearce, Maria-Victoria Dragus, Gemma Chan, Ismael Cruz Cordova

Bu senenin iki kadın oyuncu adayını karşılıklı oynarken izleyeceğimiz Mary Queen of Scots, kostüm dramalarıyla meşhur Focus Features’un 2018’deki en büyük Oscar atı olarak gözüküyor şimdilik. İskoçya’da 20 yılı aşkın hükümdarlığını sürdürmüş, Queen Elizabeth’in tahtına gözünü dikmiş Mary, Queen of Scots’ın öyküsünü izleyeceğiz beyazperdede. Alexandra Byrne imzalı kostümler, Max Richter’dan müzikler, 2000ler’in başında pek çok prestijli Oscar filmi için kameranın arkasına geçmiş görüntü yönetmeni John Mathieson ve en önemlisi kadın bir yönetmen: Josie Rourke. Okyanus aşırı festivallerde prömiyer yapması ve güz koşuşturmacasını iyi eleştirilerle kapaması dahilinde olabilecekleri ben bile düşünemiyorum.

Mary Queen of Scots, kabul, çok geleneksel bir türün örneği olacak. Fakat monarşi dramalarından büyük farkları var kağıt üzerinde bile. Bir kere her şeyden evvel merkezde kadın bir karakteri izleyeceğiz. Hem de tacı almak için canını dişine takacak bir kadın bu. Motivasyonlarının oluşum sebepleri arasında bir baba figürü ya da hayatındaki kararlara yön veren bir sevgili de yok. Dolayısıyla değişmek isteyen, bunun için çaba sarf eden ve zamana ihtiyaç duyan Akademi’ye geçiş döneminde fazlasıyla yardımcı olabilecek bir proje gibi duruyor. Darkest Hour paçavrasına 6 adaylık aldırmış bir stüdyo tarafından desteklendiğini ve hatta Darkest Hour’la birlikte The Theory of Everything, Atonement, Elizabeth gibi yapımları Oscar adayları arasına taşımış yapımcılara sahip olduğunu görmek de beklentileri artırmıyor değil.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Saoirse Ronan), yardımcı kadın oyuncu (Margot Robbie), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

MID ’90S (A24 Films)
Yönetmen & Senaryo: Jonah Hill
Oyuncular: Sunny Suljic, Katherine Waterston, Lucas Hedges, Alexa Demie, Jerrod Carmichael

Jordan Peele ve Greta Gerwig’den sonra bir oyuncunun daha hem yönetmenliği, hem de senaristliğiyle Oscar’a aday edilmesine hazır mısınız? Oscar yarışının kodunu çözen ve post Weinstein döneminin en kârlı kurumlarından biri olmayı başaran A24’un 2018’de geçmiş yıllara nispeten daha sakin bir film portföyü var. Ve içlerinde de doksanlı yıllarda bekar annesi ve istismarcı ağabeyi ile zorlu bir çocukluk geçiren Stevie isimli gencin Los Angeles’daki büyüme hikâyesinin anlatılacağı Mid ’90s öne çıkıyor. Gelsin Bağımsız Ruhlar, gitsin Gothamlar, bir de üzerine Jonah Hill’e bugüne kadar hep cömert davranmış Oscarlar’ı ekleyin, tamamdır!

Bana Greta Gerwig imzalı Lady Bird’ü fazlasıyla hatırlatıyor Mid ’90s. Muhtemelen komedi içeriği ondan daha fazla olacak; fakat yakın bir tarihte geçecek olmasına rağmen belli belirsiz bir nostalji hissi yaratacağını şimdiden hissedebiliyoruz. Üstelik gelen ilk dedikodular da ağız sulandıracak cinsten. Kadroda Michelle Williams’ın yerinin son anda Katherine Waterston tarafından doldurulduğu yapım için güz festivallerini gözüne kestirmişe benziyor A24. Bu arada başrolde de Yorgos Lanthimos’un son filmi The Killing of a Sacred Deer’da Colin Farrell ile Nicole Kidman’ın küçük oğlunu canlandıran Sunny Suljic var, unutmadan ekleyeyim.

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı erkek oyuncu (Lucas Hedges), yardımcı kadın oyuncu (Katherine Waterston), özgün senaryo, kurgu

NORWAY (Netflix)
Yönetmen: Paul Greengrass | Senaryo: Paul Greengrass, Åsne Seierstad
Oyuncular: Anders Danielsen Lie, Jon Øigarden, Lars Arentz-Henson, Ola G. Furuseth, Kenan Ibrahamefendic, Anja Maria Svenkerud

2018 içerisinde 700 orijinal içerik yayınlamaya hazırlanan Netflix’in Mudbound ile aldığı 4 adaylık sonrası artık ortak olduğu filmlerin ödül sezonundaki başarılarına daha ılıman bakar olduk. Kaldı ki neredeyse her filmi Oscar yollarından geçmiş yönetmen Paul Greengrass ile bir araya gelmeleri de Netflix etiketi olsun, olmasın bu yazıya dahil edilmeyi hak ediyor. Sihirli değneğiyle dokunduğu her projeyi daha prestijli bir hâle getiren yapımcı Scott Rudin’in de dahil olduğu proje, Norveç’te 2011 yılında gerçekleşmiş ve 77 kişinin ölümüyle sonuçlanmış terör saldırısını konu alacak. Yalnız Greengrass filmi söylenilenlere bakılırsa üç parçada önümüze koyacakmış saldırıdan kurtulanlar, Norveç’in politik sahnesi ve olayla ilgilenen avukatlar olarak.

Dediğim gibi, Greengrass’in Akademi’yle olan geçmişi ayan beyan ortada. United 93, The Bourne Ultimatum, Captain Phillips ve şimdi de Norway. Bunu söylemek istemiyor olsam da, şöyle bir gerçek var ki Greengrass’in filmleri sinema salonunda izlenmeyi hak eden cinsten oluyor. Bu da kurgusal numaları ve anlatımında tansiyonu hep yüksek tutabilmesiyle alakalı. Dolayısıyla Norway’in Netflix ile açılıyor olması büyük bir intihar teşebbüsü olarak kabul görebilir. Yalnız Telluride ve Toronto’ya uğrayıp ardından streaming servisinin film kütüphanesine konulacaksa bilemeyeceğim. Filmin başrolünde Oslo, August 31st’den tanıdığımız Anders Danielsen Lie için de yeni Hollywood yıldızı çanlarını çalmaya başlayabiliriz sanırım.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Anders Danielsen Lie), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, ses kurgusu, ses miksajı

OLD MAN AND THE GUN (Fox Searchlight)
Yönetmen: David Lowery | Senaryo: David Lowery (uyarlama), David Grann (makale)
Oyuncular: Robert Redford, Casey Affleck, Sissy Spacek, Danny Glover, Tika Sumpter, Tom Waits, Elisabeth Moss, Isiah Whitlock Jr., Keith Carradine, Gene Jones, James Carter, Barlow Jacobs, Joseph Muddiman, Hudson High

Her sene hakkında gösterime girmeden evvel belli başlı dedikodular aldığımız birkaç film oluyor. David Lowery’nin büyük Oscar havuzuna atlayacağı Old Man and the Gun da onlardan biri. Geçmişte hapisaneden 18 defa başarılı bir şekilde firar etmiş, küçük yaştan beri banka soyan Forrest Tucker isimli bir suçlunun son yıllarını izleyeceğiz hep beraber. Emeklilik hayatını son bir soygunla şenlendirmeye karar veren Tucker rolünde Robert Redford çıkacak karşımıza. Ve haberiniz olsun, en son All Is Lost ile ödül sezonunda şansını deneyen Redford için harika söylentiler var internette. Yalnız sırf ona değil, Sissy Spacek’a da bilhassa dikkat çekilmiş. Yer aldığı sahnelerde rol çaldığı iddia edilmekte.

Old Man and the Gun’ın o tatlı Fox Searchlight bağımsızlarından biri olacağına şüphe yok. Parçası olacağı süreci bile kafamda tasarlayabiliyorum: Önce birkaç güz festivali, şaşırtıcı seyirci ödülleri, ardından ama bu kötü diye mızmızlanan eleştirmenler, sosyal medyada tam adayların oylanacağı dönemde bir backlash, ardından adayların açıklanmasıyla birlikte diriliş ve final hamlesi. Yalnız geçmişindeki taciz iddiaları sebebiyle bu sene Oscar törenine katılamayan Casey Affleck, gittikçe liberalleşen ve hele ki kadınlara yönelik saldırılarda ikinci bir şansın asla verilmeyeceği yeni düzende başrolünde yer aldığı filmi lekelemez mi? Tamam bir Kevin Spacey ya da Harvey Weinstein vakasından bahsetmiyoruz. Ama yaptıklarının ölçeğiyle mi değerlendireceğiz herkesi? Fox Searchlight kılıfını uydurur, belki kurguda Affleck’in sahnelerini minimuma indirir diyerek köşeme çekiliyorum. Beklemedeyiz.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Robert Redford), yardımcı kadın oyuncu (Sissy Spacek), uyarlama senaryo), kurgu, görüntü yönetimi

WIDOWS (20th Century Fox)
Yönetmen: Steve McQueen | Senaryo: Gillian Flynn, Steve McQueen (uyarlama), Lynda La Plante (dizi)
Oyuncular: Viola Davis, Elizabeth Debicki, Michelle Rodriguez, Cynthia Erivo, Colin Farrell, André Holland, Daniel Kaluuya, Liam Neeson, Robert Duvall, Carrie Coon, Garret Dillahunt, Manuel Garcia-Rulfo, Jacki Weaver, Brian Tyree Henry, Lukas Haas, Michael Harney, Jon Bernthal

Dört adam bir silahlı soygun sonrası ölür ve arkalarında bıraktıkları eşleri yarım kalan işi tamamlamak için harekete geçerse ne olur? 1983 yılında İngiliz televizyonlarında aynı adlı bir dizi bu sorunun cevabını arayıp iki sezonluk kült bir yapım çıkarmış ortaya. Şimdi de 12 Years a Slave, Shame ve Hunger gibi başarılı işlerinden tanıdığımız Steve McQueen, Gone Girl’ün yaratıcısı Gillian Flynn ile yeni bir maceraya atılıyor. Başrolde tirat parçalamalarıyla nam salmış Viola Davis muhtemelen tüm sezonu kapsayacak uzun kampanya maratonuyla bir kez daha Oscar alabilmek için çılgınca mücadele verecek. Birkaç yıl sonra çıkıp “Ben hak etmiştim.” demesi bile mümkün eğer kaybederse. Neyse önce bir aday olsun da derdini sonra düşünürüz.

Kadroda başrol haricinde kimin önüne etli bir rol düşer emin değiliz. Belki Viola Davis’in ölen eşini canlandıran Liam Neeson’a birkaç duygusal sahne yazılmışsa tekrardan Oscar sahalarına döndüğünü görebiliriz. Yalnız Cynthia Erivo’ya da çok dikkat edin derim. Yakın tarihte Broadway’de sahneye konulan The Color Purple ile Tony almış oyuncu, endüstri tarafından çok sevilmekte. Widows beyazperdedeki ilk büyük rolü olacak. McQueen’in sihirli değneği Lupita Nyong’o sonrası yepyeni bir yıldız adayı için zafer ihtimali yaratabilir. “Güçlü kadın karakter” haykırışları arasında yeni bir Steve McQueen sezonuna hazır mısınız?

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Viola Davis), yardımcı erkek oyuncu (Liam Neeson), yardımcı kadın oyuncu (Cynthia Erivo), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

OLASI ADAY ADAYLARI

Sırada yükselişe geçme ihtimali barındıran ya da istediği kadar adaylık alamasa da kilit dalların birkaçında yer alabilecek kalibrede filmler var.

BOHEMIAN RHAPSODY (20th Century Fox)
Yönetmen: Dexter Fletcher | Senaryo: Justin Haythe, Anthony McCarten
Oyuncular: Rami Malek, Ben Hardy, Gwilym Lee, Joseph Mazzello, Allen Leech, Lucy Boynton, Mike Myers, Aaron McCusker, Aidan Gillen, Tom Hollander, Dermot Murphy

Dexter Fletcher’dan önce yönetmen koltuğunda oturan Bryan Singer’ın bir anda seti terk etmesiyle haber konusu olan Bohemian Rhapsody, yazdığı uyduruk biyografileri (bkz. The Theory of Everything, Darkest Hour) Akademi’nin yaşlı üyelerine yedirmeyi başaran Anthony McCarten’ın imzasını taşıyor. Freddie Mercury ve grubu Queen’in ünlü olmadan evvelki dönemine odaklanacak Bohemian Rhapsody bana uzaktan kaçınılmaz bir tren enkazını andırıyor olsa da stüdyo, filmi The Post, Hidden Figures, The Revenant gibi yapımları vizyona soktuğu dönemde seyirci karşısına çıkaracak. Dolayısıyla bizim öngöremediğimiz bir albenisi olma ihtimalinden şüpheleniyorum. Makyajıyla Oscar alan oyunculara bir de Rami Malek eklenirse artık hep beraber saçımızı başımızı yolarız.

İhtimaller: Film, erkek oyuncu (Rami Malek), özgün senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

CAN YOU EVER FORGIVE ME? (Fox Searchlight)
Yönetmen: Marielle Heller | Senaryo: Nicole Holofcener, Jeff Whitty (uyarlama), Lee Israel (anı)
Oyuncular: Melissa McCarthy, Richard E. Grant, Jane Curtin, Jennifer Westfeldt, Dolly Wells, Anna Deavere Smith, Julie Ann Emery, Shae D’Lyn, Michael Cyril Creighton, Kevin Carolan, Marc Evan Jackson, Tim Cummings, Christian Navarro

Ödül sezonunda vitrindeki filmini Kasım ya da Aralık ayında vizyona sokmayı seven Fox Searchlight, bir ara tam Oscar filmi olduğu iddia edilen Can You Forgive Me için Ekim’i işaretlemiş şimdilik. Dolayısıyla Melissa McCarthy’e Bridesmaids sonrası yeni bir adaylık getirmesi beklenen biyografiye şüpheyle yaklaşıyorum. Gazeteci/yazar Lee Israel’in çöküşünü bağımsız sinemanın kraliçesi Nicole Holofcener ve The Diary of a Teenage Girl’ün yönetmeni olarak tanıdığımız Marielle Heller iş birliğiyle izleyeceğiz. Tam anlamıyla Hollywood’un yeni “kadın” anlatısına oturan bir manzara yani. Yalnız endüstri tarafından kenara itildikten sonra ölmüş oyuncuların isminden sahte mektuplar yazarak kalpazanlığa soyunan Israel’i kucaklamaya hazırlar mı bilmiyorum. Sadece şu bir gerçek; rol inanılmaz etli ve daha evvel Julianne Moore’a teklif edilen karakter buram buram Oscar kokuyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Melissa McCarthy), uyarlama senaryo, kurgu, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

CREED II (Warner Bros.)
Yönetmen: Steven Caple Jr. | Senaryo: Cheo Hodari Cocker (uyarlama), Sylvester Stallone (uyarlama & karakterler), Ryan Coogler (karakterler)
Oyuncular: Michael B. Jordan, Tessa Thompson, Sylvester Stallone, Dolph Lundgren, Floria Munteanu, Raul Torres

Black Panther sebebiyle yıl boyunca gündemde kalacak Michael B. Jordan, Rocky efsanesini devam ettiren Creed’in devam filminde bir kez daha kamera karşısına geçiyor. Efsaneyi küllerinden doğuran Ryan Coogler’ın filmi eleştirel anlamda ciddi bir başarıya imza atmış, fakat stüdyo ellerinde ödül sezonuna cuk oturan bir anlatı olduğunun farkına geç vardığı için hak ettiği kadar çok adaylık alamamıştı Creed. Şimdi zannediyorum daha adam akıllı bir yol haritasıyla çıkacaklardır karşımıza. Yine de Coogler’ın projeden elini çekmiş olması sebebiyle pasaklı bir boks filmi izlemekten korkmuyor değilim. Sırf ana karakteri siyahi diye pohpohlanması ihtimali bir kenarda dursa da neyse ki bu alanda izleyeceğimiz film çok olacağı için Creed II, bir can simidine dönüşmeyecek.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Michael B. Jordan), yardımcı erkek oyuncu (Sylvester Stallone), yardımcı kadın oyuncu (Tessa Thompson), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

EVERYBODY KNOWS (Henüz dağıtımcısı yok.)
Yönetmen & Senaryo: Asghar Farhadi
Oyuncular: Javier Bardem, Penélope Cruz, Barbara Lennie, Ricardo Darin, Inma Cuesta, Eduard Fernandez, Javier Camara

Asghar Farhadi’nin sevmediğim tek bir film, olmadığı için Everybody Knows’u direkt 2018 adaylarım arasında göreceğime inanmam çok şaşırtıcı sayılmaz, öyle değil mi? Yeni projesini İspanya’da çeken ve Javier Bardem, Penélope Cruz, Ricardo Darin gibi meşhur oyuncularla çalışan usta yönetmen muhtemelen Cannes’da ilk sınavını verir bu sezon. Vakti zamanında Buenos Aires’e yerleşip evlenen Carolina isimli bir kadının memleketine, Madrid’e geri dönmesiyle başlayacakmış yeni öyküsü. Ardından da beklenmeyen sırların su yüzüne çıktığını izleyecekmişiz. Artık en küçük toplumsal birim aileyi nasıl hesaplaştırır ve ağzımızın sularını akıttırır siz düşünün. Yabancı film kategorisinde yarışma ihtimali epey yüksek olan Everybody Knows’un henüz bir dağıtımcısı yok. Ama Farhadi’nin Sony Pictures Classics’deki kadim dostları onu yalnız bırakmaz diye umut ediyorum. Asıl soru filmin oyuncu kadrosundan birine adaylık çıkıp çıkmayacağı.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Penélope Cruz), özgün senaryo, kurgu, yabancı film

THE FAVOURITE (Fox Searchlight)
Yönetmen: Yorgos Lanthimos | Senaryo: Deborah Davis, Tony McNamara
Oyuncular: Emma Stone, Rachel Weisz, Olivia Colman, Nicholas Hoult, Joe Alwyn, John Tormey, Mark Gatiss

Sevmelere doyamadığımız yönetmen Yorgos Lanthimos, kariyerinde ilk kez kendi yazmadığı bir senaryoyla karşımıza çıkacak bu ödül sezonunda. Gerçi “ödül sezonu” bağlantısı şaibeli. The Killing of a Sacred Deer’ın da benzer bir Hollywood’a açılma öyküsünü olacağını düşünürken, içerik izin vermedi. Yine de sırf alıştığımız fikir fabrikasının ürünü olmadığı için bu sefer Lanthimos’un fetihe geçebilme ihtimali mevcut sanki. 18. yüzyılın başlarında Kraliçe Anne’in hükümdarlığı sürerken politik oyunları da etkileyen entrikalarla ve hatta bu entrika savaşının orta yerindeki iki kuzeni izleyecekmişiz. Bir tarafta düşes Rachel Weisz, diğer tarafta saraya hayran Emma Stone, kraliçe Olivia Colman ve Tory’nin lideri Nicholas Hoult. Ağzım sulandı! En azından Sandy Powell’ın yaptığı kostümler aday edilecek, ondan eminiz.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Rachel Weisz), yardımcı kadın oyuncu (Olivia Colman), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

THE FRONT RUNNER (Henüz dağıtımcısı yok.)
Yönetmen: Jason Reitman | Senaryo: Matt Bai, Jason Reitman, Jay Carson (uyarlama), Matt Bai (kitap)
Oyuncular: Hugh Jackman, Vera Farmiga, Kaitlyn Dever, Sara Paxton, J.K. Simmons, Mamoudou Athie, Molly Ephraim, Josh Brener, Mike Judge, Kevin Pollak, Ari Graynor, Mark O’Brien, Alex Karpovsky, Toby Huss, Tommy Dewey

Henüz bir dağıtımcısı olmayan The Front Runner, her sene geleneksel ilk tahmin yazıma aldığım Jason Reitman filmleri gibi pekâlâ 2019’a ertelenebilir. Zaten Up in the Air’dan beri Oscar’la yıldızı barışmayan Reitman’ın bu sene gösterime girecek Tully adında bir başka projesi daha var. Fakat 88 yılında ABD başkanı olabilmek için kampanya yapan Senatör Gary Hart’ın adının karıştığı aşk skandalını anlatacak The Front Runner çok daha ödül kokan bir proje. Tabii önce Toronto ya da Telluride yollarından geçip kendine bir ev bulması gerekiyor. Eğer içerik umduğumuz kadar iyiyse de Hugh Jackman’a bir adaylık çıkabileceği kanaatine vardım ben. Filmin kilit karakteri, Senatör’ün ilişki yaşadığı genç kadını ise TV’den tanıdığımız Sara Paxton canlandıracakmış. Belki onun da büyük bir yıldıza dönüştüğüne şahit oluruz bu sezon.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Hugh Jackman), uyarlama senaryo, kurgu

GLORIA (Sony)
Yönetmen & Senaryo: Sebastián Lelio
Oyuncular: Julianne Moore, John Turturro, Sean Astin, Michael Cera, Jeanne Tripplehorn, Holland Taylor, Brad Garrett, Tyson Ritter, Caren Pistorius

Her güzel şeyi mahvetmeye bayılan Hollywood’un son marifeti. A Fantastic Woman ile daha yeni Oscar almış Lelio, 2013 tarihli muazzam filmini Amerikalı oyuncularla yeniden çekmiş kaşla göz arasında. Bir uyarlama olacağını biliyorduk; ama bu kadar çabuk kavuşacağımızı tahmin etmemiştim. Henüz Hollywood’da çalışmasa da Pablo Larraín ile ahbaplığı sağolsun, sanki sektörün içindeymiş gibi muamele edilen bir yönetmen artık Lelio. Kaldı ki kadim dostu Larraín, yapımcı olarak bu projede de görev almış. Benim merak etiğim asıl kısım Paulina García’nın dünya üzerindeki her ödülü alması gereken performansı üzerine Julianne Moore’un neler yapacağı. Eğer ki orijinal yapımın ruhunu az çok yakalayabilirse, ki onun kadar cesur olabileceği şüpheli, Moore’un Oscar yarışının favorilerinden birine dönüşmesi an meselesi demektir.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Julianne Moore), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

ISLE OF DOGS (Fox Searchlight)
Yönetmen: Wes Anderson | Senaryo: Wes Anderson (senaryo & hikâye), Roman Coppola, Jason Schwartzman, Kunichi Nomura (hikâye)
Seslendirenler: Bryan Cranston, Edward Norton, Bill Murray, Jeff Goldblum, Bob Balaban, Koyu Rankin, F. Murray Abraham, Greta Gerwig, Frances McDormand, Courtney B. Vance, Fisher Stevens, Mari Natsuki, Harvey Keitel, Liev Schreiber, Tilda Swinton, Ken Watanabe
Berlin’de prömiyerini yapan stop-motion animasyon Isle of Dogs, Wes Anderson’ın The Grand Budapest Hotel sonrası Oscar ahalisinin karşısında ilk sınavını verdiği film olacak. Fox Searchlight kartlarını doğru oynar ise sadece animasyon dalına değil film, senaryo vb. kategorilere sızabilecek kadar iddialı olduğu söyleniyor. Ayrıca er meydanından En İyi Yönetmen ödülüyle de ayrıldığını hatırlatayım Anderson’ın. Belki de tarihte ilk kez bir animasyonun yönetmenini bu kategoride görür, AMPAS’ın bir kez daha tarih yazdığına şahit oluruz. Ama şimdilik olasılıkları yan dallarla sınırlamakta yarar var. 5 ile 10 arası adaylı sisteme geçildiğinden beri herhangi bir animasyonun En İyi Film dalına sızamadığını unutmamak gerek.

İhtimaller: Film, yönetmen, özgün senaryo, özgün müzik, prodüksiyon tasarımı, animasyon 

KURSK (STX Entertainment)
Yönetmen: Thomas Vinterberg | Senaryo: Robert Rodat (uyarlama), Robert Moore (roman)
Oyuncular: Mattias Schoenaerts, Colin Firth, Léa Seydoux, Martin Brambach, Guido De Craene, Geoffrey Newland, Danny Van Meenen, Peter Simonischek, Max von Sydow, Matthias Schweighöfer, Lars Brygmann

Küçük bir şirket olarak piyasaya girmesinin ardından All the Money in the World ile tüm dikkatlari üzerine çeken STX, bu sene de Thomas Vinterberg’in pek sevdiğimiz oyuncuları bir araya getirdiği felaket filmine ev sahipliği yapıyor. 2000 yılında batarak mürettabattaki 118 Rus askerin ölümüyle sonuçlanan faciayı anlatacak Kursk adındaki yapım. Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz İsveçli aktör Michael Nyqvist’in de son filmi olma özelliğini de taşıyan Kursk’un başrolleri ise Matthias Schoenaerts ve Colin Firth’e emanet edilmiş. Yapımcıları arasında Luc Besson’ın ismini görmek beni epey şaşırttı. Ama bunun haricinde de Alexandre Desplat, Anthony Dod Mantle gibi tanıdık yüzlerin Vinterberg’le çalışması acaba hafife aldığımız bir Oscar işi mi diye düşündürüyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Matthias Schoenaerts), yardımcı erkek oyuncu (Colin Firth), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

THE LAND OF STEADY HABITS (Netflix)
Yönetmen: Nicole Holofcener | Senaryo: Nicole Holofcener (uyarlama), Ted Thompson (roman)
Oyuncular: Ben Mendelsohn, Edie Falco, Thomas Mann, Connie Britton, Elizabeth Marvel

Bana fena halde bu yıl izlediğimiz Brad’s Status isimli yapımı hatırlatan The Land of Steady Habits, Enough Said’den beri kamera arkasına geçmemiş Nicole Holofcener’in bu sefer merkezine bir erkeği koymuş orta yaş bunalımı öyküsü. Netflix damgası sebebiyle acaba umursanmayacak mı diye korksak da Mudbound’un başarısı ortada. Arkasında sektörün saygı duyduğu bir kadın yönetmen/senarist olacak hem de yine. Ben Mendelsohn, yavaştan bir parçası olduğu endüstri tarafından fark edilmeyi bekliyor. Bakarsınız Enough Said’de Julia Louis-Dreyfus’un yapamadığını belki Mendelsohn becerir ve Altın Küre, BAFTA, SAG derken sezonu domine eder, belli mi olur? Hakları Fox Searchlight tarafından alınan romanın Netflix’e devredilmiş olmasının arkasındaki sebebi de sezon gelince öğreniriz artık.

İhtimaller: Film yönetmen, erkek oyuncu (Ben Mendelsohn), yardımcı kadın oyuncu (Edie Falco), uyarlama senaryo

MARY POPPINS RETURNS (Walt Disney Pictures)
Yönetmen: Rob Marshall | Senaryo: David Magee, Rob Marshall, John DeLuca (uyarlama), P.L. Travers (kitap)
Oyuncular: Emily Blunt, Lin-Manuel Miranda, Ben Whishaw, Emily Mortimer, Pixie Davies, Joel Dawson, Nathanel Salah, Julie Walters, Colin Firth, Meryl Streep, Angela Lansbury, David Warner, Jeremy Swift, Tarik Frimpong, Dick Van Dyke

Chicago’dan beri yüzü bir türlü gülmeyen Rob Marshall, tıpkı Into the Woods gibi Aralık’ın sonuna doğru gösterime girecek Disney destekli bir müzikalle, hem de Julie Andrews’ın Oscar aldığı efsanevi 1964 yapımı Mary Poppins’in devamıyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Kadroyu görüp de içeriği merak etmemek mümkün değil. Ama artık bu tarz filmlerin, hele ki vizyon tarihi olarak Noel dönemi seçildiyse teknik dalların dışına taşamadığını az çok biliyoruz. Tabii iş kampanyaya geldiğinde boş vakit bulmak konusunda uzmanlığıyla bilinen Emily Blunt’ın ve Amerikalılar’ın koşulsuz şartsız sevdiği Lin-Manuel Miranda’nın varlığı sayesinde epeyce bir süre gündemde kalacağına da eminim. Umuyorum orijinal yapımın (ki ona da çok bayılmam) mirasına ihanet etmezler. Bu arada Meryl Streep de yine tek bir sahne ve şarkıyla Oscar’a aday olabilir, aman dikkat!

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Emily Blunt), yardımcı kadın oyuncu (Meryl Streep), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün şarkı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

ON THE BASIS OF SEX (Focus Features)
Yönetmen: Mimi Leder | Senaryo: Daniel Stiepleman
Oyuncular: Felicity Jones, Armie Hammer, Justin Theroux, Kathy Bates, Sam Waterston, Jack Reynor, Stephen Root, Cailee Spaeny

Dünyadaki politik iklimden yararlanmak isteyen filmlerin, eğer iyi yapılmamışlarsa ne kadar yarım ağız bir tepki aldığını hep beraber The Post örneğinde gördük. Hem de projenin içerisinde üç büyük Hollywood devinin adı vardı. Dolayısıyla anayasa mahkemesinin ikinci kadın yargıcı, feminist hareketin bürokrasideki en önemli temsilcilerinden Ruth Bader Ginsburg’un hayatını anlatacak On the Basis of Sex’den de büyük bir beklentim yok. Hatta Diana ve Grace of Monaco benzeri bir durum yaşayıp yere çakılacağını düşünüyorum. “Kadın anlatısı” olması ve kameranın arkasında da bir kadın barındırması yetmeyecek gibi geliyor. Bir taraftan da göz dolduran kadrosunu tamamen göz ardı etmemeye çalışıyorum. Ne de olsa Focus, çalıştığı oyunculara adaylık çıkarabilmesiyle nam salmış bir şirket. Felicity Jones, Armie Hammer ve Kathy Bates’e odaklanmış bir şekilde sezonu bekleyeceğim.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Felicity Jones), yardımcı erkek oyuncu (Armie Hammer), yardımcı kadın oyuncu (Kathy Bates), özgün senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

OUTLAW KING (Netflix)
Yönetmen & Senaryo: David Mackenzie
Oyuncular: Chris Pine, Aaron Taylor-Johnson, Florence Pugh, Billy Howle, Tony Curran, Alastair Mackenzie, James Cosmo, Callan Mulvey, Stephan Dillane, Steven Cree, Sam Spruell

Netflix’in sayısız filmin yer aldığı 2018 takviminde öne çıkan yapımlardan biri de Outlaw King. Hell or High Water ile beklenmedik bir başarı elde eden David Mackenzie, 14. yüzyılın İskoçyası’na götürecek bu sefer bizleri. Hem kral, hem de halk kahramanı Robert the Bruce rolünde karşımıza çıkacak Chris Pine’ın aksanını şimdiden merak ediyoruz. Ama asıl mesele İskoçya tarihinden bir başka sayfayı yaşatacak Mary Queen of Scots’ın da bu sene yarışmasıyla birlikte iki filmin sezon içerisinde nasıl bir değerlendirmeye tabi tutulacağı. Belki Mudbound’un muamele çektiği Netflix meselesi bu durumda gündeme gelir ve Outlaw King’in büyük perdede izletilmemiş olması bir kez tartışmaların pimini çeker.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Chris Pine), yardımcı erkek oyuncu (Aaron Taylor-Johnson), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

PETERLOO (Amazon)
Yönetmen & Senaryo: Mike Leigh
Oyuncular: David Bamber, Alastair Mackenzie, Christopher Eccleston, Eileen Davies, Bronwyn James, Rory Kinnear, Nico Mirallegro, Maxine Peake, Pearce Quigley

Son filmi Mr. Turner ile Akademi’den beklediğimizin üzerinde destek almayı başarmış Mike Leigh, muhtemelen Cannes’da prömiyerini yapacak yeni projesi Peterloo’da 19. yüzyılın başında savaşlar bittikten sonra Manchester’da çıkan ayaklanmayı ve ordu ile halk arasındaki çatışma sonrası gerçekleşen ölümleri anlatacak. Hatta tarihte Peterloo Katliamı olarak anılan olayın  beyazperde versiyonunda kimin nasıl bir karakteri canlandıracağı konusunda pek bir fikrimiz yok. Kaldı ki Leigh birkaç istisna haricinde yine çok tanınmamış isimlerle çalışmış. Fakat eğer ki yeteri kadar izleyiciye ulaşır ise teknik dalların pek çoğunda görebileceğimize inanıyorum bir dönem filmi olması sebebiyle. Bakarsınız Mr. Turner’ın Timothy Spall’u misali kadrodan sezon boyunca adı zikredilecek birileri de olur.

İhtimaller: Film, yönetmen, özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

THE SISTERS BROTHERS (Annapurna Pictures)
Yönetmen: Jacques Audiard | Senaryo: Jacques Audiard, Thomas Bidegain (uyarlama), Patrick deWitt (roman)
Oyuncular: John C. Reilly, Joaquin Phoenix, Jake Gyllenhaal, Riz Ahmed, Carol Kane, Rebecca Root, Ian Reddington, Niels Arestrup

Jacques Audiard’ın yeni filmi western temalı bir romandan uyarlama. Öykünün merkezinde kiralık katil olarak çalışan iki kardeş var. Sisters soyadındaki bu adamlar, patronlarını soyan Hermann Warm’u öldürmek üzere yollara düşüyor. Ama Warm’a ulaştıklarında toprağın altındaki altını bulabilecek bir mekanizma yarattığını görünce görevi askıya alarak onunla birlikte altın peşine düşüyorlar. Sonrasında da bolca hesaplaşma ve çatışma olacakmış anladığım kadarıyla. İki kardeşten özellikle John C. Reilly’nin rolü epey etli. Çünkü roman, araştırmalarıma bakılırsa, Reilly’nin canlandırdığı karakterin seçimlerine göre şekilleniyormuş. Yalnız diğer Sisters’ı canlandıran Joaquin Phoenix’den de ümidi kesmiş değilim. Audiard için epey heyecanlandığımı söylemem lazım. Umuyorum bu sene Detroit ile pişen Annapurna Pictures, elinden geleni yapar. Kaldı ki film ana dallarda unutulsa bile Milena Canonero (kostüm tasarımı) ve Alexandre Desplat (özgün müzik) için umutluyum.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (John C. Reilly ya da Joaquin Phoenix), yardımcı erkek oyuncu (Jake Gyllenhaal), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik

WENDY (Fox Searchlight)
Yönetmen & Senaryo: Benh Zeitlin
Oyuncular: Shay Walker, Tommie Lynn Milazzo

Hakkında epey az miktarda şey bildiğimiz, fantastik ögeler içeren yeni Benh Zeitlin filmi, Beasts of the Southern Wild gibi genel izleyiciye hitap edecek içeriğe sahip değil deniyor. Yine çevreci bir mesaj verirken tanımadığımız küçük bir kız çocuğunu başrole kondurmuş Zeitlin. Akademi yapısal olarak bu kadar benzer bir işi tekrardan adaylarının arasına taşır mı sizce? Ben pek inanamadım. Ama tahminlerimin dışında da bırakmak istemiyorum. Arkasındaki Fox Searchlight desteği de dikkat çekici. Zaten artık ana akımdan iyice yarı bağımsız filmlere yönelen AMPAS’ın bu tür stüdyoların filmlerini ödüllendirdiğine şahit olacağız önümüzdeki birkaç sene boyunca. Fox Searchlight haricinde A24, Bleecker Street, Annapurna vb. dağıtımcıların ellerindeki işlere dikkat kesilmenizi tavsiye ederim.

İhtimaller: Film, yönetmen, özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi 

WHAT THEY HAD (Bleecker Street)
Yönetmen & Senaryo: Elizabeth Chomko
Oyuncular: Hilary Swank, Michael Shannon, Robert Forster, Blythe Danner, Taissa Farmiga, Josh Lucas, Sarah Sutherland, Aimee Garcia, Jay Montepare, Jennifer Robideau

Sundance’de yapılan gösterimleri sırasında herkesi ağlama krizlerine sokan What They Had, Alzheimer olan annelerinin son günlerinde Noel için bir araya gelen büyük bir aileyi anlatıyormuş. Mart ayında gösterime girmesi beklenirken, bir anda tam Oscar döneminin ortasına, Ekim’e ertelenen What They Had için Captain Fantastic ve Trumbo gibi yapımlarla ödül sezonu başarılarına imza atmış Bleecker Street epey umutlu. Hilary Swank’in geri dönüşünü izleyeceğimiz konusunda herkes emin olduğu gibi Michael Shannon’la ilgili de harika eleştiriler okudum. Bana SAG’den de kolaylıkla toplu performans adaylığı alabilecek bir film gibi geldi, ama tabii şu an izlemeden atıyor da olabilirim. Belki Spiritler ile seneyi kapatıp köşesine çekilir What They Had.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Hilary Swank), yardımcı erkek oyuncu (Michael Shannon), özgün senaryo

WHERE’D YOU GO, BERNADETTE (Annapurna Pictures)
Yönetmen: Richard Linklater | Senaryo: Maria Semple (roman), Richard Linklater, Holly Gent Palmo, Vincent Palmo Jr. (uyarlama)
Oyuncular: Cate Blanchett, Billy Crudup, Kristen Wiig, Judy Greer, Laurence Fishburne, James Urbaniak, Troian Bellisario, Zoë Chao

Bu filmin senaryosunun tekrar tekrar üzerinden geçilmiş olması burnuma kötü kokular getirse de vizyon tarihi için Ekim ayının seçilmesini görmezden gelemiyorum. Üstelik bir anda Mayıs’tan Ekim’e atıldı, ekstra dikkat çekici. Cate Blanchett’in hanesine yeni bir Oscar adaylığı daha ekleyeceğine kesin gözüyle baktığımız yapım insanlardan nefret eden ve kendini eve hapsetmiş Bernadette’in ortadan kaybolmasıyla 15 yaşındaki evladının annesini bulmak için elinden gelen her şeyi yapmasını anlatacak. Linklater, son filmi Last Flag Flying yeteri kadar ilgi görmeyince ne yazık ki Oscar sohbetlerinin dışında kaldı. Ama illa ki bir noktada Boyhood’un intikamını almak isteyecektir destekleyenleri. Önemli bir handikap daha var bu arada: Oscar yarışına henüz ısınamayan Annapurna, muhtemelen sezonda ağırlığı Backseat’e verip Bernadette’i yalnız bırakacak.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Cate Blanchett), uyarlama senaryo, kurgu

WILDLIFE (IFC Films)
Yönetmen: Paul Dano | Senaryo: Paul Dano, Zoe Kazan (uyarlama), Richard Ford (roman)
Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Carey Mulligan, Ed Oxenbould, Zoe Margaret Colletti, Bill Camp, Darryl Cox

Altmışlı yıllarda Montana’ya taşınan bir aile, mutluluğu başkasının kollarında bulan bir kadın ve annesi ile babasının evliliklerinin yıkılmasını izleyen küçük bir çocuk. Sundance’den ödülle dönememiş olsa da genel anlamda herkesin “Evet, bu yıl Oscar zamanı adını duyacağımız tek yapım bu galiba.” onayını verdiği Wildlife, ölüm öpücüğünü IFC Films’den aldı. Ölüm öpücüğü diyorum; çünkü çok çok küçük bir şirket olan IFC, Inside Llewyn Davis kampanyasındaki başarısızlığı ve Boyhood’un momentum kaybetmesindeki başlıca sebep olarak biliniyor. Ama A24’un da bir zamanlar yerinde saydığını düşünürsek talihlerini çevirebilmeleri an meselesi denebilir. Wildlife’ın prömiyeri sonrası sosyal medyayı ve yazılan eleştirileri takip edenler genel olarak herkesin Carey Mulligan övdüğünü görmüştür. Yani tüm kampanya yerin dibine batsa, Akademi üyeleri Wildlife’dan pek hoşlanmasa bile Mulligan’ın ikinci adaylığını alma ihtimali epey yüksek.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Jake Gyllenhaal), kadın oyuncu (Carey Mulligan), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik

THE WOMEN OF MARWEN (Universal Pictures)
Yönetmen: Robert Zemeckis | Senaryo: Robert Zemeckis, Caroline Thompson (uyarlama), Jeff Malmberg (belgesel)
Oyuncular: Steve Carell, Leslie Mann, Diane Kruger, Falk Hentschel, Janelle Monâe, Eiza González, Gwendoline Christie, Merritt Wever, Neil Jackson, Leslie Zemeckis

Get Out’dan evvel uzunca bir süredir Oscar’dan yana yüzü gülmeyen Universal, Zemeckis’in 2010 tarihli Marwencol isimli belgeselinden aldığı öyküyü beyazperdeye taşıyacağı The Women of Marwen için kolları sıvamış. Çok da enteresan bir öyküsü var. 2000 yılında fiziksel saldırıya uğrayıp komaya giren ve hafızası zarar gören bir adam, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma, devasa bir kasaba yaratmak için arkadaşlarından ve hatta ona saldıranlardan bile yardım alarak büyük ölçekli bir projeye girişiyor. Zemeckis de Steve Carell’in canlandıracağı Mark Hogancamp’in muhtemelen ajitasyon sosuna bolca batıracağı hikâyesine merak salıp bunu kurgusal bir yapım olarak perdeye taşımak istemiş. Hem gişede, hem de eleştirel anlamda batma ihtimali çok yüksek bir iş gibi dursa da Steve Carell’in adını tek tük bir yerlerde duyma ihtimalimiz olduğunu düşünüyorum. Malum, bir drama aktörü olarak ciddiye alınmak için çılgınca çaba sarf ediyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Steve Carell), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

TARİH SIKINTISI YAŞAYANLAR

2018’de gösterime gireceği kesinleşmemiş, ama sezon ortasında bir anda vizyon tarihi öne çekilebilecek yapımlarla devam edelim…

AD ASTRA (20th Century Fox)
Yönetmen: James Gray | Senaryo: James Gray, Ethan Gross
Oyuncular: Brad Pitt, Tommy Lee Jones, Ruth Negga, Donald Sutherland, Jamie Kennedy, John Finn, Kimberly Elise, Bobby Nish, LisaGay Hamilton, John Ortiz

Vizyon tarihi hâlâ Ocak 2019 olarak gözüken Ad Astra, bilimkurgu/fantastik film anlamında boş bulduğum yarışa dahil olabilir her an. Sevmelere doyamadığım yönetmen James Gray, yirmi yıl evvel Neptün’e yolculuk için dünyayı terk etmiş babasının peşine düşen bir evladı anlatacakmış. Hikâye merak uyandırıyor uyandırmasına tabii; ama benim ilgimi çeken kısım son iki filminde Darius Khondji ile çalışan yönetmenin bu sefer sinematografi için Hoyte Van Hoytema’yla el sıkışmış olması. Bu arada merak edenlere de söyleyeyim, baba oğulu Brad Pitt ve Tommy Lee Jones canlandırıyormuş. Geçtiğimiz Kasım ayında çekimleri tamamlanan proje eğer ki çok geçmeden post prodüksiyon sürecini bitirirse bence yıl sonu tahminlerimizin bir parçası hâline gelir. Hadi bakalım James Gray, bize hayal kırıklığı yaşatma!

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Brad Pitt), yardımcı erkek oyuncu (Tommy Lee Jones), özgün senaryo, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

THE GOLDFINCH (Warner Bros. & Amazon)
Yönetmen: John Crowley | Senaryo: Peter Straughan (uyarlama), Donna Tartt (roman)
Oyuncular: Ansel Elgort, Nicole Kidman, Aneurin Barnard, Ashleigh Cummings, Oakes Fegley, Finn Wolfhard, Aimee Laurence, Jeffrey Wright, Luke Wilson, Willa Fitzgerald, Sarah Paulson, Ryan Foust, Luke Kleintank, Denis O’Hare

Kendine Ekim 2019’u gösterim tarihi olarak belirlemiş The Goldfinch, her halükarda Oscar’a aday edilmeyi bekleyen bir proje. Fakat çekimler bitmek üzere olduğu için ister istemez Aralık ayına yetişir mi diye düşünüyoruz. Donna Tartt’ın Pulitzer ödüllü, uluslararası çok satan romanı Saka Kuşu’ndan uyarlanmış yapım, yaşanan bir patlama sonrası New York gibi büyük bir şehirde yapayalnız kalan on üç yaşındaki Theodore Decker’ın çocukluğundan yetişkinliğine, kayıplarla dolu ömrünü konu alacak. Başrolde de Ansel Elgort var. Yavaş yavaş ilk Oscar adaylığına hazırlanan genç bir yetenek diyebiliriz artık sanırım, her ne kadar suratı koca bir kumpiri andırsa da. Tabii heyecanımızın asıl sebebi Nicole Kidman ve ben yine pek hoşlanmasam da kilit bir karakteri canlandırdığı söylenen Sarah Paulson.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Ansel Elgort), yardımcı kadın oyuncu (Nicole Kidman ya da Sarah Paulson), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı

THE IRISHMAN (Netflix)
Yönetmen: Martin Scorsese | Senaryo: Steven Zaillian (uyarlama), Charles Brandt (kitap)
Oyuncular: Robert De Niro, Al Pacino, Joe Pesci, Bobby Cannavale, Ray Romano, Harvey Keitel, Stephen Graham, Domenick Lombardozzi, Anna Paquin

Çekimleri henüz tamamlanan, büyük efsaneleri tekrardan bir araya getirmiş yeni Martin Scorsese filmi de sözde 2019’da gösterime girecek. Ama The Wolf of Wall Street/Silence benzeri bir durum yaşanıp alelacele Aralık ayına yetiştirilme ihtimali mevcut. Ki böyle bir durumda yarışın tüm dinamiklerinin değişeceğini tahmin edebiliyorsunuzdur. Artık Pacino’ya ikinci altın heykelciğini mi verirler, Robert De Niro’ya mı ayılıp bayılırlar onu hep beraber izleyip göreceğiz. Netflix’in sinema kanadındaki süregelen devrimine de bence The Irishman’in katkısı çok büyük olacak. Bu denli prestijli bir yapımın haklarını almaları illa ki tartışmalara yol açacaktır; ama ben bunları göğüsleyebilecek kapasitede bir donanıma sahip usta bir yönetmen tarafından yönetilmiş olduğu gerçeğini es geçemiyorum. Sadece filmde görsel efekt ile yaşlandırma tekniği kullanılacağından post prodüksiyonun haddinden uzun sürme ihtimali beni korkutuyor.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Robert De Niro ya da Al Pacino), yardımcı erkek oyuncu (Joe Pesci, Bobby Cannavale, Ray Romano ya da Harvey Keitel), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı

KISA KISA UZAK İHTİMALLER

“Olur mu? Olur.”larla dolu bir listede sıra. Tek tük adaylık alabilecek, sezonu irili ufaklı ödüller ve adaylıklarla tamamlayabilecek yapımlardan bir aranjman.

Colette

THE AFTERMATH (Yön: James Kent | Oyn: Alexander Skarsgård, Keira Knightley, Jason Clarke): Testament of Youth ile hayatlarımıza giren James Kent yine savaş psikolojisi ve romantizmi buluşturup bir şeyler yapacak besbelli. Filmin Fox Searchlight’ın elinde olması dikkat çekici. Fakat Keira Knightley eğer ödül sezonuyla ilgilenecek olursa muhtemelen tüm dikkatini Colette’de övgülere boğulan performansına verir diye düşünüyorum.

ANNIHILATION (Yön: Alex Garland | Oyn: Natalie Portman, Jennifer Jason Leigh, Gina Rodriguez): Hem erkenden seyirci karşısına çıkmış olması, hem de Netflix damgası büyük dezavantaj. Yalnız bir önceki Ex Machina’nın da vizyon tarihi olarak benzer bir yol izlediğini unutmamak gerek. Bence teknik kategorilerde adının geçme olasılığı oldukça yüksek. Garland, tıpkı Denis Villeneuve gibi üstüne koya koya ilerlemeye devam ediyor.

AT ETERNITY’S GATE (Yön: Julian Schnabel | Oyn: Willem Dafoe, Oscar Isaac, Rupert Friend): Eğer Loving Vincent ile Van Gogh’dan henüz bıkmadıysanız sırada Julian Schnabel imzalı biyografisi var. Üstelik The Florida Project ile ödülü alamamasına üzülenler için de Willem Dafoe’ya ödül verme şansı doğacak. Yalnız 2019’a ertelenme olasılığı konuşuluyor her ne kadar çekimler bitmiş olsa da. Bu sebeple çok ciddiye alamıyorum.

THE BEST OF ENEMIES (Yön: Robin Bissell | Oyn: Taraji P. Henson, Sam Rockwell, Wes Bentley): İnsan hakları aktivisti Ann Atwater’un hayatı Taraji P. Henson’ın daha şimdiden reklamını yaptığı bir projeyle beyazperdeye gelecek. The Best of Enemies’in çekimleri tamamlanmış ama henüz bir dağıtımcısı yok. İlerleyen günlerde haber duyar, Henson’a Oscar adaylığı mı geliyor yorumları okursanız sakın şaşırmayın.

COLETTE (Yön: Wash Westmoreland | Oyn: Keira Knightley, Dominic West, Aiysha Hart): Sundance sırasında Bleecker Street’in satın aldığı Colette, Keira Knightley’in performansıyla gündeme geldi. Yalnız filme hayran birilerini bulmak epey zor. En son Still Alice ile sürpriz bir başarı elde eden yönetmen Wash Westmoreland’in benzer bir anlatı oluşturması imkansız elinde Keira Knightley gibi bir aktris olduğu için. Ama elbet sezonda adı geçecektir.

Hereditary

CRAZY RISH ASIANS (Yön: Jon M. Chu | Oyn: Constance Wu, Henry Golding, Gemma Chan): Çok satan bir romanın uyarlaması Crazy Rich Asians ve ABD’nin üçüncü nesil göçmenleri, perdede yeteri kadar Asyalı göremediği için bu filmi merakla bekliyor. Yaz sonu gösterime girecek yapımın gişede harikalar yaratacağına eminim. Yalnız hazır eşitlikten ve çeşitlilikten bahsediyorken Altın Küre’de filmin 1-2 oyuncusunu da görebiliriz bana sorarsanız.

EIGHTH GRADE (Yön: Bo Burnham | Oyn: Elsie Fisher, Josh Hamilton, Emily Robinson): Yine Oscar’dan çok Gotham ve Spirit kokan bir coming of age filmi. Hatta biraz OBA havası da alıyorum. A24’un sessiz sedasız bünyesine katılan Eighth Grade, Sundance’deki prömiyeri sonrası başrolünün performansıyla epeyce övüldü. Fakat filmin kendisi hakkında tutkulu yorumlar okuyamadık.

GEORGETOWN (Yön: Christoph Waltz | Oyn: Christoph Waltz, Vanessa Redgrave, Annette Bening): Christoph Waltz hanesine bir Oscar adaylığı daha eklensin istediği filminde ilk kez yönetmenlik koltuğuna oturmuş. Sosyal hayattaki basamakları daha hızlı tırmanabilmek için yaşlı ve zengin bir kadınla evlenerek, ardından onu dövüp öldürmüş Albrecht Muth adındaki bir adamın gerçek hayat hikâyesini perdeye taşıyacakmış. İyi bir dağıtımcı bulursa yandık!

THE GIRL IN THE SPIDER’S WEB (Yön: Fede Álvarez | Oyn: Claire Foy, Sverrir Gudnason, Sylvia Hoeks): David Fincher’ın başarılı uyarlaması sonrası yılan hikâyesine dönen projede sonunda gerekli adımlar atıldı ve hem başrol, hem de yönetmen koltuğu başkalarına devredildi. Muhtemelen sıradan bir gişe filmi muamelesi görecek; ama şaşırtması hâlinde teknik dallarda karşımıza çıkabileceğini düşünüyorum.

HEREDITARY (Yön: Ari Aster | Oyn: Toni Collette, Gabriel Byrne, Alex Wollf): Yine Sundance çıkışlı ve yine başrol performansıyla öne çıkan bir film. Toni Collette sezon boyunca korku sinemasını sevenlerin neden aday edilmiyor diye çığırtkanlık yaptığı bir aktris olacak belli ki. Fakat arkasında A24 desteği olması ve Get Out’un yarı araladığı kapılar umuda kapılmamıza yol açıyor. Yılın büyük sürprizlerinden birine dönüşebilir bu yapım.

The Kindergarten Teacher

HIGH LIFE (Yön: Claire Denis | Oyn: Robert Pattinson, Mia Goth, Juliette Binoche): Bunu çok büyük bir rahatlıkla söylüyorum, High Life gibi bir yapımın Oscar’a aday olduğunu muhtemelen ömrümüz boyunca göremeyeceğiz. Ama Good Time sonrası kariyerini iyice yakından takip etmeye başladığımız Pattinson için heyecanlıyız. Uluslararası platformlarda ve bağımsız film ödüllerinde sıkça adının geçeceğine inanıyorum.

THE KID WHO WOULD BE KING (Yön: Joe Cornish | Oyn: Louis Serkis, Dean Chaumoo, Patrick Stewart): Attack the Block’dan beri ortalıklarda gözükmeyen yönetmen Joe Cornish’in filminin yapımcıları arasında ve teknik kadrosunda Oscar’la haşır neşir olmuş o kadar çok isim var ki bu listeye almamak aptallık olurdu. Bir gişe filmi olarak kalacağının garantisini vermekle birlikte Baby Driver misali kurgu, ses adaylıkları alıp yanına görsel efekti de ekleyebilir.

THE KINDERGARTEN TEACHER (Yön: Sara Colangelo | Oyn: Maggie Gyllenhaal, Rosa Salazar, Gael García Bernal): Sundance’de Netflix’in satın aldığı The Kindergarten Teacher, New York sokaklarında gerilla usulü çekilmiş bir bağımsız. Akademi için tahmin edebileceğiniz üzere fazla deneysel. Ama bağımsız sinemanın risk almaktan çekinmeyen minik yapımlarına kollarını açmış her kurum The Kindergarten Teacher’ı bilhassa Gyllenhaal’un övgüler alan performansıyla listelerine taşıyacaktır.

LEAVE NO TRACE (Yön: Debra Granik | Oyn: Ben Foster, Thomasin McKenzie, Jeff Kober): Bir türlü hak ettiği değeri görmeyen Ben Foster’ın bir kez daha başarılı bir performansını izleyip hiçbir yere aday olamayışına tanıklık etmek ister misiniz? Leave No Trace, Sundance’de bol bol para harcayan Bleecker Street tarafından satın alındı ve yönetmen koltuğunda da Winter’s Bone ile önemli bir başarıya imza atmış Debra Granik var. Yazık, kimseye izletemeyecekler yine Foster’ı…

LIFE ITSELF (Yön: Dan Fogelman | Oyn: Laia Costa, Oscar Isaac, Annette Bening): This Is Us isimli diziyle inanılmaz bir TV başarısına imza atan Dan Fogelman beyazperdeye uğrayacak bu yıl. Zaten Life Itself’in kadrosunda o kadar çok yıldız var ki heyecanlanmamak imkansız. Yalnız pek de güvenmedikleri projelere ayırılan Eylül ayı tercih edilmiş vizyon için. Dolayısıyla ticari bir yapım izleyecek olma ihtimalimiz mevcut. Yine de performanslara dikkat!

The Miseducation of Cameron Post

THE LITTLE STRANGER (Yön: Lenny Abrahamson | Oyn: Domhnall Gleeson, Ruth Wilson, Charlotte Rampling): Room ile beklenmedik bir başarı elde eden Lenny Abrahmson’ın doğaüstü korku-gerilim filmi AMPAS tarafından takdir edilecek bir filme benziyor mu? Bence hayır. Fakat Charlotte Rampling’in performansıyla ilgili sosyal medyada birkaç güzel yorum okudum. Eğer test gösterimlerinden sızan dedikodular yalan değilse, belki onun adını görürüz.

THE MISEDUCATION OF CAMERON POST (Yön: Desiree Akhavan | Oyn: Chloë Grace Moretz, Sasha Lane, John Gallagher Jr.): Sundance’den büyük ödülle ayrılan Cameron Post için pek umutlu değiliz açıkçası. Me & Earl & the Dying Girl’e benzeyen bir zafer gibi duruyor. Üstelik asıl yarışmanın içerisinde neredeyse aynı konuya sahip Boy Erased adında çok daha prestijli bir iş var. Belki Gotham ve Spiritler’de gözükür, sonrasında kaybolur diyorum ben.

THE NIGHTINGALE (Yön: Jennifer Kent | Oyn: Aisling Franciosi, Baykali Ganambarr, Sam Claflin): The Babadook’un yönetmeninden gerilim dolu bir dönem filmi geliyor. Bağımsız film çevrelerinde adı sıkça anılan ve gelecek vaat eden yönetmenlerden biri olarak konuşulan Jennifer Kent’in filmi Avustralya’nın en önemli dağıtımcısı firmasının elinde olduğu için acaba sezonda adı geçer mi diye düşünmüyor değiliz.

OPERATION FINALE (Yön: Chris Weitz | Oyn: Oscar Isaac, Ben Kingsley, Lior Raz): A Better Life ve About A Boy gibi Oscar’da adı geçmiş projelerin yönetmeni Chris Weitz’den MGM – Annapurna ortaklığıyla yeni bir gerilim filmi geliyor. Nazi Partisi’nin önemli liderlerinden Adolf Eichmann’ın İsrailli ajanlar tarafından takip edilişini izleyeceğimiz yapımda Kingsley, filmin kilit adamını canlandıracakmış. Aman ne olur Oscar’a aday olmasın! Kadroya da vaktiniz olunca şöyle bir girip göz atın derim ben.

PRIVATE LIFE (Yön: Tamara Jenkins | Oyn: Kathryn Hahn, Paul Giamatti, Kayli Carter): Sundance’de çok gürültüler koparmasa da izleyenlerinin tutkuyla bağlı olduğu Private Life’ı Netflix sayesinde Eylül ayında izleyebileceğiz. Film, 11 sene önce The Savages sayesinde Oscar’a aday olan Tamara Jenkins ile yine özgün senaryo ve Giamatti’nin performansıyla oyunculuk dalında şansını deneyecek anladığım kadarıyla.

RED JOAN (Yön: Trevor Nunn | Oyn: Judi Dench, Sophie Cookson, Tom Hughes): ABD’ye geç uğrayan İngiliz filmlerini andırsa da Red Joan’u başrolündeki efsanevi aktris Judi Dench sebebiyle anmak istedim. 40 yıl boyunca KGB için İngiltere’de ajanlık yapmış Joan Stanley’i konu alıyor film. Gençliğini de televizyon çıkışlı Sophie Cookson oynayacakmış hatta. Henüz dağıtımcısı yok. Ama olur da kendine bir ev bulursa, Judi Dench’in performansı Oscar sohbetlerine dahil edilebilir.

The Wife

SEARCH (Yön: Aneesh Chaganty | Oyn: John Cho, Debra Messing, Joseph Lee): Tamamı bilgisayar ve telefonlara konumlandırılmış kameralarla çekilen Search, Sundance’de büyük yankı uyandırmadı belki ama John Cho’nun performansına hayran kalan pek çok eleştirmen mevcut. Bana biraz da Locke – Tom Hardy örneğini hatırlatıyor. Kadrajı asla terk etmeyen aktörün Spirit adaylığı cepte tabii, onu söylemek gerek.

SICARIO 2: SOLDADO (Yön: Stefano Sollima | Oyn: Benicio del Toro, Josh Brolin, Isabela Moner): Emily Blunt, Roger Deakins ve Denis Villeneuve üçlüsü bu projeden ayrıldıktan sonra artık ne anlamı kalır bilmiyorum; ama senaryosu yine Taylor Sheridan tarafından kaleme alınan yepyeni bir Sicario vizyona girmeye hazırlanıyor. İlkinde adaylık için bahsi geçen Benicio del Toro’nun şansı yaver giderse, belki sezonda adını duyarız.

A STAR IS BORN (Yön: Bradley Cooper | Oyn: Bradley Cooper, Lady Gaga, Sam Elliott): Bol bol yeniden uyarlama izleyeceğimiz 2018’in tren enkazı olmasından epey korktuğumuz bir filmine geldi sıra. Judy Garland, Barbra Streisand ve evvelinde de Janet Gaynor’lı versiyonlarını izlediğimiz öyküyü Lady Gaga ile tekrardan perdeye taşıyor Bradley Cooper. İlk kez yönetmenlik koltuğuna oturuşu nasıl sonuçlanacak meraktayız. En kötü ihtimalle özgün şarkı adaylığı alır, biter.

SUSPIRIA (Yön: Luca Guadagnino | Oyn: Dakota Johnson, Chloë Grace Moretz, Tilda Swinton): Call Me by Your Name sonrası Luca Guadagnino’nun karşımıza çıkacağı ilk film olacak Suspiria. 1977 tarihli Dario Argento klasiğinin yeniden uyarlaması pek de Akademi’nin ağzına layık durmuyor. Fakat yavaş yavaş değişen bir endüstriden bahsettiğimiz için Amazon desteğiyle birkaç teknik adaylık alabilir belki.

TOLKIEN (Yön: Dome Karukoski | Oyn: Nicholas Hoult, Lily Collins, Pam Ferris): Bu sene gösterime girmesi beklenen J.R.R. Tolkien biyografisi, Lord of the Rings hayranlarının koştura koştura bilet alıp büyük hüsrana uğrayacağı bir film olacak gibi duruyor ne yazık ki. Nicholas Hoult’un başarılı bir aktör olduğunu düşünsem de kelli felli bir kostümlü dramayı Lily Collins gibi yetenekleri sınırlı bir aktrisle taşıyabileceğinden emin değilim. Ama yine de burada dursun, bir zarar çıkmaz herhalde.

THE WIFE (Yön: Björn Runge | Oyn: Glenn Close, Jonathan Pryce, Christian Slater): Geçtiğimiz Eylül ayında Toronto Film Festivali’nde prömiyerini yapan, sonra birden Sony Pictures Classics tarafından satın alınan ve 2018’de gösterime gireceği açıklanan Glenn Close filmini hatırlıyor musunuz? The Wife, ödülsüz divanın Oscar arayışına gireceği yeni filmi. Ağustos’ta gösterime girmesi büyük handikap gibi dursa da bence en azından aday olma ihtimali mevcut.


Loro

OSCAR’IN YABANCILARI

Ödül sezonu serüvenine Cannes ya da Venedik’te başlaması beklenen yabancı film aday adaylarını sıralıyoruz şimdi de.

Bu sene yabancı film kategorisinde kalbimizin kimin için atacağını söylememe gerek yoktur herhalde. Pek de heyecan yaratmayan 2018 filmleri içerisinde gecemi gündüzümü Nuri Bilge Ceylan’ın yeni projesi Ahlat Ağacı‘nı bekleyerek geçiriyorum. Tabii önce Cannes’da bir er meydanına çıkması gerek. Oradan alacağı tepkiye göre devamını konuşuruz. Ama en azından büyük bir sürpriz olmadığı müddetçe, Oscar’da bizi NBC’nin temsil edeceğinden eminizdir herhalde. Ah keşke şöyle Sony Pictures Classics gibi bu kampanya meselesinin kodunu çözmüş birileri satın alsa. Büyük NBC hayranlığımı bir kenara bırakacak olursak İtalya adına yarışmasını beklediğimiz, yine Toni Servillo’yla bir araya gelen Paolo Sorrentino’nun Berlusconi biyografisi Loro da eminim epey gündem olacaktır. Son of Saul ile ülkesine Oscar getiren László Nemes imzalı Sunset‘i de unutmayalım. Yine kendine Birinci Dünya Savaşı’nı mesken edinen Nemes’in abartılı beklentilerimizi nasıl karşılayacağı merak konusu. Yalnız benim adını Oscar tahminlerinde sıklıkla duyduğum bir başka film var: Roma. Gravity’nin milyon dolarlık efektlerinden sonra kendini Meksika’nın kollarına bırakan Alfonso Cuarón, orta halli bir ailenin yetmişli yıllarda tanık olduğu olaylar üzerinden deneyimlediklerini ekrana getirecekmiş. Yani bana yabancı film dalının dışına taşması pek imkansız geldi. Hele ki şu noktada dağıtımcısı yok iken. Ama umutlu olanların sayısı çok fazla, bilesiniz. Bunlara ek olarak Pawel Pawlikowski’nin bir önceki filmi Ida’yı görselleriyle fazlasıyla andıran Cold War (Polonya), Victoria ile hayatlarımıza giren Sebastian Schipper’den tatlı bir coming of age filmi izleyecekmişiz hissi veren Roads (Almanya), bizim ülkemizde Uzak Doğu’nun Çağan Irmak’ı muamelesini gören Hirokazu Koreeda’dan Shoplifters (Japonya) ve en delimizden bile daha deli Ulrich Seidl’ın son çılgınlığı Evil Games (Avusturya) için de fazlasıyla heyecanlıyız.


The Incredibles 2

ANİMASYONLAR

En İyi Animasyon kategorisinin umut vaat eden yarışçıları.

2018 yapımı animasyonlarda daha şimdiden yarışın üç film arasında geçeceğini söyleyebiliyoruz. Bunların ilki Isle of Dogs‘ı başka kategorilere de aday olma ihtimali sebebiyle yukarıda yorumladım zaten. Wes Anderson, Fantastic Mr. Fox’un intikamını almaya geliyor. Yalnız karşısında, hayran kitlesi epey geniş iki franchise‘ın yeni instalasyonları olacak. Birisi Pixar’dan Incredibles 2. Bu kategorinin yeni açıldığı dönemde güçsüz rakiplerini kolayca devirmişti serinin ilk filmi. Yalnız hâlâ da The Incredibles için hem Pixar’ın en iyisi, hem de gelmiş geçmiş en muazzam süper kahraman filmi diyenler var. Dolayısıyla beklentiler fazlasıyla yüksek. Diğer rakip ise Ralph Breaks the Internet: Wreck-It Ralph 2. Brave’in ödülü alışını izlemek zorunda kalan Wreck-It Ralph ekibi yine Disney adına Pixar’a savaş açacak. Bu üçlü savaştan kimin galip çıkacağını merak ediyorum. DreamWorks’ün yokluğunda stop-motion krallığı Aardman Stüdyoları, Early Man ile yarışa dahil olmaya çalışacak. Birleşik Krallık’ta çoktan gösterime giren yapımın Amerikan eleştirmenler tarafından nasıl karşılanacağı büyük önem taşıyor. Artık oylamanın değişmesiyle popülerlik yarışına dönen En İyi Animasyon kategorisinde GKIDS’in 2018 vizyon tarihli yapımlarından Lu Over the WallMirai of the Future ya da The Night Is Short Walk On Girl sürpriz yapabilir. Benim bir de Blazing Samurai dikkatimi çekti. 74 yapımı Mel Brooks filmi Blazing Saddles’dan ilhamla kotarılmış proje, animasyonlar konusunda çok da başarılı olmayan Open Road’un elinde. Bunların haricinde Spider-Man: Into the Spider-Verse artık içimizi bayan seriye taze bir nefes olabilirmiş gibi hissediyorum. Sony Pictures diğer 2018 projeleri batınca tüm desteğini Spider-Man’e verecek muhtemelen. Ve son olarak Smallfoot ile Teen Titans Go! to the Movies‘in adını analım. Bana yine, bilhassa eleştirel anlamda çuvallama ihtimali olan yapımlar gibi geldi; fakat yanılmaya razıyım.


TEKNİK HARİKALAR

Görsel efekt, ses kurgusu, ses miksajı, makyaj & saç tasarımı kategorilerinin olası yarışçıları.

İsterseniz önce büyük stüdyoların filmlerini analım. Marvel, Avengers: Infinity War ile yine gişe rekorları kırıp birkaç teknik dalda adaylık almaya çalışacak belli ki. Yine aynı stüdyodan Venom ile Ant-Man and the Wasp‘ı da görsel efekt ve makyaj kısa listelerinde görmemiz mümkün. Fakat özellikle Deadpool 2‘ye dikkat etmekte yarar var diyorum ben. İlkinin aldığı PGA adaylığını unutmayın! Lucasfilm ise bu seneyi de boş geçmeyip Solo: A Star Wars Story‘i sunacak huzurlarımıza. Yalnız dedikodular çok kötü. Yeniden dirilen serinin ilk kez eleştirel anlamda battığına şahit olabiliriz. DC kanadından X-Men: Dark Phoenix ve Aquaman‘in avcunu yalayacağına şüphemiz yok. O yüzden üzerlerine çok kafa patlamayacağım. Başarılı franchiseların devamı olarak en çok Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald ve Disenchanted dikkat çekmekte. Özellikle Harry Potter serisi kostüm tasarımı ve prodüksiyon tasarımı gibi kategorilerde yine boy gösterip sürpriz zaferlere ulaşabilir pekâlâ. Disenchanted ise şansını özgün şarkıda deneyecektir diye düşünüyorum. Gelelim Disney’e… Makyaj dalında hep kötü filmleri aday etmeye alışmış Akademi, sektörün bir taraflarına yalamaya bayıldığı Ava DuVernay’i Oscar sohbetlerinin dışında bırakmamak için A Wrinkle in Time‘a şans tanıyabilir. Ayrıca Christopher Robin ve The Nutcracker and the Four Realms projeleri de teknik yetisi yüksek, gişede sürpriz yapabilecek işlere benziyor. Beauty and the Beast ve The Greatest Showman örneklerini asla unutmayın. Filminiz kötü olsa bile ticari başarı pek çok kusuru kapatmaya yetiyor. Bitti mi? Bitmedi! Andy Serkis’i Breathe sonrası tekrardan kamera arkasına geçiren, iki sene öncesinin The Jungle Book’uyla aynı materyalden uyarlama Mowgli hakkında da fena olmayan söylentiler var. Eleştirmenlerden 100 üzerinden sıfır alsa bile görsel efektleri ve ses konusundaki başarısıyla gündeme gelebilecek Pacific Rim Uprising haricinde Peter Jackson destekli Mortal Engines, Terry Gilliam’ın fikir fabrikasından The Man Who Killed Don Quixote, Peter Berg ile Mark Wahlberg’ü yine bir araya getiren Mile 22, bir başka devam filmi Jurassic World: Fallen Kingdom, Billy Ray’in senaryosunu kaleme aldığı Overlord, James Cameron’ın Robert Rodriguez’e emanet ettiği Alita: Battle Angel ve son olarak vizyon tarihi ne olduğunu ele veren Spielberg projesi Ready Player One‘ı da pek umursamadığımız teknik dallarda görebiliriz.


Güncellenmiş tahmin sayfaları için önden buyrun:

2 Comments

  1. Emre

    12 Aralık 2018 at 03:15

    Ne mantık hatası bir yazı bu böyle ya? Creed 2 nedir arkadaş, Sicario 2 nedir bu filmlerin Oscar ile aynı cümle içinde kullanılması bile çok komik. Sonra bu yıl ‘En iyi film’ dalının favorisi Roma için ‘yabancı dilde yarışır’ demek hangi akla hizmet? Bu yazıyı kaldırın bence siteden gülünç olmuş.

    • Umur

      12 Aralık 2018 at 03:22

      Yazıyı 6 Mart’ta yazmışım beyefendi. Ne dağıtımcısı vardı, ne başka bir şey. Bir oraya da mı dikkat etseniz?

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version