Yaratıcı: Michael Waldron | Oyuncular: Tom Hiddleston, Gugu Mbatha-Raw, Wunmi Mosaku, Eugene Cordero, Tara Strong, Owen Wilson, Sophia Di Martino, Sasha Lane, Jack Veal, DeObia Oparei, Richard E. Grant, Jonathan Majors | 60 dakika | Disney+
Disney’in bir streaming platformu açmasıyla birlikte MCU (Marvel Cinematic Universe), dördüncü safhasının da fitilini ateşledi. Bu genel hikâyede nereye denk düşüyor, takvimlerdeki tarih nedir gibi sorusu olanlara hayatta başarılar dileyerek ve tabii Wikipedia’ya yönlendirerek ben işin kritiğine girmek istiyorum hemen. WandaVision ve The Falcon and the Winter Soldier’ın ardından altı haftalık bir serüven aracılığıyla Loki hayranlarını bir şekilde beslediğine şüphe yok Marvel – Disney iş birliğinin. Thor serisinde tanıyıp vurulanın çok olduğu karakterle alakalı olarak tekil bir maceranın yollarını gözlüyordu zaten muhattapları. Beklentileri de fazlasıyla karşılanmışa benziyor. Televizyona döndüğünden beri külliyatında Thor: Ragnarok ya da Guardians of the Galaxy misali anlatım açısından farklı metotları deneyen stüdyo, Loki’de de daha ilk bölümden onlardan görmeye alışık olmadığımız bir polisiye izleyeceğimizin sinyallerini verdi. Hatta öyle ki pilot bölümünün yeni sezon dahilinde en çok heyecan yaratan 60 dakikalardan biri olduğunu söylemek mümkün. Ancak kısa bir süre içerisinde Loki de, tıpkı pek çok Marvel işinde olduğu gibi, yalnızca hayranlarının keyfine varabileceği numaralara boyun eğerek ivmesini bir hayli kaybediyor. Owen Wilson’dan Gugu Mbatha-Raw’a, Wunmi Mosaku’dan Jonathan Majors’a, Sasha Lane’den Richard E. Grant’e zengin oyuncu kadrosunun ellerindeki mizah tarafı da ağır basan metinle pek eğlendiklerine şüphe yok. Zaten Loki ve hatta Thor özelinde her daim o seyir zevkini oluşturan, sette yaratılmış herhangi bir iş değil çok sevdiğimiz bir işi yapıyoruz hissiyatı ekrandan bu tarafa taşmakta. Ama ne pahasına? Varış yerimizdeki karikatürize yüzleşme, şok yaratma amacıyla alınan sözde karmaşık ama özünde bir hayli sıradan riskler ve sezonun büyük bir kısmının aynı şablon metin üzerinde isimleri (hatta şu durumda zaman dilimlerini) değiştirerek inşa edilmiş olaylara ev sahipliği yaptığını düşününce bir şey kalmıyor elimizde. Bir de özel olarak Tom Hiddleston hakkındaki fikrimi de araya sıkıştırmam şart… Sanırım hiç ısınamayacağım iplerini göstermekten çekinmeyen kukla oyununa İngiliz asıllı aktörün. Royal Academy of Dramatic Art mezunu olduğunu sıklıkla dile getirirken acaba bu Şekspiryen tavrı yer aldığı her projeye taşımasa da biraz nefes almamıza izin mi verse diye düşünmekteyim. Loki’nin benim için cazibesini kaybeden kısmında performansı ve tabii asırlık kargaşaların 10 dakikalık beyin fırtınası sonucu çözülmesi gibi akla mantığa sığmayan senaryoların payı büyük. MVP: Jonathan Majors (He Who Remains)