Eleştiri

Sierra Burgess Is a Loser

Yayınlandı

on

Yönetmen: Ian Samuels | Oyuncular: Shannon Purser, Kristine Froseth, Noah Centineo, RJ Cyler, Loretta Devine, Giorgia Whigham, Alice Lee, Lea THompson, Alan Ruck, Mary Pat Gleason, Chrissy Metz, Elizabeth Tovey, Mariam Tovey, Matt Malloy, Will Peltz, Geoff Stults | Senaryo: Lindsey Beer | 105 dakika | Komedi, Drama, Romantik

Netflix’in yeni sinema yılına sığdırdığı gençlik filmlerinin çok önemli iki ortak özelliği var. Birincisi; hepsi Noah Centineo beyefendiyi içeriyor. Yeni bir Timothee Chalamet olamasa da High School Musical’dan bu yana twink star ışığı taşıyan, yetenekleri kabul edilebilir seviyede bir aktör düşmemişti önümüze. Bir noktada Zac Efron misali, eşcinsel erkekler tarafından laboratuvarda üretilmiş gibi duracağı rollerin vazgeçilmez yüzü olacağına inancım tam. İkinci müşterek hususiyete gelirsek, politik doğrucu olayım derken enkazın üzerine tüy diken gürültülerden bir diğeriyle karşı karşıyayız. Uzak Doğu menşeli ana karakteriyle fırsat eşitliğine göz kırpan To All the Boys I’ve Loved Before sonrası Sierra Burgess Is a Loser’da önemli olan dış değil iç güzellik safsatasının nöbetini tutuyoruz. Genç hanım ve beylerin arz-ı endam ettiği, liseyi mesken edinmiş romantik komedimizde hayranlık uyandıran bir mantıksızlık silsilesinin rüzgârı esmekte. Toplumun kadınlara dayattığı estetik anlayışı fiziksel olarak karşılayamayan ana karakterimizin numarası okulun en popüler kızı tarafından bir oğlana kendininkiymiş gibi veriliyor ve sonrasında bu sözde birbirinden alakasız insanları arkadaş eyleyecek bir gönül macerasının fitili ateşleniyor. Yok şöyle klişe, aman böyle sıradan gibi bir eleştiri yapabilmek mümkün değil. Çünkü sosyal medyanın yeni nesile edindirdiği yapay farkındalık sağolsun Sierra Burgess kendine nerede dur diyeceğinin gayet bilincinde. Popüler, alımlı ve hoş fizikli kızı kırılganlaştırırken asosyal, kendine güvenmekte problem yaşayan, kültürlü ama Hayat Bilgisi’nin Kikirik’inden hâllice Sierra ise tahmin ettiğiniz kadar iyi kalpli, sevgi dolu ve anlayışlı bittabi. Ama John Hughes özentisi, alına kocaman bir “L” harfi isteyen anlatısında ne stepne olarak işlev gören yan karakterlerinin (sağır ve dilsiz kardeş, en yakın ‘siyahi’ arkadaş) hakkını teslim ediyor, ne de nöbetleşe randevu ve benzeri saçmalıklarında doğru denge kurabilmenin yolunu, yöntemini bulabiliyor. Epeyce pasaklı, şimdiden külüstürleşmiş 2018 model formülüyle inanmadığı mesajlarını savuruyor seyircinin suratına bir bir. Bu yeni “uyanmış” romantizm türünü bir alt tür olarak ele alıp, boşverin canım üst başlığında ne hatalar yapıldı, varsın deneye deneye öğrensinler demek olası. Fakat Gwyneth Paltrow’un Shallow Hal sonrası Mevlanacalık oynayıp piyasadaki tüm sarışın, uzun, yakışıklı erkeklerle gazete manşetlerine taşınmasından beri böylesine ikiyüzlü bir manzaraya rastlamamıştım. Sonundaki banal, klinik bir vaka olarak ele alınabilecek çağdaş Amerikan rüyasına ne diyeceğiz peki? Toy arkadaşlarım, koyverin gitsin, bir daha mı geleceğiz dünyaya umursamazlığıyla baba evindeki prenseslere layık bir fantezi sofrası kurmasının arasındaki uçurum, o çiğ tezat ne olacak? Tabii ben yine 180 derecelik dönüşümü yapıp, o zorlama sırıtmalarına rağmen şeytan tüyüyle doğmuş Noah Centineo’yu bir kere daha izledik en azından diyorum. Sırf bu sebeple hadsizce Cyrano de Bergerac benzerliğiyle satılan Sierra Burgess abukluğu kendimizi suçlu hissettiren zevklerin arasında yerini almış gibi davranacağım. Hem de tek bir hoş duygu arz edememesine rağmen…
Fesat Mukayese: Ugly Betty > Sierra Burgess Is a Loser

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version