Dizi Eleştirisi

Platonic (1. Sezon)

Yayınlandı

on

Yaratıcılar: Francesca Delbanco, Nicholas Stoller | Oyuncular: Rose Byrne, Seth Rogen, Luke Macfarlane, Tre Hale, Andrew Lopez, Carla Gallo, Emily Kimball, Guy Branum, Janet Varney, Vinny Thomas | 30′ | Apple TV+

Judd Apatow maiyetinin bir parçası olarak tanıdığımız Nicholas Stoller ile hem hayat hem de iş ortağı Francesca Delbanco’nun ellerinden çıkma bir komedi dizisi Platonic. Apple TV+’ın sessiz sedasız yayına sokup, kendi izleyicisini bulmasını beklediği yapımlardan bir diğeri. Ted Lasso’dan Trying’e, bünyelerindeki her diziye birkaç dekat öncesinin pırıltısını serpiştiren platform, Seth Rogen ile Rose Byrne’i Neighbors’tan sonra yine bir araya getiren Platonic’te de aynı damara oynamış. Çıkış noktası da bir hayli tatlı: Üç çocuğu ve biricik eşiyle mutlu bir hayat sürdüren Sylvia, sevgilisinden hazzetmediği için arasının bozulduğu arkadaşı Will’in bekar kaldığını öğreniyor. Yıllar sonra bambaşka insanlara dönüşmüş, ama bir taraftan da asla büyümemiş bu ikili, gençliklerinden kalma bir dostluk ritüelini yetişkin hayatlarında tekrardan yürürlüğe koyunca hiçbir şey eskisi gibi olmuyor tabii ki. Biri erkek biri kadın, iki heteroseksüeli anlatmasından sebep sürekli “Acaba?” uçurumlarında gezinen Platonic’in adına da kazınmış, asla da dillendirilmemiş bir garip dinamiğin işletildiği yerde ise hissedilebilir bir cinsel çekim mevcut değil. Aksine hayatı farklı şekillerde deneyimlemiş, biri büyümek istememiş de büyümüş, diğeri ise büyümeyip şimdi büyümeye meyletmiş iki eski dostun sıradan rutinlerinden sağıyor kahkahasını.

Otçu komedilerinde kendine ayrı bir alan yaratmış ve 2000’li yıllara da bir şekilde damgasını vurmuş Seth Rogen’ın birkaç adım geriye çekildiği, meydanın Rose Byrne için boşaltıldığı bir matematiği var Platonic’in. Gerek Bridesmaids’te, gerek Spy’da mizah anlamında ne kadar bonkör ve başarılı bir aktris olduğunu keşfettiğimiz Byrne, garip bir şekilde Platonic’in düzleştirilmiş yarısını oynamasına karşın, o lineerlikte komediyi sırtlanmayı da başarıyor. Hallmark filmlerinden Billy Eichner sayesinde farklı bir mertebeye çıkan Luke Macfarlane’ın canlandırdığı eşi, tüm bu sıradanlıkta sınırları zorlayarak renkleri değiştiren Carlo Gallo’ya emanet en yakın arkadaşı, Rogen’ın beraberinde getirdiği ekibinin tüm sivri köşeleri fark etmeksizin Byrne hep yıldız ışığıyla ön plana çıkarak sahneyi çalıyor. Tanımlanamayacak, hem olağanüstü hem de tüm farklarını olağan gösterebilen müthiş bir oyuncu olmasından sebep, ayrıntılara sırtını dayayan komedi de sayesinde kusursuz işliyor tabii.

Platonic’in albenisinin büyük bir kısmı başroldeki oyuncularının kimyasından ibaret, orası kesin. Ama ikili cinsiyet normlarının zıt tarafları arkadaş olamazmış gibi davranan ana akıma karşı da bir savaş açtığı ksin. İma kaçınılmaz bir biçimde her yere serpiştirilmiş olsa da Platonic dostluğa sığınmaktan asla vazgeçmiyor. Evin beyi kıskanıyor, direniyor. Çevredekiler şüpheleniyor, ilgilenmiyor. Onun yerine annelik yüzünden kariyerini bırakmaya öyle ya da böyle zorunda bırakılmış bir kadının kişisel hırslarıyla ilgileniyor, kaçırdığı yıllara duyduğu üzüntüyü başkalarından nasıl çıkardığını anlamaya çalışıyor, kendi yaşı ilerleyen ama partnerlerinin yaşı değişmeyen erkeklerle uğraşıyor. Tüm bunları da yetişkinliğin abartıldığının altını çizerek ve üstelik olgunluğu asla elinden bırakmadan yapıyor. Amacı tanıdık, kitlesi belli, taş atıp kolunu ağrıtmayan, seyir anlamında da zevkli dakikalardan ötesini umursamayan bir iş. Kaçırılacak bir şey yok, kaçırmayana yaz sıcağını hafifletecek şakası çok.

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version