Ce magnifique gâteau! | Yönetmen & Senaryo: Emma de Swaef, Marc James Roels | Seslendirenler: Wim Willaert, Paul Huvenne, Goua Grovogui, Sébastien Dewaele, Jan Decleir, Michel Kossi, Bruno Levie, Gaston Motambo, Alexander Rolies, Angelo Tijssens | 44 dakika | Animasyon, Komedi
Animasyonların yılı 2019’da sıradaki durağımız yeterli miktarda seyirciye ulaşamamış This Magnificent Cake, orijinal adıyla Ce magnifique gâteau. Kısa olarak kategorize edilmeyi ucundan kaçıran bu 44 dakikalık stop motion harikası Belçika/Fransa dolaylarından çıkmış olmasına karşın kendine 19. yüzyıl Afrikası’nı mesken edinmiş. Sömürgecilik üzerine kurulmuş çarkla işleyen kıta tarihinde, beyazların işgal edip kendileştirdiği, kendine benzetemediğini de bir mala dönüştürüp sahiplendiği acı bir yaşanmışlık yatmakta. Bu sürreal olmaktan asla çekinmeyen yapım da bastığı topraklardan birbirine sıkı sıkıya bağlı olmasa da bir çember gibi işlev gören ve nihayetinde başladığımız yere dönmemizi sağlayan beş hikâye anlatıyor. Teker teker ele alındığında tamamen anlamını yitirdiklerini söylemek abartı olur. Fakat stop motion’da dokunun kıymetini bilen ve görsel olarak bunun üzerine oynayan This Magnificent Cake, kara mizahla herhangi bir gerçeği saptırmadan baştan aşağı sistemin, askerinden kralına, köylüsünden din adamına kadar herkesin kolonileşmede payı olduğunu buyururken hikâye anlatmaya dair bir bütün oluşturma kuralını sonlara ötelemiş. Biraz beyazlara has suçluluk duygusuyla yoğurulduğu ve tek taraflı bir düşünceye sahip olduğu iddia edilebilir elbette. Ancak bu sulara giren neredeyse her filmin vazgeçilmez ajitasyon silahını kullanmak yerine, tamamen absürt mizansenleriyle seyircisini hazırlıksız yakalayarak şok yaratma üzerine kuruyor bütün düzeneğini ve bu şekilde ayrışıyor benzerlerinden, ki çok da haksız bir his değil bu. Tabii beş kardeşin beşi bir mi diyerek, alt tür olarak da farklı kalemlere oynayan kısadan daha kısa parçalarının üzerine bir eleştiri getirmek mümkün. Fakat hafif bir tondan başlayıp üzerine koya koya ve biraz da zihin egzersizi yapmanızı rica ederek aldığı yoldan pek memnun kaldım ben. Animasyonun maceralı olanını sevmeyene yalnızca Ghibli’nin doğa, hayvan ve ruh anahtar kelimeleri bahşedildiği için, böylesine tok tutan bir konunun, hele ki kullandığı teknik her şeyi daha da karikatürize ederken, bu formda beyaz perdeye taşınması takdire şayan. Üstelik tek marifeti daha önce denenmemiş bir şeye kalkışması da değil. This Magnificent Cake beyaz atalarından miras günahlarını çıkarmaya çalışırken tembellik etmeyip en direkt yoldan düşünmeye koyulmuyor. Burada pişmanlık duyan değil, hangi zihniyete hizmet ettiğinin farkında olmayan kuklaları seyrettirip, hangi topluma ait olursanız olun nefes almanızın dahi politik olduğunu, her eyleminizin daha büyük bir amaca bağlandığını hatırlatıyor. Açıkçası bundan sonraki süreçte projenin yaratıcıları Emma De Swaef ve Marc James Roels ikilisinin ne yapacağını çok merak ediyorum. Daha evvel de benzer teknikleri kullanıp, tematik olarak da This Magnificent Cake’ten çok uzak sayılmayacak sularda yüzmüşler. Bu deneyip yanılma üzerine kurulu üretim süreçlerinin bir noktada taşyapıt çıkarmalarına sebebiyet verecek olgunluğa erişeceği kesin gibi. En azından ben umutluyum. Siz de ne yapın edin, bir şekilde ulaşın bu alçak gönüllü zat-ı şahanelerine. Sevmeseniz bile, deneyimlemeniz şart.
Filmi izlemeden evvel hakkında pek yorum aramaktan yorulmuşken gördüm yorumunuzu. Üstün körü bakıp spoiler yememek adına filme derhal başladım. Bitirdikten sonra düşündügüm tüm şeyleri hatta daha fazlasını okudum. Çok iyi bir film sonrası çok iyi bir inceleme okumak da ayrı zevkli. Kaleminize saglık.
monochopsis
30 Mayıs 2020 at 19:27
Filmi izlemeden evvel hakkında pek yorum aramaktan yorulmuşken gördüm yorumunuzu. Üstün körü bakıp spoiler yememek adına filme derhal başladım. Bitirdikten sonra düşündügüm tüm şeyleri hatta daha fazlasını okudum. Çok iyi bir film sonrası çok iyi bir inceleme okumak da ayrı zevkli. Kaleminize saglık.
Umur
30 Mayıs 2020 at 19:28
Çok teşekkür ederim : )