Eleştiri
Dijitaldeyiz: Hustle, Apollo 10½ & I Want You Back
Tedavülden kalkan, doğru düzgün yazar barındırmayan, tarafsız gazetelere özendiğim üçlü film çorbası serimde bugün, dijitalde (Netflix ve Prime) yakalayabileceğiniz yapımlarla karşınızdayım. Pazar gününü doldurmak isteyenlere, tarihi geçmiş öneriler diyelim…
[one_third]
HUSTLE
Yön: Jeremiah Zagar
Adam Sandler’ın daha “dramatik” bir aktör olarak ciddiye alınma çabası Hustle ile devam ediyor. Gelmiş geçmiş en iyi basketbol oyuncularından LeBron James’in de yapımcı olarak yer aldığı proje, klasik bir Cinderella hikâyesi ama tabii ki de spor dünyasında geçiyor. Gözlemci olarak çalıştığı kulübün başkanı vefat ettikten sonra yeni görevinin tanımında yer alan özgürlüğü elde edemeyen esas kahramanımız, hırslı ancak eğitilmeye ihtiyaç duyan bir yeteneğe kol kanat gerip onu profesyonel spor dünyasına sokmak için mücadele veriyor filmde. Fazlasıyla klasik bir başarı sağma/yıldız yaratma hikâyesi Hustle. İçerisinde tek bir sürprizi olmadığı gibi, karakterler arasındaki iletişim de hep yapay diyaloglar ve katarsislerle oluşturulmuş. Sandler’ın sahne arkadaşları da kasıtlı olarak kötü oynuyorlarmış gibi hissettirdiklerinden Uncut Gems ertesi arayışına devam eden ünlü komedyen, Titanic batarken dümeni terk etmeyen kaptanı andırıyor filmin ilk yarım saatinden sonra.
[/one_third]
[one_third]
APOLLO 10½
Yön: Richard Linklater
Yıldızımın bir türlü barışmadığı yönetmenlerden Richard Linklater’ın Netflix bünyesinde izleyiciyle buluşan animasyonu Apollo 10½: A Space Age Childhood, Amerika topraklarında yaşamıyor ve Linklater’la aynı jenerasyondan değilseniz yine içine girmesi zor filmlerinden bir diğeri yönetmenin. Evrensel bir sinema yapmayı hiçbir zaman umursamadığını düşündüğüm Linklater, alıştığımız bütün numalarını sıraya dizerek, performans yakalama teknolojisinin parçası olarak görülebilecek bir teknikle animasyona dönüştürmüş kendi küçüklüğünden esinlenerek kaleme aldığı öyküsünü. Kadim dostu Jack Black’in bir nevi onu seslendiriyor olması da tesadüf değil kısacası. Ama ne pahasına? Büyük anlatıcıların özüne, gençliklerine dönmesine çok alışığız son yıllarda. Fakat Apollo 10½ toplumsal olayları biraz fanteziyle buluşturarak kurgusal bir evren yaratsa da kişiselliğini asla elden bırakmıyor. Linklater ve birkaç eşi dostu haricinde birilerinin bu filmle gerçekten bağ kurabilmesi mümkün mü?
[/one_third]
[one_third_last]
I WANT YOU BACK
Yön: Jason Orley
Bu üçlü arasında en yüksek notu verdiğim yapımın I Want You Back olması pek komik dursa da en azından kökü kurutulmuş bir türde kendi parantezini açmaya çalıştığı için takdir ediyorum Jason Orley’nin Prime’da gösterilen filmini. Komedinin taçsız kraliçesi Jenny Slate ve televizyon izleyicisinin yakınen tanıdığı Charlie Day’i buluşturan yapım, biten ilişkilerinden sonra dayanışan bir ikilinin tahmin edebileceğiniz üzere sevgiyi, şefkati bir noktadan itibaren birbirlerinde bulmasını konu alıyor. Ancak ağır pişmeyi seçen, esprilerini de yüzümüze doğru hareket çekerek yapmaktansa zamana yaymayı seçen bir yapım. Dolayısıyla alıştığımız romantik komedilerden ritimiyle bile ayrılmayı başarıyor. Ayrıca Scott Eastwood, Manny Jacinto ve Gina Rodriguez gibi, yetenekleri hep küçük rollerde harcanan oyuncuları kısmen filmografilerine tezat kalabilecek rollerde çalıştırmış yönetmen. İyi vakit geçirip, arkasından ağladığımız rahmetlileri anmak için ideal bir film diyeyim, anlayın.
[/one_third_last]