Eleştiri
Subtraction
Çok keskin bir söylem yaratma derdinde olan sinemacılardan sayılmaz Haghighi. Umutsuzluğu, nihayete erişmeyen düşler üzerinden yorumlamayı ve duyguların yoğunlukta olduğu bir dil kullanmayı sevenlerden kendisi. Subtraction, ilginçtir o ki his sinemasının yeni bir meyvesi değil. Ancak bir taraftan da hayal kırıklığı kilit kelimelerinden birisi. Teokrasilerde çift kimlikle yaşamaya, kimliğini görünen ve aslolan şeklinde ikiye bölmeye mecbur kalanların elinden tutuyor bu defa. Film tamamen bu fikrin etrafında şekillenmeye çabalıyor. Bunu berrak bir şekilde yapıp yapamadığı tartışmaya açık elbette. Yüzleşmeleri sırasında, bulunduğu coğrafyadan takrire kalkışmaması bir handikap belki. O yüzden eleştirel yaklaşımının üstünü haddinden fazla kapadığı iddia edilebilir, niyeti çok açık ve net olsa da.
Subtraction’ı bir nebze özel kılan elbette, neredeyse bir konsept çalışması olması. Sosyal dramaların anavatanında iyi diyalog yazmak ve dört başı mamur bir melodram kurmak her şeyden evvel geldiği için Haghighi’nin klon-vari ikiliği taze bir nefes, ülke sineması adına. Mesele, fikrini ne kadar donatabildiği ve geliştirebildiğinde. Dine karşı gelmeden, demokrasinin içerisinde kendine yer bulmasının temel hak ve özgürlükleri sınırladığını düşünse de Subtraction’ın içerisinde tam karşılığını bulamıyor bu söylemi. İçine doğduğumuz koşulların hayatlarımızı ve hayal gücümüzü körelttiği gerçeği hep satır aralarına sıkışıyor da bir türlü haykırılamıyor sanki. Bu da ister istemez yalnızca “klon” geriliminden medet umduğu hissinin ortaya çıkmasına yol açıyor. Subtraction müthiş oyuncağı ve abartılı müzik kullanımı olmadan var olamayacak hâle geliyor. Halbuki karakterlerin özündeki öfke keşfedilmeye nasıl da müsait. Yumruk niteliğinde politik bir sinema örneği olmayı istemiyor ama işte. İsim vermeye çekindiği gerilimi seyircisi yorumlasın istiyor anca. Bundandır, iki erkeğin birbirine karıştığı katarsis görevi gören darp meselesini de açmıyor, üstüne yükseklere çıkardığı bir finalle de bütün sorunları çözülür sanıyor ve yalnızca hüsranlara gark oluyor.