Kısa Eleştiri
Oscar’a Hazırlık: Better Man, Nosferatu ve Gladiator II
97. Akademi Ödülleri’ne geri sayım sürecinde siteyi meşgul tutmaya çalışırken izleyip de biriktirdiğim her aday filmi yazmaya da gayret ediyorum biliyorsunuz ki. Bu koşturmacada kısa eleştiri formatından yararlanarak iş yükümü hafifletmesem olmazdı. İzninizle En İyi Görsel Efekt kategorisine sızan Better Man, 4 dalda Oscar adayı Nosferatu ve kostüm tasarımı haricinde hiçbir yerde adını göremediğimiz Gladiator II ile şöyle vizyonu da çoktan terk etmişlerle asla vizyona uğramayacak bir filmi buluşturacağım.
BETTER MAN | Yönetmen: Michael Gracey | Oyuncular: Jonno Davies, Robbie Williams, Steve Pemberton, Kate Mulvany, Alison Steadman, Damon Herriman, Raechelle Banno | Senaryo: Simon Gleeson, Oliver Cole, Michael Gracey | Birleşik Krallık, ABD, Çin, Fransa, Avustralya | 135′ | Biyografi, Müzikal, Fantastik
BETTER MAN: KÜSTAH OLDUĞUNUZ KADAR GÜZELSİNİZ DE
Sadece müzik zevkimi şekillendirmekle kalmayıp, hayatım boyunca en kıymet verdiğim dostluklardan birinin filizlenmesine de vesile olan (beden eğitimi dersinden kaçan lubunyayla Röbbie sevgisini paylaşarak dost olan “o kız”) ve Rock DJ klibi sayesinde cinsel uyanışıma katkıda bulunan bir yıldız olduğu için Robbie Williams biyografisine kayıtsız kalamayacağımı aslında tahmin etmeliydim. Ancak The Greatest Showman adlı kafası karışık cümbüşten sonra Michael Gracey’nin Robbie Williams yerine CGI ile bir şempanze yerleştirerek, Better Man gibi özgün, cesur ve yapıbozumcu bir iş yapmasını beklemiyordum sanırım. Canı çıkmış bir türe kendi imzasını atmaya çalışan yönetmenlerin arasında Gracey öyle bir parlıyor ki, gerçekten deneyimlemeden anlatmak imkânsız. Robbie Williams’ın aşırı özgüveninin ardına sakladığı kırılgan ve duygusal karakterine cuk oturan bu portre, şöhret ve uyuşturucuyla olan yıkıcı ilişkisini gözler önüne sererken, bunların tetikleyicisi olarak görülebilecek babasıyla yaşadıklarını da mercek altına alıyor. Aynı anda hem Brit usulü kaba hem de incelikli olmayı başaran bu filmle ilgili tek şikayetim Williams’ın müzikal yolculuğundaki unutulmaz şarkıların kronolojik bir sırayla ilerlememesi olabilir. Take That ile başlayıp Britanya’nın gelmiş geçmiş en büyük pop yıldızlarından birine dönüşme sürecinde parçalar, anın duygusuna ve uyumuna göre seçilmiş. Bu senenin, hatta belki de son yılların en iyi çekilmiş müzikali olmaya aday Better Man, küstah olduğu kadar dürüst; cinsel kimliğiyle henüz dünya bu sohbeti açmamışken barışmış; maskülinitesini pop karizmasıyla oyuncak haline getirmiş bir efsaneye hakkını teslim ediyor.
NOSFERATU | Yönetmen: Robert Eggers | Oyuncular: Lily Rose-Depp, Nicholas Hoult, Bill Skarsgård, Aaron Taylor-Johnson, Willem Dafoe, Emma Corrin, Ralph Ineson, Simon McBurney | Senaryo: Robert Eggers (uyarlama), Henrik Gaalen (film), Bram Stoker (roman) | ABD, Birleşik Krallık, Macaristan | 132′ | Korku, Fantastik, Gizem
NOSFERATU: OF OF KÖMÜR GİBİ YANIYORUM
Geçmişin ilkelliklerine duyduğu hayranlığı asla gizleyemeyen Robert Eggers’ın yeni alametifarikası Nosferatu, daha önce F.W. Murnau ve Werner Herzog’un farklı dekatlarda uyarladığı materyalin bir yeniden yapımı. Ancak Eggers, odağını Dracula’dan alıp doğrudan Kont Orlok’a yönlendiriyor. Tıpkı cehaletin ve gelişmemişliğin daha tehlikeli hâle getirdiği tüm geçmiş zaman dilimleri gibi, Nosferatu da kendinden tekinsiz bir evrenin kapılarını aralıyor. İngiltere’den Orta Avrupa’ya, bürokratik sebeplerle gerçekleşen amansız bir yolculuğun nihayetinde, seyirci olarak bir yanda gelişmiş bir sıçandan hallice bir vampir, diğer yanda ise anılarına gömdüğü travmalarıyla bugün sahip olduklarına tutunmaya çalışan bir kadının arasındaki benzersiz şehveti çözmeye çalışıyoruz. Grafik sahneler olmasa bile, vampir mitolojisinin doğası gereği insan bedeninin her parçasını birer fetiş objesine dönüştüren Eggers, buradan hareketle sessiz sinema geleneklerinden bir mücevher yaratmayı amaçlıyor. Teknik anlamda bunda da fazlasıyla başarılı. Nosferatu, bakması, ayrıntılarını incelemesi, nasıl çekildiği üzerine okuması ve kafa patlatması keyifli bir film. Yalnız, her Eggers filminde hissedilen ritim problemi burada da ağır basmış. Beyaz Avrupalıların kendinden olmayana ya veba taşıyan bir fare ya da bir şehvet aracı olarak baktığına dair çağrışımları filmi zenginleştirse de, Eggers’ın belirli bir konsepte sıkı sıkıya bağlı kalma ısrarı çoğu zaman anlatımına zarar veriyor. Sinemada deneyimi önceliklendirmek bir suç mu? Asla. Sadece hedef kitlesi ben değilim, besbelli.
GLADIATOR II | Yönetmen: Ridley Scott | Oyuncular: Paul Mescal, Pedro Pascal, Connie Nielsen, Denzel Washington, Joseph Quinn, Fred Hechinger, Lior Raz, Derek Jacobi | Senaryo: David Scarpa, Peter Craig | ABD, Birleşik Krallık, Fas, Kanada, Malta | 148′ | Drama, Aksiyon, Macera
GLADIATOR II: SİZİN BÜYÜK ONURSUZLUĞUNUZ
Oscar tarihinin benim için en hak edilmemiş En İyi Film ödüllerinden birini evine götüren Gladiator, 24 yıl sonra devam filmiyle yeniden beyazperdede. Kaptanımız Ridley Scott, ilk filmin esas oğlanı Maximus’un oğlu Lucius’u merkeze alarak sıfırdan inşa ettiği Roma’da bize bir kez daha bol bol set ve kostüm izletiyor. Ancak hikâye yapısında değişen pek bir şey yok: Yine incir çekirdeğini doldurmayacak meseleleri alet ederek birbirinin ayağını kaydırmaya çalışan köle tüccarları, kanı bozuk düzene dur demeyen hükümdarlar ve yolsuzluğun kalbindeki halk kahramanları arasında geçen bir dizi gelgitten ibaret bir öykü. Yalnız, son yıllarda otopilot modunda çalışan Ridley Scott’ın artık imzasını atacak mecali bile kalmadığından, Gladiator II bir an olsun tansiyon yaratmayı ve seyirciyi içine çekmeyi başaramıyor. Üstelik üzülerek söylüyorum ki, ana karakteri canlandıran Paul Mescal, böylesine dev bütçeli bir işi sırtında taşıyabilecek yetiye sahip değil. Kadroda bir tek Denzel Washington parıl parıl parlıyor—o da Şekspiryen yöntemlerle her repliği bile isteye çiğnediği için. Scott’ın, her filminde onur kavramını yalnızca erkeklere/erkekliğe ait bir şeymiş gibi işleyen demode bakış açısı da kendini hissettirdiğinden, ben de bu teatral cümbüş içinde kaybolmaya odaklandım yalnızca. Maymunlarla güreşen gladyatörler mi? Peki, olur.