Yönetmen & Senaryo: Cheryl Dunye | Oyuncular: Cheryl Dunye, Guinevere Turner, Valerie Walker, Lisa Marie Bronson, Cheryl Clarke, Irene Dunye, Brian Freeman, Camille Paglia, Sarah Schulman, V.S. Brodie, Robert Reid-Pharr | 90 dakika | Drama, Komedi, Romantik
BFI üretimi Tüm Zamanların En İyi 30 LGBTQ+ Filmi listesindeki en sıra dışı yapıma geldi sıra: The Watermelon Woman. Youtube haricinde herhangi bir kaynak üzerinden ulaşımın zor olduğu film, neredeyse cinsel yönelimi ikincilleştirerek doksanların orta yerinde devrimci bir harekette bulunuyor esasında. Eşcinsel öyküler bugün bile tek başına kimlik üzerinden dağları devirmeye çalışırken The Watermelon Woman’ın benim ana karakterim bir lezbiyen ama bunun anlatmak istediğim şeyle uzaktan yakından alakası yok diyen tavrı çok özel bana kalırsa. Çünkü ırk üzerinden de bir başka endişesini çorbasına katarak leziz bir tabak koyuyor önümüze. Merkezde filmleri seven ama düğün davet videoları çekmek haricinde henüz anlatma eyleminin sanata dokunan kısmına eli değmemiş bir karakter var. Yalnız bu karakterin yönetmen olmak için kollarını sıvamamasının sebebi korkması değil. Kendi tarihiyle alakalı soru işaretleri kafasını bulandırdığından önce çözülmemiş meselelerini halledip rafa kaldırmak istiyor ve sinemanın altın çağında irili ufaklı pek çok role hayat vermesine rağmen jenerikte dahi adı geçmemiş Watermelon Woman‘ın peşine düşüyor. Yani çıkmazları bol cephelerini çoğaltarak iyice zenginleşiyor. Hem cinsiyet, hem ırk derken mesele bir noktada sınıfsal problemlerin Amerika’daki geçmişten bugüne kadar hâlâ aynı yerde sayıp durmasına kadar geliyor. Peki çok mu yetkin? Hayır. Bence hevesi sayesinde yol alabilen, idealist tavrının parlaklığıyla geçer notu hak eden bir yapım karşımızdaki. Yönetmen/senarist/başrol Cheryl Dunye’nin kurgu ile dökümantasyon arasında gidip gelen tür oyunu örnek aldığı sinemacılardan bolca iz taşıdığı için kimi zaman tekdüzeleşiyor. Biçimdeki aşinalığını içerik ile unutturmak istediği zamanlarda da aktivist tavrını kötü diyaloglarla zedeliyor ne yazık ki. Kendisi için bu anlatının epey kişisel olduğu su götürmez bir gerçek. Dolayısıyla en önemli rolü üstlenmek istemesini anlayabiliyorum. Ancak tüm oyunun birleştirici parçası olarak işlev gören yarı hayal ürünü Cheryl, daha yetkin ellere emanet edilmeyi hak ediyormuş gibi hissettim seyir boyunca. Bunun haricinde bir itirazım olmadığı gibi, The Watermelon Woman’ı Pride Boy seçkisi dahilinde izlediklerim arasında da çok yüksek sıralara yerleştiremediğimi ekleyerek mutlaka izlenmesi gereken filmler listesine kondurmam gerekiyor sanırım. 2019 da bile pek çok farklı çiçekten bal alıp işleyen bir sentez yaratabilme yetisine sahip filmlerin sayısının azlığı düşünülünce kısıtlı kaynaklarla Dunye’nin yapabildiklerini takdir etmemek imkansız.