Oscar 2021

93. Akademi Ödülleri / Oscar 2021 Tahminleri

Yayınlandı

on

Sinema dergisinin meşhur Oscar derlemelerini okuya okuya büyüyüp blog açan, ardından da aynı derlemeyi 12 ay öncesinden yaparak bunu kendi geleneğine dönüştüren bloggerınız karşınızda! Evet, sıradaki ödül törenine bir sene kala sezon boyunca hangi filmlerin adını sıklıkla duyacağız sorusuna cevap verdiğim, yeni sinema yılıyla alakalı olarak hepimizin ağzını sulandıran yazıyı önünüze serme zamanı geldi. Sosyal medyada erken başlamadığım için biraz zaman alacak diye sızlanmıştım; ama üç güne yetişti 95 filmlik koca bir derleme. Boş vaktime sağlık diyelim, meselemize gelelim. Çaylar, kahveler hazırsa, soğuğun camı tırmaladığı kışın son günlerinde bir güzel hatim edilsin bakalım 93. Akademi Ödülleri / Oscar 2021 Tahminleri yazısı. Afiyet olsun!

A’DAN Z’YE EN İDDİALILAR

Önümüzdeki senenin Oscar yarışında en çok adaylığı alabilecek, En İyi Film kategorisinde de yarışı önde götürme ihtimali bulunan filmlerden bir derleme. 

AMMONITE (Lionsgate)
Yönetmen & Senaryo: Francis Lee
Oyuncular: Kate Winslet, Saoirse Ronan, Fiona Shaw, Alec Secareanu, James McArdle, Gemma Jones, Claire Rushbrook

1800’lerin İngiltere’sinde fosil avcısı Mary kariyerinin şaşalı dönemini geride bırakmış ve artık karın tokluğuna bulduklarını turistlere satmaya başlamış bir kadın. Hayat denilen kargaşanın içerisinde ayakta kalmaya çalışırken tanıştığı bir çift ile ekonomik anlamda tekrar toparlanmaya başlayan Mary, aralarındaki sınıf farkına karşın bu çiftten Charlotte ile yakınlaşmaya başlıyor ve bizlere de 19. yüzyıldan leziz bir lezbiyen aşk hikâyesi izlemek düşüyor. Yakın tarihte God’s Own Country ile kalburüstü bir kuir sinema örneği çıkaran Francis Lee’nin yazıp yönettiği Ammonite’ın yapımcıları da The King’s Speech için çalışmış Iain Canning ve Emile Sherman.

Minik bir Kate Winslet olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Saoirse Ronan’ın Oscar’a biraz daha yaklaştığı filmlerden bir diğeri olacak belli ki Ammonite. Brooklyn ve Carol gibi ciddi Oscar başarıları elde etmiş bir stüdyonun da desteği var arkasında. Amerika dağıtımcısı Lionsgate’in, La La Land’ten bu yana sezonu domine edebileceği bir film geçmemişti eline. Ammonite tam da aradıkları film olabilir. Biliyorum, kağıt üzerinde de çok Oscar kokup hüsran yaratacak bir şey gibi duruyor. Ama Francis Lee’ye inancım tam. God’s Own Country o uyduruk, romantizmi ağdalı hikâyelerden biri değildi çünkü. Hem ayrıca Renée Zellweger’ın ikinci Oscar’ı aldığı bir dünyada Winslet daha fazlasını hak ediyor, haksız mıyım?

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Kate Winslet), yardımcı kadın oyuncu (Saoirse Ronan), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik

DA 5 BLOODS (Netflix)
Yönetmen: Spike Lee | Senaryo: Danny Bilson, Paul De Meo, Spike Lee, Kevin Willmott
Oyuncular: Chadwick Boseman, Paul Walter Hauser, Norm Lewis, Delroy Lindo, Jonathan Majors, Clarke Peters, Isiah Whitlock Jr., Jean Reno, Mélanie Thierry, Jasper Pääkkönen

Oscar konusundaki uğursuzluğunu BlacKkKlansman ile aşmış Spike Lee, ustaların ustası Martin Scorsese’nin yolundan giderek Netflix için epik bir işe soyunmuş. Dört savaş veteranı Afro-Amerikan, Vietnam’a geri dönüp manga komutanlarının naaşını ve “sözde” gömülü bir hazineyi bulmaya koyulacakmış Da 5 Bloods’ta. Kadro leziz, senaryoda Lee’ye ilk Oscar’ını getirmiş ekipten destek de var. Sanıyorum yeni bir Oscar başarısına doğru yelken açtığını söylemekte sakınca olmaz. Sevmelere doyamadığımız kara panterimizi nihayet dişe dokunur bir rolde izleyecek olmanın getirdiği keyif de cabası.

Bu yıl Bong Joon-ho’ya En İyi Yönetmen ödülünü takdim etmek üzere sahneye çıkan Spike Lee artık oyunu kurallarına göre oynamaktan çekinmiyor. Netflix de bir streaming servisi olmasına bağlı olarak aday edilme handikapını çoktan aştı. The Irishman ve Marriage Story’nin ödül kazanmaktan yana başarısızlıklarının Netflix damgasıyla alakalı olmadığı kesin. Üç saate yakın bir süresi olduğu söylenen Da 5 Bloods, Oscar kampanyalarına büyük paralar yatırmaktan çekinmeyen şirketin ilk En İyi Film zaferli projesi olabilir. 1917’ye karşı çıktık, şimdi Da 5 Bloods’a mı destek vereceğiz demeyin. Nihayetinde arkasında Spike Lee var bu işin. Geleneksel bir savaş filmi ile karşılaşmayacağımız neredeyse kesin.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Chadwick Boseman), yardımcı erkek oyuncu (Paul Walter Hauser ya da Jonathan Majors), özgün senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı

DUNE (Warner Bros.)
Yönetmen: Denis Villeneuve | Senaryo: Eric Roth, Jon Spaihts, Denis Villeneuve (uyarlama), Frank Herbert (roman)
Oyuncular: Timothée Chalamet, Rebecca Ferguson, Oscar Isaac, Josh Brolin, Stellan Skarsgård, Dave Bautista, Zendaya, David Dastmalchian, Stephen McKinley Henderson, Charlotte Rampling, Jason Momoa, Javier Bardem, Chang Chen

Daha önce farklı isimlerle hem sinemaya hem de televizyona uyarlanan Dune ile başarılı bir sonuca ulaşabilene henüz rastlamadık. Ama Arrival ve hatta Blade Runner 2049 ile hatırı sayılır Oscar başarıları elde eden Denis Villeneuve, Hollywood’un yükselen yıldızı Timothée Chalamet eşliğinde bir kez daha şansını denemek istiyorsa kimse ona engel olamaz sanırım. Varlıklı bir ailenin oğlu olan Paul Atreides’in çöl gezegenindeki en değerli kaynağı korumak için verdiği mücadele üzerinden görsel ve işitsel ziyafeti bol bir bilimkurgu izleyeceğiz yani. Villeneuve bunu da bir şekilde yapmacık bir sinema zımbırtısına dönüştürecektir, ona şüphem yok. Ama alıcısı bol, o yüzden kişisel fikirlerimin bir önemi yok.

Dediğim gibi, Dune’un özü çok matah olmadığından Villeneuve’un materyali nasıl cilalayacağının önemi büyük. Yine oyunculuktan ziyade teknik alanlardaki başarılarını konuşacağımız bir film olacağı da kesin gibi. Bu sefer görüntü yönetmeni olarak Greig Fraser ile çalışan beyefendi, perde arkasını Oscar’ın adını bildiği isimlerle doldurmuş: Joe Walker (editör), Hans Zimmer (besteci), Jacqueline West (kostüm tasarımcısı). Bir de tabii Dune’un Tenet ile mücadele etmek zorunda kalacağını unutmamalı. İkisi de Warner Bros’un elinde ve üç aşağı beş yukarı aynı kitleye hitap ediyor. Akademi içerisinde oy alacakları kesim de aynı. Bakalım uzun vadede kazanan taraf kim olacak.

İhtimaller: Film, yönetmen, uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

THE FRENCH DISPATCH (Searchlight)
Yönetmen & Senaryo: Wes Anderson
Oyuncular: Benicio Del Toro, Adrien Brody, Tilda Swinton, Léa Seydoux, Frances McDormand, Timothée Chalamet, Lyna Khoudri, Jeffrey Wright, Mathieu Amalric, Steve Park, Bill Murray, Owen Wilson, Saoirse Ronan, Kate Winslet, Elisabeth Moss, Willem Dafoe, Christoph Waltz, Jason Schwartzman, Louis Smith, Tony Revolori, Bob Balaban, Henry Winkler, Rupert Friend, Griffin Dunne, Denis Ménochet

En beyaz hayallerimizin yaratıcısı Wes Anderson, The Grand Budapest Hotel’den sonraki ilk live action filmiyle sinemalara geri dönüyor. Searchlight yine kendine vizyon tarihi olarak yazı seçmiş. Birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı kadrosuyla göz boyayan yapım, filme adını veren bir dergide çalışan gazetecilere odaklanacakmış. Yine hayali bir şehir, yine 20. yüzyıldan kesin olarak verilmemiş tarihte geçen bir öykü ve yine Avrupa. Wes Anderson’ın bütün yol arkadaşları da yanında: Adam Stockhausen (prodüksiyon tasarımcısı), Andrew Weisblum (editör), Robert D. Yeoman (görüntü yönetmeni), Milena Canonero (kostüm tasarımcısı) ve Alexandre Desplat (besteci).

Açıkçası Wes Anderson’ın bir noktada Oscar ile buluşacağına inancım tam. The Grand Budapest Hotel o aday edilme barajını aşmak adına iyi bir fırsat oldu. Yalnız sadece şahane görünmekten, tatlı öyküler anlatmaktan, simetriden, muazzam renk skalalarından öteye geçmesi şart. Tıpkı Isle of Dogs’ta olduğu gibi bir katman daha istiyor senaryoları, ki ben bir gün Wes Anderson ödül alır ise bunun yönetmen değil senaryo dalında olacağını düşünüyorum. Gazeteciliğe aşk mektubu olarak pazarladığı The French Dispatch’te de uğruna canımızı vereceğimiz bir kadroyla yine arşa değdirecek başımızı belli ki. Cannes’a da uğrarmış gibi geliyor bana. Parasite’ın geçtiği yollardan yürüse çok keyifli olmaz mı?

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı erkek oyuncu (Benicio Del Toro), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

GOOD MORNING, MIDNIGHT (Netflix)
Yönetmen: George Clooney | Senaryo: Mark L. Smith (uyarlama), Lily Brooks-Dalton (roman)
Oyuncular: George Clooney, Felicity Jones, Kyle Chandler, David Oyelowo, Tiffany Boone, Caoilinn Springall, Demián Bichir, Sophie Rundle, Ethan Peck, Tim Russ, Miriam Shor

George Clooney’nin canı uzun zamandır Oscar çekiyor, sizler de farkındasınızdır. Ama yönettiklerinden ziyade yapımcılığını üstlendiği işlerle yaklaşabiliyor ödüle biliyorsunuz ki. Bu sefer Netflix bünyesinde çektiği bir bilimkurgu ile Good Night and Good Luck’ta aldığı adaylıkların yenilerini istiyor belli ki. Lily Brooks-Dalton’ın romanından uyarladığı filmde post apokaliptik bir gerçeklikte tek başına Dünya’dan uzak bir yerde araştırmalar yapan bir gökbilimciyi canlandıracakmış. Bir türlü haber alamadıkları evlerine dönmekteki bir astronot ekibinin yolculukları sırasında da hayatları Clooney ile kesişiyor. Sonrasında da sanıyorum doğaüstü güçlere sahip bir çocuğun da dahil olduğu karmaşık, inişi çıkışı bol bir macera bekliyor olacak bizleri.

Açıkçası Clooney’nin yönetmen olarak adının geçtiği her filmde sapsarı bir dünya izlediğimiz için renk yelpazesi The Martian’a çok benzeyen bir film izlemeye hazır gibiyim. The Revenant’ın senaryosunu da yazmış Mark L. Smith’in elinin değmiş olması biraz “Acaba?” dedirtmiyor değil. Ne de olsa yine bir hayatta kalma mücadelesiyle karşı karşıyayız. Bir de Clooney’nin çektiği filmlerde sürekli başrolü alma konusundaki açgözlülüğünden sıkılmadık mı? Yine de izleyene kadar çok çenemi açmayacağım. Oradaki Netflix damgası beni susturmaya yetiyor. Hadi bakalım. Görsel anlamda devrim yaratmaya girişirlerse teknik dalları domine eder en kötü.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (George Clooney), yardımcı kadın oyuncu (Felicity Jones), kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

HILLBILLY ELEGY (Netflix)
Yönetmen: Ron Howard | Senaryo: Vanessa Taylor (uyarlama), J.D. Vance (anı)
Oyuncular: Amy Adams, Glenn Close, Gabriel Basso, Haley Bennett, Freida Pinto, Bo Hopkins, Stephen Kunken

Ohio’nun küçük bir şehrinde yaşayan, Apalaş (Kuzey Amerika’da bir halk) köklerine sadık bir ailenin üç farklı neslini konu alacak Hillbilly Elegy. Ve Oscar’ı olmadığı için sosyal medyanın epey ağladığı iki aktrisle hazırlanıyor sezona: Amy Adams ve Glenn Close. 2000’li yılların başında ezber ettiğimiz ödül sezonu formülleriyle döne dolana aynı filmleri çeken Ron Howard’ın tekrardan formuna dönmesi ve mümkünse kendini güncellemiş hâliyle karşımıza çıkacağını umduğumuz Hillbilly Elegy, Netflix’in 2020 katalogunda yer alan filmlerden bir diğeri. Senarist Vanessa Taylor’ın adını nereden hatırlıyoruz diyenlere de yardımcı olayım: The Shape of Water.

Açıkçası sektörün bütün ayarıyla oynayan Netflix’in eli yine çok ama çok kalabalık. Fakat Amy Adams ve Glenn Close’u bir araya getiren Hillbilly Elegy’nin bir türlü zafere dönüşmemiş totalde 13 Oscar adaylığı hatırına bir şekilde yarışta tutulacağını düşünüyorum. Üstelik pek de zamanlı bir öykü gibi duruyor. Ron Howard’ın American Graffiti’deki rol arkadaşı Bo Hopkins’i de kadrosunda barındıran yapım gelenekçi Akademi’yi can evinden yakalayabilir diyorum özetle. Sadece içerik olarak değil ödül sezonu anlatısı olarak da epey etli bir şey var ne de olsa karşımızda.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Amy Adams), yardımcı kadın oyuncu (Glenn Close), uyarlama senaryo, kurgu

MANK (Netflix)
Yönetmen: David Fincher | Senaryo: Jack Fincher
Oyuncular: Gary Oldman, Amanda Seyfried, Lily Collins, Tuppence Middleton, Arliss Howard, Charles Dance, Adam Shapiro, Ferdinand Kingsley, Jamie McShane, Joseph Cross, Sam Troughton, Toby Leonard Moore, Tom Burke, Tom Pelphrey, Jeff Harms

Orson Welles’ın ölümsüz başyapıtı Citizen Kane’in senaristlerinden Herman J. Mankiewicz’in filmin hazırlık sürecinde başından geçenler başta olmak üzere hayatını konu alacak David Fincher’ın yeni filmi Mank. Bizzat babası tarafından yazılan senaryoyla çalışan Fincher filmi siyah – beyaz çekmekteymiş bu arada. Netflix bünyesinde seyirciyle buluşacak sayısız 2020 yapımı arasında yer alan Mank’te Mankiewicz’i Gary Oldman, All About Eve’in yönetmeni olarak tanıdığımız ağabeyi Joseph’i Tom Pelphrey, ustaların ustası Orson Welles’ı da Tom Burke canlandıracakmış. 2014 tarihli Gone Girl’den beri beyazperdeye uğramayan Fincher için Oscar çanları gümbür gümbür çalıyor kısacası. O film, bu film olabilir!

Spike Lee, George Clooney, Ron Howard derken Netflix’in bu zengin seçkiyle ne yapacağı merak konusu. Fakat Mank’in David Fincher’ın adının da dahil olması ve tabii direkt Hollywood’un zaaflarından biri olarak addedilebilecek altın çağını muhteva ediyor olması büyük avantaj. Gary Oldman, Darkest Hour sonrası yeni bir adaylık alabilirmiş gibi duruyor. Ayrıca uzunca bir süre Life dergisinin editörü olarak kariyerine devam eden Jack Fincher’ın da ölümünden sonra filme dönüştürülen senaryoyla enteresan bir ödül sezonu anlatısına şahitlik etmiş olacağız. Gerçi David Fincher bunu ajitasyona dönüştürmek isteyecek Oscar stratejistlerini ne kadar dinler emin olamıyorum.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Gary Oldman), yardımcı erkek oyuncu (Tom Burke), yardımcı kadın oyuncu (Amanda Seyfried), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün müzik, makyaj & saç tasarımı

NEWS OF THE WORLD (Universal)
Yönetmen: Paul Greengrass | Senaryo: Luke Davies, Paul Greengrass (uyarlama), Paulette Jiles (roman)
Oyuncular: Tom Hanks, Helena Zengel, Michael Covino, Fred Hechinger, Neil Sandilands, Thomas Francis Murphy, Mare Winnngham

System Crasher ile hayatlarımıza giren Helena Zengel ve 19 sene sonra ilk Oscar adaylığını alan Tom Hanks’i buluşturan News of the World uzunca bir süredir çekilmesi planlanan filmlerden biriydi aslında. Disney/Fox birleşmesinin sonucu olarak el değiştirip Universal’a giden proje Amerikan İç Savaşı’nın ardından kimsesiz kalan bir kız çocuğunu yaşayan son akrabalarına ulaştırmaya çalışmaktaki bir adamın öyküsünü anlatacak. Pek Paul Greengrass’ın kalemi değilmiş gibi duruyor, değil mi? Anlamadığı bir Amerikan travması yok, alet edevat yok, yakın çekim yapacağı kablolar yok… Ama bu sefer de İç Savaş ile alakalı olarak sakat bir mesaj vermeyi ihmal etmez, siz hiç merak etmeyin.

Kişisel konuşacak olursak Paul Greengrass’ın ürettiği her şeyden nefret ediyorum; ama Akademi’nin Captain Phillips ve United 93’ye verdiği olumlu reaksiyon ortada. Dolayısıyla Stephen Daldry’nin kariyerinden fırlamış gibi duran News of the World’ü de es geçmek olmazdı. Üstelik Oscar lanetini yenmiş Tom Hanks’i de almış yanına yine. Akademi’nin ajite edilmek için kıvranan bütün damarlarına enjekte edilecekmiş gibi duruyor. Kendine vizyon tarihi olarak Noel’i seçen News of the World’ün, 1917 ile büyük hüsran yaşayan Universal’ın elinde olduğu unutulmamalı. Eminim, bu sefer daha dikkatli oynamak ve bir şekilde intikam almak isteyeceklerdir.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Tom Hanks), yardımcı kadın oyuncu (Helena Zengel), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, ses kurgusu, ses miksajı

NIGHTMARE ALLEY (Searchlight)
Yönetmen: Guillermo del Toro | Senaryo: Guillermo del Toro, Kim Morgan (uyarlama), William Lindsay Gresham (roman)
Oyuncular: Bradley Cooper, Cate Blanchett, Toni Collette, Willem Dafoe, Richard Jenkins, Ron Perlman, Rooney Mara, David Strathairn, Holt McCallany, Jim Beaver, Mark Povinelli

1947’de Edmund Goulding tarafından beyazperdeye uyarlanmış romanın yeni bir versiyonuyla buluşturacak Guillermo del Toro bizleri. Biraz enteresan bir manzara var karşımızda. Kariyerini doğaüstü yaratıklara adadığı için zihin okuma numarasıyla pek çok insanı kandıran bir dolandırıcının hızlı düşüşünü anlatacağı Nightmare Alley tarzının çok ama çok dışında çünkü. Bir ara Leonardo DiCaprio’nun oynayacağı söylenen rolün Bradley Cooper’a teslim edildiği yapımda, Carol’ın âşıkları Cate Blanchett ve Rooney Mara da buluştuğu için ayrıca heyecanlıyız. Zaten kadrosuyla resmen ağız sulandırıyor. Koşa koşa orijinal filmi izleyip kimin adaylık alma ihtimali daha yüksek kontrol etmeli.

Nightmare Alley’nin ben bu yazıyı yazarken çekimleri devam ettiği için 93. Akademi Ödülleri’ne yetişememe gibi bir durumu var. Ama Searchlight’ın eli öyle boş ki Del Toro’yu bir şekilde zorlayarak yıl sonunda bir vizyon tarihi ayarlarlar diye düşünüyorum. Film büyük bir başarı elde ederse kadim dostları Cuarón ve Inarritu’dan sonra ikinci En İyi Yönetmen ödülüne kavuşması da eğlenceli bir ödül sezonu anlatısı olabilir. Bu arada Del Toro verdiği röpörtajlarda şimdiden orijinal filmin değil, romanın bir uyarlamasını yaptığına dikkat çekmekte. Neyse efendim, beklemedeyiz. Gözümüz Cate Blanchett görsün yeter ki.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Bradley Cooper), kadın oyuncu (Cate Blanchett), yardımcı erkek oyuncu (Willem Dafoe ya da Richard Jenkins), yardımcı kadın oyuncu (Toni Collette ya da Rooney Mara), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

STILLWATER (Focus)
Yönetmen: Tom McCarthy | Senaryo: Thomas Bidegain, Noé Debré, Tom McCarthy
Oyuncular: Matt Damon, Abigail Breslin, Camille Cottin

Spotlight’la elde ettiği ilelebet anlamsız Oscar zaferinden sonra kayıplara karışan Tom McCarthy, Rust & Bone ve A Prophet’ı yazmış usta kalem Thomas Bidegain ile çalıştığı yeni filmiyle karşımızda. Geçtiğimiz yılı pek sönük kapatan Focus’un Oscar filmlerini gösterime soktuğu Kasım ayına ayırdığı Stillwater, 2020’nin en çok konuştuğumuz filmlerinden biri olacağa benzer. Cinayetten tutuklanan kızına yardım etmek üzere Oklahoma’dan Fransa’ya giden bir babayı izleyecekmişiz filmde. Tahmin edebileceğiniz üzere de babayı Matt Damon, kızını Abigail Breslin oynuyor. İkisine de yeni adaylıklar gelir mi acaba? Biri The Martian, biri de sektörle tanıştırıldığı Little Miss Sunshine’dan beri bu şansı elde edemedi ne de olsa.

Açıkçası sırf Thomas Bidegain’in parmağı olduğu için umutluyum Stillwater’dan. Spotlight rezaletini henüz unutabilmiş değilim. Mad Max: Fury Road’un olduğu bir yılda aldığı ödülü üzerinden beş yıl geçmesine rağmen hâlâ anlamlandıramıyorum. Ama bu referansın Stillwater’ın daha çok insana ulaşmasını sağlayacağını bildiğimden de üzerinde çok durmayacağım. 1917 ve Green Book’ta imzası bulunan Amblin Partners’ın yapım şirketi olarak filmin arkasında olduğu da tahmin yaparken dikkat edilmesi gerekenlerden. Umuyorum risk alarak en iddialılar arasına almam bir yerlerimde patlamaz diyelim, önümüze bakalım.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Matt Damon), yardımcı kadın oyuncu (Abigail Breslin), özgün senaryo, kurgu

TENET (Warner Bros.)
Yönetmen & Senaryo: Christopher Nolan
Oyuncular: John David Washington, Robert Pattinson, Elizabeth Debicki, Dimple Kapadia, Michael Caine, Kenneth Branagh, Aaron Taylor-Johnson

Ve gelelim herkesin burada bulunma sebebine… Dunkirk’le daha Akademi’nin ağzına layık bir iş çıkarmasına karşın yine istediği Oscar başarısına ulaşamayan Nolan Bey, bildiği sulara geri dönüyor. Yaz vizyonlu gişe filmi Tenet’nin casuslar, zaman yolculuğu ve evrim üzerine bir içeriği olduğunu bilmekteyiz sadece. Bir fragman da geldi ama içerisinden konuyu çıkarabilene aşk olsun. Dürüst olmak gerekirse Nolan meselesinde tarafsız olmaya çalıştığım ve filmleri üzerinden alacağı Oscar başarılarına kucak açtığım için fanboyları kadar büyük bir heyecanım yok. O yüzden muhattaplarına da Interstellar’ın Akademi üyeleriyle bir bağ kuramaması üzerine ortaya çıkan manzarayı hatırlatmakta yarar var diye düşünüyorum.

Yine de Nolan’ın bir türlü alamadığı yönetmen adaylığına Dunkirk ile ulaşmış olması ve bir nevi Oscar bekaretinden kurtulması önemli bir durum. Ciddiye alınmadığı konusundaki ısrarların boşa olduğunu, Akademi’nin janr yönetmenlerine karşı bir garezi bulunduğunu ve bir de Nolan sinemasıyla ilişki kurmakta güçlük çektiklerini görmüş olduk. Ne acıdır ki Tenet ile o eski günlerine geri dönüyor, teknik virtüözlüğünü konuşturduğu Dunkirk’ü bir rafa kaldırıyormuş gibi duruyor. Dolayısıyla Oscar’da yeni bir hüsran yaşanır mı diye düşünmüyor değilim. Bir oyunculuk adaylığı çıkaramayacakmış gibi duran Tenet’nin teknik kategorilerde ise terör estireceğinden hiç mi hiç şüphem yok.

İhtimaller: Film, yönetmen, özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, özgün müzik, ses kurgusu, ses miksajı, görsel efekt

OLASI ADAY ADAYLARI

Sırada yükselişe geçme ihtimali barındıran ya da istediği kadar adaylık alamasa da kilit dalların birkaçına sızabilecek filmler var.

BLONDE (Netflix)
Yönetmen: Andrew Dominik | Senaryo: Andrew Dominik (uyarlama), Joyce Carol Oates (roman)
Oyuncular: Ana de Armas, Adrien Brody, Bobby Cannavale, Julianne Nicholson, Casper Phillipson, Toby Huss, Sara Paxton, David Warshofsky, Garret Dillahunt, Scoot McNairy, Xavier Samuel

Michelle Williams’ın muntazam yorumunun dokuz sene ardından yeni bir Marilyn Monroe filmi daha geliyor. Andrew Dominik’in uzunca bir süredir yapmak istediği biyografisinde Brad Pitt’in dillere destan prodüksiyon şirketi Plan B’nin damgası olacak. Bir zamanlar Naomi Watts’a teslim edilen rol de Amerika’ya geldiği gibi hayatı değişen Ana de Armas’a teslim edilmiş. Başından sonuna Marilyn’in hayatından geçmiş bütün erkekleri de barındıracak Blonde’ın az buçuk kurgusal/hayal ürünü olduğunu gizlemeyen bir romandan uyarlandığını da hatırlatayım. Çok çok büyük bir Oscar oyuncusuna dönüşmese bile performanslardan yana yüzümüzü güldürebilecek ve teknik dallara da sızabilecek bir işmiş gibi hissettim ben. Üslubunun da Pablo Larraín imzalı Jackie’yi andırdığı söyleniyor.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Ana de Armas), yardımcı erkek oyuncu (Adrien Brody ya da Bobby Cannavale), uyarlama senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

BREAKING NEWS IN YUBA COUNTY (Henüz dağıtımcısı yok.)
Yönetmen: Tate Taylor | Senaryo: Amanda Idoko
Oyuncular: Allison Janney, Mila Kunis, Regina Hall, Awkwafina, Samira Wiley, Bridget Everett, Jimmi Simpson, Keong Sim, Juliette Lewis, Wanda Sykes, Ellen Barkin, Dominic Burgess, Matthew Modine, Chris Lowell

Jake Gyllenhaal’un yapım şirketi Nine Stories, Stronger ve Wildlife’tan sonra bir kez daha Oscar yarışına girmeye çalışacak. Bu sefer The Help’ten sonra bir türlü Oscar radarına yakalanamayan Tate Taylor’ın kadim dostu Allison Janney ile çektiği Breaking News in Yuba County ile şanslarını deneyecekler. Kocasını bir kadınla yatakta yakaladıktan sonra kalp krizi geçirip ölen adamı gömen ve küçük kasabasında sözde kayıp kocası sayesinde gelen şöhretin tadını çıkaran bir kadın olarak hayatını da sıfırdan gözden geçirecekmiş ana karakterimiz. Keyifli bir hikâye gibi duruyor, ancak Tate Taylor’ın elinde neye dönüşür bilinmez. Üstelik hâlâ bir dağıtımcısı yok ve Akademi’nin bu yetişkin dramalarına verdiği tepki ortada. Çok umutlanmadan adını bir kenara not edelim bakalım.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Allison Janney), yardımcı kadın oyuncu (Mila Kunis ya da Awkwafina), özgün senaryo

DEEP WATER (Disney)
Yönetmen: Adrian Lyne | Senaryo: Zach Helm, Sam Levinson (uyarlama), Patricia Highsmith (roman)
Oyuncular: Ben Affleck, Ana de Armas, Tracy Letts, Rachel Blanchard, Dash Mihok, Lil Rel Howery, Jacob Elordi, Kristen Connolly, Jade Fernandez, Finn Wittrock

Doğruyu söylemek gerekirse Deep Water konusu itibariyle bana biraz Gone Girl’ü hatırlattı. İçerisinde Ben Affleck barındırmasından da olabilir. Boşandıktan sonra birbirleriyle ölümcül akıl oyunları oynayan bir çifti konu alan Disney etiketli yapım, Patricia Highsmith’in bir romanından uyarlama. Doksanlı yıllardan beri erotik gerilimlere elini sürmeyen stüdyo için bir ilk olacak. Adrian Lyne’ın Unfaithful’dan 18 yıl sonra beyazperdeye geri dönüşüne de şahit olacağız ayrıca. O da benzer sularda yüzüyordu. Son filmiyle hatırlarsanız Diane Lane, En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a aday edilmişti. İyi bir sene geçireceğe benzeyen Ana de Armas için de benzer bir durum tekrarlanabilir pekâlâ. Bu arada The Irishman’in senaristi, usta kalem Steven Zaillian’ın filmin prodüktörleri arasında olduğunu da ekleyeyim.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Ana de Armas), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

THE EYES OF TAMMY FAYE (Searchlight)
Yönetmen: Michael Showalter | Senaryo: Abe Sylvia (uyarlama), Fenton Bailey, Randy Barbato (belgesel)
Oyuncular: Jessica Chastain, Andrew Garfield, Cherry Jones, Sam Jaeger, Vincent D’Onofrio, Gabriel Olds, Mark Wystrach, Frederic Lehne, Jay Huguley

Aynı adlı, 2000 tarihli, RuPaul tarafından anlatıcılığı üstlenmiş belgeselin film uyarlaması The Eyes of Tammy Faye de artık Disney’in bir parçası olan ve adı değişmiş (Fox) Searchlight tarafından beyazperdeye getiriliyor. Jessica Chastain’in uzunca bir aradan sonra tekrardan Oscar dileneceği yapım Drag Race izleyicisinin yakından tanıdığı muhafazakar şarkıcı, sunucu, yazar Tammy Faye’i anlatacak. Ben ciddi bir makyaj desteği olur diye umuyordum ama ilk görüntülere bakılırsa Chastain’in yüzüne pek dokunulmamış. Sadece elimizde Chastain’in performansıyla ilgili harika şeyler duyduğunu söyleyen Pete Hammond’ın yazısı var. Uzunca bir aradan sonra Chastain, Oscar sahalarına geri dönebilirmiş gibi duruyor yani.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Jessica Chastain), yardımcı erkek oyuncu (Andrew Garfield), uyarlama senaryo, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

THE FATHER (Sony Classics)
Yönetmen: Florian Zeller | Senaryo: Christopher Hampton, Florian Zeller (uyarlama), Florian Zeller (oyun)
Oyuncular: Anthony Hopkins, Olivia Colman, Olivia Williams, Rufus Sewell, Imogen Poots, Mark Gatiss

The Two Popes ile taptaze bir Oscar adaylığı alan Anthony Hopkins’in eğer Sundance’i takip ettiyseniz övgülere boğulan performansıyla Oscar yarışının erkenden favorisi ilan edildiğini biliyorsunuzdur. Oscar ödüllü Olivia Colman’ın da usta aktöre eşlik ettiği bir tiyatro oyunundan uyarlama yapımda Hopkins, yaşlandıkça demans sebebiyle problemler yaşayan bir adamı canlandırıyormuş. Yani bizi bol bol ağlatacak, muhtemelen en hassas olduğumuz noktadan yakalayacak bir film geliyor. Florian Zeller’ın desteğiyle belli ki Hopkins’e The Wife, Judy ve hatta biraz da Peter O’Toole’un son adaylığını aldığı Venus benzeri bir adaylık gelecek. Olivia Colman da The Favourite’la elde ettiği şahane sürpriz zafer sonrası ikinci adaylığına kavuşabilir deniyor.

İhtimaller: Film, erkek oyuncu (Anthony Hopkins), yardımcı kadın oyuncu (Olivia Colman), uyarlama senaryo

THE HUMANS (A24)
Yönetmen & Senaryo: Stephen Karam
Oyuncular: Jayne Houdyshell, Richard Jenkins, Beanie Feldstein, Amy Schumer, Steven Yeun, June Squibb

Sırf yapımcılar arasında Scott Rudin’in adı yer aldığı için alıyorum bu filmi listeme, öncelikle onu belirteyim. 2016’da Tonyler’de En İyi Oyun ödülünü alan ve Pulitzer’de de finalistler arasına kalan Stephen Karam metni epey ağız sulandırıcı duruyor aslında. Şükran Günü’nde bir araya gelen bir aile, arka fonda da savaşa henüz girmemiş bir Amerika, orta sınıfın mücadelesi… Beni tek işkillendiren A24’un bu filmi seçkisine almış olması. Yani karşımızda kelli felli Oscar draması mı var, yoksa daha kendi hâlinde bir bağımsız mı emin olamıyorum. Projedeki isimlerin çok prestijli olmaması da kafa karıştırmakta. Bu arada orijinal oyun Houdyshell (orada da oynamış) ve Jenkins’in rollerine adaylık getirmiş. Ama yardımcı dalda!

İhtimaller: Film, yardımcı erkek oyuncu (Richard Jenkins), yardımcı kadın oyuncu (Jayne Houdyshell), uyarlama senaryo

I’M THINKING OF ENDING THINGS (Netflix)
Yönetmen: Charlie Kaufman | Senaryo: Charlie Kaufman (uyarlama), Iain Reid (roman)
Oyuncular: Jesse Plemons, Jessie Buckley, Toni Collette, David Thewlis, Hadley Robinson, Abby Quinn

Iain Reid’in psikolojik gerilim türündeki romanını uyarlamaya hazırlanan Charlie Kaufman, Anomalisa sonrası bir kez daha varlığıyla hayatlarımızı kutsamaya geliyor. Açıkçası ben çok heyecanlıyım, kız arkadaşını tanıştırmak için ailesini ziyarete giden esas kahramanımızın başına gelen aksilikler üzerinden gerim gerim gerilmeye. Kadroyla ilgili ufak tefek şikayetlerim bulunsa da Jessie Buckley’nin dünyayla tanışacak ve Toni Collette’in nihayet Oscar adaylığının yakınından geçecek olmasından dolayı umutluyum. Ayrıca Kaufman’a Anomalisa ile verilmeyen bütün senaryo ödüllerini de bir pakette teslim edebilir miyiz mümkünse? Neyse, benim 2020’de gözümü diktiğim iş belli, kalan sağlar sizin olsun. Unutmadan filmi görüntü yönetmeninin Pawel Pawlikowski ile çalışmalarından tanıdığımız Oscar adayı Lukasz Zal olduğunu da hatırlatayım.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Jesse Plemons), kadın oyuncu (Jessie Buckley), yardımcı erkek oyuncu (David Thewlis), yardımcı kadın oyuncu (Toni Collette), uyarlama senaryo, görüntü yönetimi

IN THE HEIGHTS (Warner Bros.)
Yönetmen: Jon M. Chu | Senaryo: Quiara Alegría Hudes (uyarlama & müzikal), Lin-Manuel Miranda (müzikal)
Oyuncular: Anthony Ramos, Corey Hawkins, Leslie Grace, Melissa Barrera, Olga Merediz, Daphne Rubin-Vega, Gregory Diaz, Stephanie Beatriz, Dascha Polanco, Jimmy Smits, Noah Catala, Marc Anthony, Lin-Manuel Miranda

Harvey Weinstein cehennemin dibini boylamadan evvel, Miranda’nın Hamilton’dan önce sahneye koyduğu ve epey de başarılı olmuş müzikal In the Heights beyazperdeye uyarlanacaktı Weinstein Company çatısı altında. Tabii yaşananlar sonrası proje el değiştirdi ve şu an yaz başında muhtemelen büyük bir gişe başarısı olmaya geliyor. Üstelik fırsat eşitliğinin bu kadar çok konuşulduğu bir dönemde Latin ağırlıklı kadrosuyla da iş öğretecek gibi durmakta. Projeye yönetmen olarak Crazy Rich Asians’ta başarılı bir iş çıkaran Jon M. Chu seçilmiş. Rent’in hip-hop versiyonu olarak yola çıkan yapım, kariyeri yükselişe geçen Anthony Ramos’a Altın Küre’nin komedi/müzikal kanadında bir adaylık getirebilirmiş gibi geliyor bana ama Oscar nasıl yaklaşır bekleyip göreceğiz.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Anthony Ramos), uyarlama senaryo, özgün şarkı, ses kurgusu, ses miksajı

KAJILLIONAIRE (Focus)
Yönetmen & Senaryo: Miranda July
Oyuncular: Evan Rachel Wood, Richard Jenkins, Debra Winger, Gina Rodriguez, Mark Ivanir, Rachel Redleaf, Da’Vine Joy Randolph, Diana-Maria Riva

Ebeveynleri en büyük soygunlarından biri için plana dışarıdan birini dahil edince hayatı ters yüz olan bir kadını izleyeceğimiz Kajillionaire, Sundance’ten harika eleştirilerle döndü. A24’un alacağını düşünürken Focus’un kucağına düşen yapım, kadın yönetmenler konusunda kör olmayı tercih eden Akademi’nin gözüne sokmak için bir başka film daha olacağa benziyor. Yalnız genel izleyicinin kalbini çalar mı ve bir fecaat beşte beş erkek yönetmen listesinden daha kurtarır mı bizleri bilemiyorum. Ben bir eleştirmen favorisi olacağını kenara not düşüp, Bağımsız Ruh ve Gotham dahilinde bolca adını duyacağımızın da bilinciyle buraya kondurayım. Bir sürpriz yaparsa da en azından listeme almıştım derim.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Evan Rachel Wood), yardımcı erkek oyuncu (Richard Jenkins), yardımcı kadın oyuncu (Debra Winger), özgün senaryo, kurgu, özgün müzik

MA RAINEY’S BLACK BOTTOM (Netflix)
Yönetmen: George C. Wolfe | Senaryo: Ruben Santiago-Hudson (uyarlama), August Wilson (oyun)
Oyuncular: Viola Davis, Chadwick Boseman, Glynn Turman, Colman Domingo, Michael Potts, Taylour Paige, Jonny Coyne, Joshua Harto, Jeremy Shamos, Dusan Brown

August Wilson’ın bir başka oyunuyla çok istediği Oscar’a kavuşan Viola Davis, kadim dostu Denzel Washington’ın da yapımcıları arasında yer aldığı bir başka August Wilson adaptasyonuyla yeni adaylığı için sıraya girmiş durumda. Blues’un kraliçesi Ma Rainey’nin hayatından kurgusal bir kesiti perdeye taşıyacak yapım, 1927 yılında albüm kaydetmekte olan sanatçının grup üyeleri, menajeri ve yapımcısı ile arasında geçenleri konu alacakmış. Aynı adlı oyunun seksenli yıllarda Broadway’de de gösterildiğini ve Tony’de en iyi drama dahil olmak üzere iki başrol oyuncusuna adaylık getirdiğini de not düşeyim. Yani Viola Davis ve Chadwick Boseman hayranları şimdiden avuçlarını ovuşturmaya başlayabilirler.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Viola Davis), yardımcı erkek oyuncu (Chadwick Boseman), uyarlama senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı

MINARI (A24)
Yönetmen & Senaryo: Lee Isaac Chung
Oyuncular: Steven Yeun, Han Ye-ri, Youn Yuh-jung, Will Patton, Alan Kim, Noel Kate Cho, Scott Haze

Seksenli yıllarda bir çiftliği işletmek üzere Arkansas’ya taşınan Koreli bir ailenin anlatıldığı Minari, prömiyerini Sundance’te yaptı ve başta Steven Yeun’un performansı olmak üzere övgülere boğuldu. Festivalden de hem Jüri Büyük Ödülü’nü, hem de Seyirci Ödülü’nü alarak ayrıldı. Brad Pitt’in yapım şirketi Plan B’nin elindeki birkaç 2020 filminden biri olan Minari için umutlar büyük. Parasite’ın eşsiz başarısı haricinde, ABD – Çin ortak yapımı The Farewell’in intikamını da Uzak Doğulular olarak yine aynı Amerikan parmak iziyle Minari’nin almasını istiyor herkes. Burning’de ömre bedel esnemesiyle unutulmayacak bir performans çıkaran Yeun’un da The Walking Dead’teki ağlak çocuk imajından tamamen kurtulması için iyi bir fırsat olacağa benzer.

İhtimaller: Film, yönetmen, yardımcı erkek oyuncu (Steven Yeun), yardımcı kadın oyuncu (Youn Yuh-jung), özgün senaryo, özgün müzik

NEXT GOAL WINS (Searchlight)
Yönetmen: Taika Waititi | Senaryo: Iain Morris, Taika Waititi (uyarlama), Mike Brett, Steve Jamison (belgesel)
Oyuncular: Michael Fassbender, Elisabeth Moss, Kaimana, Oscar Knightley, Armie Hammer, David Fane, Beulah Kole, Lehi Falepapalangi, Semu Filipo, Uli Latukefu, Rachel House, Rhys Darby, Angus Sampson

Taika Waititi, Jojo Rabbit için ödül sezonu turları atarken boş durmayıp dünyanın en kötü futbol takımlarından biri olarak kabul gören Amerikan Samoası milli takımını alıp çeki düzen veren Hollanda-Amerika asıllı teknik direktör Thomas Rongen’ın biyografisini çekmiş. Aynı adlı belgeselin kurgusal bir uyarlaması olan Next Goal Wins’in 2020’de gösterime gireceği henüz kesin değil; çünkü Searchlight’ın elinde başka filmler de mevcut. Ama çekimler tamamlandığı ve Waititi post prodüksiyon aşamasına girdiği için gecikmez diye düşünüyorum. Üstelik kırmızı halı röpörtajlarında Michael Fassbender’ın harika bir komedi performansı sunduğunu ve herkesin filmi izlemesi için sabırsızlandığını da tekrarlayıp durdu. En kötü Fassymiz’e bir Oscar getirir, fena mı?

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Michael Fassbender), uyarlama senaryo, kurgu

NOMADLAND (Searchlight)
Yönetmen: Chloé Zhao | Senaryo: Chloé Zhao (uyarlama), Jessica Bruder (kitap)
Oyuncular: Frances McDormand, David Strathairn, Linda May, Charlene Swankie

Yirminci yüzyıl Amerikası’nda iş bulmak için şehir şehir gezen kampçıları konu alan Jessica Bruder kitabını sinemaya taşıyacak Chloé Zhao’nun filmi Frances McDormand’ın Oscar zaferinin hemen ardından duyurulmuştu. Esasında çok da Oscarlık bir filmografisi yok Zhao’nun. Ancak Parasite’ın ardından “değişen Akademi” rüzgârına öyle bir kapıldık ki tek bir performans üzerinden bu film de radara yakalanabilirmiş gibi hissediyorum. Bir de Searchlight’ın elindeki büyükbaşlar bir sonraki yıla ertelenebilirmiş gibi duruyor. Eğer Del Toro, Nightmare Alley’i 2020’ye yetiştiremez ise eleştirel anlamda başarı yakalamış bir filme her şeyden çok ihtiyaçları olacak. Nomadland de bu boşluğu pekâlâ doldurabilirmiş gibi duruyor. Umuyorum yanılmıyorumdur.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Frances McDormand), uyarlama senaryo, kurgu

ON THE ROCKS (A24 / Apple TV+)
Yönetmen & Senaryo: Sofia Coppola
Oyuncular: Rashida Jones, Bill Murray, Marlon Wayans, Jessica Henwick, Jenny Slate, Barbara Bain

Netflix’in ardından diğer streaming servisleri yarışa ne zaman dahil olacak diye sorup duranlara cevap Sofia Coppola cephesinden geliyor. Apple TV ve A24 ortaklığıyla seyirci karşısına çıkacak On the Rocks, The Morning Show ile kapılarını açan servis için bir ilk olacak. Çapkın babasıyla yıllar sonra iletişime geçen ve New York’un arka planına yerleştiği bir maceraya atılan genç bir anneyi izleyeceğimiz filmin kendine start noktası olarak Cannes’ı seçmesi/seçilmesi olası. Coppola, Lost in Translation’dan beri büyük kategorilere pek uğrayamadığı için bu kadar güvenmek ne kadar doğru bilmiyorum. Fakat tekrardan Bill Murray ile bir araya gelmiş olmalarının hatırına umutlanmamızda bir sakınca yoktur diye düşünüyorum.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Bill Murray), kadın oyuncu (Rashida Jones), özgün senaryo, görüntü yönetimi

THE PROM (Netflix)
Yönetmen: Ryan Murphy | Senaryo: Chad Beguelin, Bob Martin (uyarlama & müzikal), Matthew Sklar (müzikal)
Oyuncular: Meryl Streep, James Corden, Andrew Rannells, Nicole Kidman, Jo Ellen Pellman, Ariana DeBose, Kevin Chamberlin, Keegan-Michael Key, Kerry Washington, Logan Riley Hassel, Sofia Deler, Nico Greetham, Nathaniel J. Potvin

Yolu Broadway’den geçmiş bir oyunun uyarlaması daha! Ama bu sefer Ryan Murphy’nin Meryl Streep ve Nicole Kidman’ı kadrosuna aldığı bir müzikalden bahsediyoruz. Orijinal versiyonuyla Meryl Streep, James Corden ve Jo Ellen Pellman’ın canlandırdığı rollerin esas sahiplerine Tony adaylığı getiren The Prom, kariyerinin sonuna yaklaşmış iki oyun yazarının kendilerine bir uğraş ararken sevdiği kızı mezuniyet törenine götürmek isteyen lezbiyen bir lise öğrencisine yardıma koştuğu azıcık absürt, çokça gay ve tam Ryan Murphylik bir cümbüş gibi duruyor. Başarısının sosyal medyayla sınırlı kalması, Altın Küre’nin komedi/müzikal kanadından dışarı çıkamaması mümkün. Ama artık Meryl Streep’e karşı bahse girmenin bir anlamı olmadığını da bilmek lazım. Sürprizlere açık bir iş gibi duruyor özetle.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (James Corden), kadın oyuncu (Meryl Streep), yardımcı kadın oyuncu (Jo Ellen Pellman), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı, özgün şarkı

RED, WHITE AND WATER (A24)
Yönetmen: Lila Neugebauer | Senaryo: Elizabeth Sanders
Oyuncular: Jennifer Lawrence, Brian Tyree Henry, Samira Wiley, Linda Emond, Stephen McKinley Henderson, Russell Harvard, Jayne Houdyshell

Jennifer Lawrence nihayet yüzlerce kilometre uzaktan berbat olduğunu anlayabildiğimiz gişe filmlerini bırakmış ve kadın bir yönetmenle (yee-haw!) tekrardan Oscar kovalamaya geliyor. Scott Rudin’le birlikte yapımcılığa da soyunan Lawrence’ın yeni bir adaylık almak için uğraşacağı, henüz adı resmileşmemiş film, Afganistan’da beynine darbe yiyerek travma yaşayan ve ülkesine dönen; ama pek çok nedenden ötürü sivil hayata ayak uyduramayan bir Amerikan askerini anlatacak. Bana, kadrosundan perde arkasındaki isimlerine kadar epey enteresan geldi açıkçası Red, White and Water. JLaw’un kariyerine tekrardan gün doğacağı kesin de En İyi Film ve En İyi Yönetmen gibi dallara oynayabilecek mi gerçekten meraktayım.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Jennifer Lawrence), yardımcı erkek oyuncu (Brian Tyree Henry), özgün senaryo, kurgu

RESPECT (Universal)
Yönetmen: Liesl Tommy | Senaryo: Tracey Scott Wilson
Oyuncular: Jennifer Hudson, Forest Whitaker, Marlon Wayans, Audra McDonald, Mary J. Blige, Queen Latifah, Saycon Sengbloh, Hailey Kilgore, Marc Maron, Tate Donovan, Tituss Burgess, Kimberly Scott, Lodric D. Collins, Skye Dakota Turner

Esasında böyle Oscar için yapılmış biyografileri yazımda çok yüksek yerlere koymamayı öğrenmiştim. Ancak Harriet rezaletini Akademi’ye kakalayabildikleri için şu kadronun yüzü suyu hürmetine seçkiye almadan edemedim. Aretha Franklin biyografisi Respect, Oscarlı aktris/şarkıcı Jennifer Hudson’ın tekrardan sahalara döneceği film olabilir. Cats ile sinema kariyerinde yeni bir sayfa açan JHud (The Voice izleyenler bu kısaltmayı iyi bilir) belli ki beyazperdedeki başarısının bir tekrarını istiyor. Mary J. Blige’tan Audra McDonald’a piyasadaki bütün kalbur üstü siyahi aktrisleri de bünyesinde barındıran Respect için vizyon tarihi olarak Ağustos seçilmesi haricinde çok dikkat çeken bir handikap yok gibi. Umuyorum konu olan sanatçıya saygı göstereceğiz derken klasiğin de klasiği bir biyografi ile boğmazlar bizleri.

İhtimaller: Film, kadın oyuncu (Jennifer Hudson), yardımcı kadın oyuncu (Mary J. Blige), özgün senaryo, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, makyaj & saç tasarımı

THE STARLING (Henüz dağıtımcısı yok.)
Yönetmen: Theodore Melfi | Senaryo: Matt Harris
Oyuncular: Melissa McCarthy, Chris O’Dowd, Kevin Kline, Timothy Olyphant, Skyler Gisondo, Rosalind Chao, Kimberly Quinn, Loretta Devine, Daveed Diggs, Laura Harrier, Emily Tremaine, Scott MacArthur, Elisabeth Rohm

Melissa McCarthy’nin Can You Ever Forgive Me sonrası yeni Oscar oyuncağı olmaya hazır The Starling, Hidden Figures ile beklenmedik bir başarı elde eden Theodore Melfi’nin ellerinden çıkma. Gişede yine şahane rakamlara ulaşması mümkünmüş gibi duran yapım çocuklarını kaybetmiş ve bu acıyla başa çıkarken farklı yöntemlere başvuran bir çifti konu almaktaymış. Bol bol ağlayacağız, içimiz çıkarken Melissa McCarthy’i alkışlayacağız yine belli ki. Şu an 2020 tarihinin kesinleşmemesi ve tabii dağıtımcısız olmasını bir kenara koyarsak bir kulp takmakta zorlanıyorum. Bu kadar güvendiğime umuyorum ki değer de komedi filmlerinde bile beni ağlatmayı başaran McCarthy kariyerini yeni bir adaylıkla daha taçlandırır. Can You Ever Forgive Me ile alamadığı Oscar’ın acısını çıkarmamız lazım.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Melissa McCarthy), özgün senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

THOSE WHO WISH ME DEAD (Warner Bros.)
Yönetmen: Taylor Sheridan | Senaryo: Taylor Sheridan (uyarlama), Michael Koryta (uyarlama & roman)
Oyuncular: Angelina Jolie, Nicholas Hoult, Tyler Perry, Jon Bernthal, Aidan Gillen, Medina Senghore, Finn Little, Jake Weber, James Jordan, Tory Kittles

Hell or High Water ve bir nebze Wind River ile ödül sezonunda adı geçen Taylor Sheridan’ın yeni filmi Angelina Jolie’nin iyi filmlere dönüşünü kutlayacağımız 2020’de Warner Bros’un Oscar oyuncağı olarak sinemalara uğrayacak. Kadın merkezli neo-western olarak pazarlanan Those Who Wish Me Dead, vahşi hayatta doğada kalmayı öğreten bir çiftin tanık koruma programına alınmış küçük bir kıza zorlu mücadelesinde yardımcı oluşunu konu alacak. Michael Koryta’nın bizzat kendi yazdığı romanından Sheridan ile birlikte senaryolaştırdığı hikâye bilhassa performanslar açısından zengin olacağa benzer filmde oyuncularına yardımcı olacak gibi. Ufak bir detay daha; bu yıl Ana de Armas ve Ben Affleck’li Deep Water’da da yapımcı kimliğiyle görev alan senarist Steven Zaillian, Those Who Wish Me Dead’in de prodüktörlüğünü üstlenmiş.

İhtimaller: Film, yönetmen, kadın oyuncu (Angelina Jolie), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi

WEST SIDE STORY (20th Century)
Yönetmen: Steven Spielberg | Senaryo: Tony Kushner (uyarlama), Leonard Bernstein, Arthur Laurents, Stephen Sondheim (müzikal)
Oyuncular: Ansel Elgort, Rachel Zegler, Ariana DeBose, David Alvarez, Corey Stoll, Brian d’Arcy James, Rita Moreno, Mike Faist, Curtiss Cook

Steven Spielberg’ün hangi akla hizmet yeniden çektiğini bilmediğimiz West Side Story, 1961 tarihli orijinal versiyonundan sonra bir kez daha beyazperdeye konuk olacak. Sondheim’in en ünlü müzikallerinden biri olarak hafızalarımızda yer edinmiş 2020 adaptasyonunda, özgün yapımla Oscar almış Rita Moreno da bulunmakta. Sinema haricinde sessiz sedasız bir müzik kariyeri de yürütmeye çalışan Ansel Elgort’un bu konudaki yeteneklerinin kullanılması hoş. Ancak Disney satın aldıktan sonra adındaki Fox ibaresini atan 20th Century’nin dağıtımcılığını üstleneceği yeni West Side Story’e ne kadar ihtiyacımız vardı diye de düşünmeden edemiyorum. Noel zamanı gösterime gireceği için yıl sonuna atılan pasaklı müzikallerden biri de olabilir bu arada. Ama Cats’ten bir ders almışlardır herhâlde.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Ansel Elgort), kadın oyuncu (Rachel Zegler), yardımcı erkek oyuncu (David Alvarez), yardımcı kadın oyuncu (Ariana DeBose ya da Rita Moreno), uyarlama senaryo, kurgu, görüntü yönetimi, prodüksiyon tasarımı, kostüm tasarımı, özgün şarkı, ses kurgusu, ses miksajı

WILD MOUNTAIN THYME (Bleecker Street)
Yönetmen & Senaryo: John Patrick Shanley
Oyuncular: Emily Blunt, Jamie Dornan, Jon Hamm, Christopher Walken, Dearbhla Molloy, Danielle Ryan

En son 2008’de yine kendi yazdığı bir oyundan uyarladığı bir filmle, Doubt ile sinemalarımıza uğrayan John Patrick Shanley aynı yolu izleyerek 2020 yılı sonunda Wild Mountain Thyme ile karşımıza çıkacak. Orijinal adı Outside Mullingar olan metnini beyazperdeye adapte eden Shanley, bir Oscar adaylığı alabilmek için Akademi üyelerinin kapısında yatmaya razı Emily Blunt ile Fifty Shades franchise’ı sayesinde tanıştığımız Jamie Dornan’ı buluşturmuş. İrlandalı bir aile, paylaşılamayan bir toprak parçası ve tüm bunların arasında yeşeren bir aşk… Bakarsınız Shanley bu sefer Streep, Adams, Davis, Hoffman dörtlüsü gibi bu kadrodan da birkaç kişinin yüzünü güldürür. Bu arada Broadway versiyonu Tony’de sadece en büyük dalda varlık gösterebilmiş.

İhtimaller: Film, yönetmen, erkek oyuncu (Jamie Dornan), kadın oyuncu (Emily Blunt), yardımcı erkek oyuncu (Jon Hamm ya da Christopher Walken), uyarlama senaryo

KISA KISA UZAK İHTİMALLER

“Olur mu? Olur.”larla dolu listeye geçiyoruz. Tek tük adaylık alabilecek, sezonu irili ufaklı ödüller ve adaylıklarla tamamlayabilecek yapımlardan bir aranjman.

Everybody’s Talking About Jamie

ANNETTE (Yön: Leos Carax | Oyn: Adam Driver, Marion Cotillard): Provokatif bir stand-up komedyeni ve dünyaca ünlü bir soprano olan eşinin görkemli hayatında çocuk sahibi olduklarında yepyeni bir sayfa açılıyor. Evet, Leos Carax’ın merakla beklediğimiz müzikal türündeki yeni filminin konusu tam olarak bu. İçerisinden çıkacak delilik bir Oscar oyuncusuna dönüşebilir mi merak ediyorum. Filmin ABD dağıtımcılığını şimdiden Amazon’un üstlendiğini de not düşeyim.

THE BOYS IN THE BAND (Yön: Joe Mantello | Oyn: Jim Parsons, Zachary Quinto, Matt Bomer): Mart Crowley’nin 1970’de beyazperdeye de uyarlanmış oyunu yakın tarihte Broadway sahnesine yıldızlarla dolu bir kadroyla uğramış ve çok da başarılı olmuştu. Şimdi aynı ekip Netflix çatısı altında bu oyunu bütün dünyaya ulaştıracak. Piyasadaki bütün gay aktörleri kadrosunda barındıran yapımın Netflix’in eli epey kalabalık olduğu için arada kaynaması olası.

C’MON C’MON (Yön: Mike Mills | Oyn: Joaquin Phoenix, Gaby Hoffman): 20th Century Women ve Beginners’ın yönetmeninden yeni bir film geliyor, hem de A24 desteğiyle. Ancak filmin New Orleans’ta çekilmesi haricinde pek bir detay yok elimizde. Konusunu dahi bilmiyoruz. Henüz Oscar almış Joaquin Phoenix’in yüzüne güler mi yoksa son dönem A24 işlerinde olduğu gibi sadece internetin sevgilisi olup tarihin tozlu sayfalarına mı gömülür bekleyip göreceğiz.

COMING 2 AMERICA (Yön: Craig Brewer | Oyn: Eddie Murphy, Arsenio Hall, Jermaine Fowler): 2 dalda Oscar adaylığı bulunan orijinal filmin 32 yıl ardından Eddie Murphy aynı kahramanlara yazdığı yeni hikâyeyle karşımızda olacak. Paramount’un yıl sonuna sakladığı Coming 2 America, eğer ki festivalleri gezmezse işi zor. Ancak Dolemite Is My Name ile başlayan büyük geri dönüşün kutlaması için Murphy’e bir kampanya yaparlar diye umutlanmıyor da değilim.

EVERYBODY’S TALKING ABOUT JAMIE (Yön: Jonathan Butterell | Oyn: Max Harwood, Lauren Patel, Richard E. Grant): 2020’nin bitmek tükenmek bilmeyen oyun/müzikal uyarlamalarından biri daha! 20th Century’nin ellerinde Ekim ayında seyirci karşısına çıkacak bu müzikal adaptasyonu gördüğü zorbalığa karşı savaş açan ve en nihayetinde bir drag queen olarak kuirlığını kucaklayan 16 yaşındaki bir genci konu alıyor. Bizim seveceğimiz çok belli, ama sezonda adı geçer mi meçhul…

Falling

FALLING (Yön: Viggo Mortensen | Oyn: Viggo Mortensen, Lance Henriksen, Laura Linney): Viggo Mortensen, tıpkı Joel Edgerton gibi ilk yönetmenlik denemesinde haddi olmayan işlere karışmış ve yaşlanınca çiftliğini bırakıp eşcinsel oğlunun yanına yerleşen tutucu bir babayı anlatmış. Film, Sundance’te prömiyerini yapmasına karşın hâlâ bir dağıtımcı bulamadığı için pek bir beklentim yok. Fakat Lance Henriksen’ın kariyerinin performansını verdiği söylenmekte.

FLAG DAY (Yön: Sean Penn | Oyn: Sean Penn, Dylan Penn, Josh Brolin): The Last Face rezaletinden sonra Sean Penn’e güvenmenin pek bir anlamı yok ama dolandırıcı babasıyla yıllar sonra arayı bulmaya çalışan kızının ilişkisini anlatacak Flag Day, Jez Butterworth tarafından kaleme alınmış. Ford v Ferrari, Spectre, Black Mass derken ödül kokan bir kariyer inşa etmiş kalem, Penn’e şanslı gelebilir. Bu arada filmde gerçekten de Robin Wright’tan olan kızı Dylan’la baba kızı oynayacakmış Penn.

FONZO (Yön: Josh Trank | Oyn: Tom Hardy, Linda Cardellini, Jack Lowden): Scarface olarak tanıdığımız gangster Al Capone’un 11 yıllık hapis cezasından sonraki hayatına odaklanacak Fonzo o kadar uzunca bir süredir gündemde ki… 2016 yılından beri bu projeyle ilgili haberler alıyoruz. Bir filmin bu denli uzun bir prodüksiyon süreci geçirmesinin ardından iyi çıktığını görmediğimiz için başımıza gelecekleri tahmin edebiliyorum. Yine de Tom Hardy’nin performansını beğenecekleri tutar diye yazıya almadan edemedim.

FRENCH EXIT (Yön: Azazel Jacobs | Oyn: Michelle Pfeiffer, Lucas Hedges, Tracy Letts): Geç de olsa bir Oscar ile buluşsun diye gözünün içine baktığımız Michelle Pfeiffer, hatırı sayılır bağımsızlarla kendine güzel bir filmografi inşa etmiş Azazel Jacobs’ın yeni filminde oğlunun yanına taşınan beş parasız ve dul bir anneyi canlandırıyormuş. Sony Classics’in filmin dağıtım haklarını almış olması umut verici tabii de şirketin esas uzmanlık alanı yabancı yapımlar olduğu için pek umudum yok.

THE GOOD HOUSE (Yön: Maya Forbes & Wally Wolodarsky | Oyn: Sigourney Weaver, Kevin Kline): Uzunca bir süredir filmi yapılsın diye beklenilen Ann Leary kitabı The Good House nihayet beyazperdede kendine yer buluyor. Yalnız adını sanını hiç bilmediğimiz yönetmenleri ve Sigourney Weaver’ın büyük bir geri dönüş yapmaya çalıştığı 2020’de kabul ettiği sayısız projeden biri olması sebebiyle biraz kötü kokular aldım ben. Yanılırsam yanılırım artık, ne diyelim?

Harry Haft

GOOD JOE BELL (Yön: Reinaldo Marcus Green | Oyn: Mark Wahlberg, Reid Miller, Connie Britton): Brokeback Mountain’ı yazan ikiliden, Jake Gyllenhaal ve Cary Fukunaga’nın yapımcılığını üstlendiği bir drama geliyor. Oğlunun anısına Amerika’yı baştan sona yürüyen bir babayı anlatıyor Good Joe Bell. Sanki yönetmeni Clint Eastwood olmalıymış gibi hissettiren bir proje yani. Mark Wahlberg formuna dönerse yükselişe geçebilir pekâlâ da henüz bir dağıtımcısı bile yok.

GREEN KNIGHT (Yön: David Lowery | Oyn: Dev Patel, Joel Edgerton, Alicia Vikander): A24’dan Mayıs ayında gösterime girecek bir Orta Çağ fantezisi mi? Yani sosyal medyayı epeyce sallayacağına ve eleştirmen listelerinde karşımıza çıkacağına emin gibiyim. Ancak bu sevda Oscar’a kadar uzar mı? Pek zannetmiyorum. Yine de David Lowery’nin yakın gelecekteki olası Oscar zaferleri/adaylıkları için güzel bir basamak olacağını düşünüyorum. O filmografinin de bir şekilde cilalanması gerek.

HARRY HAFT (Yön: Barry Levinson | Oyn: Ben Foster, Billy Magnussen, Danny DeVito): Seksenlerde Bugsy ve Rain Man ile üst üste Oscar başarıları elde eden Barry Levinson artık kimsenin umursamadığı yönetmenlerden biri oldu. Fakat Auschwitz’ten sağ çıkmayı başarmış ünlü boksör Harry Haft’in hayatını anlatan yapım iyi çıkar, bir de üstüne Ben Foster her zamanki gibi oyunculuğunu konuşturursa doğru bir dağıtımcı ile kariyerinin ilk Oscar adaylığı gelebilir başrolüne.

HERSELF (Yön: Phyllida Lloyd | Oyn: Clare Dunne, Harriet Walter, Conleth Hill): Sundance’in hitlerinden Herself, festival biter bitmez kendine bir dağıtımcı buldu ve Amazon’a satıldı. Senarist/başrol Clare Dunne’un performansı hakkındaki yorumlar da şahane. Fakat Mamma Mia’nın yönetmeni Phyllida Lloyd’un filmi kimsenin adını bilmediği İrlandalı bir aktrise adaylık getirecek kadar yetkin mi? Çok emin değilim. Yıllar boyunca istismara uğramış bir kadının hayatını sıfırdan inşa etmesini anlattığını da ekleyeyim.

I’M YOUR WOMAN (Yön: Julia Hart | Oyn: Rachel Brosnahan, Arinzé Kene, Marsha Stephanie Blake): La La Land’in Oscar’daki En İyi Film ödülü skandalı sırasında Warren Beatty’nin elinden zarfı bir hışımla alıp kameraya tutan Jordan Horowitz beyefendi ilk kez senaryo yazmış ve Amazon çatısı altında seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Kariyeri Mrs. Maisel sayesinde yükselişte olan Rachel Brosnahan de başrolde. Gözünüzü üstünden ayırmayın derim ben. Bağımsızların sürpriz hitine evrilebilir.

JESUS WAS MY HOMEBOY (Yön: Shaka King | Oyn: Daniel Kaluuya, Lakeith Stanfield, Jesse Plemons): Kara Panter Partisi lideri, aktivist, sosyalist Fred Hampton’ı anlatacak bir biyografi ellerinizden öper. Dağıtımcı Warner Bros ve filmin yapımcıları arasında da Ryan Coogler bulunmakta. Beni tek işkillendiren yaz sonu gösterime giriyor olması. Önemli ancak pek yetkin olmayan bir biyografi, dümdüz bir döküdrama çıkacak gibi içinden. Yanılması bedava diyerek beklemeye koyulalım bakalım.

Last Night in Soho

THE KING OF STATEN ISLAND (Yön: Judd Apatow | Oyn: Pete Davidson, Bel Powley, Bill Burr): Judd Apatow, Amy Schumer’dan sonra bu sefer de SNL’in yıldızlarından Pete Davidson’a destek vermek için karşımızda. Trainwreck sadece Altın Küre adaylığı almıştı ve muhtemelen The King of Staten Island’ın da alıp alabileceğinin maksimumu Altın Küre adaylığı. Ama magazinin gündeminden bir türlü düşmeyen Davidson sürpriz yaparsa da Akademi özgün senaryo dalında kollarını açabilir diye düşünüyorum.

KING RICHARD (Yön: Reinaldo Marcus Green | Oyn: Will Smith, Aunjanue Ellis, Jon Bernthal): Tenis tarihinin gördüğü en başarılı sporculardan Serena Williams’ın babasının anlatıldığı bir film geliyor. Açıkçası ben epey ofansif ve saçma buldum bu fikri. Neden Serena ile Venus’un başarı hikâyesi değil de babalarını izliyoruz gibi sorularım var. Ama Will Smith almış başrolü, o yüzden çok da sorgulamıyorum. Kariyerinin bütün olayı ödül kokan rollere saldırmak üzerine kurulu zaten. Hayatta başarılar diliyoruz.

LAND (Yön: Robin Wright | Oyn: Robin Wright, Demián Bichir): Robin Wright’ın kamera arkasına geçtiği, sevdiği adamı yeni kaybetmiş bir kadının tekrar ayaklarının üzerinde durmasını anlatacak Land’le ilgili de, bilhassa Bichir’in performansını işaret eden, iyi dedikodular dolanmakta. Filmin kendine erkenden bir dağıtıcı (Focus) bulmuş olması da tesadüf olamaz herhâlde. Ancak 2020’de gösterime girip girmeyeceği henüz kesinleşmiş değil. Festivallere uğrayıp direkt 2021’e sarkıtılma ihtimali mevcut.

LAST NIGHT IN SOHO (Yön: Edgar Wright | Oyn: Thomasin McKenzie, Anya Taylor-Joy, Matt Smith): Edgar Wright’ın yeni deliliği pek de Oscar sularında yüzüyor gibi gözükmese de Baby Driver’ın gördüğü ilgiyi ve Knives Out gibi yapımlara gelen tekil senaryo adaylıklarını es geçemiyorum. Last Night in Soho da tam olarak bu boşluğu dolduracak filmlerden biri olabilir. Altmışların Londra’sına gidip gelmek gibi şahane bir süper gücü olan ana karakteriyle her türlü maceraya hazırız!

LET THEM ALL TALK (Yön: Steven Soderbergh | Oyn: Meryl Streep, Gemma Chan, Candice Bergen): Soderbergh ile Streep’in son ortaklığı The Laundromat’ten sonra pek temkinli yaklaştığım Let Them All Talk daha klasik bir aile dramasıymış gibi duruyor açıkçası. Ama yeni kurulacak streaming servisi HBO Max’ın filmi almış olması, sinemaya uğrayacak mı uğramayacak mı bilmememiz… Kafalar biraz karışık. Tüm oyununu Emmy’de oynayabilir Soderbergh’in sıradaki iPhone macerası.

Never Rarely Sometimes Always

NEVER RARELY SOMETIMES ALWAYS (Yön: Eliza Hittman | Oyn: Sidney Flanigan, Talia Ryder): İstenmeyen bir hamileliği sonlandırmak üzere New York City’e doğru yola çıkan iki Pennsylvanialı kızın anlatıldığı Never Rarely Sometimes Always, Sundance’ten harika eleştirilerle döndü. Jüriden özel bir ödül alan ve gösterilmeden Focus tarafından satın alınan yapım bilhassa bağımsız film ödüllerinde sıklıkla adını duyacağımız bir iş olacak gibi duruyor.

PASSING (Yön: Rebecca Hall | Oyn: Tessa Thompson, Ruth Negga, André Holland): Oyunculuktan yönetmenliğe geçmeye hazırlanan Rebecca Hall, 1920’li yılların en önemli eserlerinden biri olarak sayılan Nella Larsen’ın aynı adlı romanını uyarlıyor. Hikâye siyahi olmasına karşın kimliğinden sıyrılarak beyazlar arasında da “kabul gören” bir kadının bu gerçeğin farkına varmasını konu alacak. Etli bir öykü ama dağıtımcısı yok ve Hall’a koşulsuz şartsız güvenmekten de çekiniyorum.

PROMISING YOUNG WOMAN (Yön: Emerald Fennell | Oyn: Carey Mulligan, Bo Burnham, Alison Brie): Film, Sundance başlamadan evvel seçkinin en merak edilen filmlerinden biriydi ama Carey Mulligan’ın performansı haricinde beklentileri pek karşılayamadı ne yazık ki. Focus’un vizyon tarihi olarak Nisan’ı seçmesiyle bütün umutlar suya düştü. Ancak ben yıl sonunda küçük eleştirmen gruplarının bir şekilde Mulligan’ın adını gündemde tutmaya çalışacağına can-ı gönülden inanıyorum.

THE TRIAL OF THE CHICAGO 7 (Yön: Aaron Sorkin | Oyn: Sacha Baron Cohen, Eddie Redmayne, Alex Sharp): Açıkçası Molly’s Game sonrası Aaron Sorkin’in yönetmenliğinden bir şey beklemeyi kestim ben. Üstelik Paramount’un elindeki filme gösterimi için Eylül seçilmiş ki, bu alarm veren kötü bir tarih eğer Oscar’a aday edilmek istiyorsanız. Vietnam Savaşı karşıtı Chicago yedilisinin davaları da Sorkin’in elinde yürürken konuşan insanlar formatına uyarlanınca ne hâle gelir bilemedim.

THE UNITED STATES VS. BILLIE HOLIDAY (Yön: Lee Daniels | Oyn: Andra Day, Trevante Rhodes, Garrett Hedlund): Lee Daniels gibi yüksek profilli bir yönetmenin Billie Holiday biyografisi çekip de film gösterime girmeden dağıtımcı bulamamış olması pek hayra alamet değil. Kadro şahane görünüyor, Daniels’ın da Precious formuna geri döndüğünü görmeye her şeyden çok ihtiyacımız var; fakat seyirci karşısına çıkana kadar temkinli davranacağım ben sanırım.


Macbeth

TARİH SIKINTISI YAŞAYANLAR

2020’de gösterime gireceği kesinleşmemiş, ama sezon ortasında bir anda vizyon tarihi öne çekilebilecek yapımlarla devam edelim..

David O. Russell’ın Christian Bale, Margot Robbie, Jamie Foxx, Michael B. Jordan ve Angelina Jolie’yi buluşturacağı Amsterdam, çekimlerine henüz başlıyor. Zamanında Joy’un çekimlerine de Şubat’ta başlayıp bir hışımda yetiştirmişti Akademi’nin favori yönetmeni. Ancak şu an kasting bile tamamlanmadığı için biraz riskli görüyorum yıl sonunda vizyona girme ihtimalini. Ridley Scott da Ben Affleck ve Matt Damon’ın yazdığı bir senaryoyla yakın tarihte sete girecek. Kadrosunda Adam Driver ve Jodie Comer’ın da olacağı, 14.-15. yüzyılı mesken edinmiş The Last Duel da 2021’e kalır herhâlde. Joel Coen’in Denzel Washington ve Frances McDormand’ı buluşturacak Macbeth uyarlaması için de henüz harekete geçilmemiş ne yazık ki. Bu yıl içerisinde karşımıza çıkması neredeyse imkansız gibi gözüküyor. Şahsen bana pek enteresan gelen Paolo Sorrentino ve Jennifer Lawrence ortaklığı Mob Girl için de bekleyişimiz sürüyor. Proje duyuralı epey oldu ama çekimler henüz başlamamış. Bir de ben bu yazıyı yazarken duyurulan James Marsh filmi Instrumental var. Andrew Garfield’in çocuk yaşta cinsel tacize uğrayan başarılı bir piyanisti oynadığı film buram buram Oscar kokmakta. Eğer bir anda 2020’ye çekilirse Garfield ilk Oscar’ını bile alabilir. Ayrıyeten Kevin Macdonald’ın Benedict Cumberbatch’li politik draması Prisoner 760, Sandra Bullock’un Oscar dileneceği İsimsiz Nora Fingscheidt Filmi ve John Madden’dan Colin Firth ve Matthew Macfadyen içeren II. Dünya Savaşı filmi Operation Mincemeat‘e de dikkat!


Druk

OSCAR’IN YABANCILARI

Ödül sezonu serüvenine Cannes ya da Venedik’te başlaması beklenen yabancı film aday adaylarını sıralıyoruz şimdi de.

Parasite’ın aldığı ödül İngilizce harici bir dilde çekilmiş filmlerin önünü açacak muhakkak. Lakin 2020 bu taze başarının üstüne yeni bir uluslararası başarıyla haşır neşir olduğumuz bir yıl olmayabilir. Çünkü hem yüksek profilli bir yönetmenin ellerinden çıkma, hem de ana akım sinema izleyicisine de hitap eden bir şeye rastlayamadım ben. Tabii bilhassa Cannes’dan bir sürpriz çıkar ve iş tıpkı Parasite örneğinde olduğu gibi Oscar’a kadar uzanırsa bilemeyeceğim. Ben şimdilik gözüme çarpanları konuşayım. Elle ile Isabelle Huppert’e kariyerinin ilk ve tek adaylığını kazandıran Paul Verhoeven, iki senedir gündemimizde olan Benedetta‘yla geliyor. Canı erotik rahibe romantizmi çeken varsa önden buyursun. Thomas Vinterberg beyefendi de Mads Mikkelsen ile tekrardan bir araya gelip belli bir seviyede alınan alkolün zihin açtığını düşünen lise öğretmenlerini anlatacakmış Druk‘ta. Sinema biletiyle birlikte şarabımı da istiyorum! Sophia Loren de La vita davanti a sé ile geri dönüyor. Senegalli bir göçmen ile bağ kuran, soykırımdan sağ kurtulmuş yaşlı bir kadının dostluğunu izleyecekmişiz. Pek Oscar kokuyor da düzgün bir ödül sezonu planı olmazsa işleri zor. Yönetmeni de Edoardo Ponti diye hiç tanışmadığımız, kısalarıyla meşhur biri zaten. On Body and Soul’un yönetmeni The Story of My Wife‘la, Apichatpong Weerasethakul beyefendi de Tilda Swinton’a başrolü emanet ettiği Memoria ile geri dönüyor. Bir de son olarak 99 Homes’unu pek sevdiğim Ramin Bahrani’den kadrosunun tamamı Hint oyunculardan oluşan The White Tiger uyarlaması gelecek. Gözümüzü üzerlerinden ayırmıyoruz.


TEKNİK HARİKALAR

Görsel efekt, ses kurgusu, ses miksajı, makyaj & saç tasarımı kategorilerinin olası yarışçıları.

Hemen Dune ve Tenet haricinde teknik dalları işgal edebilecek ne var diye bakınalım… İlk filmin aldığı eleştirel ve ticari başarıyı Oscar’a yansıtmayı başaramayan A Quiet Place Part II, Disney’in live action bir versiyonla tekrardan önümüze koyacağı Mulan, James Bond franchise’nın sıradaki ayağı No Time to Die, Marvel’ın karakter öldükten sonra çekmeye karar verdiği tekil macera Black Widow ve Oscar törenine Kristen Wiig ile Gal Gadot’yu getirerek erkenden tanıtıma başlayan Wonder Woman 1984 yılın ilk yarısından göze çarpan gişe canavarları arasında yer almakta. Top Gun: Maverick de zaman zaman seyircisini şaşırtan Tom Cruise’un düzgün bir senaryoyla buluşmuş ise Oscar’un ses ve efekt dallarından geçen filmlerinden biri olabilir. Yılın sonuna doğru gelecek The Witches‘ın da Maleficent/Alice in Wonderland benzeri varlık gösterebilme ihtimali var sanki. Makyajı, kostümleri, setleri… Arkasında hem Guillermo del Toro, hem de Alfonso Cuarón desteği olduğu unutulmamalı. Kadrosuyla kafa karıştırdığı yetmezmiş gibi Chloé Zhao yönettiği için de meraklandıran Eternals, muhtemel görsel efekt finalisti Godzilla vs. Kong, bir başka orijin hikâyesi The New Mutants, Sylvester Stallone’un erkenden tanıtıma başladığı Samaritan ve Jared Leto’lu Morbius‘u da unutmayalım. Gerçi ben bunları her sene sıralıyorum; fakat ana dallardaki yarışa dahil olabilen, efektleri ya da ses tasarımıyla öne çıkmayan filmler aday oluyor en nihayetinde. O yüzden siz çok hâllenmemeye gayret edin. Yoksa bu işin ucu The Rock’ın sıradaki para makinesi Jungle Cruise‘a kadar gider…


ANİMASYONLAR

En İyi Animasyon kategorisinin umut vaat eden yarışçıları.

Stüdyo stüdyo ilerleyelim isterseniz… Pixar yılın ilk yarısına Onward, ikinci yarısına da Soul‘u ayırmış. Soul’la ilgili o kadar çok tartışma var ki, herkes bir şeylere benzetiyor. Ancak forumlarda dönülen dedikodulara bakılırsa stüdyonun ödül sezonu anlamında esas güvendiği film de Soul imiş. Yani ağzı olanın konuştuğu sosyal medyaya siz çok takılmayın. Disney, Frozen 2 ile yaşadığı hüsranın ardından Raya and the Last Dragon ile deneyecek şansını. Yine Kasım ayına kadar ötelemişler vizyon tarihini. Umuyorum momentum oluşturmakta zorlanmazlar. DreamWorks ise iki ayrı devam filmiyle girmeye çalışacak yarışa. Birisi yarı müzikal Trolls World Tour, diğeri de ilk filmiyle bu dalda adaylık almayı başaran The Croods 2. Bana ikisinin de işi epey zormuş gibi geldi açıkçası. Herkese oylamanın açıldığı devirde bile beşte iki bağımsız girebiliyorsa içeri… Studio Ghibli’nin yeni Miyazaki filmi How Do You Live? ile sürpriz yapma ihtimali var. Bir ara 2020 Yaz Olimpiyatları’ndan önce gösterime gireceği haberi yapılmıştı; ama şu an resmi bir tarih bulunmamakta. Aardman da muhtemelen okyanusun diğer tarafında yeni gösterilecek A Shaun the Sheep Movie: Farmageddon ile şansını deneyecek. Sony’nin seçkisinde ise pek ihtişamlı duran The Mitchells vs. The Machines ve tamamı Uzak Doğulu seslendirme kadrosuyla dikkat çeken Wish Dragon bulunmakta. Tüm bunlara ilaveten Netflix’in sıradaki animasyon macerası Over the Moon‘a ve yeni Despicable Me filmi Minions: The Rise of Gru‘ya da dikkat!


Güncellenmiş tahmin sayfaları için önden buyrun:

6 Comments

  1. murat

    13 Şubat 2020 at 21:45

    yine kadın adaylar göremeyeceğimiz bir yıl olacak yani. bir iki tane sürpriz kadın yönetmen ve en iyi fillm görmek dileğiyle 2021 hayırlara vesile olsun inş.

    • Umur

      14 Şubat 2020 at 21:36

      Bakalım. Sundance kadın yönetmenler açısından çok zengin tamamlandı aslında ama ne kadarı Oscar yarışına dahil olacak bilemiyorum.

  2. Metin

    14 Şubat 2020 at 08:20

    2019’daki iyi filmlere inat fazlasıyla oscar için yapılmış film var gibi.

    • Umur

      14 Şubat 2020 at 21:35

      Biraz öyle duruyor ne yazık ki. Oscar bait dolu her taraf…

  3. Burak

    14 Şubat 2020 at 21:28

    Çok aşırı film yazmışsın emeğine saygı duymak lazım ama sanki önümüzdeki sene için 12-14 film yeterliydi. Aslında öne çıkacak filmler o kadar bariz ki sende bunu biliyorsun diye düşünüyorum, ama okuyucu “bu film neden yok yiaa” diye çok bilmiş edalarla yüklenebilirdi. Film tarzına göre best picture adayları bariz gibi bir şey her sene.

    Hillbilly elegy
    Minari
    Comeback trail
    The trial of the chicago 7
    Tenet
    Dune
    West wide story
    French dispatch
    Da 5 blood
    Cherry

    Bu 10 film arasında adaylar olur, 1-2 tane görselden aday, 1-2 tane oyunculuktan aday film olur. Hepsi arasında ödüller bölünür.

    • Umur

      14 Şubat 2020 at 21:35

      Cherry ve Comeback Trail’ın Oscar’ın yakınından geçebileceğine emin miyiz yahu? Tenet ve Dune da aynı stüdyodan benzer bir kitleye hitap eden işler. İkisinin birden aday olacağına dair derin şüphelerim var ama bunlar başka bir günün konusu olsun.

      Şöyle ki bence yazının başlığı yanıltıyor herkesi. Ben burada Oscar desem de ödül sezonu içerisinde adının geçmesini beklediğimiz bütün işleri, yani seneye girerken mutlaka izlenmesi gereken 100 filmi sıralıyorum bir taraftan. Mesele sadece En İyi Film Oscar’ı değil. Bağımsız Ruh, Gotham, BIFA, BAFTA, Altın Küre… Bütün tabloyu görebilmek gibi.

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version