Dizi Eleştirisi

Chernobyl (Mini Dizi)

Yayınlandı

on

Yaratıcı: Craig Mazin | Oyuncular: Jared Harris, Stellan Skarsgård, Emily Watson, Paul Ritter, Jessie Buckley, Adam Nagaitis, Con O’Neill, Adrian Rawlins, Sam Troughton, Robert Emms, David Dencik, Mark Lewis Jones, Alan Williams, Alex Ferns, Ralph Ineson, Barry Keoghan, Fares Fares, Michael McElhatton | 60 dakika | HBO

HBO’nun kitleleri bir dizi bağımlılığından diğerine sürüklediği şu güzel “altın çağ”da sosyal medya tembellik yapıp hepsini kaçıranların sanki günah işliyormuşuz gibi biz iyi takipçilere saldırılarıyla dolup taşıyor, ama kimin umurunda? Game of Thrones’la olan münasebetimiz bittiği anda koynuna girdiğimiz Chernobyl, bilhassa 86’daki nükleer facianın etkilediği ülkelerden biri olarak hepimizin gündemine ve izleme listesine bomba gibi düştü, düşmeli de çünkü. Mad Men’de kendini kapı arkasında sallandırdığı günden bu yana irili ufaklı rollerde harikalar yaratmaya devam eden Jared Harris’in başını çektiği kadroyla birlikte tarihin kanlı sayfalarına gömüldük beş bölümde. Olayın doğasından gerek korku filmini de andıran Chernobyl, özellikle atmosfer yaratabilme ve üzerinden 30 yıl geçmiş olmasına rağmen tesiri hâlâ sürdüğü için kanımızı dondurmaya devam eden olayın tüm kirli detaylarını gün yüzüne çıkarıyor. Gerçi bu bilgilerin neredeyse hepsi arayanın bulabileceği yerler de mevcut olduğundan diziye yeni bir kıtayı keşfetmiş gibi davranmaya lüzum yok; ancak Hollywood’a mahsus bir süslemeyle nükleer santrallerin insan oğlu ve bittabi dünyamız için ne kadar tehlikeli olduğunun altını çiziyor. Akkuyu’da inşa edilen reaktörün, Çernobil’e de eli değmiş şirketin ürünü olduğunu düşündükçe yaşanılacak çarpıntılar da hepimize hayırlı uğurlu olsun bu arada. Ancak ben daha farklı şeylere yönelmek ve hepimizi konusu sebebiyle resmen hipnotize eden yapımın kusurlarına yönelmek istiyorum. Bir; neredeyse bilimsel gerçeklerin önem taşıdığı her öyküde olduğu gibi asla ikili diyalogların samimiyetine sığmayan bir hakikat geçiti var dizinin. Jared Harris seyircinin kendini yerine koyması için merkeze konulmuş bir karakter; ama bir taraftan da satırlar dolusu ayrıntıyı sanki çok doğal bir şeymiş gibi servis etmesi istenilen, yürüyen anlatıcı ayrıca. Bu konuma yerleştirilmesi ne yazık ki Chernobyl’in o “tarihten bir sayfa” imajını yerle bir ediyor ve Neil deGrasse Tyson belgesellerinden hâllice bir şeye dönüştürüyor ara sıra. İki; tamamı Sovyetler’de geçen ve ana dilin Rusça olduğu bir toprakta, kendi de Rusça konuşan insanları İngilizce konuşturmalarına bir itirazım yok. Fakat daha nötr bir aksanla tezattan kurtulabilecek iken herkesi Adalı ağızıyla arz-ı endam etmeye teşvik etmelerini de epey talihsiz buldum açıkçası. Skarsgard’ın lisanını hiç yadırgamaz iken Harris ve rol arkadaşı Emily Watson’ın Sovyet hüviyetli İngilizliği komik kaçmış. Üç; perde arkasında döküman edilmemiş fazlaca olay bulunduğundan bunların bir şekilde akışa uygun olarak dramatize edilmesine alışığız. Chernboyl’in problemi biraz aşırıya kaçması. İnsanlık tarihinin en korkunç felaketlerinden birini anlatırken koca koca devlet adamları ile bilim insanlarını karşı karşıya koyarak pembe diziden hâllice mizansenler yaratılmasını anlamlandırmakta güçlük çektim. Biraz Arrival havaları bunlar. Bilmem anlatabildim mi? Tüm bunları göz önüne alınca da, bu projenin bizim ülkemizde fazlaca yankı uyandırmasını sadece konusuna ve ilk bölümdeki nefis yönetime bağlıyorum. Çünkü at gözlüklerimizle hikâye anlatımına dair tüm kusurlarını görmezden gelmemizin başka sebebi olamaz.
MVP: Jared Harris (Has be has posh İngiliz aksanlı Valery Legasov)

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version