Eleştiri
Elvis
Ana akım üreticilerden biri olmasına karşın seyircisinden çok kendi beğenilerini hesaba katan Luhrmann, Tom Hanks’in Hollywood’taki ilk kovid vakalarından biri olarak anıldığı, pandemi zamanında kurduğu Avustralya semalarındaki setinde tek bir şeyi amaçlamış: Elvis Presley adındaki tanrının sete kanlı canlı ayak bastığını hissettirebilmek. Sesinden fiziğine, büyük makyaj numaralarına ihtiyaç duymadan “Rock’n Roll’un Kralı”na dönüşen Austin Butler, geleneksel beklentileri buradan karşıladığı için oyununu daha açık bırakmış ve Rami Malek, Gary Oldman, Eddie Redmayne gibi yakın tarihte ödüllenmiş biyografi performanslarının beslendiği yerlere elini sürmemiş. Butler, perdede görmezden gelinemeyecek bir buradalık yaratıp keyifle çıkardığı Elvis’e sahip olamayacağımızı bilsek de bu deneyimden yararlanmamız için eşsiz bir araç oluyor. Dolayısıyla dahil olduğu Oscar sohbetlerinde favori pozisyonuna yerleştirilmesini hiç şaşırtıcı bulmuyorum.
Gelelim kaosun taçsız sahibi Baz Luhrmann’a… Kendi sinematik evrenindeki bütün öğeleri tek potada erittiği Elvis, bir filmden ziyade iki buçuk saatlik bir fragman hissi yaratsa da müziğe ve şaşaya düşkün Luhrmann’ın kamera arkasındaki varlığını bu kadar hissettirmesine duyduğumuz açlık giderilmiş gibi hissediyorum ben. Her daim farklı gördüğüne, kendinden olmayana, tanımaya çalışmaktan imtina edilene gösterilen muamelenin evrenselliğini bu öyküyle vurguluyor bir kez daha. Rock’n roll müzik ve siyah kültürün olduğu yerlere çoğunluk tarafından baskıya uğramış herkesin adını yazabilmek mümkün. Ancak bu sefer mesajları üretim sürecinde birer “araç” ve tek hedefi Elvis’i yattığı yerden kaldırıp 150 dakikalığına yeni nesilin karşısında diriltilebilmek, bugüne kadar uzanan tesirinin köklerini hatırlatmak ve hatta öğretmek. Bu uğurda pedala bu kadar yüklenmesini eleştirebilmek mümkün elbette. Ancak Tom Hanks’in prostetik altındaki oyunculuğu, Elvis’in pelvik hareketleri ve ölçüsü kaçmış pasajları gibi Luhrmann da mübalağalarla yaşıyor. Mesele onunla ortak bir nokta bulabilmekte.