Eleştiri
Parallel Mothers
Estetik kaygılarını bütünüyle yitiren Almodóvar, televizyon filmlerinden hâllice bir kadrajla çalıştığı, orijinal adı Madres paralelas olan yeni filminde hepten salmış artık ipleri. Öyküsü üzerinde bir hâkimiyet kurma gayesi yok. İki amaçla çalışıyor. Birincisi tabii ki de bu iki anneyi birbirine bağlayan sırrın ortaya çıkışı sırasında tansiyonu ayarlayabilmek. İkincisi de finalde belirginleşen İspanya tarihinin kanlı sayfalarından birini, öyle ya da böyle perdeye aktarabilmek. Bir tarafta nefes alacağı beşiğini, diğer tarafta huzurlu yatacağı mezarını arayan insanlara ait iki ayrı cepheden kontrast yaratmak ise garip bir şekilde hiç aklına gelmemiş. Öyle ki Parallel Mothers, son on dakikasına kadar muhtemelen Almodóvar’ın bir süredir elinde olan, ancak hiçbir filmine yama yapamadığı Franco mağdurlarını hatırlamıyor bile. Devcileyin bir acının himayesinde hayat gailesinin peşine düşmüş karakterleri de bu kayıp balık Nemo hâlleriyle bütün inandırıcılığını yitiriyor tabii ki. Yönetmenin ilham meleklerinden Rossy de Palma bile dekor eyleniyor.
Alberto Iglesias’ın eşsiz besteleri haricinde çalakalem yazılmış bir başka Çağan Irmak/Ferzan Özpetek filmini hatırlatan Parallel Mothers’ın, bütün yetisiziklerinden sebep seyircisine yöneltebildiği bir soru da yok. Almamızı istediğimiz mesaj tarihimize, analarımıza atalarımıza sahip çıkmamız ve bununla birlikte kendimizi yerleştirdiğimiz zümreyi de bağrımıza basa basa gururla taşımamız elbette. Ancak bu bir hayli sakat çıkarıma varabilmek için pembe dizilerden miras bir “Acaba?” sorusunu kazımak, mevzubahis kadınlarının hikâye örgüsünde emanet duran kuir yanlarının plastikliğiyle barışmak, pandemi koşulları yüzünden yapılan mekân sınırlamalarına göz yummak ve en önemlisi de en iyi bildiği şeyi icra etmekten bir hayli uzak Almodóvar’ın artık eski Almodóvar olmadığını kabul etmek gerekiyor. Sanki oyununda sadece endişeye yol veren Penélope Cruz dahi, aynı karakteri gibi en yakın arkadaşına yokluktan “Elinde ne iş varsa yaparım, hiç önemli değil.” demiş ve bu senaryoyu kabul etmiş gibi. O yüzden Parallel Mothers hiç olmamış, yaşanmamış gibi davranmaktan yanayım.