Eleştiri

Lubunya Özel: Red, White & Royal Blue, Nimona ve Joy Ride

Yayınlandı

on

Oscar Boy, benim de closet kapaklarını kırmamın ardından mevcuttaki her LGBTİ+ temalı filmi izleyip yazdığım bir mecraya da dönüştüğü için son dönemin düpedüz kuir ya da kuir karakterli yapımlarını tek başlıkta toplayarak konuşmak boynumun borcudur dedim ben yine. Menüde neler var peki? Prime Video’nun Orta Doğu’daki otosansür soslu yayın politikası sebebiyle Türkiye dahil pek çok ülkede gösterilmeyen Red, White & Royal Blue, Netflix’in sessiz sedasız seçkisine dahil ettiği tatlı animasyon Nimona ve Stephanie Hsu’yu aldığı Oscar adaylığı ertesi bel altı şakası bol bir komedide izleme imkânı sağlayan Joy Ride.

RED, WHITE & ROYAL BLUE | Yönetmen: Matthew Lopez | Oyuncular: Taylor Zakhar Perez, Nicholas Galitzine, Uma Thurman, Clifton Collins Jr., Sarah Shahi, Rachel Hilson, Stephen Fry, Ellie Bamber | Senaryo: Matthew Lopez, Ted Malawer (uyarlama), Casey McQuiston (roman) | ABD | 121′ | Dram, Romantik, Komedi

2019 yılında yayımlanan ve New York Times çok satanlar listesine giren romantik bir romandan uyarlama Red, White & Royal Blue. Okyanusun diğer tarafında, bilhassa sosyal medyada kayda değer bir yankı uyandıran yapım tam bir ıslak gay/ergen rüyası aslında. ABD Başkanı’nın oğluyla İngiltere Prensi’nin birbirlerinden nefret etmesiyle başlayıp yatakta biten, aşktan ziyade cinsel çekimin tüttüğü bir öyküsü var. Ama iki başrolü, Taylor Zakhar Perez ve Nicholas Galitzine’yi dünya sahnesine çıkarmak dışında bir kaygısı yokmuş gibi duran projenin falsosu çok. Hallmark filmlerinden hâllice bir estetik, oyuncuların hepsinin farklı filmlerde oynuyormuş gibi verdiği performanslar, hâlihazırda fantezi ürünü olan meselesini diyaloglarının yapaylığıyla daha da plastikleştiren bir tren kazası hatta. Ancak cishetlerin asırlardır çektiği romantik komedileri, kimyası tutmayan zorlama çiftlerini, en berbatlarının bile vaktizamanında yapımcılarına para kazandırdığını düşününce bir kere de bizim “olmamış” bir aşkımız anlatılsın ne olacak diyerek kucaklıyorum. Yoksa ne Uma Thurman’ın akıllara zarar aksanının oluru var, ne de Wattpad üretimi “yasak” aşkının. Bir de her tarafı hormon ve meni kokan bir fanteziyi bu kadar genel izleyiciye uygun bir hâle getirdiğinizde bir anlamı kalmıyor pek sanki. Madem hamama giriyoruz, oğlanlar akrobasi yaparak terlesin.


NIMONA | Yönetmen: Nick Bruno, Troy Quane | Seslendirenler: Chloë Grace Moretz, Riz Ahmd, Eugene Lee Yang, Frances Conroy, Lorraine Toussaint, Beck Bennett, RuPaul Charles, Indya Moore, Julio Torres, Sarah Sherman | Senaryo: Robert L. Baird, Lloyd Taylor (uyarlama), ND Stevenson (grafik roman) | ABD | 99′ | Animasyon, Aksiyon, Macera

Disney’in alt stüdyolarından Blue Sky’ın bir projesi olarak şekillenen, ancak 2017’de başlayan Disney – Fox birleşme sürecinin ardından yeni yöneticilerin üstünü karaladığı bir animasyon Nimona. Sonrasında şahsına münhasır yapımcı Megan Ellison’ın zorlamasıyla Annapurna tarafından harekete geçirilen ve nihayetinde de Netflix’te gösterilen yapım, yeni hükümdarını belirleyen bir krallıkta beklenmeyen bir cinayet işlenince bütün okları üzerinde toplayan bir şövalyeyi konu alıyor. 2015 tarihli aynı adlı grafik romandan uyarlanan filme adına vermiş karakter ise bir şekil değiştiren, toplumun farklı gördüğü için bir kenara ittiği, trans temsiliyetinin en yeni kalesi. Ataerkinin at koşturduğu krallıklara inat, hanedanının başına bir kadını konduran ve erkek şövalyeleri arasında da romansı konuşturan Nimona’nın tam anlamıyla pişmiş bir öyküsü olduğunu söylemek güç. Bir serüvene bağlı kalarak tansiyonu hep yüksek tutmaya özen gösterirken, aynı koşturmacayı tekrar tekrar kullanarak seyircisini de yoruyor, kendi pilini de bitiriyor bana kalırsa. Ancak hepsinin üzerinde kuir bir örtü var, bütün kusurları kapatan. “Bizi nasıl gördüklerini değiştiremeyiz!” diye öfke bayrağını açan, trans deneyim üzerinden sadece LGBTİ+’lere özel değil, bütün ötekilere elini uzatan bir dünya kurulmuş. İki boyutlu animasyon estetiğiyle biçimsel olarak da günümüzde üretilen animasyonlardan ayrılan, asiliğini bütün katmanlarında ortaya koyan film, kendin olmaktan vazgeçmemenin ve kendi doğruna göre yaşamanın altını da çizerek harika bir mesajla uğurluyor izleyicisini.


JOY RIDE | Yönetmen: Adele Lim | Oyuncular: Ashley Park, Sherry Cola, Stephanie Hsu, Sabrina Wu, Ronny Chieng, Meredith Hagner, David Denman, Annie Mumolo, Timothy Simons, Daniel Dae Kim, Desmond Chiam, Baron Davis | Senaryo: Cherry Chevapravatdumrong, Teresa Hsiao | Birleşik Krallık, ABD | 95′ | Komedi

The Hangover adındaki korkunç seriyle bir süre gündemimizi meşgul eden Hollywood erkeklerine inat yapılmış bir komedi gibi sanki Joy Ride. Dört kadın, dördü de Asyalı ve hikâye de tamamen yirmilere dair bir “kimlik” arama, benliğini bulma buhranı etrafında şekilleniyor. Biri Amerikalılar tarafından evlat edinilmiş, diğeri ise kendi ailesiyle Amerika’da göçmen deneyimi yaşayan iki yakın arkadaş, bunlara eklenen Çin’de ünlü bir eski dost ve non-binary kuzenle birlikte geniş bir yelpaze oluşturup Pekin’e yapılan bir seyahatte bel altı komedisinin dibine vuruyor film. Hiçbir sürprizi bozmak istemiyorum ancak, vajinanın üstüne (ve içine) yapılmış bir dövmenin ana anlatı parçalarından birini oluşturduğu, uyuşturucu ve libido arasındaki doğru orantıya epeyce vakit ayıran, seks pozitif, kuir dostu, kadınlara hitap ettiğini gocunmayan bir güldürü var karşınızda, öyle özetleyeyim. Seth Rogen ve yol arkadaşlarının yapımcılığını üstlenmiş olması tonunu anlamanız için yeterli bir ipucu olacaktır zaten. Rollerinin hakkını teslim eden dört başrolü ve dört karakterini de anlamaya, bir şekilde parlayacakları birden fazla an yaratmaya özen gösteren dengeli senaryo matematiğiyle eğlence muslukları açılmış, sadece güldürmeye odaklanılıyor. Espri anlayışınızla az biraz kesiştiği bir alan bulamıyorsanız şayet, uzaklaşmanızı önereceğim. Ancak bilhassa kadın ve lubunya dostlarımın, tıpkı Red, White & Royal Blue’da olduğu gibi, kusurlarına rağmen “bizim için” yapılmış olan bu deliliğe bir göz atması şart.

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version