Yönetmen: Zhang Yimou | Oyuncular: Deng Chao, Sun Li, Zheng Kai, Wang Qianyuan, Hu Jun, Guan Xiaotong, Leo Wu, Wang Jingchun | Senaryo: Wei Li, Zhang Yimou | 116 dakika | Drama, Tarih, Aksiyon
The Great Wall isimli dev Hollywood rezaletinden sonra sessizliğe gömülen Zhang Yimou, sadece ana vatanına dönüş bileti almakla kalmamış aynı zamanda yaşanan hüsranın yarattığı hırstan olsa gerek, özlediğimiz formunu ziyaret etmiş. Wuxia türünde sayısız film çıkaran yönetmen bu sefer hikâyeden çok biçime önem verdiği, ak ve karanın eşsiz valsinde yin ile yang esinli bir efsanenin peşinden gidiyor. Demir yumrukla yönetilen bir krallıkta kim olduğunu ispat etmek mecburiyetinde, kimliği “gölge” olmaktan ibaret bir generalin yaşam savaşı var Shadow’un merkezinde. Yalnız tüm detaylar, kim kimdir, o eller hangi ceplere girmiştir gibi suallerin cevabı ikinci plana atılmış. Zhang Yimou’nun istediği tek şey, gözlerimizin doyacağı bir ziyafet sofrası hazırlamak. Tüm kostümleri, setleri iki renkle sınırlandırıyor. Fakat twist siyahla beyazı pastel renklermiş gibi satabilmek için filmi renkli çekmesinde. Ayrıca şemsiyelerden çıkan mızrakları, ipekten kaftanların altına saklanmış bedenleri, geçtiği coğrafyanın grinin tüm tonlarını tattıran iklimiyle takip etmesi kolay yiğitlik türküsünde görsel albenisi ekrandan taşan bir estetik yakalamayı başarıyor. Kulağa çalınan ezgisi az, ama bir müzikal gibi tasarlanmış esasında Shadow. Ve eskizi andıran bir disiplinle bu müzikal sahneye konulurken senaryoyu dekoratif bir araç olarak kullanmayı tercih eden Yimou, kırılgan masküliniteyi de beyaz rengi dişilleştirerek ağzına sakız yapıyor. Karanlık zeminin üzerine düşen her yağmur ve kan damlası insan olmaktan gelen zaafları resmiyete kavuşturuyor. Tabii asıl derdi “erkeklik” müessesiyle. Yalnız öyküsüne eser miktarda kadın dahil ederek biraz korkak tutuyor elini. Kontrol altına alınmayan öfkeyi, huzursuzlukla da savaş eden bir anlayışla dengeliyor bir taraftan. Çift prensibiyle her şeye bir karşılık veriyor. Adımlara, eylemlere, sözlere, bakışlara… Fakat birincilleştirmiyor dertlerini. Shadow’un varlığı insanı şaşırtan Çin destanında politik entrikaların bile bir değeri yok. Varını yoğunu, bu koreografi için acaba ne kadar prova yaptınız dedirten büyük numarasını sahneye koymaya adamış. Spot ışıklarının altında gücünü emsalsiz zarafetten alan bir kültür ve onun bugünün teknolojisiyle kotarılabilecek en mükemmeliyetçi hâli var. Bu kadar övgünün üzerine bir zayıflık aramaya girişeceksek de temposu haricinde dokundurulabilecek pek bir şey bulamıyorum. Truva’nın dahi çelikle cenk eden savaşçılara ilham verdiği yapımda özellikle ilk yarı, tekste bir değer kazandırabilmek adına aynı şeylerin farklı karakterler tarafından sürekli tekrar edilmesiyle geçiyor. Marifetlerin büyük bir çoğunluğu ikinci perdeye saklanmış ve bu hazırlık sürecinde de ister istemez izleyicisini oyalamak için klasik yöntemlere başvuruyor. Ama tekerrürle sarkan kısımları affetmenize yardımcı olacak bir kapanış vaat ettiğini söylemem gerek. Nefes kesici güzelliği bir yana dursun, görsel marifetlerinin ötesinde, kamerası da dinamikleşiyor Yimou’nun ve böylece de ilgiyi ayakta tutuyor. Şaşırtıcı olan benim bu illüzyona geçit vermiş olmam tabii. Yaşlanıyorum sayın okuyucu, öyle böyle değil hem de, cidden yaşlanıyorum. Fesat Mukayese: Shadow > Crouching Tiger, Hidden Dragon