Oscar Boy Özel

11. Oscar Boy Ödülleri: Kazananlar

Yayınlandı

on

Adaylarımı duyurduğumdan beri türlü 2018 listeleriyle oyaladım sizleri. Artık yılı toparlayıp kendi sonuçlarımı da açıklamanın tam zamanı. Hiç lafı uzatmayacağım. 11. Oscar Boy Ödülleri’nin 21 kategorisindeki galipler için önden buyrun:

EN KÖTÜ FİLM

  • Bohemian Rhapsody
  • Fifty Shades Freed
  • The Happy Prince
  • Kings
  • The Wife

Bu kategoride adayları film yapma yetileri üzerinden “kötü” mü diye tek bir değerlendirmeye tabi tutarak ödüllendirmiyorum biliyorsunuz. İçi kararmış, hadsiz ve hatta ahlaksız olması da yeterli gelebiliyor. Deniz Gamze Ergüven’e yerini hatırlatmak çok hoşuma gitse de tarihin en büyük queer karakterinin cinsel kimliğini bir kenara atarak eşcinselliği habis bir özellik gibi gösteren Bohemian Rhapsody’e olan nefretim asla geçmeyecek. Homofobi sadece en direkt söylemlerle yayılmıyor gençler, böyle sakat mesajları olan filmler de zorbalara geçit veriyor. Ne olur iyi bir lip sync performansı için şu enkazı alkışlamayın!


EN İYİ BELGESEL

  • McQueen
  • Minding the Gap
  • Shirkers
  • Three Identical Strangers
  • Whitney

2018’den film hafızama kaydedeceğim iki belgesel var. Birisi McQueen. Aile mesleği olması sebebiyle bir ucundan hep ilgi duyduğum moda dünyasının gördüğü en zeki tasarımcılardan birini tüm iniş ve çıkışlarıyla daha da iyi tanıma fırsatı verilmesi beni can evimden vurdu. Ama değerlendirmeye işin “sinema” kısmını da katıyorsam hesaplar şaşırır.. Söz konusu da hikâye anlatma sanatının görsel uygulaması malum. O yüzden Three Identical Strangers, McQueen’e biraz fark atıyor. Her yarım saatte ton değiştiren yapımı izlediğimden beri göz pınarlarım iyileşmedi.


EN İYİ ANİMASYON

  • Bao
  • Isle of Dogs
  • Late Afternoon
  • Lost & Found
  • Spider-Man: Into the Spider-Verse

Kısalarla bu kategoriyi doldurduğum için birkaç soru işareti içeren okuyucu mailıyla kutsansam da kategorinin hâli belli, yapmayın etmeyin demeye devam ediyorum. Ralph Breaks the Internet ve Incredibles 2’yu buraya taşımaya, ki ikisinin de ilk filmlerini çok seviyorum, vicdanım izin vermezdi. Kaldı ki Bao, Late Afternoon ve Lost & Found’un iki saatlik süreye sahip animasyonların yapamadığını beş dakikada hallettiği de inkâr edilemez bir gerçek. Neyse, biz kazananamıza odaklanalım: Isle of Dogs. Wes Anderson’ın altı en dolu olduğunu düşündüğüm film, neden baş tacı edilmedi sahi?


EN İYİ GÖRSEL EFEKT

  • Avengers: Infinity War
  • Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald
  • First Man
  • Jurassic World: Fallen Kingdom
  • Ready Player One

Kendimi yüce bir yaratıcının varlığına inanmayacak kadar yetiştirdim ama itiraf etmeliyim, yıllarca Marvel dövdükten sonra bana aynı sinema yılı içerisinde iki MCU filmine sevdalanmayı nasip eden her neyse selamlarımı yolluyorum. Black Panther’ın en sorunlu kısmının görsel efektleri olduğuna ben de katıldığımdan burada ağırlamayı uygun görmedim. Yalnız Avengers… Efekt gerektirmeyen tek bir karesi var mı diye düşünüyorum, cevap bulamıyorum. Hayır bir de koca film boyunca bir kez olsun o devamlılık hissini bozmuyor. Kudos!


EN İYİ MAKYAJ & SAÇ TASARIMI

  • The Ballad of Buster Scruggs
  • Black Panther
  • The Favourite
  • Suspiria
  • Vice

Tilda Swinton’ın böyle arada hırslanıp karşı cinsten karakterler canlandırmasının harikalığını bir kenara bırakıyorum. Kendi yüzüyle oynadığı performansının yerlerde olması, ama prostetiklerin altına girdiğinde fiziksel olarak da rolün yaşının hakkını vermesi de başka sohbetlere kalsın. Peki ya o makyaj? O şahane finalde her yerinden katmer katmer etler sarkan Tilda? Tamam, 10 cm kalınlığındaki bir suratla saatlerce tükürüp haykıran aktörlerin mübalağalarla şov yaptığı biyografileri sevmiyoruz ama yani buradaki bambaşka bir görsel şölen, kimse kusura bakmasın.


EN İYİ ÖZGÜN ŞARKI

  • “All the Stars” | Black Panther
  • “Love Lies” | Love, Simon
  • “Shallow” | A Star Is Born
  • “Suspirium” | Suspiria
  • “Treasure” | Beautiful Boy

Sezon boyunca Shallow’un “Woooaaaaaaahhhhoooaaaaaa” kısmı dilimden düşmedi, evet. Fragmanı izlediğimden beri etkisindeyim. Hatta soundtrack çıkınca da başa döndürüp döndürüp dinledim. Ama çok çabuk geçti yahu tesiri. Sözlerin bilek boyunu aşmayan derinliği unutturdu sapıklığımızı. All the Stars’ı ise bırakamıyorum! Bir sene geçmiş üzerinden, daha eskitemedim şarkıyı. Bir de SZA kızımızın sesi çok büyülü geliyor bana. Sabaha kadar o nakaratı tekrarlasa bana, doymazmışım gibi hissetmekteyim.


EN İYİ ÖZGÜN MÜZİK

  • Black Panther | Ludwig Göransson
  • First Man | Justin Hurwitz
  • If Beale Street Could Talk | Nicholas Britell
  • The Old Man & the Gun | Daniel Hart
  • Under the Silver Lake | Disasterpeace

Bana sorarsanız Akademi tarihindeki en büyük skandal First Man’in müziklerinin Oscar’a aday edilmemiş olması. The Landing‘in intikamını elbet bir gün alacağız AMPAS’tan. Justin Hurwitz gelip gözünüze sokacak yeteneğini! Ha ama dert mi çaktırmayan Damien Chazelle müzikalini yeteri kadar sevmemeniz? Hayır. Böyle kimselerle paylaşmaya gerek kalmadan bağrıma basabiliyorum First Man’i. Filmi izlediğimden beri çalma listemden düşmeyen besteleri için de Hurwitz’e teşekkürler. Üçte üç bayım, bu bu nedir bu?


EN İYİ KOSTÜM TASARIMI

  • Black Panther | Ruth E. Carter
  • BlacKkKlansman | Marci Rodgers
  • Crazy Rich Asians | Mary Vogt
  • A Simple Favor | Renee Ehrlich Kalfus
  • Shadow | Chen Minzheng

Yine izlediğim anda, tamam bu ödülün sahibi belli dediğim bir kategori. BlacKkKlansman’ın renk paleti geniş gömlekleri, pantolonları, ceketleri ah benim de dolabımda olsun dedirtecek kadar şahaneydi bana kalırsa. Bilhassa John David Washington’ın kalça kısmı dar gelen kotlarını yakından çeken Spike Lee ne yaptığının gayet de farkında diye düşünüyorum. Yalnız A Simple Favor’da Blake Lively’nin giydiklerine de selam vermeden edemeyeceğim. Yahu kadın, uzunsun, sarışınsın, güzelsin, harika da fiziğin var. Utanmıyor musun bir de üstüne iyi giyinip tanrıları kıskandırmaya?


EN İYİ PRODÜKSİYON TASARIMI

  • Bad Times at the El Royale | Martin Whurst, Hamish Purdy
  • First Man | Nathan Crowley, Kathy Lucas
  • Hereditary | Grace Yun, Brian Lives
  • Isle of Dogs | Paul Harros, Adam Stockhausen
  • Shadow | Ma Kwong Wing

Zamanında pek çok kez Wes Anderson dünyasının hakkını teslim ettiğim için bu kategoride yüreğimin sesini dinleyip Toni Collette’in elinden çıkma maket evlerin peşinden gittim. Hereditary, hem OBA Makarna’nın gayriresmî sponsoru olduğu ödüllerimde en çok adaylık alan yapım, hem de çaktırmayan iki numara. Hep nedime olup, bir türlü gelinliği giyemediği dallarla dolu her yan. Neyse, diğer kategorilere geçmeden spoiler verir gibi oldum, ben susayım iyisi mi. Bu arada Shadow’u da es geçmeyin sayın set tasarımı sapıkları! Beklentilerinizi karşılayacağının garantisini verebilirim.


EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETİMİ

  • The Ballad of Buster Scruggs | Bruno Delbonnel
  • Burning | Hong Kyung-pyo
  • First Man | Linus Sandgren
  • Hereditary | Pawel Pogorzelski
  • Mission: Impossible – Fallout | Rob Hardy

Hiç yorum yapmadan duh diye bıraksam olur. Lee Chang-dong’un her bir detayı etraflıca düşünülmüş senaryosu, çalıştığı ultra yetenekli oyuncular ve anlatıcı olarak aldığı biçim kararları şapka çıkarmalık. Ama yani siyahtan mavinin en koyu tonlarına doğru yol aldığı her kare atmosferi belirliyor. Sinematografisindeki başarı renk kullanımıyla da sınırlı değil. En basitinden Steven Yeun’un sinema tarihinin unutulmaz anları arasına giren esnemesinde bile bir görüntü yönetmeni imzası var. Şey… Acaba sabahtan akşama kadar Burning izleyebileceğimiz bir yer var mı bildiğiniz?


EN İYİ KURGU

  • American Animals | Nick Fenton, Chris Gill, Julian Hart
  • Burning | Kim Da-won, Kim Hyun
  • Hereditary | Lucian Johnston, Jennifer Lawme
  • Minding the Gap | Joshua Altman, Bing Liu
  • Vice | Hank Corwin

Hadi biraz da tükürdüklerimizi yalayalım! The Big Short’un kurgusuna “Aman canım o ne ki, arşivden görüntüleri kesip birbirine yapıştırmış işte.” dediğimi ve hatta en iyi değil en çok kurgu olarak yorumladığımı hatırlıyor musunuz? Evet, vakit bana g*tünüzle gülme vakti! Çünkü hep olduğu gibi bir kez daha söylediğim her şeyi yutuyorum. Vice’ı Vice yapan şey hiç kuşkusuz Hank Corwin’in filmin içerisinde bir taraftan kuralsız, bir taraftan da fazlasıyla planlı işçiliği. Filmin ortasında kapanış jeneriğine geçtik diye ödül mü veriyorum? Belki de. Umurumda mı? HAYIR.


EN İYİ TOPLU PERFORMANS

  • The Ballad of Buster Scruggs
  • BlacKkKlansman
  • Blockers
  • The Favourite
  • Private Life

John David Washington? Cepte. Adam Driver? Tanıştığım günden beri bu çocuğun bir yıldıza dönüşeceğini söylüyorum, o da tamam. Topher Grace? Bir rol bir aktöre ancak bu kadar yakışır! Frederick Weller? Mosaic’ten beri sapığıyım. Laura Harrier? Perdede böylesine parlayan bir aktris görmedim. Jasper Pääkkönen? Harika bir keşif! Ashlie Atkinson? Bu senenin en iyi komedi performansını arayanlara yanıt veriyor. Harry Belafonte? Bırakın da bir efsaneyi kanlı canlı izleyebildik diye mutlu olalım. Daha konuşmama gerek var mı? İkincimin The Favourite olduğunu bilin de, rahat uyuyun bari.


EN İYİ İLK FİLM

  • American Animals | Bart Layton
  • Beast | Michael Pearce
  • First Match | Olivia Newman
  • Hereditary | Ari Aster
  • Love After Love | Russell Harbaugh

Bu kategoride ilerleyen yıllarda bir değişiklik yapsam ve En İyi Film dalında yarışanları değerlendirmeden çıkarsam mı diyorum. Sonucu çok belli ediyor sanki. Neyse. Tabii ki de kararımı Hereditary ve Love After Love arasında verdim sevgili Oscar Boy okuyucuları. Aksi düşünülemezdi. Ari Aster’ın bizi hayal kırıklığına uğratmayacak bir kariyere yelken açmasını çok istiyorum. Ve umuyorum, korku türüne de takılıp kalmaz. Çok daha fazlasını sunabilecek bir yetiye sahip olduğuna beni ikna edebildi. Dolayısıyla farklı janrlarda ne yapacağını görmeyi arzu ediyorum.


EN İYİ UYARLAMA SENARYO

  • Burning | Lee Chang-dong, Oh Jungmi
  • Can You Ever Forgive Me? | Nicole Holofcener, Jeff Whitty
  • The Kindergarten Teacher | Sara Colangelo
  • Lean on Pete | Andrew Haigh
  • Transit | Christian Petzold

Burning’in kazandığı her dalda bu Homer Simpson açılışını yapacağım (Yoksa Ariana Grande mi demeliydim?), kimse kusura bakmasın: Duh! Sen git, uyarlaması “bence” en zor edebiyatçılardan Haruki Murakami’nin kısa öykülerinden birini al ve bu taşyapıtı armağan et sinema tarihine. Sosyal bilinç tokatlayan metini tek bir başlığa indirip kodlamak bile mümkün değil. Öyle bir aşığıyım ki insan evladının yüzüne vurduklarına, her sosyal sınıfa uygun gördüğü hayal kırıklıklarını döndüre döndüre tekrar izlemek istiyorum.


EN İYİ ÖZGÜN SENARYO

  • Dogman | Ugo Chiti, Massimo Gaudioso, Matteo Garrone
  • Hereditary | Ari Aster
  • Isle of Dogs | Wes Anderson, Roman Coppola, Jason Schwartzman, Kunichi Nomura
  • Private Life | Tamara Jenkins
  • Under the Silver Lake | David Robert Mitchell

Bu sene Burning ve Hereditary gibi söylemek istediklerini çok derinlerde bir yere saklayan filmlere âşık olsam da zaaf listemde zirveye oynayan Amerikan bağımsızlarının en yeni ve yetkin temsilcisi Private Life hayranlığım da yadsınacak kadar küçük değil. Tamara Jenkins, onu senelerce bir köşede bekleten endüstriye küfürler savurmamıza sebep olacak kusursuz kalemiyle iş öğretiyor. Hani iki senaryo kategorisini birleştirecek olsam, Private Life’taki servis edilen diyaloglara zayıf düşüp yine Jenkins’i seçebilirdim.


EN İYİ YARDIMCI KADIN OYUNCU

  • Kayli Carter | Private Life
  • Blythe Danner | What They Had
  • Elizabeth Debicki | Widows
  • Virginia Madsen | 1985
  • Shayne McHayle | Support the Girls

Private Life’a bir ödül daha vererek yolumuza devam edelim. Diğer oyuncu dallarına göre daha zayıf bir yarışa tanıklık ettiğimiz yardımcı kadın oyuncu kategorisinde Kayli Carter’ı da izlediğim gün galip ilan etmiştim kafamda. Kararımı değiştirmeme sebep olacak bir rakibi de çıkmadı neyse ki. Performanslar yazımda da belirttiğim gibi yepyeni bir Melanie Lynskey’nin, Catherine Keener’ın doğuşuna şahitlik ediyoruz şu an en ön sıradan. Carter’ın yolu açık. Umuyorum aktrislerine her zaman iyi davranmış bağımsız Amerikan sineması onu yüz üstü bırakmaz.


EN İYİ YARDIMCI ERKEK OYUNCU

  • Mahershala Ali | Green Book
  • Richard E. Grant | Can You Ever Forgive Me?
  • Jesse Plemons | Game Night
  • Steven Yeun | Burning
  • Feyyaz Yiğit | Ölümlü Dünya

Bir kez daha, duh! Sizi Steven Yeun’un esnemesine bağlayan bir link bıraksam buraya ve sonra da sussam… Ya da şu tweet mesela:

https://twitter.com/ericallenhatch/status/1092079986465558529

Very that.


EN İYİ KADIN OYUNCU

  • Toni Collette | Hereditary
  • Maggie Gyllenhaal | The Kindergarten Teacher
  • Kathryn Hahn | Private Life
  • Regina Hall | Support the Girls
  • Melissa McCarthy | Can You Ever Forgive Me?

Burada Toni Collette’in kazanmadığını görünce çok şaşıracak birkaç okuyucum var, bunu biliyorum. Ama şöyle söyleyeyim, yemek sahnesini başa alarak tekrar tekrar izlesem de bendeki yarış Kathryn Hahn ve Melissa McCarthy arasındaydı. Belki Can You Ever Forgive Me’yi yeni izlemiş olmam, belki de burada gözlerimi doldurmuş tek performans olması sebebiyle McCarthy diyeceğim. En uyduruk komedi filmlerinde dahi etkisinde kaldığım aktrisin ikinci Oscar Boy ödülü bu arada. Bridesmaids’le de hakkını teslim etmiştim daha önce.


EN İYİ ERKEK OYUNCU

  • Jim Cummings | Thunder Road
  • Ryan Gosling | First Man
  • Chris O’Dowd | Love After Love
  • Charlie Plummer | Lean on Pete
  • Yoo Ah-In | Burning

Burada da aksine herkesi seçebilirmişim gibi hissettim son ana kadar. A Star Is Born’u üçüncüye, yanlış duymadınız, izleyişimin ardından Bradley Cooper’ı içeri alıp ödülü vermeyi bile geçirdim aslında aklımdan. Ama şu beşliyi kimselere değişemiyorum yahu. Ki Cooper girse bile Yoo Ah-In beyefendinin ekonomik performansıyla kıyas edince yine aynı sonucu elde ederdik. Bir de son olarak Ryan Gosling’i analım… Kariyerinin en iyi işi olduğu konusundaki ısrarlarım devam ediyor. Sırf First Man’in son 20 dakikasında yaptıkları aldığı Oscar adaylıklarının toplamından daha iyi.


EN İYİ YÖNETMEN

  • Ari Aster | Hereditary
  • Lee Chang-dong | Burning
  • Luca Guadagnino | Suspiria
  • David Robert Mitchell | Under the Silver Lake
  • Zhang Yimou | Shadow

Son, ‘ki, üç, dört: Duh! Burning yer aldığı her dalda rakipsizdi benim için. Yönetmen kategorisinde yine en iyiye değil de en çok yönetene meyil alıp David Robert Mitchell diyesim gelmedi değil. Ama yok yahu, Lee Chang-Dong daha evvel Nuri Bilge Ceylan’ın Kış Uykusu filminde kaçırdığım fırsatı değerlendirmek için de doğru bir tercih benim için. 2018’i ve daha önemlisi artık rayını bulduğunu düşündüğüm yıllanmış sinema zevkimi özetlemesi bile ödülü alması için yeterli sebepler. Bunların üstüne bir baş/taşyapıt çekmiş olması da promosyonu.


EN İYİ FİLM

2018’i tek A+ ile kapattığımdan birinciyi hepiniz tahmin ediyordunuz zaten. O yüzden çok da lafı gevelemeyeyim ve bir duh daha basarak sıralı Top 10’umu kondurayım:

  1. Burning (Lee Chang-dong)
  2. Hereditary (Ari Aster)
  3. Suspiria (Luca Guadagnino)
  4. Love After Love (Russell Harbaugh)
  5. Under the Silver Lake (David Robert Mitchell
  6. Transit (Christian Petzold)
  7. First Man (Damien Chazelle)
  8. Can You Ever Forgive Me? (Marielle Heller)
  9. Private Life (Tamara Jenkins)
  10. Lean on Pete (Andrew Haigh)

Efendim, bir uzun sezonu daha benimle geçiren tüm okuyucularıma teşekkürleri borç bilirim. Merak etmeyin, Çarşamba günü de Readers’ Choice Ödülleri için oylama start alacak. Benim dağıttığım ödüllerden memnun kalmayanlar istedikleri filmi desteklemek için bloga uğramayı unutmasın. Ben sosyal medyada çılgınca reklam yaparım zaten, biliyorsunuz. O zaman şimdilik görüşmek üzere diyelim, bir sonraki Oscar Boy Ödülleri’nde blogun hâlâ ayakta olacağını umut ederek kokulu öpücüklerimizi yollayalım. Beni özleyin anacım, byeeeeee!


Tam aday listesine ve geçmiş yılların kazananlarına Oscar Boy Film Ödülleri – Arşiv sayfalarından ulaşabilirsiniz.

1 Comment

  1. Serhan

    4 Şubat 2019 at 23:18

    Kişisel zevklerimizin çok uyuşmadığını biliyorum ve buna saygı duyuyorum. Sadece keşke Lübnan filmi Capernaum’u izlemeden seneyi kapatmasaydın diyorum çünkü inanıyorım ki izlemiş olsaydın muhakkak burada bir ya da bir kaç adaylık ile yer alırdı

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version