Eleştiri

The Heiresses

Yayınlandı

on

Yönetmen: Marcelo Martinessi | Oyuncular: Ana Brun, Margarita Irún, Ana Ivanova, Maria Martins, Alicia Guerra, Yverá Zayas | Senaryo: Marcelo Martinessi | 98 dakika | Drama

Berlin’den kadın oyuncu ve sinemada yeni perspektifler açan filmlere verilen Alfred Bauer Ödülü ile ayrılmış The Heiresses aynı zamanda Paraguay’ın bu seneki Oscar aday adayı. Kadın merkezli queer filmlerin sayıca azlığı ve Güney Amerika dolaylarından neredeyse hiç çıkmamasını göz önünde bulundurursak Oscar sohbetinden bağımsız olarak izlenenecekler listesindeki yeri daha da sağlamlaşıyor Marcelo Martinessi’nin ilk uzun metrajlı filmi için. Erkeklerin birer figüran olarak kullanıldığı ve bir istisna haricinde kadraja hiç dahil edilmediği anlatıda otuz yıllık beraberliği ani bir ayrılıkla sekteye uğrayan bir kadın var merkezde. Zenginliğin içine doğmuş, ama belli sebeplerden borç batağına girmiş ve potansiyel alıcılarla evi bir dolup bir boşalan esas karakterimiz partnerinin dolandırıcılık yüzünden hapse gönderilmesinin ardından hayatında ilk kez her şeyle kendi başına mücadele etmek zorunda kalıyor. Yalnız The Heiresses, bu savaşımı anlamsız trajedilerle doldurmak yerine daha gündelik, daha ihtişamsız meydan okumalara tabi tutuyor ana karakterini. Bu da orta yaşın bütün sorgulamalarıyla boğuşan kadını mecburen yeni bir transformasyona sevk ediyor. Kişisel devriminde ince ayrıntılarla düzenlenmiş bir yeniden keşif var. Ülkedeki siyasi istikrarsızlık yediden yetmişe, o topraklar üzerindeki her şeye etki ederken bir taraftan da sosyal sınıflara özgü kültürleri incelemeye alıyor. Martinessi, filmin kilit rolünü teslim ettiği oyuncusu Ana Brun’a da epeyce güvenmekte. Brun’u çerçevenin dışında asla bırakmayarak, özgürleştiği öyküsünde kendinizi onun yerine koyabilme imkanı veriyor. Bakış açısının tazeliği biraz da bundan aslına bakarsanız. Ellilerinde, bugüne kadar istediği hayatı gözlerden uzak da olsa yaşamış bir kadın tamamen değişen rutiniyle boğuşurken hayatın neresinden gelirseniz gelin, yaşınız ya da cinsel oryantasyonunuz fark etmeksizin empati kurarak onu anlamaya, bu kötü durumda dahi yeşerecek bir dal bulmasını içselleştirmeye başlıyorsunuz. Garip olan filmin tüm artılarını bu başarısında saklıyor olmasına rağmen, eksileri de aynı yerde biriktirmesinde. Çünkü The Heiresses kamerasını doğru yere kondurmayı bilse de seçtiği olaylar zinciriyle sıradanlaşıyor. Ekranda gözüken her bireyin, Ana Brun’a teslim edilen rolün öyküsünde teşkil edeceği yeri öngörmek o kadar kolay ki… Performansıyla ödül alan aktrisin ekonomikleştikçe tesiri devleşen oyunu da olmasa tüm bu tahmin edilebilirlikten yorgun düşmek bile söz konusu olabilirdi, ki seyirci olarak odağımızı tamamen kaybettiğimiz söylenemese de bir hikâye anlatıcısı olarak Martinessi’nin bir noktadan sonra çıkmaz sokaklarda bir ileri bir geri volta attığını görebiliyorsunuz. Finale sakladığı aciz kabullenişin tadına itirazım yok. Fakat “İstediğin bu değil miydi?” gibi bir kırılmadan beslenip, heteronormatif zihniyetin bıraktığı sıyrıkları elinin tersiyle itmesi de büyük talihsizlik olmuş. Konuştuklarından çok konuşmadıklarını izlemek istedim kısacası. Belki de bu filmin negatifi bir başyapıt olabilir, öyle diyeyim. Yine de ikinci baharın kendini keşfetme kısmına el attığı için çok da hırpalamadan rafındaki yerine kaldırıyorum The Heiresses’ı.
Fesat Mukayese: The Heiresses > Roma (Güney Amerika. Yabancı film aday adayı. Get it?)

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version