Yönetmen: Anthony & Joe Russo | Oyuncular: Robert Downey Jr., Chris Evans, Mark Ruffalo, Chris Hemsworth, Scarlett Johansson, Jeremy Renner, Don Cheadle, Paul Rudd, Brie Larson, Karen Gillan, Danai Gurira, Benedict Wong, Jon Favreau, Bradley Cooper, Gwyneth Paltrow, Josh Brolin, Benedict Cumberbatch, chadwick Boseman, Tom Holland, Zoe Saldana, Evangeline Lilly, Elizabeth Olsen, Anthony Mackie, Sebastian Stan, Tom Hiddleston, Pom Klementieff, Dave Bautista, Letitia Wright, Michael Douglas, Cobie Smulders, Michelle Pfeiffer, Linda Cardellini, Tom Vaughan-Lawlor, Vin Diesel, Chris Pratt, Samuel L. Jackson, Michael James Shaw, Terry Notary, Tessa Thompson, Rene Russo, John Slattery, Tilda Swinton, Hayley Atwell, Marisa Tomei, Taika Waititi, Angela Bassett, William Hurt, Winston Duke, Maximiliano Hernandez, Jacob Batalon, Robert Redford, Hiroyuki Sanada, Natalie Portman | Senaryo: Christopher Markus, Stephen McFeely (uyarlama), Stan Lee, Jack Kirby (çizgi roman) | 181 dakika | Aksiyon, Macera, Fantastik
Robert Downey Jr. için Tropic Thunder sonrası geri mi dönüyor derken hayallerimizi çalmış, Scarlett Johansson’ı altın çağlarında herhangi bir süper gücü bulunmayan tek boyutlu bir karakterle oyalamış, ama bu günahlarına karşılık dünyaya Chris Hemsworth’ü bahşetmiş Marvel evreni 2008’de Iron Man ile başlayan kargaşanın ilk ayağını tamamladı nihayet. Ben trene biraz geç atladım, biliyorsunuz. Guardians of the Galaxy, Thor: Ragnarok, Doctor Strange alkışlarken hepsini bir araya toplayan kakafonilerinden de Infinity War’a vuruldum. Neden? Çünkü sabit Avengers şablonunu elinin tersiyle iten, sadece çizgi romanın hayranlarını tatmin etmektense bu serüvene beyazperdede dahil olan izleyicisine de hürmet eden bir cesareti, yenilikçi tavrı vardı saydığım yapımların. Ancak Endgame ne yazık ki o 22 filmlik koca çukurun büyük bir çoğunluğuna ilham olmuş savaş alanında kelime oyunu tatsızlığına kırıyor tekrardan direksiyonu. Zaman yolculuğunun bir farenin önayak olduğu zincirleme olaylar sonrası sadece 24 saat gibi inanması güç bir zaman aralığında keşfedildiği yeni serüvenin en büyük sıkıntısı tüketim çağının son moda alışkanlıklarına malzeme çıkarabilmek. Bu sebeple yeri geliyor Thor’un alet edavatı karakterler arasında bölüştürülüyor, yeri geliyor sinizm kötü mizahın vazgeçilmez markası Tony Stark’ın elinde oyuncak oluyor. Captain America’nın poposuna referans mı? Tamam. Neredeyse tüm kadın karakterlerinin sidekicklerden ibaret olduğunu hatırlatan gerekli ama ısmarlama bir sahne mi? O da tamam. Ama hani sevgi emekti? Infinity War’da çizgi romanların da ciddiye alınabilecek hamlelerde bulunabileceğini ispatlayan Christopher Nolan’dan miras bir fetihe girişmiştiniz. Şimdi bu çaresiz, yüksek çözünürlüklü multimilyoner pornosunun neresinden tutalım? Beni üzen, değil Marvel ya da çizgi romanların, sinema tarihin en adam akıllı motivasyonuna sahip kötü karakterlerinden birini bile fareleri kovalayan bir kediye dönüştürmeleri. Yoksa efekti, gürültüsü, haddini aşan süresini hissettirmemiş sürükleyiciliği baki. Fakat ekibin belki de kötü eleştirilerden sonra kronolojik sırada göz önüne alınınca daha iyi yazılmış karakterlerini Thanos’un parmak şıklatmasına hapseden evren orijinal ekibiyle pek tatsız, pek yavan. Yakışıklı Hulk’ın çocuklarla fotoğraf çektirmesini, Thor üzerinden kasılan şişman şakalarını komik bulacağımız kısmı Marvel’ın bünyesine aldığı yeni yüzlerle atlamıştık oysa ki. O yüzden ben bu buram buram buram stüdyo yöneticisi fikirleriyle dolu, tarihi geçmiş küvet bombası serpintisini sade ve sadece Avengers’a ilk gördüğünde vurulanlara bağışlıyorum. Takdir ettiğim tek kısmı da söyleyeyim, hikâyeyi yavaşlatan tüm karakterlere mantık çerçevesi içerisinde sonlar yazılmış. Bu da ne demek oluyor? Ahiretlik para biriktiren oyuncular artık ticareti bırakıp biraz risk almaya dönecek, önümüze Comic Con bilet kuyruğundaki dostların yarım saatlik bir beyin fırtınasında çıkaracağı senaryodan daha fazlasına sahip filmlerle çıkacak. Kadehimi senaristlerin ve kurgu masasında elini korkak alıştıran editörün tamamından daha çok iş yapmış Alan Silvestri’nin bestelerine kaldırıp oh be kurtulduk naralarıyla yerime dönüyorum.