Liste

#OB15: Son 15 Yılın Erkek Oyuncu Kazananları (Sıralı)

Yayınlandı

on

Oscar Boy’un 15. yılına özel olarak son 15 yılın kazananlarını sıralama işinde son listeye geldim nihayet. En İyi Erkek Oyuncu kategorisinin birbirinden korkunç galiplerini kötüden iyiye sıraladım. Biyografilerdeki prostetik altına gömülmüş birbirinden kötü performansların haricinde hak edenin değil de sırası savılanın kazandığı bir dal olduğu için burası tam anlamıyla mezarlığı andırıyor listem de. Neyse uzun uzun dalga geçer eğleniriz. Buyursunlar…

15. RAMI MALEK | Bohemian Rhapsody

Oscar tarihinin sadece bu dalda değil bütün dallardaki en kötü kazananı Rami Malek. Mr. Robot’tan öte yetenek barındırmayan bir kalasa müzik tarihinin en şahsına münhasır kuir sanatçılarından birini teslim etmek, bir de üstüne baştan aşağı homofobi kokan bir film çıkarmak başlı başına yüzyılın en kötü fikri değilmiş gibi plastik kokan peruklar ve o unutulmaz takma dişler de eklenmiş denkleme. Ben düşünmeye dahi utanıyorum bu filmi. Ama Akademi, En İyi Erkek Oyuncu dahil 4 Oscar vermeye hiç utanmadı.

Başka kimler adaydı? Christian Bale (Vice), Bradley Cooper (A Star Is Born), Willem Dafoe (At Eternity’s Gate), Viggo Mortensen (Green Book)
Kim kazanmalıydı? Bradley Cooper kazanmış olsaydı Maestro denilen rezaleti hiç çekmeyecektik.

14. BRENDAN FRASER | The Whale

Tüyler ürpertici kötülükte bir filmden, akıllara zarar bir performansla Oscar aldı Brendan Fraser. Ne için? The Mummy fecaatinden sonra sektöre küstürüldüğü için. Hollywood’un ite kaka çıkardığı ödül sezonu anlatılarından biriyle kategorisindeki herkesin hakkını yedi. Yani bir kura çekseydik ve diğer adaylardan herhangi birine ödül verseydik bile olurdu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bu filmi Black Swan ve Requiem for a Dream’in arkasındaki deha Darren Aronofsky’nin çektiğini düşününce, insanın tüyleri daha da ürperiyor.

Başka kimler adaydı? Austin Butler (Elvis), Colin Farrell (The Banshees of Inisherin), Paul Mescal (Aftersun), Bill Nighy (Living)
Kim kazanmalıydı? Colin Farrell tabii ki de. Mescal diyecekler duvara konuşabilir.

13. GARY OLDMAN | Darkest Hour

Yediden yetmişe herkesin saygı duyduğu bir oyuncuya atılmış kemik denilebilir bu ödül için. Gary Oldman efsanesini de tarihimize ekleyelim ama neyle eklediğimizin bir önemi olmasıncılık. Winston Churchill mezarından çıkıp izlese, onun bile izlerken sızıp kalacağı bu korkunç biyografi de bir başka vizyonerin, Joe Wright’ın ellerinden çıkma. Sahi ya ne oluyor 2000’lerin efsanelerine? Böyle kiralık yönetmenliklerle mi geçiştirecekler kariyerlerini?

Başka kimler adaydı? Timothée Chalamet (Call Me by Your Name), Daniel Day-Lewis (Phantom Thread), Daniel Kaluuya (Get Out), Denzel Washington (Roman J. Israel Esq.)
Kim kazanmalıydı? Tabii ki de Chalamet. O olmazsa DDL. En kötü Kaluuya. Ama asla Oldman değil bu sorunun cevabı.

12. WILL SMITH | King Richard

Kısmen daha izlenebilir bir performanstı Will Smith’inki. Ama yine en hak edilmemişinden bir Oscar’la buluştu. Üstüne tokat skandalı da eklenince fiyasko niteliğindeki zaferinin altı daha da kazındı. Bu da Williams Kardeşler’in kaderi bence. Kariyerleri boyunca başarıları hep anlamsız olaylarla gölgelenmişti. Will Smith de başlarına gelen sayısız saçmalığa eklendi. Bu arada o gece Will Smith’i her şeye rağmen alkışlamaya devam eden Hollywood zavallıları, hiçbirinizi unutmadık unutturmayacağız da!

Başka kimler adaydı? Javier Bardem (Being the Ricardos), Benedict Cumberbatch (The Power of the Dog), Andrew Garfield (Tick, Tick… Boom!), Denzel Washington (The Tragedy of Macbeth)
Kim kazanmalıydı? Cumberbatch ya da Garfield. Ah keşke tekrar oy kullansa Akademi de değişse şu sonuç.

11. MATTHEW MCCONAUGHEY | Dallas Buyers Club

Kariyerinin rönesans döneminde bile kendini canlandırmaktan alıkoyamayan Matthew McConaughey’nin her ödülü alıp birbirinden tahammülfersa konuşmalar yaptığı seneyi yakından takip edenler acıyla hatırlar. Ben bugün bile Oscar konuşmasını tekrardan açıp izleyemiyorum. Laboratuvar ortamında Oscar için tasarlanan Dallas Buyers Club’la aldığı Oscar da klasik bir ödül sezonu anlatısı ürünü. Rol arkadaşı Jared Leto kadar mübalağalı oynamamasına sığınıyorum anca.

Başka kimler adaydı? Christian Bale (American Hustle), Bruce Dern (Nebraska), Leonardo DiCaprio (The Wolf of Wall Street), Chiwetel Ejiofor (12 Years a Slave)
Kim kazanmalıydı? Leo’ya oy vermeyen eller kırılsın!

10. EDDIE REDMAYNE | The Theory of Everything

Bu tür performansların ableizm sınırlarında gezinmesi sebebiyle ne hissetmem gerektiğini asla bilemiyorum ben. Büyük bir rahatsızlık duymakla o adanmışlığa şapka çıkarmak arasında sıkışıp kalıyorum. Eddie Redmayne’in erkenden Oscar almasına yardımcı olan Stephen Hawking canlandırması da bu tip performansların en ünlü örneklerinden. The Danish Girl kadar utanç verici değildi en azından diyerek avutayım kendimi.

Başka kimler adaydı? Steve Carell (Foxcatcher), Bradley Cooper (American Sniper), Benedict Cumberbatch (The Imitation Game), Michael Keaton (Birdman)
Kim kazanmalıydı? Michael Keaton’ın cebinde kalmamalıydı o teşekkür konuşması.

9. JOAQUIN PHOENIX | Joker

Müthiş bir kariyere, en yanlış filmle gelen anlamsız bir ödül de bu. Joker’den öyle nefret ediyorum ki, şu sıralar devam filminin yerden yere vurulduğunu gördükçe keyifleniyorum. Pandemiye saniyeler kala gerçekleşen ve Parasite’ın müthiş zaferine tanıklık ettiğimiz gecede ne yazık ki bu abartılı oyunculuğun da ödüllendiğini görmüştük ne yazık ki. Sezonun tamamını domine etti hatta Phoenix. The Master’la alsaydı bu ödülleri de Joker tarihin tozlu sayfalarına karışıp gitseydi keşke.

Başka kimler adaydı? Antonio Banderas (Pain & Glory), Leonardo DiCaprio (Once Upon a Time in Hollywood), Adam Driver (Marriage Story), Jonathan Pryce (The Two Popes)
Kim kazanmalıydı? Joaquin Phoenix bile söylemişti SAG konuşmasında; bu ödül Adam Driver’ın hakkı.

8. DANIEL DAY-LEWIS | Lincoln

Efsanevi aktör Daniel Day-Lewis’in üç Oscar’ından hangisini ne kadar hak ettiğine dair sabahlara kadar tartışabiliriz isterseniz. Ama sevenleri bile katılacaktır, bu üç ödülden en gereksizi Lincoln ile aldığıydı. Oyunculukla taklidin birbirine karışmasının, gerçek insanları canlandırırken oyuncu olarak tamamen yok olmanın bende bir karşılığı yok tahmin edersiniz ki. Amerikan okullarında kitap okumaktan aciz çocuklara tarih dersi diye izletilen Lincoln’de de DDL hiç mi hiç ilgimi çekmiyor.

Başka kimler adaydı? Bradley Cooper (Silver Linings Playbook), Hugh Jackman (Les Misérables), Joaquin Phoenix (The Master), Denzel Washington (Flight)
Kim kazanmalıydı? Joaquin Phoenix’in de bu sene kazanması gerekiyordu mesela.

7. LEONARDO DICAPRIO | The Revenant

Yanlış filmle alınmış bir Oscar daha. Titanic’le aday edilmeyince küsüp törene gelmeyen DiCaprio seneler içerisinde Akademi’yle arasını düzeltti ve The Revenant senesinde kampanya yapma işinin cılkını çıkardı. Çiğ bizon ciğeri yemekle övünmeler, ayı postunun içinde uyuduğunu söyleyerek alkış beklemeler… Nihayetinde Oscar geldi mi? Geldi tabii. Bu dalın gördüğü en zayıf yıllardan birinde altın heykelciğine kavuşan Leo, çevreci teşekkür konuşmasıyla kalbimizi çaldı yine de.

Başka kimler adaydı? Bryan Cranston (Trumbo), Matt Damon (The Martian), Michael Fassbender (Steve Jobs), Eddie Redmayne (The Danish Girl)
Kim kazanmalıydı? Tabii ki de Fassbender. Zaten bakın hep bir matematik var. Leo, The Wolf of Wall Street’le kazansaydı The Revenant’la ödül almasına gerek kalmayacaktı.

6. CILLIAN MURPHY | Oppenheimer

Çok garip, Oppenheimer’ı hiç sevmiyor olmama rağmen sıralama yaparken Cillian Murphy’i bu kadar yükseğe koyarken buldum kendimi. Demek ki derdim Murphy’nin performansıyla değil, sadece filmleymiş. Kendisinden beklenmeyecek bir biçimde Oscar’ı almak için çabalayan Murphy, muradına erdi sezonun sonunda. Bir biyografi filminde prostetiklerin altında erimeden, kendini de rolün içerisinde kaybetmeden oynadığı için tebrik etmemiz gerekiyor sanıyorum ki.

Başka kimler adaydı? Bradley Cooper (Maestro), Colman Domingo (Rustin), Paul Giamatti (The Holdovers), Jeffrey Wright (American Fiction)
Kim kazanmalıydı? Paul Giamatti’nin kazanmasını o kadar çok istemiştim ki…

5. JEAN DUJARDIN | The Artist

Harvey Weinstein isminden arındırarak düşünmek zor olsa da ben hâlâ The Artist’i seven sayılı azınlıktanım. Dolayısıyla filmin tamamlayıcı parçası olması sebebiyle, Jean Dujardin’in hakkıyla mübalağalı performansını da seviyorum. Ama bu zafere gerek var mıydı diye soranları da anlıyorum. Zaten sayılı olan oyunculuk Oscar’ını bu sene bir daha adını dahi hatırlamayacakları bir isme vererek heba ettikleri hissinden çıkamıyorum. Roberto Benigni’nin ödülü kadar rezalet değil tabii durum.

Başka kimler adaydı? Demián Bichir (A Better Life), George Clooney (The Descendants), Gary Oldman (Tinker Tailor Soldier Spy), Brad Pitt (Moneyball)
Kim kazanmalıydı? Brad Pitt kazansaydı, erkenden sırasını savsaydı çok iyi olmaz mıydı? Neyse şiddet failleri için Oscar dilemeyelim bomboş, alternatif evrenlerde duyulmasın.

4. COLIN FIRTH | The King’s Speech

Bir Weinstein zorlaması zafer daha. Colin Firth’ün kariyerinin zirvesine çıktığı yıllarda pek zamanlı gelen bu ödül, Oscar tarihinin en korkunç sonuçlarından birinin de parçası aslında. The Social Network karşısında galip gelen The King’s Speech için neler hissettiğimiz malum. Ben bu arada filme The Crown’ın öncüsü olarak muamele göstermeyi pek seviyorum. Kraliyet ailesi tarihini kavramak için meraklısına tamamlayıcı niteliğinde, orta yerinde üç adet taş gibi performans barından bir “televizyon filmi”.

Başka kimler adaydı? Javier Bardem (Biutiful), Jeff Bridges (True Grit), Jesse Eisenberg (The Social Network), James Franco (127 Hours)
Kim kazanmalıydı? Eskiden sorsanız Franco derdim. Şimdi nedense Bridges demek geliyor içimden.

3. JEFF BRIDGES | Crazy Heart

Çılgınca yetenekli bir aktörün sırasını savmak için ortalama bir filmle Oscar verilmesi vakalarından birini de Jeff Bridges yaşadı. Ancak “The Weary Kind” haricinde akıllarda çok yer etmemesine rağmen film, Bridges’ın döktürdüğü konusunda hepimiz hemfikirdik sanıyorum ki. Birkaç sene önce ödülü ellerinin arasından kayan Mickey Rourke’un da intikamını almış gibi oldu sanki Bridges, epey benzer bir anlatıda altın heykelciği kaparak.

Başka kimler adaydı? George Clooney (Up in the Air), Colin Firth (A Single Man), Morgan Freeman (Invictus), Jeremy Renner (The Hurt Locker)
Kim kazanmalıydı? Colin Firth’le Jeff Bridges, Oscarlarını birbirine verse hallolacak gibi.

2. CASEY AFFLECK | Manchester by the Sea

Sanatla sanatçıyı ayırma zırvalıklarına kati surette katılmamakla birlikte, bu kuraklıkta Casey Affleck’in performansını ikinci sıraya taşımaktan başka çarem yoktu tahmin edersiniz ki. Mumblecore oyunculuğu çoğu filmde çekilmez bir hâl alsa da, Kenneth Lonergan’ın melodramında taş oldu boğazımıza oturdu kendinden hüzünlü varlığı Affleck’in. Filmdeki meşhur çıldırma anı değil de Michelle Williams’ın bütün duygularını ortaya döktüğü anda verdiği tepkileri izlemeyi daha çok seviyorum sanıyorum ki. Nasıl cömert bir aktör olduğu, başkalarıyla karşı karşıyayken daha da iyi anlaşılıyor.

Başka kimler adaydı? Andrew Garfield (Hacksaw Ridge), Ryan Gosling (La La Land), Viggo Mortensen (Captain Fantastic), Denzel Washington (Fences)
Kim kazanmalıydı? Hak eden kazandı zaten.

1. ANTHONY HOPKINS | The Father

Tartışmamıza dahi gerek yok. Zirve Anthony Hopkins’in. Belki 96 yılın kazananlarını sıralasam yine ilk sıraya koyacağım nitelikte unutulmaz bir performans. Peki o sene töreni yöneten Steven Soderbergh’in Chadwick Boseman kazanır diye bu ödülü akışta en sona alması ve törene pandemi sebebiyle katılamayan Anthony Hopkins’in zarftan adı çıkınca şak diye yayının sona ermesi hakkında ne düşünüyoruz?

Başka kimler adaydı? Riz Ahmed (Sound of Metal), Chadwick Boseman (Ma Rainey’s Black Bottom), Gary Oldman (Mank), Steven Yeun (Minari)
Kim kazanmalıydı? Hopkins harika bir seçim ama Ahmed ya da Yeun kazansa da pek cool olacakmış sanki.

1 Comment

  1. Metin C

    22 Ekim 2024 at 15:24

    Bana göre Oscar’ın son 15 yılının aktör dalında en iyi ve yerinde kazananları Anthony Hopkins, Jean Dujardin ve Casey Afflect. Diğer 12 kazanana hak etti diyemiyorum. Tabii bir de aday olmayanlar var; Mads Mikkelsen (Hem Another Round hem de The Hunt ile), Jean Louis Trintignant (Amour), Matthias Schoenaerts (Rust and Bone), Ralph Fiennes (The Grand Budapest Hotel), Jake Gyllenhaal (Nightcrawler)…

Yorum yazın...Cevabı iptal et

Exit mobile version