Eleştiri

Minding the Gap

Yayınlandı

on

Yönetmen: Bing Liu | 93 dakika | Belgesel

Illinois sınırları içerisinde yer alan Rockford isimli küçük bir şehirde geçiyor Minding the Gap. Üç yakın arkadaş ve onların kaykaya duydukları büyük tutkudan yola çıkarak gençliklerinin güncesini tutuyor. Kaderlerinin irili ufaklı meydan okumaları sırasında da bu üçlünün diğerlerine göre daha sakin olanı Bing Liu, aynı zamanda filmin yönetmeni, hiçbir şekilde durdurma tuşuna basmayıp kayıda koyulmuş. Mevcudiyetini perçinleyen mikrokozmosta tek yaptığı, onları hayatın gerçeklerinden biraz olsun alıkoyan kaykay kültürüne dair bir güzellemenin türküsünü tutturmak değil. Yönünü olağan gibi gözüken benimsenmiş hakikatleri gün yüzüne çıkararak belirliyor. Belli ki birbirine tarifi imkansız, sıkıca bir bağ ile tutturulmuş üç genç adamın yetişkinliğe adım atmadan evvel çözümlemesi gereken problemler, doldurulması gereken boşluklar var. Minding the Gap de adındaki kelime oyunuyla dünyaya içini döküyor. Zamana dur deme imkanına sahip olmayan insanlarının kamera önünde ve hatta arkasında kavrulup, büyümesini izletmesi de cabası. Sinemanın büyüsüne gelmeden önce hatıralarını kayıt edebilmeye dair, bugüne bir aşk mektubu olarak da değerlendirmek mümkün. Üstelik bunu geçmişin hem özlemini duyup, hem de peşini bırakmayan karanlıkla savaşırken yapıyor. İşin içerisine buram buram hikâye anlatma sanatı kokan bir baharat eklemeye geldiğinde de meydanı dostlarına ve ailesine bırakmış Bing Liu. Biriktirdikleri pişmanlıklar, acı yaşanmışlıklar öylesine büyük ki bunları dramatik bir müzikle servis etmeden, tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi devasa bir sağduyu ile karşılıyor. Kişi yaşadığı kadarına hakim olur, herkes kendi savaşını verir ya bir şekilde, işte onu en saf hâliyle görüyoruz Minding the Gap’de. Üçünün de babalarından sebep varlığını sürdüren zata mahsus mücadeleleriyle hayal kırıklığı yığını arasında yolumuzu buluyoruz. Ama bu organik meditasyon bir sonuca bağlanmasa bile daha büyük bir mesajın parçası olmak istiyor bir noktadan sonra. Farkındalığını kimliğinden öteye taşıyamıyor Bing Liu, ki bu beni tam olarak kaybettiği nokta zaten. Karakterlerini her yönden incelemeye alıp, travmatoloji koleksiyonuna girişirken haddini de bilmek istemiş sanki. Bu bastırılmışlıkla birlikte de şikayet ettiği boşluğa geri dönmüş. Yalnız kontrolü elinden bıraktığı, kameranın onu da kadraja aldığı, annesiyle sohbet ettiği sahne için bile kendini dizginlemesini hoş karşılıyorum. Yönetmenin arzusuyla benim isteğim arasında dağlar kadar fark var, evet. Fakat insan doğasına özgü isticvap hâlini böyle bir ölçeğe uygun görmüş demek ki. Irk ve sınıf hakkındaki tevazulu gözlemlerini de denkleme eklediğinizde biraz daha dikkatli seçmeye başlıyorsunuz kelimelerini. Haricinde dikkat çekilmesi gereken bir ayrıntı da kurgu odadasındaki başarımı bana sorarsanız. 300 saatin üzerindeki bir yığından ortaya çıkardığı arı dokümanter ile işçiliğini konuşturuyor. Gözünün üzerinde kaşın var dedirten reaksiyonum da muhtemelen daha şahsi bir düzeyden yakalayamamamla alakalı. Bir yerlerde bu iç dünyaya dair teşhirin alıcısını bulacağını bilmek de güzel.
Fesat Mukayese: Minding the Gap > Boyhood

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version