Yaratıcı: Ryan Murphy | Oyuncular: Darren Criss, Édgar Ramírez, Ricky Martin, Penélope Cruz, Judith Light, Finn Wittrock, Joanna P. Adler, Joe Adler, Annaleigh Ashford, Jon Jon Briiones, Giovanni Cirfiera, Mike Farrell, Jay R. Ferguson, Cody Fern, Max Greenfield, Sophie von Haselberg | 60 dakika | FX
Geç izlediğim için her gün isyan ettiğim The People v. O.J. Simpson isimli ilk sezonunun ardından Ryan Murphy acaba bu sefer nasıl bir deliliğe bulaşacak diye gün saydığım American Crime Story’nin Versace’li yeni serisi televizyonun altın çağında yaşadığım en büyük hayal kırıklığı olabilir. Tutmuş formülleri çabucak çarçur etmesiyle nam salmış Murphy, neyse ki Glee’de yaşadığı talihsizliklerin ardından FX’le olan her çalışmasında (bkz. American Horror Story, Feud) yeni denizlere yelken açmayı akıl edebildi. American Crime Story’de de Amerikan tarihine sadece birer skandal, haber değeri taşıyan mihenk taşı değerinde bir cinayet olarak değil, kültürel ve toplumsal anlamda da iz bırakmış olayları inceleme altına almasını da ayrıca dikkate değer buluyorum. Fakat hoşgörü kisvesi altında satılan örgütlenmiş homofobiye yaptığı açılımın bir kamu spotundan daha değerli olduğunu da savunamayacağım. Hatta bedeni metalaştıran, slip giyen erkek manzarasıyla, giyinme dolabı önünde çıplak dolaşan genç adamla doksanlara saydıran ama doksanların politik olarak her tarafı yanlış erotizminden de hâllenmeye çalışmasının mantıklı bir açıklaması yok. Çok da sorunlu bir bakış açısı olduğunu iddia edecek kadar kin beslemiyorum aslında Versace öyküsünün Ryan Murphy yorumuna. Daha açık konuşmak gerekecek olursa, ciddiye alınmayı hak edecek kadar zeka pırıltısı barındırmıyor. Çünkü O.J.’deki gerçeklikten tamamen kopmuş Murphy. Görsel doyuruculuğu yakalayıp, zaten hikâyenin moda dünyasıyla kesişiyor olmasının da avantajını kullanarak (ki gerçi onu bile kullanmaktan epey aciz), kalanını koyvermiş. Ki neredeyse her oyuncunun istisnasız kötü oynadığı dokuz bölümlük eziyetin yüzde ellisi aynı olaya odaklanıyor ve bu olay diziye adını veren suikast bile değil. Bu noktada her daim yetersiz bulduğum Darren Criss’e teslim edilmiş Andrew Buchanan’ı daha ilgi çekici bulmasını da anlayabiliyorum. Neticede talihsiz bir şekilde hayatını kaybeden Gianni Versace olsa da Buchanan’ın bu eyleminin arkasındaki motivasyonları inceleme altına almasından daha doğal bir şey yok. Ama her bölüm mü aynı yola çıkar? Mesele hep mi David – Jeff – Andrew üçgenine döner? Burada fetiş malzemesine dönüştürdüğü insanlardan da utanmamış sanki Murphy. İnadına çenelerinin hatlarıyla pek çok canlar yakan/yakacak üç aktörünü kadraja yerleştirip kıyafetli, neredeyse BDSM’den ilham alan soft bir pornoya yüzünü dönüyor. Zaten geriye kalan tüm argümanları da fazlasıyla bayat. Bilmediğimiz bir şey söylememesini beklememekle birlikte, en azından doksanlar el kitabından madde madde ilerlememiş olmasını çok isterdim. Sağ gösterip sol vurma stratejisi, sezona vardığı başlığın hakkını sadece iki bölümde vermesi de iyi hoş; fakat ilgiyi ayakta tutabileceği damarlarda da gezemiyor ne yazık ki. Yalnız tüm bu şikayetlerimin de çok kolay bir açıklaması var. O.J. sezonunda ipleri eline alan Scott Alexander ve Larry Karaszweski ikilisi diziden ayrılıp bayrağı Murphy’nin ekibine teslim etmiş. Sonucunda çıkan ürünün kalitesi de ortada… MVP: Kapanış jeneriğiyle gelen oh bu bölüm de bitti sonunda ferahlığı